En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller |
|
||||||||||
|
Müzik, bir milletin sahip olacaðý en önemli ayýrt edici unsurlardan biridir. Bir milleti millet yapan temel duygular, korkular, sevinçler, hüzünler; o milletin müziðinde ortaya çýkar. Plato bunu “Müziði deðiþtirirseniz sitenin duvarlarý yýkýlýr.” sözüyle vurgulamýþtýr. Her milletin müziði, bireyleri birbirine baðlamak için elde edilebilecek en deðerli gerçekliktir. Türk Sanat Müziði de Türklerin yýllar boyu üretip geliþtirdikleri ve Osmanlý sarayýnda zirveye çýkardýklarý müziðimizdir. Cumhuriyete adým atýlan ilk yýllarda bu müzik üzerindeki baský ve engellemeler incelenmeye deðerdir. Aydýnlatacaðýmýz noktalarla, müziðin, milliyetçilik üzerinde nasýl etkilerinin olduðu da gözler önüne serilecektir. Bu araþtýrma da iþte, sanat müziðinin evrelerde yaþadýðý sýkýntýlarý ve deðiþimlerini açýkladýktan sonra cumhuriyet döneminde, bu müziðin, yeni bir düzene oturtulmasý için nasýl çabalarýn harcandýðýný, yapýlanlarýn ne ölçüde baþarýya ulaþtýðýný açýklamaya çalýþacaktýr. Konunun incelenmesinde kullanýlan kaynaklar büyük bir oranda benzer bir görüþü savunmaktadýr. Buna göre, cumhuriyet döneminin Türk Müziði üzerinde bir baský kurduðu ve geliþmesinin önüne bir set çektiði vurgulanmaktadýr. Ayrýca çeþitli akademik araþtýrmalar incelendiði gibi, büyük müzisyenlerin dönemlerini ve yorumlarýný anlattýklarý yazýlardan da faydalanýlmýþtýr. Çalýþmada kullanýlacak metodu pek de seçme þansý olduðu söylenemez. Osmanlý’dan cumhuriyete deðiþimden söz ediyorsak, kronolojik bir yol izlenileceði söylenebilir. Dönemlerde yaþananlar da ayrýca örneklerle, sýrayla tartýþýlacaktýr. Ýncelemelere Osmanlý döneminde Türk Müziði baþlýðýyla baþlayýp ardýndan cumhuriyet dönemine geçecek, yaptýrýmlardan bahsedip alt baþlýklarda ayrýntýlarý inceledikten sonra müziðin üzerinde neden o kadar durulduðunu ve müziðin ne noktada önemli olduðunu tartýþacaðýz. II OSMANLI DÖNEMÝ i) Osmanlý’da Klasik Türk Müziði’nin Geliþmesi: Klasik Türk müziði, sanýlanýn aksine, 10. yy’dan beri varolan bir müziktir. Asýrlar boyu geliþerek, kendine yeni özellikler edinerek Osmanlý dönemine kadar gelmiþtir. Sarayda da çok büyük destek bulan bu müzik padiþahlarýn ve saray çevresinin sevgisini kazanmakla birlikte, halkýn da dinlediði müzikler arasýnda yer almýþtýr. Yýllar yýlý kulaktan kulaða, hocadan öðrenciye aktarýlan eserlerin belli bir kurala göre yazýlmaya baþlanmasý, yani nota sistemine geçilmesi ise Klasik Türk Müziði’nin evrilmesindeki en önemli dönemeç olmuþtur. Batýlý notalarýn Türk müziðine girmesi ile çok temel bir problem ortaya çýktý; transpozisyon . Ayrýca batý müziðinin temel enstrümanlarýndan olan piyanonun Türk müziðine girmesiyle de ara ses problemi çýkar. Zira batý müziðinde 2 ara ses varken Türk müziðinde 16 ara ses vardýr. Bu nokta da ileride deðineceðimiz, tek seslilik - çok seslilik konusunda önem arz etmektedir. Osmanlý’da Türk müziði beþ temel gruba ayrýlmaktaydý: 1. Cami Musikisi 2. Tekke Musikisi 3. Mehter Musikisi 4. Fasýl Musikisi 5. Piyasa Musikisi Saray ve elit kesimin dinlediði müzik daha aðýr olan fasýl musikisi olurken ; halk daha çok dini müziði ve piyasa musikisini tercih etmiþtir. Mehter musikisi ise çok da deðer görmemiþtir. ii) Dede Efendi Örneði ve 2. Mahmut Islahatlarý Dede Efendi Osmanlý sarayýnda 3 padiþahla çalýþmýþ, Klasik Türk Müziði’ne 5 yeni makam kazandýrmýþ, ünü sýnýrlarýn dýþýna yayýlmýþ, günümüzde de eserleri solmamýþ deðerli bir bestecidir.Sarayda yaklaþýk kýrk yýl çalýþmýþtýr. Sultan 3. Selim zamanýnda çok deðer verilen klasik müzik, 2. Mahmut’la birlikte gözden düþmeye baþlayýp Sultan Abdülmecid’le iyice istenmeyince de sarayý terk etmiþ, kendi deyimiyle “oyunun tadýnýn kaçtýðýný” söylemiþtir. Sultan 2. Mahmut yenilikleriyle tanýnan bir padiþahtýr. Çok vurgulanan Yeniçeri Ocaðý’nýn kaldýrýlmasý eyleminin müziðe de büyük etkileri olmuþ; böylece Mehterhane ortadan kaldýrýlmýþ ve yerine batýlý tarzda bir koro olan Musika-i Hümayun kurulmuþtur. Bu, Türk Müziði’nin etkinliðini azaltýp batýlý müziðe yönelmek için atýlmýþ ilk adým olarak deðerlendirilebilir. Fakat Türk Müziði’nin tasfiyesi hiçbir zaman söz konusu olmamýþtýr. III CUMHURÝYET DÖNEMÝ i) Kuruluþ Yýllarý ve Baský Dönemi Cumhuriyetin ilk yýllarýnda, Klasik Türk Müziði üzerinde, çok yoðun bir baský olduðu görülmektedir. Osmanlý’da batý müziði, Türk Müziði ile birlikte dinlenebilirken; cumhuriyet döneminde Türk Müziði’nin önü kesilmek istenmiþ, batýya yönelme çabalarý hýz kazanmýþtýr. Cumhuriyet, Osmanlý kadar toleranslý olamamýþtýr. Bunun temel sebebi olarak; Klasik Türk Müziði’nin, tekke ve zaviyelerde icra edilen tasavvufi müzikle büyük bir baðýnýn olmasý ve tamamen kopulmaya çalýþýlan Osmanlý’nýn mirasý olmasýnýn büyük etkisi vardýr. Ýlk yýllarda birçok kýsýtlamadan söz edilebilir. Hatta bazen uygulamalar yasaklar olarak ortaya çýkmýþtýr; fakat tüm bu engellerin karþýsýnda yurdun dört bir yanýndaki musiki cemiyetleri de faaliyetlerini yýllar boyu sürdürmüþlerdir. Cumhuriyet yönetiminin Türk Müziði üzerindeki baskýlarýný anlamak için birkaç yaptýrýma göz atmak yerinde olacaktýr. 1. 1923 yýlýnda, Osmanlý’dan beri gelenek olagelmiþ, kulaktan kulaða eser aktarma iþine bir son vermek (eski eserleri kayýt altýna almak) ve Türk Müziði dersleri veren Musiki Encümeni kaldýrýlýp bünyesinde batý tarzýnda müzik eðitimi verilmeye baþlanmýþtýr. 2. 1926’da yeni cumhuriyetin yenilikçi genç müzisyenlerinden bir grup, Türk Müziði’nin yerini ancak halkýn içinden gelen bir müziðin, halk müziðinin, doldurabileceðinin öngörülmesi üzerine Anadolu’ya türkü derleme gezilerine çýkmýþtýr. Böylece batý müziði eðitimi alan genç bestecilere milli bir tema oluþturulmaya çalýþýlmýþtýr. 3. Ayný yýl Ýstanbul Dâru’l-Elhan’ýnda Klasik Türk Müziði yasaklanmýþtýr.Bu müziðin yayýlamamasý için de tekke ve dergâhlar kapatýlmýþtýr. 4. Yine 1926’da Milli Eðitim Bakanlýðý tarafýndan okullarda Klasik Türk Müziði eðitimi verilmesi de yasaklanmýþtýr. 5. 1934-1936 yýllarý arasýnda Türk Müziði’nin radyolarda yayýnlanmasý da yasaklanmýþtýr. Mustafa Kemal ve yeniliklerin mimarlarý, bu yasaklarla, kýsýtlamalarla deðiþecek olan Türk Müziði’nin, yani yeni cumhuriyet müziðinin, tüm dünyayý etkileyeceðini savunmuþlardýr. Yapýlmaya çalýþýlan þey, mili müziðe batý tekniði karýþtýrýlýp deyim yerindeyse sulandýrmak olmuþtur. Böylece o eski musikinin saraysal ve dini yönü ortadan kaldýrýlmaya çalýþýlmýþtýr. Fakat yapýlan temel hata, o dönemde uygulanan tüm politikalar gibi, müzik alannda da ani bir deðiþimin hedeflenmesi olmuþtur. Müzik yýllar yýlý aktarýlan bir deðerdir ve o dönemde de Türk halký, yeni müziði kabullenmeyerek tepkisini ortaya koymuþtur. Ýþte arabeskin bir müzik türü olarak canlanýp geliþmesi de bu yýllardan baþlar. Çalýþmanýn baþýnda, Osmanlý dönemindeki müzik türlerini sýralamýþtýk. Ýþte tüm bu yasaklarýn ardýndan oluþturulmaya çalýþýlan yeni müziðin, o sýnýflama içindeki “piyasa müziði”ne denk düþtüðünü söyleyebiliriz. Cumhuriyet sonrasý dönemde, tüm bu yasaklamalara raðmen Türk Müziði’nin icra edilmesi açýkça ya da saklanarak devam etmiþtir. Fakat bu müziðin tekrar canlandýrýlmaya çalýþýldýðý dönemde görülmüþtür ki, artýk yapýlan yeni besteler de batý tarzýna yakýn, hafif ve ilerki dönemde piyasa müziðinin de içinde bir alt baþlýk olarak göreceðimiz arabesk- fantezi tarzýna yakýndýr. Batý müziðinin savunucusu olan eleþtirmenlerin vurguladýðý temel nokta, Türk Müziði’nin tek sesli olduðu ve bu yüzden de sýnýrlý kaldýðý olmuþtur. Fakat bu müzikteki duyguyu saðlayan o tek sesliliktir. Ýleriki yýllarda, batýnýn enstrümanlarýnýn kullanýlmaya baþlanmasý, batýdan esinlenilmesi ve batý gibi olmak gerektiðinin kabul edilmesi üzerine artýk yapýlan Türk Müziði besteleri de çok sesli olmaya baþlamýþtýr. Üzerinde durulmasý gereken küçük bir nokta da; eserlerinden ve deðerinden bahsettiðimiz Dede Efendi hakkýndadýr. Günümüz müzik kitaplarýnda ya da çeþitli eðitimlerde, bu büyük bestekârýn en öne çýkarýlan parçasýnýn “Yine Bir Gülnihal” olduðu apaçýk ortadadýr. Dede Efendi bu eseri, artýk Klasik Müziðe deðer verilmediðini düþünmeye baþladýðý bir dönemde bestelemiþtir. Parça, Dede’nin batý müziðini eleþtirmek için bestelediði, bir makamdan çok, batýlý sýnýflandýrmaya koyulabilecek vals temposunda, hafif bir eserdir. Osmanlý Sarayý’nýn en önemli bestekârlarýndan biri olan bu zâtýn en mühim eseriymiþ gibi bu parçanýn öne çýkarýlmasý da, batýlýlaþtýrma yönünde atýlmýþ bir cumhuriyet dönemi adýmýdýr. ii) Yeniden Yükseliþ ve “Türk Sanat Müziði”ne Evrilme 1950lerde Demokrat Parti iktidarýyla, Türkiye’de çok farklý bir aþamaya geçildiði su götürmez bir gerçektir. Bu dönemle baþlayan bir periyotta, halk içinde sosyal, politik ve ekonomik problemlerden kaynaklanan bir ruh hali deðiþimi yaþanmýþtýr. Geleneklerden kopmaya baþlamak þeklinde ortaya çýkan bu deðiþim, Türk Müziði’ni de bayaðýlaþtýrmaya baþlayarak, insanlarýn batýlýlaþma serüveninde hýz kazanmasýný, kýsmen, saðlamýþtýr. Ortaya çýkan yeni müziðin içselleþtirilmesi için, baþka hiçbir sanat alanýnda görülmemiþ bir uygulamaya gidilmiþ ve Klasik Türk Müziði adlandýrmasýndan vazgeçilerek Türk Sanat Müziði tanýmý yaygýnlaþtýrýlmýþtýr. Müziði her noktadan saran bu basitleþtirme iþlemi, icracýlar üzerinde de etkili olmuþ; yeni Türk Sanat Müziði yorumcu ve bestecileri, eski deðerli müzisyenlerden her zaman bir adým önde tutulmuþlardýr. 1960larda Türkiye’de gerçekleþen göç furyasýyla birlikte, yeni bir müzik türü, son derece emin adýmlarla geldiði yerini saðlamlaþtýrmýþtýr. Arap Müziði’nin etkilerinin açýkça görüldüðü bu müziðe arabesk ismi verilmiþ; bu müziðin önlenemez yükseliþi karþýsýnda da o çok deðerli, saygýn Türk Sanat Müziði de arabeskleþmeye baþlamýþtýr. Sonuç olarak; bugün dinlediðimiz alaturka müziði üçe ayýrmak mümkündür. 1. Klasik Türk Müziði ( eski kalitesiyle birlikte ) 2. Yeni Türk Müziði 3. Arabesk IV MÜZÝÐÝN ÖNEMÝ ve MÝLLÝYETÇÝLÝÐE ETKÝSÝ Giriþte Plato’nun çok önemli bir sözüne atýf yapmýþtýk. Ünlü düþünüre göre; Müziði deðiþtirmek, sitenin duvarlarýný yýkmakla eþ deðerdi. Peki bundan ne anlamalýyýz? Birçok sanat dalýnýn insanlýk üzerinde tesir býraktýðý aþikârdýr. Fakat müzik; meslek, sýnýf, yaþ, zaman dinlemeden herkese, her alana ulaþýr. Çok bilinen bir söz olan “Müzik evrenseldir.” bu açýdan büyük anlam taþýr. Müzik, bir milletin ortak deðerlerini, yapýsýný, hayallerini, yaþadýklarýný anlatabilecek ve en rahat þekilde yayýlabilecek sanattýr. Ýnsanlar diðer bütün sanatlarla ilgilenirken, sadece ona odaklanmak zorunda olsalar da; müzikte durum farklýdýr. Müzik yaptýðýnýz baþka iþlere arka fon oluþtursa bile bilinçaltýnýza iþler. Bir milletin müziðini deðiþtirmek onu tarihinden koparmaya çalýþmaktýr ve bu bir hamlede, kaðýt üzerinde gerçekleþtirilebilecek, kolay bir iþ deðildir. Müziði deðiþtirmekle giriþeceðiniz bir yolda birçok isyanla karþýlaþabilirsiniz. Ýnsanlar milliyetlerinin getirdiklerini de müzikle ifade ederler. Milli marþlar, tarihi anlatan çeþitli eserler, insanlarýn kökenlerine baðlanmalarýnda kuvvetli bir rol oynar. Cumhuriyet dönemiyle baþlayan müziksel baský da, insanlarýn milli duygularýnda dalgalanmalara sebep olmuþtur. Atatürk ve çevresi yeni müziði halka takdim ederken, onlar eski müziklerine deðer vermeye devam ederek yaratýlmaya çalýþýlan sahte ortama tepkilerini göstermiþlerdir. Müzik her zaman için, bir toplumu yönlendirmeye yardýmcý olacak en iyi araç olarak baþ ucumuzda duracaktýr. V SONUÇ Türk adýný 10. yy’dan beri kullanan bir müzik olan Klasik Türk Müziði, doðduðu dönemden itibaren artan bir iþtahla dinlenegelmiþ, Osmanlý Sarayý’nda, gelebileceði noktanýn zirvesine ulaþmýþtýr. Saray tarafýndan da yýllarca önemli görülen, desteklenen bu müzik; batýlýlaþma çabalarýnýn içinde aðýr yaralar almýþ, günden güne deðer kaybetmiþtir. Cumhuriyetin ilâný döneminde, Osmanlý’dan kalan tüm hatýralarý silmeye ve yeni bir vatandaþ tanýmý, kimlik, düzen yaratmaya çalýþan yeni yönetim; Klasik Türk Müziði’nin önünü kesmiþ, Osmanlý’nýn gösterdiði toleransý gösterememiþtir. Müzik üzerinde kýsýtlamalar, yasaklamalar þeklinde oturtulmaya çalýþýlan yeni düzen, halk tarafýndan hiçbir zaman net bir þekilde sindirilememiþtir. 1950lerle birlikte baþlayan yeni demokratik düzende ve çok partili hayata geçiþ döneminde ise; Klasik Türk Müziði, deðiþik bir formda ortaya çýkarýlmaya çalýþýlmýþ ve artýk Türk Sanat Müziði olarak adlandýrýlmýþtýr. Cumhuriyet dönemine göre klasik müziðe görece daha fazla deðer verilen bu dönemde, yeni bir tarzda yapýlan basit ve batýlý Türk Müziði’nin yerleþmesi dikkate deðerdir. Sonuç olarak; müziðin, incelemeye baþlanan ilk dönemden itibaren, halkýn üzerindeki en önemli esin kaynaklarýndan ve milliyetçi unsurlardan biri oladuðu söylenebilir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © nazlý usta, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |