Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Okuduklarım, öğrendiklerim; bilgisizliğimi çarpar yüzüme. ”Sen daha şuradasın, oysa şurada olmalısın.” Der; bana rehberlik yapar sanki. Oradan çıkınca yeni şeyler üretmek zorunda hissederim kendimi. Ve eve gelir, - okumuş olduklarımdan esinlenerek, başlarım yazmaya. Tabi telefon veya kapı çalmazsa. Kütüphanedeki kitaplar sanki gülümseyerek bakar yüzüme. Duvarda, okuma ve kitaplarla ilgili vecizeler vardır. Her gidişimde o vecizeleri sanki ilk kez görmüşüm gibi dikkatle yeniden okurum. Üzerlerinde uzun uzun düşünürüm. Kütüphanedeki kitapları yazanlara, onları bize kazandıranlara gönülden şükran ve minnet duyarım. Şairlerin ve yazarların masa başında çalışmalarını, akıllarından ve gönüllerinden geçirdiklerini kâğıda aktarışlarını hayal ederim. Ve sonra içim burkulur. Çünkü bu kitapların, lâyık oldukları ilgiyi ve değeri hiç bir zaman göremedikleri gerçeğini hatırlarım. Kütüphanede yetişkin kimseye pek rastlamam. Yalnızca, ödev hazırlamak için gelen öğrenciler vardır. O öğrenciler de okullar tatil olunca pek uğramazlar kütüphaneye. Orası iyice bir sessizliğe bürünür. Zaten gelen öğrencilerin birçoğu da kütüphaneden nasıl yararlanacaklarını; aradıkları konuya ait bilgileri hangi ansiklopedide, hangi kitapta bulabileceklerini bilmezler. Kütüphanede okuma salonunun kapısında şair ve yazarların resimleri vardır. Ve altında “Kütüphanede sizleri bekliyorlar!” diye yazılıdır. Onları hiç bekletmediğin için mutlu olurum. Resimdeki o yazarların artık beni çok iyi tanıdıklarını düşünürüm. Kendimi onlara çok yakın hissederim. Çünkü bazılarının mutlaka en azından bir kitabını okumuş olduğum için, kendilerinin bana bir şekilde ulaştığını, benimle bazı şeyleri paylaştıklarını düşünürüm. Onları kütüphanede bekletmediğim için, kendilerine sık sık ulaştığım için mutlu olurum. O resimlerle gözgöze geldiğimde, aramızda bir elektriklenme olduğunu hissederim. Ama çoğumuz hep bekletiriz onları kütüphanelerde. Kütüphanedeki kitaplar, bir işportacının tezgâhındaki ürünler gibidirler. Birilerinin gelip onları almasını bekler dururlar. Çünkü evde de pek okumayız, kütüphaneye de pek gitmeyiz. Çoğumuz bu alışkanlığı henüz kazanamamışızdır. Kütüphanenin raflarında özenle sıralanmış kitaplar, okuyucuyu bekler durur. Yer altında olup da, henüz yeryüzüne çıkarılmamış madenlere benzetirim onları. Yeryüzüne çıkarılmamış ve işlenmemiş madenler nasıl bir işe yaramıyorsa, okunmayan kitaplar da bir işe yaramaz ne yazık! Kütüphaneleri, öğrencilerin sadece ödev yapmak üzere geldikleri bir yer olmaktan kurtarmanın bir yolu yok mudur? Bu konuda neler yapılabilir? Bu sorular aklımı kurcalar durur. Bu konuda en büyük görev öğretmenlere ve anne-babalara düşüyor elbette. Çocuklarımıza okumayı sevdirmemiz gerekiyor. Okumanın bir görev, biz zorunluluk olduğu kadar; aynı zamanda keyifli bir uğraşı olduğunu da anlatmak gerekiyor. Yalnız şu var: Anne- baba olarak okumayı sevmiyorsak, okumuyorsak; çocuklarımızdan okumalarını isteyemeyiz, bekleyemeyiz. Eğer biz okumuyorsak, okumanın gerekliliğini çocuklarımıza anlatamayız. Onlara okuma alışkanlığını kazandıramayız. Çocuk bizden ne görürse onu yapacaktır. Ne demiş atalarımız: ” Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.” Birkaç yılı köyde geçen çocukluğumda; babam bize çarşıdan şeker, çikolata, kuru yemiş getirirdi. O zamanlar böyle şeyler, gazete kâğıdından yapılmış kese kâğıtlarına veya külâhlara konulurdu. Annem kese kâğıdının içindekileri naylon torbaya boşaltırdı. Kese kâğıdının yapışık yerlerini dikkatlice, yırtmadan açar, bazen de kâğıdın yırtılmadan açılması için buhara tutardı. “Haydi çocuklar okuyalım, bakalım neler yazıyor.” derdi. Biz üç kardeş açılmış kese kâğıdını okurduk. O günün şartlarında kitap almak, kitap bulup okumak bizim için çok zordu. Ve o nedenle annem kese kâğıtlarını bize okuturdu. Okuma alışkanlığı kazanmamıza bu şekilde katkıda bulunurdu. Çocuklarımıza şekerlemeleri sevdirdiğimiz kadar, kitapları da sevdirebilsek, mesele kalmayacak......Şöyle bir düşünelim: Çocuklarımıza son zamanlarda ne gibi şeyler aldık? Yiyecekler, giyecekler, oyuncaklar, şekerlemeler. Hatta birçoğumuz bütçemizi zorlayarak, çocuğumuz başkalarına özenmesin, onlardan geri kalmasın diye bisiklet aldık. Üstelik, çok tehlikeli bir araç olduğunu bile bile. Peki en son ne zaman kitap aldık çocuğumuza? Veya ne sıklıkla aldık? Ziyaretine gittiğimiz dostlarımızın çocuklarına kitap aldık mı? Yoksa çikolatalar, şekerlemeler, oyuncaklar mı götürdük? Çocuklara şekerlemeler, giysiler, oyuncaklar aldığımız kadar “kitap” da almaya başladığımızda işe de başlamış olacağız. Çocuklarımıza kitapları sevdirmek adına yani. Onların kitaplara ve okumaya ne kadar ihtiyaçlarının olduğunu hissettirmiş olacağız. Gelin bu konuya kararlılıkla yaklaşalım. Onları okumaya yönlendirelim, okumayı sevdirelim. Kendimiz de okuyarak onlara örnek olalım. Kütüphaneye gidelim, çocuklarımızı kütüphaneye gönderelim. Haydi kolay gelsin. İşe başlayalım artık, daha fazla geç kalmadan. Fazlası ile geç kaldık zaten.... Ben , yukarıdaki düşüncelerimi sizinle paylaşarak; bu konuda üzerime düşen görevlerin bir tanesini yerine getirmiş oldum. Sizin de bu konuda yapacağınız birşeyler olmalı. Ve eminim ki, mutlaka vardır. Hoşçakalın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Kâmuran Esen, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |