..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, duyguların dilidir. -W. Winter
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Sağlık > Mehmet Sinan Gür




10 Temmuz 2002
Bireysel Özgürlük ve Homoseksüellik  
Mehmet Sinan Gür
Kişisel olarak o insanlardan hoşlanmadığımı söylemeliyim. Ancak konu onlardan hoşlanıp hoşlanmamak değil, onların kendilerin ifade özgürlükleri olup olmadığıdır.


:DGDD:
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş toplantısında konu travestilerden, homoseksüellikten açıldı. Arkadaşlarım demokrat düşünceli insanlardır ancak konu buraya gelince o demokrat arkadaşlar birdenbire katı birer sağcı oluverdiler. Bu arkadaşların yıllar boyu Zeki Müren’i, Bülent Ersoy’u ve onun gibileri el üstünde tutuşlarını, alkışlayışlarını, ayrıca özgürlük, ezilme, konusunda söylediklerini düşündüm. Sonra takındıkları tavra baktım. Gözüme pek tutarlı görünmedi.

Kişisel olarak o insanlardan hoşlanmadığımı söylemeliyim. Ancak konu onlardan hoşlanıp hoşlanmamak değil, onların kendilerin ifade özgürlükleri olup olmadığıdır. Bence birinin homoseksüel olduğunu söylemesi bireysel özgürlük bakımından hakkıdır. Travestiliği ayrı tutuyorum. Çünkü işin içine para kazanma konusu giriyor ve sağlıklı bir tespit yapmak için biraz daha fazla kafa patlatmak gerekiyor.

Aslına bakılırsa homoseksüellik bir sapkınlık değil, genetik bir hastalıktır. Kısaca açıklamak isterim. İnsanlarda erkek kadın ayırımını yapan, kadınlarda XX, erkeklerde XY olarak gösterilen bir kromozom çifti vardır. Bu çiftler, bebek oluşurken biri anneden, biri babadan gelip birleşir. Kadın yumurta hücresinde her zaman X vardır. Erkekten gelen sperm hücrelerinin bazılarında X bazılarında Y kromozomu vardır. Kadının yumurta hücresi ile hangi tip sperm birleşirse bebeğin cinsiyeti o olur. Ancak bazı durumlarda XX dişi, XY erkek normal birleşimi yerine XXY biçiminde normal olmayan birleşme gerçekleşir. Bu durumda bebek homoseksüel olur. Çünkü görüntüsü ve iç organları erkek gibi iken salgıladığı hormonların bir bölümü kadın hormonlarıdır. Bu durumda olan kişiler için yapacak bir şey yoktur. Yapılacak tek şey, çocuğu olursa (olabilir) genetik bozukluğunu çocuğa geçireceği için bu kişinin çocuk sahibi olmamasını sağlamaktır.

Homoseksüellik bir sapkınlık değil hastalık olmakla birlikte asıl sapkınlık bu gibi kişilere düşkünlüğü olan kişilerdedir. İzlediğim bir TV programında bir bayanın söylediği gibi, “Hayat kadınlarına gidenler hovarda, ama travestilere, homoseksüellere gidenler sapıktır.” Asıl hata onlardadır. Bir de onların bu durumu ile alay edenlerdedir. Aziz Nesin’in bu konuda yazdığı ‘Böyle gelmiş böyle gitmez’ isimli bir kitabı var. Ayrıca bütün homoseksüellerin bu işi para ile yaptıkları, gördükleri her kişi ile bunu yapmak istedikleri de söylenemez. Normal bir insan karşı cinsi nasıl arzularsa onlar da o kadar arzularlar sanıyorum. Çünkü genleri yanlış bir dizilim içinde bile olsa diğer insanlardan farklı değildir.

Bunlar herkesin konuştuğu şeyler. Sözünü ettiğim arkadaş toplantısında homoseksüel eğilimi olan kişilerin öğretmenlik yapabilip yapamayacakları tartışıldı. İki tarafı da savunanlar oldu. Benim savunduğum ise şu idi. Bir kişi yaşantısını tekerlekli sandalyede sürdürür iken öğretmenlik yapabilir mi? Yani bu durum öğretmenlik yapmasına engel midir? Hastalıkları genellersek, yanıt ne olursa olsun aynı şey homoseksüellik için de geçerlidir. Meslek olarak konuşulan öğretmenlikten başka, diğer bütün mesleklerde de aynı şey geçerlidir. Ayrıca bir konu daha var. Bir kadın ya da erkek, üzerinde cinsiyet taşıyor diye bir mesleği yapmaktan hiç alıkonulmuş mudur? O yüzdendir ki kadınlar artık siyasetçi, asker, polis, zabıta, şoför olabiliyor, erkeklerin yaptıkları işleri yapabiliyor. Bireysel özgürlük açısından bakıldığında homoseksüellerin de yapabilecekleri meslekleri yapma hakkı olduğu açık seçik görülür. Demokratlıktan, özgürlüklerden söz edip başkalarını sınırlamaya çalışmak bireysel özgürlüğün ne demek olduğunu anlamamak demektir. Olması gerektiği gibi değil, işimize geldiği, olmasını istediğimiz gibi, bir konuda öyle, bir konuda böyle karar veremeyiz; ne kadar hoşlanmasak da.

7.Temmuz.2002


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Merhabalar
Gönderen: Gizem OZAN / İstanbul/Türkiye
15 Ocak 2006
Merhabalar. Yazınızda XXY hormonuna sahip olan kişilerin Homoseksüel olduklarını söylemişsiniz. Herhangi bir bilimsel kanıtınız var mı? İnsanın hayat döngüsünün en başında ovotestis diye bir dönem bulunur; bu dönem insan yavrusunun hre iki cinse dönüşebilme potansiyelinin olduğu dönemdir ve yavru bu dönemin başında ne dişi ne de erkektir. Bu dönemde salgılanan hormonlara göre cinsiyet belirlenir ve eğer hormon salgılanmasında bir hata oluşursa doğan bebek homoseksüel olmaz, hermofrodit olur. Ayrıca travesti kelimesi kendini para ile satan erkekler anlamına gelmemektedir. Travestilerin gaylerden farklı kadın gibi giyinmeleri, makyaj yapmaları vs.dir. Yani kadın görünüşüne bürünmeleridir. Transseksüellerden farkı ise ameliyat olmayıp hormon enjekte edilmemiş olmalarıdır. Eşcinselliğe bakış açınıza bir eleştiri getirmek istemiyorum, düşüncelerinizi adil bir tavırla belirtmişsiniz; fakat eğer bir eleştiri yazısı yazacaksanız, öne sürdüğünüz fikirlerin bilimsel arka planını sağlam tutun ve biraz araştırma yapın. Gizem.

:: Fazla derinleşip boğulmadan ...
Gönderen: s.aylin antmen / İstanbul/Türkiye
19 Ocak 2005
İyi bir konu elbette, neden iyi? Yaklaşımınızın son derece eşit ve çağdaş olmasından elbette ... Fazla derine inmeden, anlatmak istediklerinizi kısa ve öz anlatmışsınız, bütün söylemleriniz bana yakın olduğu için bu yazınızı beğendim ...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gizemli Mısır - Tek Tanrılı Firavun Akhenaton
Müzik - Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Yeni Bir Vatandaş Tanımı 2
İnsan Neden Sanat Yapar?
Kitap - Martı Jonathan Livingston
Kitap - Suyu Arayan Adam - 1
Neanderthal İnsanı
Google Earth - Moskova'da Bir Araştırma Öyküsü
Antakya’da Bir Çiftlik ve İzlenimler
Orhan Gencebay Trt1'de

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.