Belgesel Filmler; "Mustafa" ve "120"
Bu vatansever şehitlerin vesilesiyledir ki, bugün bizler bağımsız ve güçlü bir ülkenin evlatları olarak vatanımızda huzurlu bir yaşam sürmekteyiz.
Bu vatansever şehitlerin vesilesiyledir ki, bugün bizler bağımsız ve güçlü bir ülkenin evlatları olarak vatanımızda huzurlu bir yaşam sürmekteyiz.
İstanbul’u gezmenin bir âdâbı olduğu gibi, okumanın da bir âdâbı vardır. Çünkü ömür kısa, okunacak eser çoktur. Seçici olmak, zaman israfının önüne geçmede en etkili yöntemdir. Bunun için de kişinin (okurun) ilgilerini, hobilerini, zevklerini, dünyayı algılayışını bilmek gerekir ki, en etkili yöntemi için işin uzmanları tavsiyelerinde isabet oranını
Yazı yazmak bazıları için bir zulüm iken, bazıları için de bir tutkudur. Sözgelimi kalemle barışık olmayan ve sıkça not tutması zorunlu olan bir üniversite öğrencisi için yazı yazmak zulüm ile eşdeğerdir. Ancak iaşesini yazdığı yazılarla ve eserlerle sağlayan bir yazar için yazmak bir tutkudur.
Yine yazdığı
Zaman, kıymeti en çok bilinmesi gereken hayat kaynaklarından biri olmalıdır. Zira zamanın tehiri olmadığı gibi, kazası da olmamaktadır.
Elimizde ünlü Rus yazar Turgenyev’in meşhur eseri “Babalar ve Oğullar” var...
Semboller hayatın insana yansıyan yüzüdür. Bu yüzün berrak, akılcı, faydalı, estetik ve çekici olması onun hayattaki anlamını daha da derinleştirmektedir.
Sosyal hayatta ya da ekranlarda yoksulları ve çaresizliklerini görünce aklıma nedendir bilinmez üstad Mehmet Akif’in Seyfi Baba şiirindeki:
“Ya hamiyetsiz olaydım, ya param olsa idi.” dizesi gelir.
“Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.”
Kış geldi,
Anadolu’ya kar “Elif elif”, diye yağmakta.
Toprak nimeti bereketlendirmek için karı emmekte, tıpkı sevimli bebeğin açlığını gidermek için annesini emdiği gibi…
Çocuklar coşmakta, tıpkı yeni ayaklanan yavru ceylanın kırlarda annesine cilve yaparak koştuğu gibi…
Serçeler saçaklara yeni bir
Bir gün Nasreddin Hoca’ya sordular:
—Adam olmanın şartı nedir? Hoca, elini kulağına götürüp cevap verdi:
—Kulaktır.
Tekrar sordular:
—Nasıl yani? Açıkla da anlayalım.
Ülkemiz dünyanın incilerindendir.
Dört mevsimiyle ferah iklimi, her türlü nebatatı ile doğal bir sera ve çeşitli hayvanatı ile sınırları geniş bir hayvanat bahçesi, denizi, sahili, dağı, taşı, vadisi, ovası, boğazı, kanyonu, yeşili, mavisi ile 784 bin km karelik estetik bir tablo hüviyetindedir.
Mutluluk ve dram, insanlık tarihi ile var olan, birbirine zıt iki eylemdir.
İnsanlık var oldukça da bu ikili, insanlığın hayatında var olmaya devam edecektir. Çünkü âdemoğlu bu iki karakteri de yaşayabilecek bir surette yaratılmıştır.
Selanik 1881,
Ahşap konakta genç çiftlerin Mustafa adında bir yavruları hayata merhaba der.
Ahşap konak ve sakinleri mutludur; tâ ki, Mustafa 6-7 yaşlarına gelip babasını ebedi âleme uğurlayıp çiftlikte karga kovalayıncaya kadar.
İlk keşif matematik öğretmeni ile başlar: Mustafa zekidir, çalışkandır, başarılıdır.
İnsanlar vardır doğumları ile, insanlar vardır ölümleri ile, insanlar vardır yaşam ve yaşama kattıkları ile gündeme gelirler ve gündemde kalırlar.
Doğumları ve ölümleri ile gündeme gelenler çabuk unutulurlar.
Ancak yaşam ve yaşama kattıkları ile gündeme gelenler hep gündemde kalanlardır.
Bir kamyon kasasının arkasından okuduğumuz bu cümle ne kadar sade ve ne kadar derunî anlam ihtiva etmektedir diye düşünmekteyiz.
Şu ilk çağ filozoflarına akıl sır erdiremiyoruz. Adamların ömrü ilk nedir, hayat nedir, ahlâk nedir? Sorularını sormak ve cevap aramakla geçmiş. Ama bir türlü aradıklarında doğru yanıta ulaşamamışlar ya da ulaştıkları yanıtı doğru kabul etmişler.
İnsanın adının önüne “büyük” sıfatını koymakla büyük olunmuyor maalesef. Öyle olsa idi, tarihte kahramanlıkla anılan ve adına sinema filmlerinin çekildiği “Büyük İskender”, cüssesi gibi küçük değil, adı gibi büyük olurdu.
Spor, dostluk ve kardeşliğin pekiştirilmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Sağlıklı bir yaşam için bireysel spor yapmak ne kadar önemli ise, küresel barış için de spor ve spor organizasyonları o kadar önemlidir.
Dünyada en çok ilgiyi futbol çekse de, organizasyon olarak en çok takip edilen ve ilgi
Bursa Ulu Camii’ndeki ziyaretimizi tamamlayıp Tophane’ye doğru tırmanmaktayız. Önümüzde Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu Balibey Han var.
Bursa'da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdıyan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Hayatı algılamaya çalışmak için düşünmek, çalışmak, üretmek ve yaşamak gerektiğine inanırım.
Adem KALINSAZ
1974 Çorum ili, Sungurlu ilçesi, Aşağıfındıklı Köyü doğumluyum. İlkokulu köyümde, orta öğrenimimi ise Sungurlu İ.H.Lisesi'nde tamamladım. 1997 yılında ise Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesinden mezun oldum ve aynı yıl Konya İli, Çumra İlçesi, Ürünlü İ.Ö. Okulu’nda Md. Yetk. Öğretmen olarak göreve başladım.
Halen Çumra'da öğretmenlik yapmaktayım.
Genel yayın yönetmenliğini yaptığım iki farklı dergi çıkardım. Ulusal gazete ve dergilerde, kültürel konularda yazdığım makalelerim ve şiirlerim yayımlandı. Halen Çumra'nın günlük yerel gazetesi olan Çumra Postası'nda eğitim ve kültürel içerikli yazılar yazmaktayım.
Evli ve iki çocuk babasıyım.
Doğal ve doğru yolda seyretmek.
Edebiyatın "Edep" kısmıyla dost olan bütün yazarlar.
Muhabbeti kuvvetli olan yazarlar.