Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
son bulmak, onu yeni seste nihayette erdiği varolmanınsa başlangıç yine. Her doğumdaki bitişte sahneye çıkıyor döngüsü evrenin o tüm ardının ne zaman ışık yüzünü aydınlatsa nesnenin saklı durur karanlık arkasında her bakış kaçırır şeyleri tüme adananlar dışında hitaptır, her satırında ki fırlatır köşeye kırılmış oyuncağı attığı adımlar ileri, geri koyarken insanı ırkların sarhoşça macerasına hazin ayakları altındaki topraktır, gebe sırrı uçsuz, engin nesiller devrinin sıradağlarda beliren kızıllıkta o dünün caddeleridir aydınlıkta doğan fırtınaların engin denizinde biz sadece mum ateşinin titreyişiyiz rüzgarda boğulan onun kadar yakıcıysak da fakat başka şey değil soluşumuza verilmiş arık çiçeğimiz yaşam taşkın boşluğumuz tek O' nun muhteviyatıyla dolu keyifli arkadaş ruhumuza şeytan yolumuzsa satılmak bin yıllar boyu Geride koyduğumuz sessiz dileyişlerde göçsüzlüğümüzdür kavrayışımız birbirimizi kelimeleri anıyorsak sıkılganlıkla içten karışmıştır kendini gizleyen özürle, o da belki de susabilmek niyetiyle gördüğümüzde önümüzde açılan ufku gizler açılır önümüzde o kapanınca vücut bulur güzelliği bulunacak ve başlar yolcu olmak açığa imzadır okumadan attığımız, ilk çığlık eller dokundukça silikleşen kimi bizden sormalı? kimi bizden bağışlamalı? yollara düşeriz bilmeden bir tutku uzak kılarken diğerlerini Us bizde kendini parçalara ayırmaktadır aynı düşünürün o sade metodundaki gibi O perdeyi açmaya muktedir, Us; ancak görendir, O gündüz O, yücedir biz sahnede riyakarca hünerle korkusuz göze tek yansıyan iki renktir var etme, yok olma sonsuz tutkumuz Yürüdüğümüz sonsuzlukta yollar, aştığımız evler hepsi taşır ruhlarında parçamızı yaşadığımız sokaklar, şehirler aşar amacımızı bakarız sadece arkalarından kelimeler sınırlarının dışına çıkar biz yükleriz anlamlara onları duyarız düşmüşlüklerde ateşin pahasını zoraki gülüştür bizi saran nazikçe reddediş yatmak yatağa yaşatırken batan güneşte doğumun acısını mümkünatsızlığında geri çağırmanın masumiyetin eski çağlarını iki ayrı noktayızdır biz ve esenlik, yokluk da çizgidir ikimiz arasında kendini bırakmış sevincin, dökülen al kanıyla çizilmiş yalnızlıkta, sırtımızda bıçaktır hürriyet mevcudiyet yarı sersem rüya kulağa fısıldanan yalandır ancak ve cennet, insan; mağrurca duymazdan gelecek sözler adanıp yaşamış, çiçeklenip bırakılmış kendilerince bir kenara öylece zaman ise, gerçektir geçtiğince Çorak kudretler ardına düşüren nicesi ki ölü onlara nice elleri kelepçeli destanlar mahkum kutsal kitaplar yazılmıştır çatışmalı, görkemli yapıt vasfında öte yandan elmastır saf an parladığında önüne geleni yakan alev dalgası değil aksine su gibi berrak arı elmas sadece gariptir ölmüş birinin odasındaki kederli bekleyiş anı bile insana bazen anlamlı sırlar öğretir öylesine yer alır önce ki saatleri yakalamak koşarak peşlerinden yılların bıraktığı izlerin ince bitiş çizgisinde beklemek günlerin ellerinde kalmak sözler söyleyen sonsuzluğun karalamak gibidir üstünkörü sanki hepsinin Kutsanıp büyüyen esrarda duyumsama sevinci yükselir dağınık ülkelerde, şehirlerde bedenlerdedir nesiller cinslerde görülmez doğmamış evlatların dünyaya hasreti coşkulu ırmağın sürüklemesi kadar ne bulursa kuvvetli, tutulmamış yemin kadar yıkıcı derin düşünürün düşünüşünde veya annenin oğlunu öpüşünde bile O vardır büyüterek tabiatın doğurgan filizlerini korkulu yükseklikleri söz verir hacimlenerek dönüştürür mekanları, genişler çağırırken insanı nesillerin hasreti O' dur birinin arzulu nefesi odalara dolar yaşama sunulmuşlukla geceye yayılan siyah günah kollarında Yönelerek onunla göğün yüzüne karşılık bulduğumuz kadar yönlenir, o kadar adanırız çoklaşmaktır gecelerde, aradığımız güneşimiz duyarız, nasıl hiçleştiğimizi izler olmadan izlersiz her nefes alışta biterek bir kendimiz ağırca yöneliriz belirsiz dış hacimlere sonluluğun eşiğinde bekleyip son adımla geçtiğimizde, ikinci kez kulaklarımızda duyduğumuz sestir bize yankısı ilk gün başlayan son gün son bulan o yankı susmayan, doğduğundan beri sükunete doğru sözlerimiz bilenir kanlı yaralar açılır fikirlerimizde, depremler geçirir unsurlar, tuz parçacığına döner en ışık değmemiş tümel derinliklerde zihnimiz münzevi, karanlık kıyıları düşleriz sokak lambaları, esen rüzgar yük olur sonra elveda demenin ağırlığı çökerken omuzlarımıza takvimler, saatler, dakikalar karmakarışık öylesine tekdüze geliriz kendimize aynalar neden durgun gelmiştir bize? bizimle hareket eden neye göre neredeyizdir? saçılmıştır yerden yoksunluğumuzda yıllar ortadalığımıza ağıtlar yakarız, tatsızlığa bürünür anılar bitik sorgulardır ancak eseri artık yaşamın öyle ki yokuşa sürer onları ağza alınmış tüm cevaplar ermişlerin hafifliğiyle dönmek isteriz küçük ama bizim meyve bahçesine bulacağımız bir O' dur Bazı günler boşveririz her türden muhakemeyi bazı geceler redderiz sevmeyi, kanıksamayı insanca bazen nefes alırız ağır ağır genişlikle bazense çırpınırız sınırlara sıkışmış biçimde savaşa gireriz razı olmadan dünyevi tutkularla ya da buluruz teselliyi kabullenişte gittikçe güçlenen içki kadehinde kırıp mesafelerce ötedeki umutları fırlatıp parçalara ayırırız tüm yalanları uykusuz şafakların vaktinde gördüğümüz tükenmekte; ölmüş çocuk ömrümüz kollarımıza aldığımızda onu şefkatle sıkıca bilmenin belki olgunluğu yansır davranışlarımıza bir bilmek ki yükü asla sorgulanamayan zira taşıdığı yaratılmışlığımızın o benzersiz emsali yine de bizim boynumuzda tarihçe duran değil mi o emsalin asırlara sığmaz vebali
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cem Bulut, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |