..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir þey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Tarihsel Olaylar > Cem Bulut




24 Eylül 2008
Anormal Cinsel Birleþmenin Yargýsý - Eduard Bernstein  
Cem Bulut
Alman kuramcý Bernstein' ýn baþta Ýngiltere olmak üzere tüm Avrupa' da tartýþmalar yaratan Wilde Davasý' ndan hareketle yazdýðý bir makale olup, sosyal demokraside konuyla ilgili bu kapsamdaki ilk kuramsal çabadýr. Not: Almanca aslý için: http://www.neue-einheit.com/deutsch/is/is1998/is11_98.htm


:BGCD:
ANORMAL CÝNSEL BÝRLEÞMENÝN YARGISI- 1895

“Wilde Davasý” henüz adli olarak sonucuna varmadý, jüri karardaki hayati noktalardan birinde fikir birliðine varamadýðýndan dava baþka bir jüriye devredildi ve birkaç gün içinde onlar tarafýndan deðerlendirme gerçekleþtirilecek. Jüride rastlanan ihtilaflar kamuoyunda da ayný þekilde görülmekte. Ýlk baþlarda toplumda 'çarmýha gerin' diye çýðlýklar atýlmaktayken, delil yetersizliði neticesinde, suçlandýðý eylemleri gerçekleþtirmiþ olsa bile beraat etmesini umut edenlerin sayýsý artýþ gösterdi. Ve bir rahip -bir hristiyan sosyalisti aslýna bakarsanýz- muhterem Selwyn Image, Wilde' ý suçlayan hukuk düzenini tamamen habis bulup, bu düzenin feshini talep etme cesaretini Church Reformer' daki mektubunda gösterdi.
Almanya Wilde' ýn suçlandýðý eylemlerin cezai nitelik taþýdýðý birkaç ülkeden biri. Ahlaki ikiyüzlülük söz konusu olduðunda Ýngiltere' den aþaðý kalýr tarafý olmadýðý aþikar, fakat þu hususa dikkat gösterelim, alman sosyal demokrat hareketi içerisinde bile hala toplumca normal varsayýlanýn sýnýrlarý dýþýnda kalan cinsel eylemlere karþý nasýl hareket edileceði konusunda ileri sürülen fikirlerde geniþ farklýlýklar var. Parti toplumsal hayatýn diðer meselelerinde ne kadar bilimsel ve tarafsýz yargýlara varmaya çalýþsa da cinsel meseleler gündeme geldiðinde saðlam, çaðdaþ ve bilimsel temelli bir bakýþ açýsý oluþturup arkasýnda durma konusunda fazla bir çaba görünürde yok. Yargýdan çok ön-yargý var ve çeþitli riyakarca, aþýrý baðnaz felsefi radikallik ahlaký örneklerinden ödünç alýnmýþ liberter tavýrlar. Cinsel davranýþ konusu sosyal demokrasinin iktisadi ve politik mücadelesi açýsýndan mutlak zaruret taþýmasa da toplumsal hayatýn bu noktasýnda nesnel deðerlendirme arayýþý yersiz de deðildir. Bilimsel görüþ temelli bir bakýþ açýsýna ulaþabilmek için -az ya da çok- ahlaki keyfiyete dayanan yargýlardan arýnmak þarttýr. Parti bugün kamu hukukunu etkileyecek güce sahiptir, onun sözcüleri ve basýný ise gerek kamuoyunu, gerek kendi üyelerini ve onlarýn baðlantýlarýný. Bu nedenle parti bugün olanlar adýna sorumluluk taþýmaktadýr. Bu þartlar altýnda böylesi bir soruna bilimsel bakýþ açýsý getirmek için yazýnýn devamýnda çaba harcanacaktýr.
Ýlk olarak seçtiðimiz 'anormal cinsel birleþme' ifadesi üzerine birkaç açýklama. Kullanýlmasýna alýþýlagelmiþ ifade bilindiði üzere -doðal olmayan-dýr. Fakat bu kendi baþýna hata doðurucudur, zira 'doðal olmayan' olmayan ne vardýr? Bütün kültürel varlýðýmýz, sabahtan akþama sürdüðümüz yaþam tarzý doðaya, varlýðýmýzýn doðal elzemlerine karþý suçtur. Mesele sadece neyin doðal olduðu olsaydý en kötü cinsel aþýrýlýk bile -örnek olarak- mektup yazmaktan daha aþýrý olamazdý, zira yazýlý kelimeler vasýtasýyla sosyal iliþki kurmak doðamýza bilinen bütün cinsel arzuyu tatmin yollarýndan daha aykýrýdýr. Hayvanlarýn (genel olarak evcil ve tutsak olanlarýn tabi ki fakat yine de bunlar doðaya insanýn kendisinden daha yakýndýr) ve doðal halk denilenlerin 'doðal olmayan' cinsel arzuyu tatmin eylemlerine rastlanmadý mý? Geleneksel ifade mantýkdýþýdýr, bu durumda geleneksel hükmün olduðu gibi, bunu þimdi eleþtiri merceðine alalým.
'Anormal' ifadesi 'doðal olmayan' ' dan çok daha yerinde görünüyor. Mevcut konu dahilinde, normallik kavramý bir taraftan daha esnek iken diðer taraftan neyin doðal ya da doðru olduðu meselesi kadar muhteviyatý bulunmakta. Ayrýca kullanýlýþý ahlaki görüþlerin; ifade edildiði doðal yaþamda neyin bulunduðunu deðil, toplumun kendisine geliþiminin belirli bir safhasýnda neyin normal göründüðünü esas alan tarihi tezahürler olduðu gerçeðine daha iyi uyuyor.
Ne var ki bu bizi insanýn her zaman için türün üremesini saðlayan cinsel eylemi normal þekil olarak algýladýðýný inkar etme sonucuna götürmez. Bu konuda insanlar bile doðanýn kanunlarýna sýký sýkýya baðlýdýr. Fakat geniþ nüfus kitlelerinin bu ödevi gerçek olmayan bir fikir olarak deðerlendirdiði, doðanýn kanunun ölçüt olmadýðý kültürler ve zamanlar da oldu. Ve uygar uluslar için þu þöylenebilir: sayýsý artan birçok durumda iliþki kurma eylemi insan neslinin devamý kaygýsýnda olmadýðý gibi bu tarz bir sonuca ulaþýlmasý en hoþ karþýlanmayan durumdur ve fýrsat el verdiðince buna engel olunur. Resmi olarak orjinal iliþki kurma normu tasvip edilir, fakat pratikte cinsel birleþme salt zevk için yaþanýr ve üremeden azat edildiðinden dolayý, son derece doða dýþýdýr, hatta doðaya karþýdýr. Fakat hukuk ve görenekler bunu sorgulamaz, sadece üremenin imgesinin ortadan kaybolduðu, aslýnda sýrf doðaya aykýrý olmadýðý , normalliðe de aykýrý olduðu için , kesinkes belirlenmiþ kurgusal normlarla uyuþmayan belirli cinsel birleþme çeþitlerini yasaklar ve cezalandýrýr. Peki bu bakýþ açýsý tasvip edilebilir mi?
Genel olarak toplumun durumu ile özel olarak cinsel hayatýn örgütlenimi arasýndaki iliþki hakkýndaki bütün bilgilerimiz oldukça geri kalmýþtýr. Bizim bilgimize kimse bu konuda , cinsel aktivite biçimleri üzerine yazýlanlarýn çokluðuna raðmen, Morgan' ýn üretimin geliþimi ve aile normlarý arasýndaki iliþkiyi ifade ederek bulunduðu katkýda bulunmamýþtýr. Antropolog ve etnograflar bize gerek cinsel tezahürün her türlüsünün cezasýz ve utanma duygusu olmadan yaþandýðý, gerek ölüm cezasýna varacak kadar aðýr bir þekilde cezalandýrýldýðý ilkel ve yarý- ilkel toplumlarý anlatýr: cinsel birleþmede neye izin verilip neye verilmeyeceðinin cinsel hayatýn çeþitli koþullarýna göre þekillendiði aþikardýr, fakat kural olarak bunlarýn sebeplerine iliþkin detaylý araþtýrmaya gerek görmeden gerçeklere ulaþmada bu kadarý kafi görülmüþtür. Açýk bir biçimde sodomi benzeri tezahürlerin genellikle ya da munhasýran köylü halklar ve çiftçilerde ortaya çýktýðý gözlerden kaçmamaktadýr; daha da önemlisi cinsel aþýrýlýklar artan zenginlik ve lüks ile de artýþ göstermektedir. Fakat bu cümle bile ciddi bir detaylandýrma gerektirmektedir. Zenginlikler birçok farklý þartta ve farklý toplumsal koþulda elde edilir; ticaretle, korsanlýkla, endüstriyle, köle ekonomisinin yardýmýyla ve emekçilerin karþýlýksýzca sömürülmesiyle. Dolayýsýyla, buna baðlý olarak anormal cinsel zevklerin tatmini ve ehlileþtirilmesi için farklý koþullar yaratýlmaktadýr. Eski uygarlýklarýn eserlerindeki pornografik kýsýmlarýn 15. yüz yýlda gerçekleþtirilen bir derlemesi olan Antonius Panormitia' nýn 'Hermaphrodi' eserine bakacak olursak zenginlikleri köle ekonomisi ve ticarete dayanan eski uygarlýklar, görünüþe göre bu alanda hayal edilebilecek her þeyi denemiþtir, gelecek kuþaklara 'eklenecek oldukça az þey' kaldýðý söylenebilir. Açýkçasý Roma Ýmparatorluðu' nda kölelere ve köle çocuklara yapýlmasýna izin verilenler bugün tasavvur bile edilemez. Ýnsan hayatýna bugün sadece ruh hastalarýnda görülebilecek saygýsýzlýk içerirler. (Günümüzde yok yere gerçekleþtirilen zorbalýklar da göz ardý edilmeden ayrý bir kategoride deðerlendirilmelidir) Modern bir ticaret þehrindeki ahlak koþullarýný bizim sanayileþmiþ þehirlerimizdekilerle karþýlaþtýrýn. Ýkincide sadece daha az sayýda aþýrýlýk olacaðý gibi þekilleri de oldukça deðiþik olacak, cinsel birleþmenin genel tertibi de diðerinden farklý olacaktýr.
Kuþkusuz daha ileri kültüre sahip ülkelerde toplumsal çehrelerin daha kuvvetli eþitlenmesi durumu ortaya çýkar. Ticaretin görülmedik serbestleþmesi ve rekabetin siþirilmesi temelini en derinden alan farklýlýklarýn bertaraf olmasý etkisini yaratmaktadýr.
Konuya dönmek gerekirse, Romalýlar anormal cinsel zevklerin tatmininde Eski Yunan' ýn yolunu izlemiþtir, Eski Yunan ise Eski Mýsýr' ýn ve çeþitli Asyalý halklarýn. Bugün bunlarýn ilk nasýl ortaya çýktýðýna dair ancak varsayýmlarda bulunabiliriz. Ýhtimal þudur ki normal þekilde cinsel dürtünün yeterince tatmin edilmesi yolunda ilk yetersizlikler insanlarý anormal cinsel zevk eylemlerine yöneltti ve bu çeþit yetersizlikler her koþulda saðlanmýþ olabilir. Fakat bu meseleyi burada daha fazla kovuþturamayýz. Þu kadarýný söylemek yeterlidir ki anormal cinsel birleþme tarihte o kadar köklü, yaygýndýr ve o kadar farklý kültürel kademelerde buna rastlanýr ki kesin olarak insan kültürel geliþiminin herhangi bir aþamasýnda bulunmadýðý söylenemez. Keza anormal cinsel birleþmeye en fazla gerileme dönemlerinde rastlanýldýðýna dair sýkça savunulagelmiþ teoriyi desteklemek mümkün deðildir. Aslýnda, daha önce de alýntýda bulunduðumuz Hellman Eski Yunan Periklien dönemini bunun aksini ispat etmek üzere kanýt göstermekte olsa da, bu örnekle konuya tamamen ters düþmektedir, zira þüphe götürmez bir biçimde Atina' nýn yozlaþmasýna öncü olan dönem tam da Perikles dönemidir. Bu dönemde serpilmiþ muhteþem sanat bizi burada yanýltmasýn zira sanat halkýn canlýlýðýný gösteren sadýk bir gösterge deðildir. Atinalýlar aslýnda oðlan aþkýný Perikles' ten çok daha öncede yaþýyordu, bu ulusal kalkýnmalarýný engellemedi, bu ve bunun gibi görenekler diðer halklarýn gerçek yükseliþ dönemlerinde de bulunmaktaydý.
Anormal cinsel zevk karþýtlýðýyla ilgili bilinenler; en azýndan uygar toplumlar söz konusu olduðunda bunlarýn ortaya çýkýþýyla ilgili bilinenlerden daha fazladýr. Ve bu noktada bir durum belirgindir;
Çaðlar boyunca normal cinsel birleþmenin üreme amacýyla iki yetiþkin ve karþý cinsten birey gerektirdiðinin düþünüldüðünü zaten belirttik. Fakat çok eski zamanlarda masturbasyonun yanýnda fizyolojik olarak seks eyleminin gerektirdiðinden farklý organlarýn , ister farklý bir cinsiyetten ister aynýsýndan bir bireye ait olsunlar cinsel zevk için kullanýldýðýný görüyoruz. Bugün itibariyle kanunlar birinci kategoriye giren þekildeki anormal cinsel birleþmeleri gözardý etmiþtir ve etmektedir. Konu bir erkeðin kadýn bedenini kullanmasý olduðunda hukukun kadýn bedenini -tecavüz ve bedene zarar verme dýþýnda- cinsel anlamda suistimal edilmesi mümkün olmayan bir þey olarak gördüðünü söylemek abartýlý olmayacaktýr. Kadýn homoseksüel aþký da birçok yerde ve birçok zamanda göz ardý edilmiþtir. Erkek cinsiyetinin üyeleri arasýndaki homoseksüel iliþkiye gösterilen tavýr ise oldukça farklýdýr. Bu siyahi halklarýn çoðunda aðýr biçimde cezalandýrýlmýþtýr, Musa yahudilere (Musa' nýn Üçüncü Kitabý, B: 18, 20), Solon kölelere bunu yasaklamýþtýr, Justinian Roma devletinde cezalandýrmayý baþlatmýþ, son olarak Lex Carolina paedicatio (anüs kullanýmý) eylemine erkeklerde ve çocuklarda ölüm cezasýný koymuþtur, onun bakýþ açýsý ortaçaðdan günümüze kadar geçerliliðini korumuþtur.
Önümüzde bu belirtilen gerçekleri edindiðimiz viyanalý profesör von Krafft- Ebing' in kitabý duruyor. Adý Der Konträrsexuale vor dem Strafrichter ve içerisinde yazarýn kendini ifade ediþ biçimi sanki kadýn cinsine imtiyazlý muamelede bulunuluyormuþ gibi; ya da en azýndan erkeklerin homoseksüel eylemlerine verilen cezalarla karþýlaþtýrýldýðýnda kadýnlara tanýnan dokunulmazlýðýn adaletsiz olduðu yönünde. Biz ise meseleye farklý bakýyoruz: kadýn bedenine saðlanan özgürlük kadýna duyulan saygýsýzlýðý yansýtýr ve baba soylu ailenin geliþimiyle ortaya çýkmýþtýr. Daha ileri bir rasyonalizasyon döneminde çaðdaþ ceza hukuku ýþýðýnda Krafft- Ebing' in gözüne ayrýmýn bu biçimde görünmesi gayet doðaldýr, fakat bu rasyonalizasyon çabasý mevcut düzenlemelerin, bedeni erkeðe ait bir nesne olan kadýna yönelik hor görme kalýntýlarýna dayandýðý gerçeðini deðiþtiremez. Bu durumdan þimdi çok mu uzaktayýz? Bay von Krafft- Ebing ayrý bir yerde ise haklý olarak örneðin Prusya kanunlarýnýn erkeler ile erkeklerin iliþkileri söz konusu olduðunda çeliþkili olduðunu ortaya koyuyor. Bunlar 'kiþinin kendi ahlaksýzýlýðýna karþý ahlaki mertebesini koruma' amacý güdüyor ve kadýndaki paedicatio' nun cezasýz kalmasýný saðlýyor. Ek olarak ahlaki ve estetik olarak erkekteki paedicatio' dan farklý olmadýðý gibi, aksine çoðu zaman daha aþaðý nitelik taþýyor. Ama kimse bu ahlaki hukuki uygulamayý erkeðin kadýna duyduðu aþka ve kadýn paedicatio' ya uygulamaya kalkýþmýyor.
Neden toplum kadýn bedenine yönelik bu ve bunun gibi aþýrýlýklara müdahale etmiyor? Bu cehalet deðildir. Kendini iki çocukla sýnýrlandýran evlilikler hakkýnda bir þey söyleyecek deðiliz belki ama kadýn fahiþe örneðine deðinmeliyiz. Kadýn fahiþenin vücuduyla, sakatlýða yol açacak eziyet dýþýnda her þeyi yapmak serbest býrakýlmýþtýr. Evlilik hayatýnýn gizliliðini korumayý amaçlayan kaygýlar burada geçerli deðildir. Devlet fahiþenin toplumsal hayatýný denetler ve saðlýk durumunu önemser -hayýr cinsel organlarýnýn saðlýk durumunu. Devlet fahiþeyi satýn alan erkeðin ona ne yaptýðýyla ilgilenmez; sadece erkek kadýna cinsel bir hastalýk bulaþtýrýrsa tecrit eder (fahiþeyi).
Fakat eðer erkekle kadýn arasýndaki akdi bað bu kadar mahirse ve kadýnýn bedenini uðruna sattýðý herhangi bir zevk meþruysa, neden erkeklerle erkekler arasýndaki benzer bir akdin ceza gerektirdiðinin saðlam bir temeli yoktur. Bütün týbbi otoriteler, gerçekte erkek aþkýnýn çok az örneðinde vuku bulan paedicatio' nun fiziksel olarak mahzursuz olduðunu açýklýyor. Bu nedenle sadece icra edenlerin ahlakýna yaptýðý etki kaygý konusu. Bunun yanýnda bütün ceza hukuku otoriteleri devletin ve ceza hukukunun ahlaký gözetim altýnda tutmayacaðý, tutamayacaðý konusunda fikir birliðinde. Bunun mümkünatsýzlýðýný anlamak için böyle bir giriþimin ne gibi sonuçlarý olacaðýný göz önünde getirmek yeterli olurdu. Geliþmekte olan erkek neslini korumak -Fransa' da olduðu gibi- hukuk için oldukça yeterlidir. Kadýn bedeni bu þekilde hukukun dýþýnda kaldýðý sürece erkek aþkýnýn hukuken cezalandýrýlmasýný geçerli gösterecek bir argüman bulunamaz. Randevuevlerinde ve fuhuþ yuvalarýnda günlük olarak polisin gözü önünde yaþananlarýn ahlaki standartlara göre erkek aþkýndan daha az habis olduðu vurgulandýðýna göre benzer bir argüman da bu noktada ortaya konulmalýdýr. Daha ötesi çoðu ülkede kanunlarýn ilgili maddeleri yüz olayýn doksan dokuzunda kaðýt üzerinde kalýr, yüzüncüsünde de ahlaki þantajýn eline önemli bir alet olurlar. Berlin özel olarak bu durumu yaþamýþtýr ve Prusya' nýn býraktýðý miraslardan biri imparatorluk ceza hukukunun söz konusu maddesidir. Konuyla ilgili cezai düzenlemelerin kaldýrýldýðý ülkelerde tekrar yürürlüðe girmeleri yönünde hiçbir istek oluþmamýþtýr.
Meselenin hukuki tarafý için bu kadarý yeterlidir. Geriye sadece toplumsal kamuoyunun erkek aþký meselelerini nasýl göreceði, ahlaki açýdan nasýl deðerleyeceði kalmaktadýr. Kitabýyla Avusturya Ceza Yasasý' ndaki söz konusu maddenin yürürlükten kaldýrýlmasýný savunan Bay von Krafft- Ebing -neredeyse psikiyatristlerin tamamý gibi- meseleye aðýrlýklý olarak patolojik nitelik taþýyan bir bakýþýn benimsenmesini istemektedir. Her halükarda en azýndan þu söylenebilir ki; erkek aþkýnýn kesinlikle her durumda yozlaþmýþ bir tabiatýn, çürümenin, hayvani bir arzu arayýþýnýn ya da benzerlerinin göstergesi olduðu söylenemez. Bu tarz yakýþtýrmalarý hemencecik ortaya koyan insanlar, kaleme alanlarýn bile yaygýn önyargýlara dayanarak müdafaa ettiði gerici ceza yasalarýný kabullenmiþ olur ve bu bakýþ açýsýna itibar edilmemesi gerekmektedir. Bundan ziyade her münferit hadisede sefihçe bir þehvet düþkünlüðünden mi kaynaklandýðýna, yoksa kiþinin kendi cinsine karþý duyduðu ahlaki deðil patolojik olarak deðerlendirilmesi gereken engellenemez aþka mý dayandýðýna kanaat getirilmelidir.
Diðer yandan abartýlý patolojik açýklamalar karþýsýnda da temkinli olmak gerekmektedir. Analizin nihai safhasýnda her þey fizyolojik dürtü kaynaklý sunulabilir, buna en iyi vesile olanlar da þüphesiz cinsel meselelerdir. Hayvanlar aleminde üreme dönemlerin aslýnda hayvanýn anormal, patolojik hatta psikotik bir dönemi olduðunu görmez miyiz? Ýnsanlarýn cinsel hayatý buna benzerlik teþkil etse de insan eyleminde cinsel heyecan ve diðer benzeri anlýk hislerin dýþýnda, toplumsal deðer yargýlarý, örf ve adetler müessesesi ile bireyin neyin doðru olduðunu düþündüðünün hepsi arzu ve eylemleri etkiler ve ancak bunlara uygun hareket edenler söz konusu þahýslarýn enervasyonuna yol açan cinsel arzularýn oluþmasýný önleyebilir. Toplumsal koþullar deyim yerindeyse doðal cinsel zevki cezayla tehdit ettiðince, bütün hayatýmýz bedenin ve ruh saðlýðýnýn gereksinimlerine kalýcý hasarlar vermeye devam ettiðince; anormal cinsel birleþme de ortadan kalkmayacaktýr. Aksine normal olana dönüþme yönünde eðilim gösterecektir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Devrim [Þiir]
Sen - Mayakovski [Þiir]
Kimse Sevmez Kimseyi [Þiir]
Ýskra [Þiir]
Sabahý Özlersen, [Þiir]
Modus Vivendi [Þiir]
Genç Bir Adamken [Þiir]
Bir Kerede [Þiir]
Ýmpermanence [Þiir]
Hiç Görmediðim Bir Yer [Þiir]


Cem Bulut kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Rainer Maria Rilke, Vladimir Mayakovski, Charles Baudelaire, Attila Ýlhan, Emile Zola


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cem Bulut, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.