..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaþýný söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Toplum ve Birey > osman tatlý




18 Þubat 2009
Edebiyat Fakültesinde Dergi Çýkarmak  
osman tatlý
Türk Dili ve Edebiyat’ý eðitimini deðerlendirmeye alýrken, öðrencilerin ilgisiz kaldýðý, hocalarýn görmezden geldiði koridorlarda tohumu atýlýp filizlenen; ama kökleþmeden yitip giden büyük emeklerin ve özverilerin ürünü olan edebiyat dergilerinin yaþam mücadelelerini anlatmamak haklýsýzlýk olurdu.


:HAJG:
EDEBÝYAT FAKÜLTESÝNDE DERGÝ ÇIKARMAK

I.

Türk Dili ve Edebiyat’ý eðitimini deðerlendirmeye alýrken, öðrencilerin ilgisiz kaldýðý, hocalarýn görmezden geldiði koridorlarda tohumu atýlýp filizlenen; ama kökleþmeden yitip giden büyük emeklerin ve özverilerin ürünü olan edebiyat dergilerinin yaþam mücadelelerini anlatmamak haklýsýzlýk olurdu.
Burada deðinilenler sorunlar, özelde Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi genelde Türkiye’nin neresinde olursa olsun çýkan, öðrenci dergilerinin temel sorunlarýdýr. Zihniyet deðiþmediði müddetçe sorunlarýn dününün ve bugününün de deðiþmeyeceði inancýndayýz. Dolaysýyla amacýmýz, bir þeyleri deðiþtirmek ya da deðiþtirilmesi için çalýþmak deðil, sadece fosilleþmiþ sýkýntýlara ve sorunlara deðinmektir. Amacýmýz, yalnýz býrakýlan, kendi imkânlarýný seferber edip, kendilerini kuþatan bütün olumsuzluklara raðmen, sönmek bilmeyen heyecanlarý ve kaygýlarýyla mücadele veren; emeklerinin karþýlýðýný alamayan edebiyat savaþçýlarýnýn dili olmaktýr.
Kendimizi de soyutlayamayacaðýmýz temel sorunlarý: Kadrolaþamamak, öðrencinin edebiyat dergileri karþýsýnda duruþu, hocalarýn olaya yaklaþýmý, maddi imkânsýzlýklar ve reklâm-satýþ sýkýntýsý gibi ana baþlýklar etrafýnda toplayabiliriz.
Üniversiteyi kazanma hýrsýna kilitlenen öðrencinin, üniversitedeki 4–5 yýlý nasýl dolduracaðý yetisinden uzak olduðu gerçeðinden hareketle diyebiliriz ki, üniversite gençliðinin çoðunluðunun belli bir amacý ve hedefi yoktur. Arayýþ içerisindeyken önüne gelen her iþe kollarýný sývama alýþkanlýðý edinmiþtir; ama öðrencinin maymun iþtahlýlýðý dergilere olan yaklaþýmýný deðiþtirmemektedir. Öðrenci her zaman istekli ve heyecanlýdýr. Ama ne istediðini tam olarak bilmez. Dümenin baþýna geçemez. Çünkü edebiyat bölümündedir ama edebiyatý sevmez, edebiyatçýlardan bihaberdir. Edebiyat dergilerini almak bir yana edebiyat dergilerinin isimlerini dahi duymamýþtýr. Okuma alýþkanlýðý yoktur. Bu alýþkanlýðý edinme gibi bir derdi de yoktur. Buna raðmen edebiyat dergileri içinde yer almak için önlenemez bir arzu duyar. Amaçlarý bir kenara, ateþli nutuklarýyla bir þeylerin yapýlmasýný ister, bunun gayreti (!) içerisine girer. Ancak daha ilk görev daðýlýmýnda, sorumluluklardan kaçmaya baþlar. Bugün yaparým, yarýn yaparým derken bir bakmýþsýnýz kaybolmuþtur. Bu rutin durum her yýl yeni öðrencilerle devam eder. Niyetlerinde, amaçlarýnda, sorumluluk anlayýþlarýnda, bilinç düzeylerinde bir deðiþme görülmez. Gözünüz kapalý olsanýz da bu gerçekleri fark edersiniz… Olanlara ise dergi çalýþmasýnýn farklý, kiþisel sorunlarýn farklý þey olduðunu anlatmazsýnýz. Bir sorunu hayatýnýn her alanýna bulaþtýrma konusunda maharetli olan(!) insanýmýz bu konuda da öyledir.
Edebiyat bölümünde en büyük sýkýntý edebiyat- sanat çalýþmalarýnýn yetersizliði, bu eksiklik hep vurgulanýr. Siz, edebiyat öðrencisinin býrakýn okuma alýþkanlýðýnýn olmamasýný, diðer sanatsal alanlara da ilgisiz kaldýðýný görürsünüz. Bu ilgisizlik dergilerin içeriðine de yansýdýðýndan, edebiyat dergilerinde böyle yazýlara rastlanmaz. Çünkü yazacak birikime sahip olan yoktur. Hep günlük sorunlarýn uzantýsý olan karamsarlýk ve yalnýzlýk üzerine karamalar ya da baharda yazýlan aþk ve ayrýlýk öyküleri, denemeler, þiirler arasýnda boðulursunuz. Þaþarsýnýz bu ülkede ne kadar çok denemeci ve þair varmýþ diye. Onun içindir ki edebiyat dergileri birbirinin benzeridir ve içerikleri kýsýrdýr. Yeni açýlýmlar yoktur. Çünkü farklý alanlara ilgi olmadýðý gibi hayattan ve edebiyattan býkmýþlýk da bunun sebeplerindendir. Ve kütüphanelerden, okuma salonlarýndan uzak, koridorlarda, kantinde tüketilen bir zamanýn, size tüketilen bir hayat sunduðunu bildiðinizden birilerinin kalkýp size, neden güzel öyküler, makaleler, denemeler yok? demesine aldýrmasýzsýnýz. Bilirsiniz ki sizi yargýlayan dünyadan habersizdir…
Umut çalýnmayacak kapý býrakmazmýþ…Hocalarýn yoðunluðu size zaman býrakmaz. Bilirsiniz ki kendi iþinizi kendiniz yapmalýsýnýz. Zaten biriler de kulaðýnýza böyle fýsýldar. Yalnýz olmadýðýnýz hissettirilse de hep yalnýz yol alýrsýnýz. Bir yazý için onlarca kez kapýlarý aþýndýrýrsýnýz. Umudunuzla yarýný beklersiniz. Bir türlü yarýnlar bitmez. Öðrenmiþsinizdir size verilen deðerin ne olduðunu. Ne kadar önemsendiðiniz ve ciddiye alýndýðýnýz ortaya çýkmýþtýr. Siz güçlü, onlar haklýdýr. Ve umudunuzla baþ baþa bakýþlarýnýzý anlamsýz, uzaklara dikersiniz…
Burslarýnýzý ve harçlýklarýnýzý gereksiz þeylere deðil, kitaba ve dergiye yatýrýrsýnýz. Ancak yetmez, çünkü sizi yontulacak kaz olarak gören bir matbaacý, öðrenci dergisidir, az basýyor, sadece okul çevresine daðýtýlýyor diye size destek olmayan ya da olsa da reklamlarý ancak filmlere ve aydýngerlere yetecek maddi olanaklar sunan yayýnevleri olduðu müddetçe bir yerlere borçlu olursunuz. Fakülte arkadaþlarýnýz (ilgilenenler tabii) ve hocalarýnýz dergiyi (emeðinizin karþýlýðý olarak) hediye olarak algýladýklarýndan elinizin boþ kalmasýna alýþýrsýnýz. Bütün bunlara raðmen mücadeleye devam edersiniz, çünkü yüreðinizi ortaya koyarak yaptýðýnýz iþten maddi bir beklentiniz yoktur. Bundan sonrasý gereksizdir. Yüreðimiz yüreðiniz olmadýðý müddetçe bunlarý söylemek neyi deðiþtirir ki…

II.
Aþaðýda 1996–2005 yýllarý arasýnda Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat’ý öðrencileri tarafýndan çýkarýlan dergilerin deðerlendirmesi bulunmaktadýr. Maalesef çýkarýlmýþ dergilerin çoðuna ulaþamadýk. Dergilerin belli bir arþivlerinin olmamasý onlara ulaþmamýzý zorlaþtýrdý. Ancak birkaç dergiye arkadaþlar vasýtasýyla ulaþabildik. Bu konuda bize yardýmcý olan ve arþivini açan Osman Oruç arkadaþýmýza çok teþekkür ediyoruz…
Dergilerin çoðunun bütün sayýlarýna ulaþamadýk. Ulaþabildiðimiz dergilerin ancak birkaç sayýsý elimize geçti. Bu daðýnýklýk, saðlýklý bir deðerlendirme yapmamýzýn önüne geçti. Öyle ki o dönemin öðrencileri, dergilerine tarih düþmedikleri gibi künyeyi bile önemsememiþlerdir. Belki bu eksiklik daha önce dergicilik yapmamalarýnýn getirdiði acemilikten kaynaklanýyordur (yalnýz birinci sayýda deðil, diðer sayýlarda da benzer durumun söz konusu olmasý, bunun bir anlayýþ olabileceðini de gösteriyor) . Dergilere katkýlarý bulunan arkadaþlarý belirtirken en az iki sayýda çalýþmýþ arkadaþlarýn isimlerini kullanmayý uygun gördük. Deðerlendirme yazýlarýmýzýn eleþtiriden ziyade tanýtmaya yönelik olduðu unutulmamalýdýr. Amacýmýz bizden sonra geleceklerin üniversite dergileri araþtýrmalarýna bir nebze katký da bulunmaktýr…
Bir dönemin düþünüþ biçimi, duygularýn, deðer yargýlarýnýn, geleneðin birer belgesi olan bu dergilerin hiç yokmuþ gibi yitirilip kaybolmasýna gönlümüz razý olmadý. Ýstedik ki, bir zamanlar edebiyat için çýrpýnanlarýn, yüreklerindeki feryatlarýnýn hala kulaðýmýzda çýnladýðý, unutulmadýklarýný bilsinler. Ýstedik ki, edebiyatýn hangi isimsiz kahramanlarýn savaþýyla bugünlere geldiði ve bu isimsiz kahramanlar arasýnda Türk Dili ve Edebiyat’ý öðrencilerinin yeri bilinsin. Ýstedik ki, edebiyat silahþorlarýnýn hangi yollardan geçtiði, öðrenciler üzerine karabasanlar gibi çökenlerin varlýðýna aldýrýþ etmeyenlerin azmi, onuru, inanýþlarý birilerine örnek olsun. Ve yine istedik ki, sahiplenmiþ görünüp sahiplenmeyen birileri utansýn, birilerinin yüzü kýzarsýn. Ve düne yaptýklarýný bugüne yarýna yapmasýnlar. Ve yine istedik ki, okumak için, yazmak için zamaným yok diyenlerin ve öðrenci dergisi deyip de ciddiye almayanlarýn karþýsýnda her zaman bu genç yürekleri bulacaklarýný hatýrlatmaktý. Ve en önemlisi istedik ki, bu yollardan geçen dostlarýmýzýn geçmiþlerini unutmamalarý gerektiðini hatýrlatalým. Edinmiþ olduklarý tecrübelerini, birikimlerini kendilerinden sonra gelenlere aktarmalarýdýr. Onlarý sahiplenmeleridir. Bahaneler ardýna sýðýnmamalarýdýr.
Biz yerimizi, kapasitemizi, gücümüzü biliyoruz. Amacýmýz birilerini eleþtirmek, birilerine laf yetiþtirmek deðildir. Sadece kýsa da olsa yürüdüðümüz yolda bizden önce gelmiþ – geçmiþ dostlarýmýzý anýmsamak, bunun yetersizliðini bile bile teþekkür etmekti. Ýmkânlarýn kýsýtlýlýðý çalýþmamýzý yetersiz ve kýsýr býrakmýþtýr. Eðer dostlarýmýz sesimizi duyarlarsa, buyursunlar bize kendilerini anlatsýnlar, Deyiþ’in sayfalarý her zaman kendilerine açýktýr. Unutulmamalýdýr ki, Deyiþ’in gücü ve yarýný dostlarýnýn özverisine baðlýdýr.
Sözü fazla uzatmadan sizi bir tarihle baþ baþa býrakýyorum:

ALAMUT DERGÝSÝ,

“Alamut, hal-i hazýrý kabullenmeyen, kabullenmek istemeyen, ‘Bu þaþý karanlýða bir gül sokuþturmayý boynunun borcu’ bilenlerin kampý. Alamut Nizamü’l Mülkü yýkmak isteyenlerin kalesi…” diyerek aykýrýlýklarýný ve duruþlarýný böyle ilan ederek yayýn hayatýna giren Alamut Türk Dili ve Edebiyatý bölümünde ulaþabildiðimiz en eski dergi. Alamut aykýrýlýk ve statüye ters düþmek adýna yayýn dönemini belirtmemiþ. Yine sayý ve tarih belirtmeyen bir sayýsýnda Mustafa Cihan’ýn yazdýðý ‘Meseller 3: Tek Gözün Bir Masalý’ yazýsýna 16.12.1996 tarihini düþürmüþ, yine ayný sayýda yayýn kurulunda da yer alan Ahmet Öz’ün yazdýðý ‘Bir’ yazýsýnda bindokuzyüzdoksanaltý yýlýnýn son cumartesi gecesi ibaresi derginin 1996 yýlýnda yayýnda olduðunu gösteriyor. Alamut dergisinin kaç sayý çýktýðýný bilemiyoruz biz sadece birinci ve tarihsiz bir sayý olmak üzere iki sayýsýna ulaþabildik. Bütün bunlarýn nedeni öðrenci dergilerinin ulaþýlabilecek arþivlerinin olmamasýdýr.
Alamut’un yayýn koordinatörü: Savaþ Kýlýç. Yayýn kurulunda; Hüseyin Altuntaþ, Selçuk Aylar, Süleyman Gültekin, Ahmet Öz, Addürrahim Toprak bulunmakta. Þiirleriyle; Addürrahim Toprak, Ahmet Savaþ Kýlýç, Ahmet Öz, Süleyman Gültekin, Selçuk Aylar, Þule Hýdýroðlu; düz yazýlarýyla, Zeki Bulduk, Hüseyin Altuntaþ, Servet Kýzýlay, Selçuk Aylar, Ýsmail Orhan Sönmez, Addürrahim Toprak vd. katkýda bulunmuþlar.

DÖNEMEÇ DERGÝSÝ,

Alamut’la ayný dönemde çýkan Dönemeç’in, ikinci, dördüncü, beþinci ve yedinci sayýlarýna ulaþabildik. Ýkinci sayýya Mayýs-Haziran 1996 diye tarih düþülmüþ. Genel yayýn yönetmeni, Üzeyir Karadöl; yayýn kurulu, Abdülkadir Kahraman, Savaþ Kýlýç, Zeki Bulduk, Þadiye Akyol, Yurdagöl Sözdemir, Ayþe Doðru’dan oluþmaktadýr. Ancak dördüncü, beþinci ve yedinci sayýlarýn künyesinde yayýn kurulu yok. Bir ikincisi ise, Dönemeç’in yayýn kurulunda ve yazar kadrosunda yer alanlarýn bir kýsmý Alamut’un kadrosu ile ayný…
Ýlk sayýsýnda umulanýn üstünde ilgi gördüðünü belirten Dönemeç, ikinci sayýsýný: “þiir hayatýmýzdan el ayak çekti” denildiðinde Victor Hugo’nun “þiir bitmez” gür ve gümrah sesine kulak verip, günümüzde þiir bitmemiþ, sadece yenilik ufkunu tüketmiþtir anlayýþýyla þiire ve þiirle ilgili çevirilere yer vermiþ
Editörün açýklamalarýna bakýlýrsa Dönemeç, hayli eleþtiriye maruz kalmýþ. Ve bunlara cevap verirken misyonunu, hedef ve amacýný çok net bir tavýrla izah etmiþtir. Dönemeç yüklendiði misyonunu ne kadar baþardý bilemiyorum, ama bir öðrenci dergisi için hayli iddia ve beklenti içinde olduðu kesin. Bunlara, yorumsuz kýsaca deðinmek istiyorum: “Bireysel, aþkýnlýðýný saðlayarak, bu arada platonik hüzünleri, ýstýraplarý kendi içine usul usul sýðdýrmasýný da bilen genç kalemlerin toplanma yeri olmaya aday görünmeli Dönemeç…” , “memleketin kurtarýlmasý, toplumun, kapitalizmin veya materyalizmin kanlý pençesinden koparýlmasý; edebiyat dergiciliðinin Türkiye’de artýk bir halta(!) yaramadýðý; okuyucunun olmadýðý; bu þekilde bir yerlere ulaþýlmadýðý” eleþtirilere karþý, “kendini kurtaramayanýn memleketi biraz zor kurtaracaðý; maddenin-mananýn özünü kavramadan kapitalin pençesine her insanýn günün birinde takýlacaðý; bu memlekette halta yarayan pek öyle sevindirici bir þeyler yapýlmadýðý faydacý gazetelerin anlaþýlmayan bir sebeple okunduðu(!) bir yerlere ulaþma gibi bir tasarýmýzýn olmadýðý…” gibi anýmsatmalarda bulunmuþlardýr.
Son olarak “Dönemeç edebiyat olarak, tek amacýmýz bu soylu çabalara türlü iç hesaplaþmalardan, kuruntu ve tabulardan sýyrýlarak, taze soluklarýn, yeni kalemlerin doðmasýný saplamaktýr. Bu temel kaygýnýn ötesinde bir takým ‘vülgarize’ söylentilere itibar etmiyoruz.” , “kalem fobilerinden kurtulmuþ, kendini adamýþ herkesi, Dönemeç’te buluþmaya, dönemeç’te yürümeye çaðýrýyoruz.” …
Dönemeç’in, genç kalemleri kendi çatýsý altýnda buluþturma çaðrýsý beklenen ilgiyi görmemiþ olacak ki yedinci sayýsýnda Dönemeç edebiyatýn devam etmesi için okuyuculardan destek ve sahiplenme çaðrýsýnda bulunmuþ, buna raðmen Dönemeç yayýn hayatýna son vermek zorunda kalmýþtýr. Ardýndan Sefine Dergisi yayýn hayatýna girecektir.
Dönemeç’e þiirleriyle; Üzeyir Karadöl, Ertuðrul Aydýn, Ýshak yaþar, Mustafa Uslu, Þule Hýdýroðlu, Fatih Kýraççakallý, M. R. Rindokur, zeki Bulduk…
Düzyazýlarýyla; Zeki Bulduk, Ertuðrul Aydýn, M. Sait Okur, M. R. Rindokur, Üzeyir Karadöl, Ahmet Öz, Ali Nur Okur, Zeynep Cebeci vd… katkýda bulunmuþlardýr.

SEFÝNE DERGÝSÝ,
1 Aralýk 1998 yýlýnda yayýn hayatýna giren Sefine’nin ilk dört sayýsýna ulaþabildik. 4. sayýsýnda “adýmýzý soran, ariyan var mý?” Tanpýnar’ýn mýsrasý þiar edinerek, Tanpýnar’a karþý yapýlan ‘aldýrýþsýzlýk’ suikastýný ortadan kaldýrmak için gelecek sayýlarýný dosya konusunu duyurulmuþ. Tanpýnar’a ayrýlan özel sayý çýktý bilemiyoruz. Ama o dönemlerde derginin ekonomik nedenlerden çýkamadýðýný biliyoruz. Birinci sayýsýnda sahibi: Ýstanbul Üniv. Türk Dili ve Edebiyatý öðrencileri ibaresi yer almasýna raðmen diðer sayýlarda: sahibi, Mevlüt Ekingen; yayýn sorumlusu: Turgay Anar, bunlarýn yanýnda: Rahmi Canlar, Muhammed Enes, Ýsmet Gözübüyük, M. Sait Kavþut bulunmaktadýr.
Tek umdelerinin samimiyet olduðunu belirten Sefine, kendilerini dev aynasýnda görmediklerinden okurlarýný irþat etmeyeceklerini, konformist edebiyatçýlarýn yaptýðý gibi þarlatanlýk taraftarlarý olmadýklarýný dolaysýyla dergiye peþin hükümlerle yaklaþanlarýn yanýlacaðýný altýný çizerek bu tufandan kurtulmak isteyenlerin gemilerine davet etmiþlerdir. Sefineye çaðýrmak baþka bir iddia olsa da samimiyetle demir aldýklarýný unutmamak gerekir.
Sefine’ye þiirleri ile: Sema Hükümdar, M. Sait Kavþut, Muhammet Enes, Ahmet Uslu, Fatma Geçer...Düzyazýlarý ile: Turgay Anar, Mevlüt Ekingen, Tuncay Sarýkaya, Özlem Çoþan, Turgay Anar, Eyüp Taþöz, Melahat Þen vd. katkýda bulunmuþlardýr

SEDÝR DERGÝSÝ,

22 Mart 2001 tarihinde yayýn hayatýna giren Sedir’in genel yayýn yönetmenliðini: Osman Oruç, Yayýn kurulu ise: Kadir Gözcü, Rýdvan Temel, Hilal Sevimli, Faik Deniz’den oluþmaktadýr. Osman Oruç yönetimindeki Sedir dört sayý, daha sonra Akif Karakoç’un Sedir’i devir almasýndan sonra bir sayý çýkarmasýyla toplam beþ sayý çýktý. Biz sadece son üç sayýsýna ulaþabildik. “…Raðmen” yaþamaya devam edeceðini belirten Sedir, kadro yetersizliði, ekonomik ve öðrencilerin ilgisizliði nedeniyle yayýn hayatýna son vermek zorunda kaldý. Sedir; Rýhtým, Deyiþ ve Sarmaþýkla ayný dönemi paylaþtý. Renkliliðin en güzel örneði olsa gerek Sedir(Akif Karakoç devir almasýndan sonra tabii), Deyiþ, Rýhtým ayný sýnýfýn öðrencileri tarafýndan çýkarýlýyordu.
Sedir misyonunu: “dergimizi takip edenlerin dikkatlerinden kaçmamýþtýr, okuyucularýmýzýn açmak, onlara eksikliklerini göstermek gibi pervasýz bir tutum hiç göstermedik…Etrafa bizi aþan telkinlerden bulunup ahkam kesmediðimiz için özür dileriz…Elimizin yetiþebildiði sýnýrlar dahilinde sýra dýþý olaný ve özgün bir tarzla sýradan olaný ele almak amacýndayýz.” Açýklarken, gördüðümüz kadarýyla þiir ve yazýn dünyasýndaki geliþmeleri takip ederek atýflarda bulunmuþtur.
Sedir’de daha önceki dergiler gibi doðrudan dostlarýn sýrt çevirmesinden ve vefasýzlýðýndan yakýnmýþtýr…
Sedir’e þiirleri ile: M. Berke Yelten, Muhammet Enes, Mustafa Kazýcý, Ömer Þirin, Bahtiyar Aslan,..Düzyazýlarý ile: Akif Karakoç, Osman Oruç, Kerem Özden, Mustafa Kazýcý, Turgay Anar, Þükrü Uraz Özcan, Muhammet Enes, Zeynep Kevser Þerefoðlu vd. katkýda bulunmuþlardýr.

RIHTIM DERGÝSÝ,

Mart-Nisan 2002 yýlýnda Turgut Serdar Yavuz editörlüðünde yayýn hayatýna baþlayan Rýhtým’ýn ömrü bir sayý ile sýnýrlý kalmýþtýr. Yayýn kurulunda Mehmet Samsakçý, Orhan Sarýkaya, Berrin Bavik, Bilal Alpaydýn… toplam dokuz kiþi, dizgi-basýmda altý kiþi olmak üzere on beþ kiþiden oluþan kalabalýk bir kadroya sahipti Rýhtým. Dolaysýyla dergide yer alan yazýlarýn hemen hepsi ayný kiþilere ait. Edebiyat kaygýsý taþýmayan sadece dergi için dergi anlayýþýna sahip Rýhtým’ýn doðduðu gibi ölmesinin manzarasý þöyle: Okuma eylemi olan, araþtýran ve düzenli yazan bir yayýn kurulu anlayýþýndan uzak olan Rýhtým; bizim sýnýfýnda bir dergisi olsun diye yola çýkarak sýnýfýný toplamýþ, derginin amacýný izah ettikten sonra, yayýn kurulunda yer almak isteyenler parmak kaldýrsýn, halkla iliþkiler ve reklamda çalýþmak isteyen parmak kaldýrsýn ve yine yazý iþlerine adaylarýn oylama ile seçilmesine gidecek kadar demokratik (!) anlayýþa sahipti. Daha sonra sevgililerinden ayrýlan, yalnýzlýðýn dünyasýnda volta atanlarýn yazdýðý yazýlar toplanarak bir yýl sonra yazýlar ancak iki kapak arasýna getirilebildi. Parmak kaldýrmakla bir araya gelen Rýhtým’ýn limandan ayrýlmadan suda boðulmasýný normal karþýlamak gerekiyor.
Dergi için dergi ve isimlerini duyurmak için yola çýkan Rýhtým, “Devam ederken…” manifestosunda, “baþlarken”le baþlayan hiçbir derginin bitirirken son sayýsýnda “bitiriyoruz” deme þansýna sahip olamadýðýný söylemelerine raðmen edebiyatýn rotasýný çizememiþler adeta kendi duruþlarýný izah edememiþlerdir.
Manifestolarýnda; nefretin, baðnazlýðýn ve düþmanlýðýn giremeyeceði güllerden bir gemiyi “Rýhtým”dan uðurladýklarýný söylemelerine raðmen ayný dönemde ve sonrasýnda yayýn hayatýnda olan “Sedir” , “Deyiþ” dergilerine anlamsýz tepkiler koymuþlardýr. Birçok sýkýntýya raðmen emek ve özveri sonucunda ayakta kalmaya devam etmenin ne olduðunun bilincinde olmalarýna raðmen dergilere destek çýkmamýþlar hatta eleþtiri adý altýnda karalamaya gitmiþlerdir.
Yine hedef kitlelerine Edebiyat Kulübü çatýsý altýnda ve web sitesiyle ulaþmayý hedeflediklerini ve diðerlerinden farklý olmayý düþündüklerini belirten “Rýhtým” hedef kitlesini yanýltmýþtýr. Bahsettikleri Edebiyat Kulübü deðil, Türk Dili ve Edebiyatý Kulübü’ydü. Edebiyat Kulübü ÖKM’de (Öðrenci Kültür Merkezi) zaten faaliyetteydi ki bunlarýn içinde Türk Dili ve Edebiyatý öðrencisi (burasý da ilginçtir: Edebiyat Kulübü bünyesinde Türk Dili ve Edebiyatý öðrencisinin olmamasý baþlý baþýna bir yazý konusu olmalýdýr.) yoktur. Ýkincisi “Rýhtým” çýktýðý zaman Türk Dili ve Edebiyat Kulübü’nün yönetim kurulu arasýndaki yöntem-metot anlaþmazlýðý nedeniyle kulüp kendi kendini fes etmiþti. Ve bütün faaliyetlerini durdurmuþtu. Rýhtým’ýn dediðinin aksine kulübün sosyal-kültürel hiçbir faaliyeti yoktu. Zaten Rýhtým’ýn bir sayýdan fazla çýkmamasý bunu en güzel açýklayan örnektir. Bahsedilen web sitesi ise sadece söylemde kalmýþ, hiçbir zaman yayýnlanmamýþtýr.
Danýþma kurulunda bölüm hocalarýndan bir kaçýnýn desteðini arkalarýna almalarýna, derginin bütün maliyetini aldýklarý reklamlarla saðlamalarýna raðmen “Rýhtým” istenen baþarýyý gösteremeden kendi kendini tüketerek Türk Dili ve Edebiyatý koridorundaki tozlu raflarda yerini almýþtýr.

DEYÝÞ,

Bilginin özümsenmediði, okuma serüvenlerinin baþlamadan bittiði, toplumun suni gündemlerin içerisinde bulunduðu bir dönemde Mayýs-Haziran 2002 yýlýnda yayýn hayatýna giren Deyiþ’in genel yayýn koordinatörü Osman Tatlý; yayýn kurulu ise, Necmettin Cebeci, Mehmet Þahin, Ahmet Öztürk, Canan Kýlýç, Seda Þahin’den oluþmaktaydý. Yayýn hayatýnýn üçüncü yýlýnda Deyiþ, hiçbir kurum, kuruluþ, dernek, vakýf ve kiþilerden destek almadan kendi çabalarýyla ayakta kalmaya, özgünlüðünü korumaya devam etmektedir. Deyiþ ailesi, bu iki yýl zarfýnda gerek yazýlarýyla gerek eleþtiriyle katkýda bulunan herkese teþekkür eder. Özellikle gayretlerinden dolayý Ahmet Öztürk ve Ýsmail Taþ’a, birçok sýkýntý ve zorluklara raðmen yýlmadan Deyiþ’in sayfa düzeni için uðraþan, özeleþtirileri ile Deyiþ’in önünü açmaya çalýþan Canan Kýlýç’a, Deyiþ’in üçüncü sayýsýndan altýncý sayýsýna kadar Deyiþ’in editörlüðünü yapan Seda Þahin’e Deyiþ’in ilk gününden son gününe kadar göstermiþ olduklarý emek, özveri ve destekle Deyiþ’i bugüne taþýyan arkadaþlara çok teþekkür eder. Deyiþ ailesi olarak onlara çok þey borçlu olduðumuzu bilmelerini isteriz. Ve halen Deyiþ’in sorumluluðunu seve seve ve zevkle taþýmaya devam eden; Ali Arýkmert’e, Osman Tatlý’ya, Mehmet Þahin’e, Bilal Özbay’a, Tuncay Yangýn’a ve Filiz Bezirgân’a ve Emrah Dede’ye çok teþekkür eder, baþarýlarýnýn devamýný dileriz.

SARMAÞIK,

“Serabýyla sayýsýz kitaplarýn yazýldýðý bu tüten ruhun üzerinden kimilerin güneþin altýnda söylenmedik söz kalmadý dese de; bu gölgeler aleminde eski ve yeni söylenecek daha bir çok þeyimiz olduðunu biliyor…” söylenecek çok þeyleri olduðunu söyleyen Sarmaþýk 2003’ün kýþ döneminde yayýn hayatýna girdi. Toplam üç sayý çýktý. Genel yayýn yönetmeni, Mehmet Tuncer; yayýn kurulu, Murat Çeri, Sait Özdemir, Neslihan Tekten, Zühre Demir, Tuðba Yacý, Salih Gültekin’den oluþmaktadýr.
Yürekleri aþk dolu Olan Sarmaþýk kendisini þöyle tanýmlamaktadýr: “bizler aþkýn hakikatinin sarhoþluðunu yaþayan, o aþkla ne yaptýðýný bilmeyen sarmaþýklarýz. Hani þu günebakan çiçeðinin þeydasý olan, yüz bulamadýkça onu saran; sýkan, sarmalayan gözü kara sevdalýsý sarmaþýk. Onun ölümüne neden olduðunu bile düþünmeden iki bedeni tek tende cem etmek istercesine onu sýkan bahtsýz sarmaþýk…”
Sarmaþýk’a þiirleriyle; Salih Gültekin, Murat Çeri, Zühre Demir, Ali Bilge Þahin, Ali Ören, Aslý Karagöz…Düzyazýlarýyla; Zühre Demir, Murat Çeri, M. Fatih Özdemir, Tunca Özkiþi, Mehmet Tuncer, Tuðba Yacý, Serkan Dargýç, Hilal Candemir…katkýda bulunmuþlardýr.

Not: Yukardaki yazý Ýst. Üniv. Ede. Fak. Türk Dili ve Edebiyat öðrencilerin çýkarmýþ olduðu      “DEYÝÞ” dergisinin Nisan-Mayýs sayýnýn kapak konusu için yazýlýp yayýnlanmýþtýr.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum ve birey kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Niþantaþý"nda Kitap Okumak Kedi, Köpeklere Kaldý
Doðu Felsefesi ve Kiþisel Geliþim

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýklimler / Film Eleþtirisi
120 / Film Eleþtirisi
Üç Maymun / Film Eleþtirisi
Neþeli Hayat
The Ýmam"ýn Savaþý Kiminle
Doldurmanýn Tadý Adýndan Deðil, Malzemesinden Anlaþýlýr
Türkiye Sinemasý ve Sinemada Algý
Þiddetin Yükselen Yeni Adý: Testere
Suskun Sinema Yazýlarý
Ýliþkilerde Ýklim Yapaylýðý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yalnýzlýk Sözleri I [Öykü]
Hayalim Yazar Olmak [Roman]
Hayalim Yazarlýk [Roman]
Okuyorum Ama Yazamýyorum? [Roman]
Yazar Kimliði [Deneme]
Aþk ve Cinsellik Ayrý Þeylerdir [Deneme]
Aþk Yolculuðu [Deneme]
Yazar Konularý Nereden Alýr [Deneme]
Ýslamda Kadýna Kýrbaç [Deneme]
Aþkýn Kölesi Olmak [Deneme]


osman tatlý kimdir?

okuyucu ile beraber yolculuk yapmak


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © osman tatlý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.