Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Hatırlayacaksınız; Tekbir Giyim ’in sahibi, “ Üç eşim var. Rahat , mutlu yaşayıp gidiyoruz. Bundan kime ne ? “ demişti. Bir tarihte gazetelerde bu kişinin , “ Türkiye’de daha çok kadını kapatmak istiyoruz. ” gibi bir arzusunun olduğunu okumuştum. Daha çok kadını kapatmak isteğinde olan birinin üç eşli olduğunu öğrenmek, beni hiç şaşırtmadı. Hatta, “ Tabi canıııııım ! ” bile dedirtti. Çünkü; bir erkek kadınlara hangi gözle bakıyorsa, diğer erkeklerin de aynı gözle baktığını düşünür. İşte o nedenle, kadınları sarıp sarmalamak gerektiğini söyler. Oysa ki amaç, sadece para kazanmaktır din üzerinden. Bu haberi gazetelerde okuyunca, bakın aklıma ne geldi: Ne zamandı hatırlamıyorum. Bir özel günde Çelenk Koyma Törenine katılmıştım. Ne yazık ki, törendeki tek kadın bendim. Hemcinslerimden hiç kimsenin törene gelmemiş olması beni üzdü. Ama, erkekler içinde tek kadın olmamın rahatsızlığını duymadım hiç. Çünkü ben , Atatürk’ün manevi huzurundaydım. Etrafımdakilerin cinsiyeti beni hiç ilgilendirmiyordu. Sağ tarafımda, tanımadığım bir bey vardı. Törendekiler, yanındakine oldukça yakın durdukları halde, bu bey benden uzak durmaya çalışıyordu. Bir kadına yakın olmaktan rahatsızlık duyduğu belliydi. Oysa ki ben ona sarılmayı falan düşünmüyordum. Sol tarafımdaki hemşehrime, bu kişinin kim olduğunu sordum.Yanıtımı aldıktan hemen sonra sağıma baktığımda, o beyin başka bir sıraya geçmiş olduğunu gördüm. Sonra öğrendim ki, bu kişi iki eşliymiş. Kıssadan hisse. Yorum sizindir sevgili okurlar. Şimdi gelelim “ Üç eşim var. Bundan kime ne? “ sorusunun yanıtına. Kendisinin üç eşli olduğundan kime ne ? Öyle mi ? Bu sorunun çok yanıtı var da, bana göre birinci sıradaki yanıt, EŞLERİNE . Acaba eşleri ne düşünüyor, ne hissediyorlar ? Bir an için kendimi, o kadınların yerine koydum. Onların yerinde olsam; neler düşünür, neler hiss ederdim ? Önce, ilk eşin yerine geçtim. Eşim bana sevgiyle bakarken, kulağıma aşkını fısıldarken, ellerimi tutarken hiç mutlu olmadım. Acaba üstüme ne zaman bir kuma daha getirecek diye düşündüm.Ya benden daha güzel birini bulursa diye kahroldum. İkinci, üçüncü eşine gittiği akşamlar kıskançlıktan uyuyamadım. Acaba şu anda ne yapıyorlar, bana söylemediği hangi güzel sözleri ona söylüyor, ne gibi fanteziler yaşıyorlar diye düşünmekten sabaha kadar uyuyamadım. Üstelik iki kızımız var. Ya ikinci veya üçüncü eşi oğlan doğurursa diye nöbetler geçirdim. Erkek çocuk doğurmayan kadın, kadın mı olur ? Yuh olsun bana! Sonra ikinci eşin yerine geçtim: O - güya - kocam olacak adam yanıma gelip bana sarıldığında buz gibi oldum. Daha dün gece ilk eşiyle değil miydi ? Yarın akşam üçüncüye gitmeyecek mi ? Bana sarıldığı gibi ona sarılmayacak mı ?... Kocam mıydı bana sarılan, yoksa bir kazma mı; anlayamadım bile. Gelelim üçüncü yani son ( şimdilik) eşe. Kocamın – şimdilik - son eşiydim. Ama buna rağmen hiç rahat değildim. Çünkü, yıllar önce radyo tiyatrosunda dinlediğim bir cümle kulaklarımda yankılanıyordu: Bir genç kız , evli bir erkeği seviyordu dinlediğim radyo tiyatrosunda. Annesi ise, kızını bu yanlıştan döndürmeye çalışıyordu. Kız , erkeğin karısından boşanacağını söylüyordu. Dedi ki annesi kızına : “ Senin için karısını bırakan bir erkek, bir başkası için de seni bırakır ”… Üçüncü kadını alan, neden dördüncüyü de almasın diyordum...Üstelik kocamı, kullanılmış eski bir eşya gibi görüyordum. Giysilerim başkasının, ayakkabım başkasının gibiydi. Başkasının giydiği bir giysiyi neden giyiyordum ? Acaba ne zaman üstüme kuma getirecek sorusu, beynimi tırmalıyordu. Yanıma gelip bana her sarıldığında; kendi kendime “ Hiç aldanma bu yalancı sevgi gösterisine. Sana verdiklerinin hepsini diğer iki kadına da veriyor. Onun gözünde hepiniz aynısınız. Ha sen, ha Ayşe, ha Fatma. Belki yakında Emine olur bir de, daha sonra da Hayriye. Bir imam nikâhı , hoşafın yağını hemen keser. Sonra silkindim, kendime geldim. Paramı, bilgimi, ekmeğimi, emeğimi, sevincimi, üzüntümü bir başkasıyla paylaşabilirim. Ama, hayat arkadaşımı, yani kocamı ASLA ! Hiçbir kadın böyle bir paylaşıma razı olmaz. Bu paylaşıma razı olan bazı erkekler olabilir. İşte onlar da böyle üç – dört karı ( onların tabiriyle yazıyorum ) alırlar. Sonra da “ Türkiye’de daha fazla kadını kapatmak istiyoruz. ” diye demeç verirler. Siz önce, kadınlara bakış açınızı değiştirin . Cık cık cık ! Kâmuran ESEN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |