..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Barış Ünlü




27 Şubat 2009
Ölü Katilin Öyküleri - 1  
1.Öykü

Barış Ünlü


Ölü Katil denen caninin seri cinayetleri ve ilginç planlarla işlediği cinayetlerden oluşan öykülerden oluşan öyküleri serisidir.Bu ise ilkidir.


:BGBB:
ÖLÜ KATİLİN ÖYKÜLERİ

1.ÖYKÜ

(Günahkar bir kadın ve günahsız kızı.Ölü katil kendisine eski hayatında ilk acıları çektiren kadına kendisine yaptığı kötülüklerin bedelini derin acılar yaşatarak ödettiriyordu.)

Sessizlik derinden geliyordu.Her yerin karanlık olduğu bir yerde cinayet işleniyordu.

Kaçıyordu karanlığın içinden gelen kız.Ardına bile bakmadan içinde barındırdığı tüm korkularla birlikte hayatta kalmak istiyordu.Bunun zor olacağınıda adının Sinem olduğu gibi biliyordu.Arabasıyla birlikte kimselere bulaşmadan sessiz sakin bir halde evine dönüyordu otobandan.Bir anda ne olduğunu bilmediği bir kişinin önüne atlamasıyla kötü bir gerçekle karşılaşmaya başlıyordu Sinem.

Arabasının önüne atlayan adamın öldüğünü sanarak birden üzerine bir panik havası çöker.Çarptığı ya da önüne atlayan adama ne oldu diye bakmak isteyip yere doğru eğildikten sonra adamın nabzına bakacakken ne olduğunu adam yaşıyor mu yaşamıyor mu anlayamadan yerde cansız gibi yatan adam birden elini kendisine çarpan kızın boğazına tutar.Kızın boğazını tuttuğu gibi
-- ‘Hoş geldin ölüme’ der bu gizli adam.Kız ise çığlıklar atarak kendisine saldıran bu bilmediği adamdan kurtulmak için adama eliyle vurmaya başlar ama nafiledir.Adam hem kızı boğazından tutar hem de ayağa kalkar.Çok güçlü birisine benziyordu bu gizli adam.Kızın suratına bakarak ona.
-- Benden ancak ölerek kurtulabilirsin güzelim.
Kız aniden yaşananlardan sonra daha fazla dayanamayıp ağlamaya başlar.Ama ağlarkende karşısındaki tanımadığı adama söylemediklerini de bırakmaz.
-- Bırak beni aşağılık herif ne istiyorsun benden?
-- Kalbini istiyorum anlıyor musun beni?
Derken arada da pis pis kahkahasınıda atıyordu kızın karşısında.Kız bu arada ayakları yere bile değmeden duruyordu havada.Nedeni son derece basitti.Bu bilinmeyen adam gücünü ve boyunun avantajını kullanarak kızı havada tutuyordu. Sonra kızı yere kızın kendi arabasına çarpar.Kız bu şiddetli çarpmayla birlikte sırtında derin bir acı bulur.Arabasının önünde sırtı arabasına dayalı ve çokca acı duyan kız bir anda karşılaştığı bu durumdan bi haber tanımadığı bu adamın kendisine neden saldırdığını çözmeye çalışır.
-- Ne istiyorsun benden be!
-- Anlatmadım mı sana bunu?
-- Söyledinde neden ben ve bu an?
-- Seni seçtim sadece bu olamaz mı?
-- Olamaz tamam mı ben olamam.
-- Şimdi senin kalbini yerinden söküp çıkartacağım ve de sonra gömeceğim seni kimseler görmeden.
-- Yapma bunu bana ne olur yapma.
-- Acımak yok bende anlıyor musun yok hem de asla.
Bu genç bayan işinden evine dönerken uğradığı bu ilginç şeyin neden ve ne amaçla yapıldığını öğrenmişti artık yapacak tek şey kalıyordu kaçmaktan başka yapacağı da bir şey kalmamıştı bu tanımadığı adam karşısında.Ani bir hareketle kaçmayı planlıyordu.Karşısında azılı bir suçlu olduğunu düşünüyordu.Bir şekilde adamı öldürüp ya da bayıltıp olduğu yerden arabasına binip kaçmak istiyordu.
Gizli adam ise karşısında ezik büzük bir durumda içi korku dolu olan kızdan herhangi bir hareket beklemiyordu.Hatta buna yeltenecek bir halde de davranacağını düşünmüyordu.Elini birden arka cebine atıp çift kancalı ipe bağlanmış alet ile iki başlı orta boyda bıçak çıkartır.Yola ve etrafa bakınır öncesinde.Yolun ve etrafın boş oluşuyla birlikte yerde acı ve korku içinde duran kıza doğru birkaç adım atar.Kız ise tanımadığı bu adamın elindekileri görünce bayılacakmış gib olur; ama anlar ki bayılıp kalırsa karşısındaki işini daha rahat yapacaktı.Bunu bilerek önce durup bekler olduğu yerde.Adam yavaş yavaş yaklaşırken arada kıza doğru aynı boy seviyesine gelecek şekilde eğiliyordu.
Önce elindeki kancayı kıza doğru atar.Kanca tam hedefini bulacakken kıza saplanacakken kız ise son anda önce sola sonra da sağa kaçarak kurtulur.Adam ise kızın bu konuda usta olduğunu görünce önce güler sonra da kıza bakarak
-- Baya bi hareketliymiş misin vallahi.
-- Bırak beni de gideyim.Evimde kızım bekler, kocam bekler ne olur bırak beni.Yapma bana düşündüklerini.
-- Böyle bir şey olmayacak hayat bazen hiçta umduğun gibi gitmez ya şimdi de aynen öyle oluyor.
-- Neden ama bana bunları neden yapmak istiyorsun ki?
-- Söyledim ya aynı şeyleri tekrarlatma bana.
-- Biliyorum söyledin ama sende bir şey var ki bana saldırdın kim bilir daha nicesine bunu yapmak istiyeceksin.
-- Sana göre değil benim neden bunları yaptığım tamam mı birgün zaten herkes ölmeyecek mi o hesaptan say bunu da fazla uğraştırma beni söküp alacağım kalbini fazla acı çektirmeden sökeceğim onu senden kopartacağım her şey bu kadar.
-- Bırak!!!!!
Diye bağırmaya başlar birden genç kız.Anlar ki konuşarak oyalamayacağını bu korkunç adamı.O yüzden çevrede sesini duyan elbet birisi olacaktı ve de kendisine belki de yardım için birkaç kişi bile gelebilirdi.Adam ise bu ani bağırışla tedirgin olur birilerinin kendisini ve yaptıklarını göreceğinden.Bu yüzden kızın üzerine atlayıp kimsenin kendisini ve kızı da görmesini engellemeye çalışmak isteyerek bunu uygulamaya koyar.
Kız kendisine doğru yürüyerek gelirken şimdi de üzerine koşarak gelip elindeki bıçağı kalbine saplamak isteyen adamdan kaçmak için tek bir hamle yapar.Adam tam üzerine atlar ve üzerine düşüp arada da nıçağı kalbine sokacakken ne olduğunu anlayamadığı bir sebepten dolayı bıçağı kıza değil arabanın üst kaportasına saplar.
Bunun oluşu ise şuydu; kız kendisine doğru azgın bir boğa misali gelen tanımadığı azılı katil olarak gördüğü adama ayakalrını öne koyarak kendisini korur sonra da ayaklarının üzerinde kalan adamı arkaya doğru fırlatır.Bunu çok çok öncelerden gittiği karate hocasında borçluydu.Gizli adam daha ne olduğunu anlayamadan kendisini çok ilginç bir hareketle bu cüssesine rağmen ayak fırlatmasıyla ön kaportaya serili görür.Sırtının acısını duysa da kalkmak ister; ama ondan daha erken davranan kız olduğu yerden kalktığı gibi Arabanın anahtarını cebinden bulup çıkarttığı gibi arabasına atlar.Üzerinde adam olsada çalıştırıp ilerlemeye başlar ağırdanda olsa.
Ama araba yavaş gidiyordu fazla hızlanamıyordu üzerinde taşıdığı dev cüsseden dolayı.Kız buna da bir çare de bulur.İlerlediği arabasını sağa ve sola kırarak adamı düşürmeye çalışır.Adam ise kendisine geldikten sonra anlar arabanın üzerinde olduğunu seyir halinde olduğunu bile hafifçe doğrulduktan sonra ardına boş yola doğru bakarken görür. Kendi kendine buradan nasıl kurtulurum diye düşünür.Sonra arabanın ön camına doğru araba sağa sola kıvrılsa da dönüp kıza bütün nefretiyle bakar.Kız bu bakıştan hiç mi hiç hoşlanmaz ve gereğini yapmak için önce sağa sertçe kırar arabanın direksiyonunu sonra da ani bir dönüşle bu seferde sola kırarak 100 metre kadar arabanın üzerinde ön kaportasında ilerleyen adamı yolun sol kısmına hafif altı boşluk olan ağaçların arasına doğru fırlatıverir.
Adam bağırarak ağaçların arasına bilmediği bir yere doğru düşerken seni bulacağım diyordu.Ama son hızla sert bir yere kimsenin rahat rahat göremeyeceği bir yere ağaçların arasında bir yere düşerek gözden kaybolur.Kız ise arabasını az ötede durdurduktan sonra ön kapıyı açıp hafifçe arabdan sarkarak kendisine bilmediği bir anda korkunç bir saldırı yapan tanımadığı adını bile bilmediği adamın kaybolarak düştüğünü görür.Ardından ağzından birkaç kelime dökülür öldürdüğü adam için kızdan
-- İnşallah kurtulamamışsındır o düştüğün derinlikten aşağılık adam.
Dedikten sonra arabasına tekrar binip ardına bile bakmadan daha da hızlı sürerek gözlerden kaybolur bu otobandan. Evine ve kocası ile çocuğuna doyasıya sarılmaya gider.Evde onu bekleyenlerin yanına gider ardında bıraktığının ne olduğunu bilmeden umursamadan.


Kurtulmuştu Sinem ama olanlar başka şeylerinde olabileceğini de gösteriyordu.Evinde oturuyordu boş bir gününde,işe gitmediği bir gündü bu.

Kapı çalındığı gibi kızını karşısında bulur Sinem.Ona doyasıya sarılarak hasret giderir gibi olur sanki.Kızının okuldan dönüşünün sanki kendisine yeni bir hayatın bağışlandığını hisseder.Kızı ise annesinin bu ilginç ve beklenmedik sarılışına şaşar önce ama sonra sarılma bitince kapıda kapatıldıktan sonra sorma ihtiyacı duyarak annesine
-- Ne var anne bana hiç böyle sarılmamıştın.
-- Ne bileyim kızım belli ki seni çok seviyorum herhalde ondan sarıldım yoksa bozuldun mu buna?
-- Yok yok aksine çok sevindim ama bunu hep yap olur mu anne?
-- Sen iste yeter benim güzel kızım.
Diyerek bir kez daha doyasıya sarılır kızına sonra da kızıyla birlikte evlerinin salonuna geçerler.Küçük kız Ayşe annesini akşam yemeği için hazırladığı sofrayı görünce arkasında duran annesine dönüp
-- Anne döktürmüşsün yine de ne için ki bunlar?
-- Bu günü unuttun herhalde kızım.
-- Neydi ki bu günün önemi nedir anne?
-- Öyleyse seni daha fazla heyecanlandırmadan söyleyeyim.
-- Söyle söyle anne ne olur.
-- Bu gün babanla evlendiğimiz gün.Babanla bir ömrü paylaşacağımıza söz verdiğimiz gün kızım.
-- Öyle mi.
Dedikten sonra birden Sinem’in kızı Ayşe’nin gözlerinden yaşlar dökülmeye başlar.Sinem kızının iyice sulu gözlü olduğunu hissetmeye başlar.Birkaç gündür çok ağladığını her konuda ağlanacak bir şey bulduğunu görüyordu.
-- Kızım sen yine ağlıyorsun bu sefer niye ağlıyorsun ki söyle bakalım.
Deyip kızının önüne eğilip ona bakar.Gözlerinin ve gözlerinin çevresindeki yaşları siler elleriyle.Sonra kızına bakarak söylemesini ister bu ağlayışlarının nedenini.
-- Kızım söyle bakalım neden son günlerde bu kadar çok ağlıyorsun?
-- Her şey üzer oldu beni anne.Her şeyde üzülecek ir şey buluyorum.Duygusal mı ne ondan oluyorum herhalde.
-- Benim kızım bunlarıda mı bilirmiş he?
Diyerek kızına sarılır ikisi birden gülüşürler son söylenen laflardan sonra.Sarılmayı bırakıp kızına bakar doyasıya en alttan en üstte kadar kızına bakar onun ne kadar güzel olduğunu ileride de kendisinin olmadığı günlerde bile hep böyle güzel kalacağını düşünür ve ona sonuna kadar olan sevgisi ve güveninin bitmeyeceğini düşünerek kızının önünden kalkıp sonra da kızına bakar.
-- Hadi sen git bakalım içeriye de hazırlan bakayım.
-- Neden hazırlanıyorum ki anne?
-- Kızım unuttum deme bana daha az önce dedim ya sana bu gün özel bir gün diye.
-- Eee!
-- öyle ee yapma bana gitte hazırlan arkadaşın seni bekliyor.
-- Sen beni başından atıyorsun anladığım kadarıyla anne.
-- Öyle şey olur mu kızım ben seni neden atayım başımdan?
-- Ben bilmem atıyorsun işte.
-- Kızım kızdırma beni.Ben seni kendi canımdan çok seviyorum neden atayım sadece babanla baş başa kalacağız sende bu süre içerisinde arkadaşın da kal sonra baban seni alıp gelecek zaten hem yan apartmana gidiyorsun uzaklara değil ki.
-- Peki anne kızma ben sizi yalnız bırakırım.
-- Anlayışlı kızım benim.
Dediği an da kapının zili çalar.Sesi duyduğu gibi Sinem kızına bakıp
-- Hadi baban geldi bak daha hazırlanmaya bile başlamadın kızım koş bakayım.
-- Tamam anne.
-- Bırak tamamı ben babanla seni bekliyoruz salonda.
Der sonrasında küçük kız Ayşe salondan önce çıkıp odasına doğru döner.Anne Sinem ise salondan kızından sonra çıkıp evin kapısına doğru ilerlemeye başlar.Ama ters giden bir şey vardı.Gelenin kocası olduğunu düşünüyordu.Çünkü tam saatine gelmişti koca Ahmet Bey karısına dediği saatte gelip kapının ziline basıyordu.Ama ters giden şey burada başlıyordu.Kocasının geldiğini düşünen Sinem Hanım kapının ziline sürekli basıldığını hisseder.Önce ters bir şey diye düşünür ama kocasının geldiğini birkaç zaman önce yaşadıklarının bittiğini düşünerek kapıya gelip delikten bakar.Kapının deliğinden baktığında kocasının suluetini görür.Bir terlik yok diye sevinip kapının kolunu tutup kendine doğru çevirir.
Kapının kolunu kendisine doğru çevirir çevirmez hızla kendisine doğru bir şeyin geldiğini görür ama erken davranamayıp bir de beklemediği bir anda olan şeyden dolayı kocasınında kendisine bir şey yapacağından hiç şüphesi olmadığından kapıyı açıp olduğu yerde durup bakar kocasına ama sadece öyle bakıp kalır.Çünkü kocasının geldiğini sanarken ters giden bir şey yok derken çift başlı orta boy bıçak kalbine iki yerden girer.Sinem Hanımın ağzından tek bir sözcük dökülür.
-- Ahmet...
Bu sözcüğü dedikten sonra aldığı ağır yarayla birlikte yavaşça ardına doğru düşer Sinem Hanım.Yer düştüğü gibi kalbine saplanan bıçak daha da saplanır kalbinin içine.Kocası Ahmet Bey ise yerde öylece ölümü bekleyerek duran karısına bakar.Ona doğru yüzüne bakarak eğilir yanına doğru.Yanında durup eğilmiş bir halde kendisine bakan karısına der ki
-- Neden Ahmet, niye yaptın seni seven karına?
-- Susta daha fazla konuşma olur mu rahat rahat öl bari daha fazla acı çekme.
-- Hayır...
-- Sus dedim sana kızın duyacak her şeyi.
-- Kızın mı?
Artık daha fazla dayanamıyordu Sinem bu acıya ama kocasının kızlarına kızın demesine de hem şaşırmıştı hem de içerlemişti bu hareketi ve sözü.Ahmet Bey ise Sinem’e bakarak.
-- Kızınla ileride cennette buluşursun belki kızının yanında kocanda olur?
Sinem ağır yara alsada son bir hamle yapıp der ki eskisinden çokça farklı davranan kocasına
-- Ne diyorsun sen Ahmet benim kocam sensin.
O an Ahmet Bey elini yüzüne götürür.Birkaç saniye sonra gerçek ortaya çıkar.Sinem’e bunu yapan aslında Ahmet Bey değil de eskiden tanıdığı bir düşmandı.Sinem gördüğü yüz ve o yüzün çevresinde oluşmuş olan birkaç yarayı, çiziği görür. Anlayamaz onun oradan kurtulduğuna ama gerçek şuydu ki Sinem’e bunu yapan eskiden küçük bir uçurum gibi yer olan ağaçların arasına bağırma sesleriyle attığı tanımadığı gizli adamdan başkası değildi.Sinem artık yarasının daha şiddetlendiğini daha da fazla yaşayamacağını görerek susup kalır dinler karşısında kendisine bunu yapanı dinler. Karşısındaki gizli adam ise konuşuyordu o an.
-- Seni aslında daha acı vererek öldürecektim ama sende diğerleri gibi yapıp kendini öldürtmek istedin. Seni 2 hafta boyunca yaptığın her şeyle ve de ailende dahil takip ettim.Ve sonra o gün senin işten döndüğün zaman uygulamaya koydum planı sende diğerleri gibiydin ve sende hak ettin ölümü.Çektiğim acılar şimdi senin ölümünle son buluyor.Bak gördün mü sorduğun sorunun en azından bir kısmınıda olsa sen ölmeden önce cevapladım.Şimdi gidiceğim ama herkes duysun diye ilk kez bir şey yapıyorum.Senin bana attığın o kandırma kazığından sonra adımı olmasa da takma ismimi bil istedim.Çünkü bunu duymayı en çok hak eden sensin bana verdiğin zararlardan ve de ilk kez beni alt eden birisi olduğun için.Yüzümde bıraktığın ve de vücudumda bıraktığın derin izleri görüyor musun?
-- İyi ki yapmışım.
-- Belki beni tanımışsındır eskilerden.
-- Nasıl tanıyayımki eskilerden senin gibi birisi yoktu.
-- Öyleyse sana diyeyim.Çok çok eskilerden evlendiğin adam Ahmet’ten önce hayatında olan birisi desem.
-- Ne yoksa o sen misin eskiden sevdiğim adam.
-- Aslında bunu kimseye söylemeyecektim ama evet ben oyum adımı da artık gayet ne bilirsin.Beni uçurum gibi yerden aşağıya atarken aslında attığın kişinin tanımadığın öylesine bir kişi değilde şimdi karşında duran eski sevgilin olduğunu bilirsin artık herhalde değil mi Sinem?
-- Bilirim ya.
Der ve daha fazla acı duymaya başlayarak duyuyordu her şeyi ama cevap verecek halde olmadığından yerde öylece kalır Sinem boylu boyunca.Kendisine acılar çektiren bu adama bakıyordu onunda merak ettiği bir şey vardı nasıl yaşayabilmişti onu uçurumdan attıktan sonra.Gizli adam ise duvara yanında getirdiği sprey boya ile yazıyordu ismini bırakıyordu ilk kez işlediği cinayetten sonra ismini ve imzasını bir yere.
O an ise arkadan birisinin duvara bir şeyler yazdığını ve annesinin yerde öylece cansız gibi, ölü gibi yattığını görür küçük Ayşe.Küçük kız gördüklerine şaşar kalır her şeyin, gördüklerinin nedenini bilmesede sorar kendi kendine
-- Bu da kim ne yaptı anneme.
Diyordu ama annesinin yerde kanlar içinde kaldığını görür.Sonra ayakta ki adama
-- Bırak annemi.
Der.O an hemen maskesini bir daha takma ihtiyacı duyarak maskesini yerden alıp ardına döner.Kıza doğru bakıp kızın olduğu yerde kalakalmasına neden olur taktığı maske.Ayşe annesine bunu yapanın babası olduğunu görür.Olduğu yerde oturup kalır öylece.Gizli adam ise kıza baktıktan sonra Sinem’e dönüp baktıktan sonra imzasını atıp gider.Yazıyı duvara yazmaktan vazgeçip Sinem’in üzerine yazar.
ÖLÜ KATİL...

Yazıyı yazdıktan sonra hiç durmadan olduğu yerden evin kapısının önünden koşarak kaçar gider karışır karanlığın içine doğru karanlığın içinden gelen ölü katil.Hiç yorulmadan ardına da bakmadan kaçar.Sinem ise hemen tanıyamadığı ölü katilin aslında eski bir dost hatta sevgilisi olduğunu öğrendikten sonra gerçek kimliğini bildiği ölü katilin gidişiyle ölümü tatmak için bekler olduğu yerde o an ise birden yanına tanımadığı bir kişi tarafından annesine yapılanlara üzülen Ayşe annesinin yanına gelir.Annesine bakıp ağlıyordu yine olduğu gibi.Sinem ise kızının bu sefer ağlamasına bir şey demeden,son nefesini kızını görerek verir.Ama öldürdüm dediği ölü katilin ölmediğini anlar.Ve de bunu neden yaptığını da görmüş olur.Gördüğü bu neden ise; geçmişte yapmış olduğu kötülüklerdi.Geçmişte ölü katili acımadan aldatmıştı şu an kocası olan Ahmet’le birlikte.Bu yaptıkları kendisinin de sonunu getirmişti.Ölü katil ise artık eskiden birilerinin kendisine çektirdiği acılara inat kimsenin yaşadığına dair bir umudu olmadığı anda küllerinden yeniden doğmuştu.Artık gerekeni yapmak için Azrail’e bırakmayıp infazı kendisi yapıyordu.Kendisini artık Azrail’in yerine iyice koymuşa benziyordu.
Olay olduktan sonra eve gelen Ahmet Bey ise kızının ve eşinin yaşadıklarını görerek şok olur; ama ikinci bir şok vardı aslında o şok ise kızı tarafından polisin eline teslim olur.Kızı Ayşe gördüğü maskeden dolayı babasına yeni yeni olay anından sonra doğan kini yüzünden ihbar etmişti polislere ve o sırada annesinin cesedinin başında ağlıyordu bir başına kalakalmışlığıyla.Ahmet ise hapis yolu gözüküyordu bu andan itibaren.
Babası da günahkardı zaten.Onun günahı ise kandırdığı birçok fakir ve açın hayatını zindan etmek ve de ölü katilin sevdiği kızı almaktı.Böylece iki günahkar yaptıklarının bedelini ödüyorlardı ölü katilin sayesinde belki de öteki dünyadan affedilirlerdi.Küçük kız Ayşe ise günahkar bir ailenin yanından ayrılıp anneannesinin yanına verilir yaşananlardan sonra.
Ölü katil başlamıştı bir kere öldürmeye ve de devam edecekti öldürmeye de.Her yaptığı bundan sonra bir hikaye, bir destan gibi anlatılıp günahsızların haklarını koruyacaktı.Bir daha ki hikayeye kadar beklemeye inzivaya çekiliyordu ölü katil.Yeni avını seçmeye çalışacaktı. Ama önce kendisine acı günler yaşatanlara acı çektirecekti sonrasında da diğerlerine tanımadığı kötü insanlara.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gerilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölü Katilin Öyküleri - 9
Ölü Katilin Öyküleri - 3
Ölü Katilin Öyküleri - 7
Ölü Katilin Öyküleri - 6
Ölü Katilin Öyküleri - 8
Ölü Katilin Öyküleri - 4
Ölü Katilin Öyküleri - 5
Ölü Katilin Öyküleri - 11
Ölü Katilin Öyküleri - 10
Ölü Katilin Öyküleri - 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yakalım Bedenlerimizi [Şiir]
İçinde Senin Olduğun Sevişmeler [Şiir]
Hayallerdeki Sevişmelerimiz [Şiir]
Toprağa Düşen Yitik Hayatlar [Şiir]
Bir Mezar [Şiir]
Bir Sevda [Şiir]
Aç Kalbini Yüreğime Doğru Güzel Kız [Şiir]
Issız Yürek... [Şiir]
Deniz Gözlüm [Şiir]
Kısa Bir Söz [Şiir]


Barış Ünlü kimdir?

Ben Barış Ünlü. 1990'dan beridir hayatla bir olup yaşayıp gidiyorum. Herkesin yazar olması için destek olmaya ve de kendiminde yeteri kadar hatta yeterinden daha fazlasını yaparak sizlere ve bu siteye üye olan ya da olmayıpta bu sitede dolaşan herkese güzel şiirler, denemeler, öyküler ve de romanlar yazarak sizlere güzel şeyler yaşatmayı umuyorum. Bu yüzden buradayım ve de burada olmaya devam edeceğim. Ben sizlere ve sizin gibi okur severlere açılıp oradan da hayalim olan yazarlık serüvenine katılıp büyük ve adı her daim söylenen hatırda olan bir büyük yazar olmayı hedefliyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
ORHAN VELİ'DEN BAŞKASI ASLA


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Barış Ünlü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.