Bana arkadaþýný söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Yine yazdýðý yazýlar ve eserler yüz binlerce okur tarafýndan okunan yazarlar için de yazmak bir tutkudur. Atalarýmýz, “Söz uçar yazý kalýr.” demiþler. Günümüz iletiþim ve haberleþme çaðýnda yazýlý kaynaklara ulaþmak fevkalade kolay hale gelmiþtir. Bugün evinde kahve keyfi yaparken, bilimsel makalesine kaynak arayan bir araþtýrmacýnýn, bilgisayarýndan internet aracýlýðýyla bu kaynaklara hemen ulaþabilmesi imkân dâhilindedir. Ya eskiden öyle miydi? Ýnsanlar bir cümlelik bir bilgiye ulaþmak için günlerce, haftalarca hatta aylarca gece-gündüz, sýcak soðuk, tehlikeli demeden yolculuk yapmak durumunda kalýrlardý. Tarihimiz ve kültürümüz bunun örnekleri ile doldur. Mesela Hz. Fahri Kâinat Efendimiz’in (s.a.v.) bir hadis-i þerifini birinci elden (sahabe) rivayet etmek isteyen Ýmam-ý Âzam Efendimiz türlü türlü meþakkat ve sýkýntýlara maruz kalarak râvîye ulaþýrmýþ. Zor kazanýlanýn, zor ve sýkýntýlara maruz kalýnarak elde edilenin, elbette kolay kazanýlanýna göre kýymeti harbiyesi kat kat fazladýr. Bugün cep telefonumuza gelen en cafcaflý ya da en güzel mesajý bile, beli bir süre sonra silip çöpe atýyoruz. Ama yýllar önce, hâlâ revaçta olduðu dönemde, askerden gelen bir mektubu koklayýp koklayýp defaatle okuduktan sonra, güzel kokular sürerek ya da kendi doðal kokusunda býrakarak, onu arþivimizin en güzide yerinde saklýyor idik. Bugünkü yazýlý kaynaklarýn oluþmasýnda bu yöntemin büyük katkýsý olduðu muhakkaktýr. Örneðin tarih ve kültürümüzde “Mektubât” olarak yer edinmiþ olan kýymetli eserlerin bu þekilde teþekkül etmesi gibi. … Aradýðýmýz her önemli bilgi ve tarih, internet vasýtasýyla kolayca ulaþýlacak bir zaman ve mesafede olduðuna göre, önemli olaylarý günlük tutarcasýna bir titizlik göstererek yazmanýn ne önemi olabilir? Gibi bir düþünce hâsýl olabilir. Bu düþünce bir nebze haklý da görülebilir. Þöyle ki, araþtýrmak istediðimiz ya da kayýt altýna almak istediðimiz konu Ankara’daki “Atakule”nin açýlýþ tarihi ve yapý özellikleri olsun. Bu konuyla ilgili bizler not tutmasak da ilgili tarih ve notlara ulaþmak anlýk meseledir. Ancak, eðer tarihe not düþeceksek bunu toplumsal tarihe deðil, kiþisel tarihe not düþmeliyiz. Çünkü toplumsal tarihe not düþme iþlevinin görevlileri bi hakkýn o vazifeyi yerine getirmektedirler. Bizler þahsi ya da ailevi önemli gün, tarih ve olaylarýmýza not düþersek, soy aðacýmýzdaki gelecek nesillerimize, þahsi bir kültür mirasý býrakabiliriz. Bu da bir dönem þahsi gibi gözükse de zamanla þahsi olmaktan ziyade toplumsal bir anlam ifade eder. Bunun en güzel örneðini Ýtalyan Edmondo De Amicis’in “Çocuk Kalbi” ve Evliya Çelebi’nin “Seyahatnâme”sinde görmekteyiz. Günümüzde konuyla ilgili çokça hatýrâtlarýn olduðu muhakkaktýr. Bu hatýratlar yazýldýðý tarih itibariyle þahsi algýlansa da, bugün ve sonrasý için toplumsal bir anlam taþýmaktadýr. Örneðin padiþahlarýn, devlet baþkanlarýnýn, ilim ve bilim adamlarýnýn, mucitlerin, sanatçý ve sporcularýn vs. anýlarý bu kabildendir. Çünkü bireysel yaþanan çileler ve baþarýlar, sonraki nesillere birer rehber niteliðindedir. *** Efendimiz (s.a.v.) “Ýlmi yazý ile baðlayýn.” buyurarak hayata olumlu katký saðlamayý, amel defterini açýk tutacak yolu göstermekte ve iþaret etmektedir. Ýmam-ý Gazali (k.s.) ilmi yazý ile baðlayýp bize dünyada ve ahirete saadet kaynaðý olan Ýhya-i Ulum’iddin” gibi devasa bir eseri býrakmýþtýr. Bu eser yaklaþýk bin yýldýr hayra vesiledir. Ýnsanlarýn okuduðunda ders alabileceði, olumlu bir þekilde yararlanabileceði, mahrem olmayan þahsi tarihimizi kayýt altýna alabiliriz. Bunun deðeri zamanla anlaþýlacaktýr. Eðer bizler de fert fert ilmi yazý ile baðlayamýyorsak, okuyarak, anlatarak söz ile tesir mekanizmasýný kullanabiliriz. Çünkü iyiliði emretmek, kötülüðe engel olmak fert fert her müminin vazifesidir. “Kiþi bir kötülük görmüþse onu önce eliyle düzeltmeli. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltmeli. Buna da gücü yetmezse o fiile ve fiili iþleyene kalbiyle buðz etmelidir.” Buðz etmenin bugünkü karþýlýðýný “sessiz protesto” olarak düþünürsek, yapýlacak en son þey olmasýna raðmen tesir gücü fevkalâde güçlüdür. Týpký Mahatma Gandi’nin Hindistan’ýn baðýmsýzlýðý ve özgürlüðü için Ýngiliz emperyalizmine karþý sessiz protestosu gibi. Gandi’nin destansý mücadelesini tarih ve tarihçiler yazmýþ, bize kendi kiþisel tarihimizi, tarihe kayýt düþmek ya da yapabiliyor isek “Ýlmi yazý ile baðlamak” kalýyor. Selam ve muhabbetle.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |