Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Sakın “seni seviyorum” deme bana. Bırak bakir kalsın o iki kelime sana ait anılarımda. Salt ruh olarak dikildim karşına, bedenimi eritip kadınlığımda. Erkekliğini, erkekliği bir kenara atabilecek kadar saydamlaşabilir misin karşımda? Kendi zehrinle zehirliyorsun kendini. Gözündeki kamaşma engerekten çalınma. Salt beden üzerine kurulu dünyanda çok uzaksın bir kadının ruhuna dokunmaya. Senin bildiğin tüm tanımların ötesindeyim ben aşk adına. Topla bakalım sana sevda adına sunulanları. Ekle üstüne senin aşk için yaptıklarını. Sonra aç bak avuçlarına. Göreceli bir ağırlık var olan. Ben baktığımda gördüğüm bitimsiz bir boşluk parmaklarının arasında… Sakın “seni seviyorum” deme bana. İntihar dürtüsüyle savruluyorsun bir aşktan bir aşka. Nedir duygularının etnik kökeni? Çözemedim bir türlü. Hangi kabilenin yamyamları bu kadar açtır ki acıya? İçimde tortop düğümlenen bir böcek söylemlerin. Dolaşmış tüm ayakları birbirine, gerçekleri görmeden onları çözemezsin. Hedef tahtasındaki duygusuz hedef olmak istemiyorum. Göğsümden vurulmak istemiyorum yalan silahının kurşunlarınla. İşte bu yüzden; anlamını bilmeden asla “seni seviyorum” deme bana… Isırgan otunun değdiği yeri dalaması gibi, dalıyor bu iki sözcük kulaklarımı. Menekşeler nasıl zahmetsiz açar morunu, nasıl yakışır mor ve menekşe birbirine; söylediğin zaman öyle bütünleşmeli “seni seviyorum” ve sen dilinde. Sakın “seni seviyorum” deme bana. Kendimin bile henüz bilmediği sırların sahibiyim ben. Sen etrafında gezinirken bu kutsal adanışın, ben çoktan sızmıştım usuna. Sen karlı kış gününün parlak güneş lekesi, ben ışıldayan yazın, ayrılık yüklü yağmur bulutu. Ben yağamam senin gölgende, sen var olamazsın ıslak hükmümde. Ancak tavşan kanı ayrılıklar demlemeyi bilirsin, tatmadığın sevdalarda. Mevsim normallerinde seyretmemelisin gönlümde. Haziran’da kar yağdıran, Ocak’ta denize sokan deli haller kıvamında bir şeyler olmalı bir yerlerde… Sakın “seni seviyorum” deme bana. Tüm sıfatlar isim artık kurduğum cümlelerde. Değil ünsüzler, ünlüler bile düşüyorlar karşılarına sevgi dikilince. Büyük ünlüler vazgeçiyorlar uyumlarından. Küçük ünlüler dağılıyorlar dört bir yana. Sadece Aşk büyük harfle başlıyor cümlelerimde. Kıyamet kopuyor tüm atasözlerinde, tüm deyimlerde. Bağlaçlar bağlayamıyorlar kelimeleri öpmeden kelamları. Yıkılıyor alfabe, yıkılıyor kurallar aşkın alfabesinde. Aşkı yaşıyor aşkı anlatıyorum ben senin asla anlayamayacağın bir tümce düzeninde. Kulaklarıyla görür insan bilirse eğer gerçekten duymayı. Bir telefon ahizesinin ucunda bile sırıtır, şeytani bir tebessümle, yalansa bu kısacık cümle. Hep ölümüne olduğu söylenip, yaşamaya korkulan aşkın varlığını hissetmek istiyorum ben ruhumun en kuytu yerinde. Kan tutar gibi aşk tutan bir adamın gücü yetmez ki derinliklerime inmeye. Salt bedeniyle sevişen, salt parmaklarıyla seven hangi canlı erişebilir ki hazzın zirvesine? Son Mohikan olsam da, asil bir prenses yerine; vazgeçmeyeceğim savunmaktan aşkı, aşktan korkan cesaretsizlere. Sakın ama sakın “seni seviyorum” deme bana. Çünkü; yakışmıyor aşkı tüm varlığıyla kutsamayanlara…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © FUNDA BİLGİLİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |