"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Nihat Behram’ın ellinci basımı “Dar ağacında üç fidan” kitabını bir kez daha okudum geçenlerde. Şimdiye dek bildiklerim sanki yok olmuştu da, olayı yeni yaşıyorum gibi, aklımın şaşırdığını, vicdanımın ve yüreğimin sızlayıp yandığını taa derinlerden bir kez daha hissediyor, akan göz yaşlarımla hâlâ anlıyamıyordum, hâlâ anlıyamıyorum. Türkiye kamuoyunun günlerdir aldıkları haberlere rağmen, göz göre göre bu üç fidanımızın idam infazlarının gerçekleştirilmesinde kalınan sessizliği hâlâ anlıyamıyorum… 1972 Mayısının beşinci günü infazlara ilişkin haber yayınlandı. Zaman geçmek bilmezken ilerleyen dakikalar, 6 Mayıs şafağını ebedi hüzünlü yaslara devirdi. Yeni bir günün başlangıcını demir topuklar çınlatıyordu artık. Binlerce Ankara’lı gözlerini yummuş, kulaklarını tıkamıştı. Aylardır üç fidanın ölüm haberlerini bekleyenler ise, ha oldu ha olacak telaşındaydılar. Güneş aydınlatmadan şafağı, örümcek ağlarıyla sarılmış kirli dünyanın insanları, darağacına çıkarıldılar Deniz, Hüseyin ve Yusuf’u. Beş kişi ölümle yüz yüze getirilmeyi bekliyordu 6 Mayısın sinsi şafağında… Üçünün körpe bedenlerinde durdurulacaktı yürekleri. İkisi avukattı; durdurup yüreklerini darağacında üç fidanı sallanırken izleyeceklerdi. Aydınlıktan korkan yarasalar, üç fidanımızı ölüm anında bile serbest bırakamadılar. Ayaklarında zincirlerle, elleri bir daha bırakılmamak üzere arkadan bağlı darağacına getirildiler Deniz, Yusuf ve Hüseyin. İlkin Deniz asılmıştı, boyu masaya değdiği için masa da çekildi ve tam 50 dakika ipte asılı kaldı Deniz, tam 50 dakika… Henüz 25 yaşındaydı, yaşamak istiyordu O. Deniz ve arkadaşlarının Türkiye’li milletine şu seslenişlerinden öte: Büyük Türk Milleti! Atatürk için toplanalım! Mustafa Kemal’in Milli Kurtuluş idealini yaşatmak için, Mustafa Kemal devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için, Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için, Tam bağımsız geçekten demokratik Türkiye için, Gazi Mustafa Kemal’in Milli Kurtuluşçu saflarında toplanalım.! Yaşasın Türkiye! Yaşasın yarının bağımsız Türkiyesi için mücadelesi! Babasına yazdırdığı seslenişinde de şunları söylüyordu; “Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içerisinde çok şey yapabilmektir. Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmamıştır, O bu yolu bilerek seçmiştir. Kardeşime bilim adamı olmasını tembihle ve öyle olmasını istiyorum! Unutmaki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Bu sözleri söyleyen aşk çocuğu, tam 50 dakika ipte asılı kaldı. Kararlı bakışları ve onurun sahipleri bu üç fidan 20 ila 25 yaşları arasındaydılar. Geleceğimizin aynaları siz, mücadeleniz ahtımız olsun… Hangi yürek dayanmaz onların o kararlı, dik ve onurlu başlarıyla ölüme korkusuzca gitmelerine! Hangi yürek kabul etmez yaşama varmak için, körpe bedenlerin taşıdıkları o efsanevi kararlılıklara. Anılarınız önderimiz, cesaretiniz sembolümüzdür, kararlılığınız ve fikirleriniz sevgimizdir çocuklar, aşk olsun size aşk olan çocuklar… 01/05/2009 Sevgili Özbek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |