..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Çocuk Yetiştirme > Kâmuran Esen




15 Temmuz 2002
Kütüphanelerimizin Hazin Durumu  
Kâmuran Esen
Eğer biz okumuyorsak, okumanın gerekliliğini çocuklarımıza anlatamayız. Onlara okuma alışkanlığını kazandıramayız. Çocuk bizden ne görürse, onu yapacaktır. Ne demiş atalarımız: ” Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.”


:GGGH:
İlçemizde bir kütüphanemiz var. Oldukça zengin bir kütüphane. Sıklıkla oraya götürür beni ayaklarım. Mis gibi kitap kokusu, oranın sessizliği ve havası beni öyle etkiler ki ! Okumanızı yarıda bırakacak hiçbir olumsuz şey yoktur kütüphanede. Ne telefon sesi, ne kapı zili, ne de herhangi bir gürültü. Orada kendimi çok iyi hissederim . İçimdeki bazı boşluklar dolar gibi olur.

Okuduklarım, öğrendiklerim; bilgisizliğimi çarpar yüzüme. ”Sen daha şuradasın, oysa şurada olmalısın.” Der; bana rehberlik yapar sanki. Oradan çıkınca yeni şeyler üretmek zorunda hissederim kendimi. Ve eve gelir, - okumuş olduklarımdan esinlenerek, başlarım yazmaya. Tabi telefon veya kapı çalmazsa.

Kütüphanedeki kitaplar sanki gülümseyerek bakar yüzüme. Duvarda, okuma ve kitaplarla ilgili vecizeler vardır. Her gidişimde o vecizeleri sanki ilk kez görmüşüm gibi dikkatle yeniden okurum. Üzerlerinde uzun uzun düşünürüm. Kütüphanedeki kitapları yazanlara, onları bize kazandıranlara gönülden şükran ve minnet duyarım. Şairlerin ve yazarların masa başında çalışmalarını, akıllarından ve gönüllerinden geçirdiklerini kâğıda aktarışlarını hayal ederim. Ve sonra içim burkulur. Çünkü bu kitapların, lâyık oldukları ilgiyi ve değeri hiç bir zaman göremedikleri gerçeğini hatırlarım.

Kütüphanede yetişkin kimseye pek rastlamam. Yalnızca, ödev hazırlamak için gelen öğrenciler vardır. O öğrenciler de okullar tatil olunca pek uğramazlar kütüphaneye. Orası iyice bir sessizliğe bürünür. Zaten gelen öğrencilerin birçoğu da kütüphaneden nasıl yararlanacaklarını; aradıkları konuya ait bilgileri hangi ansiklopedide, hangi kitapta bulabileceklerini bilmezler.

Kütüphanede okuma salonunun kapısında şair ve yazarların resimleri vardır. Ve altında “Kütüphanede sizleri bekliyorlar!” diye yazılıdır. Onları hiç bekletmediğin için mutlu olurum. Resimdeki o yazarların artık beni çok iyi tanıdıklarını düşünürüm. Kendimi onlara çok yakın hissederim. Çünkü bazılarının mutlaka en azından bir kitabını okumuş olduğum için, kendilerinin bana bir şekilde ulaştığını, benimle bazı şeyleri paylaştıklarını düşünürüm. Onları kütüphanede bekletmediğim için, kendilerine sık sık ulaştığım için mutlu olurum. O resimlerle gözgöze geldiğimde, aramızda bir elektriklenme olduğunu hissederim. Ama çoğumuz hep bekletiriz onları kütüphanelerde.

Kütüphanedeki kitaplar, bir işportacının tezgâhındaki ürünler gibidirler. Birilerinin gelip onları almasını bekler dururlar. Çünkü evde de pek okumayız, kütüphaneye de pek gitmeyiz. Çoğumuz bu alışkanlığı henüz kazanamamışızdır.

Kütüphanenin raflarında özenle sıralanmış kitaplar, okuyucuyu bekler durur. Yer altında olup da, henüz yeryüzüne çıkarılmamış madenlere benzetirim onları. Yeryüzüne çıkarılmamış ve işlenmemiş madenler nasıl bir işe yaramıyorsa, okunmayan kitaplar da bir işe yaramaz ne yazık! Kütüphaneleri, öğrencilerin sadece ödev yapmak üzere geldikleri bir yer olmaktan kurtarmanın bir yolu yok mudur? Bu konuda neler yapılabilir? Bu sorular aklımı kurcalar durur.

Bu konuda en büyük görev öğretmenlere ve anne-babalara düşüyor elbette. Çocuklarımıza okumayı sevdirmemiz gerekiyor. Okumanın bir görev, biz zorunluluk olduğu kadar; aynı zamanda keyifli bir uğraşı olduğunu da anlatmak gerekiyor.

Yalnız şu var: Anne- baba olarak okumayı sevmiyorsak, okumuyorsak; çocuklarımızdan okumalarını isteyemeyiz, bekleyemeyiz. Eğer biz okumuyorsak, okumanın gerekliliğini çocuklarımıza anlatamayız. Onlara okuma alışkanlığını kazandıramayız. Çocuk bizden ne görürse onu yapacaktır. Ne demiş atalarımız: ” Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.”

Birkaç yılı köyde geçen çocukluğumda; babam bize çarşıdan şeker, çikolata, kuru yemiş getirirdi. O zamanlar böyle şeyler, gazete kâğıdından yapılmış kese kâğıtlarına veya külâhlara konulurdu. Annem kese kâğıdının içindekileri naylon torbaya boşaltırdı. Kese kâğıdının yapışık yerlerini dikkatlice, yırtmadan açar, bazen de kâğıdın yırtılmadan açılması için buhara tutardı. “Haydi çocuklar okuyalım, bakalım neler yazıyor.” derdi. Biz üç kardeş açılmış kese kâğıdını okurduk. O günün şartlarında kitap almak, kitap bulup okumak bizim için çok zordu. Ve o nedenle annem kese kâğıtlarını bize okuturdu. Okuma alışkanlığı kazanmamıza bu şekilde katkıda bulunurdu.

Çocuklarımıza şekerlemeleri sevdirdiğimiz kadar, kitapları da sevdirebilsek, mesele kalmayacak......Şöyle bir düşünelim: Çocuklarımıza son zamanlarda ne gibi şeyler aldık? Yiyecekler, giyecekler, oyuncaklar, şekerlemeler. Hatta birçoğumuz bütçemizi zorlayarak, çocuğumuz başkalarına özenmesin, onlardan geri kalmasın diye bisiklet aldık. Üstelik, çok tehlikeli bir araç olduğunu bile bile. Peki en son ne zaman kitap aldık çocuğumuza? Veya ne sıklıkla aldık? Ziyaretine gittiğimiz dostlarımızın çocuklarına kitap aldık mı? Yoksa çikolatalar, şekerlemeler, oyuncaklar mı götürdük?

Çocuklara şekerlemeler, giysiler, oyuncaklar aldığımız kadar “kitap” da almaya başladığımızda işe de başlamış olacağız. Çocuklarımıza kitapları sevdirmek adına yani. Onların kitaplara ve okumaya ne kadar ihtiyaçlarının olduğunu hissettirmiş olacağız.

Gelin bu konuya kararlılıkla yaklaşalım. Onları okumaya yönlendirelim, okumayı sevdirelim. Kendimiz de okuyarak onlara örnek olalım. Kütüphaneye gidelim, çocuklarımızı kütüphaneye gönderelim.

Haydi kolay gelsin. İşe başlayalım artık, daha fazla geç kalmadan. Fazlası ile geç kaldık zaten....

Ben , yukarıdaki düşüncelerimi sizinle paylaşarak; bu konuda üzerime düşen görevlerin bir tanesini yerine getirmiş oldum. Sizin de bu konuda yapacağınız birşeyler olmalı. Ve eminim ki, mutlaka vardır.

Hoşçakalın.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkürler....
Gönderen: Sevgi Yavuz / Ankara
10 Mayıs 2003
Teşekkürler ...neden mi ? böyle kanayan bir yaraya değindiğiniz için...ben de bir kütüphane memuruyum...ve çocuklarımızın kütüphaneye nasıl geldiklerini ve ansiklopedilerde aradıkları konuyu bulamayacak kadar yetersiz olduklarını birçok kez yaşadım kendi memuriyet hayatımda... Kesinlikle yadırgamıyorum çünkü dediğiniz gibi yol gösteren olmayınca çocuklar ne yapsın...Benim düşüncem ise anne babalara bu konuda büyük ödeveler düştüğü...Özellikle de öğretmenlere...ödevleri verirken biraz da bilgi verseler nasıl araştırmaları konusunda çok daha yararlı olacak...çünkü verilen ödevi gelip kütüphanelerde yazmaya dahi üşenip fotokopi çekiyor çocuklar...ve olduğu gibi kağıtlara aktarıp teslim ediyorlar ödevlerini...çünki tamamiyle kopyacı bir toplum yetişiyor yeni nesilde...ve bunu görmek sizin gibi beni de üzüyor... Tabii ki kütüphanelere yetişkinler de gelmeli...bana gelen kaç tane yetişkinin lütfen hanımefendi bu konuyu bulalım da fotokopi çekelim bizim oğlanın ödeviymiş dediğini biliyorum...Ve kaç yetişkini lütfen çocuğunuzu getirin..öğretmen bu konuyu kendi öğrenmek için araştırmasını istememiş çocuğunuz öğrensin diye vermiş üzgünüm siz bu şekilde yardımcı olmayacğım diye geri gönderdiğimi bilirim...Bu zihniyette olan aile bireylerinin çocuklarına iyilikten çok kötülük yaptığını onlara anlatmaya çalıştım ama hep ne olur sanki yardım etseniz çocuğu buraya yormasak sözleriyle karşılaştım... Maalesef durum bundan ibaret... Bir anne olarak bu duruma düşmemek ve çocuğumu okumaya teşvik etmek için ise sürekli seri kitaplar alıyorum yani bir kitap bittiğinde diğerini gelip kendisi istesin diye meraktan :)) Çok şükür ki kızım okumayı seviyor... Evimizdeki tüm kitapları da kütüphane sistemiyle düzenledim ve istediği konuya nasıl ulaşabileceğini kızıma birçok kereler gösterdim... Çok uzun bir yorum oldu biliyorum ama hepsi söylemek istediğim şeylerdi...Konuya yakın biri olarak bu hassassiyetinizi tebrik ediyor ve size canı gönülden teşekkür ediyorum... Sevgilerimle... Sevgi




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kitap, Sehpa Olarak Nasıl Kullanılır!
Kâmuran Esen Shov (!)
Atatürk'ü Anlatabilmek
Şarkı Sözü Yazarı Olmaya Karar Verdim
Ahilik ve Düşündürdükleri
Evli Çiftler Nasıl Piknik Yapar
Bir İzedebiyat Yıllığı Alır Mıydınız?
Bir Erkeğin Birkaç Eşinden Biri Olmak
Dünya Kadınlar Günü
Alanya'da Turizm Suratımda Nasıl Patladı!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Kâmuran Esen, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.