..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > Şevket Başıbüyük




10 Temmuz 2009
Medrese-i Yusufiye  
Şevket Başıbüyük
Çünkü; Dünyadan ahrete götüreceğim tek hazinem… Çilekeş ve ceht içinde geçen günlerim zindan hatıralarımda saklı... Ahirette bana şahitlik edebilecek tek sermayem… Dünya’ya kapalı ama Ahirete açık huzurlu, mutlu günlerimdi Medrese-i Yusufiye… Lakin bir şey var ki insanoğlu çabuk unutuyor. Çabuk unutuyor ve kirleniyor. Kirlendik be kardeşim… Bilmemem bir melek saflığıyla geçirdiğim o günleri yad etsem günahlarıma kefaret olabilir mi? Ve o günler bana şahitlik edebilir mi bunca kirlenmeden sonra? Allah; hesabını kolay verebilen, kirlenmemiş, tertemiz kullarından eylesin bizi…


:AGDE:


Onu bir çay ocağında otururken gördüm.
Utangaç ve çekingen bir ruh haliyle (çünkü kendisini soramamıştım/ardından bir şeyler yapamamıştım…) selam verdim.
Selamımı -her zaman olduğu gibi- büyük bir sevinçle ayağa kalkarak aldı.
Birbirimize sarılırken/musafaha ederken sanki bir şey koptu benden…
Bir taraftan, “Geçmiş olsun, Allah günahlarına kefaret etsin” diye dualar ederken…
Diğer taraftan “Âmin cümlemizin…” şeklinde, cevaplar aldım.
Öyle bir şey ki, o samimi havayla günahlarımın/günahlarımızın döküldüğünü hissettim…
O musafaha ve samimi havayla günahlarımın/günahlarımızın döküldüğünü hissettim…
Kendisine karşı bir kusur işlemiş falan değildim. Ama onlar Medrese-i Yusufiye alınırken, ben bir şeyler yapamamanın çaresizliğini yaşıyordum.
Fazla bir şeyler yapamazdım ama birkaç satır yazı yazabilirdim. Ve belki de birkaç satır yazı yazamaman suçluluğunu yaşıyordum şimdi.
Ayakta ne kadar kaldık bilmiyorum…
Ben mi ona, o mu bana hatırlattı oturmamızı/oturmamız gerektiğini, onu da bilmiyorum.
Oturduk.
Havdan –sudan konuştuk…(Havadan-sudan mı konuştuk?)
Kaç gün içerde kaldığını sordum.
Yetmiş (rakamla 70) gün kaldığını söyledi.
“Eee… günleriniz nasıl geçti…insan orada dünyayı nasıl görüyor” gibisinden bir şeyler sordum…(Sanki oraları hiç görmemiş/yaşamamışım gibi.)
Onu gerçekten nurlanmış ve günahlarından temizlenmiş gördüm.
Yüzündeki nurdan da anlaşılıyordu ki günahlarının bir kısmını dökmüş orada…
Şahsen ben orada öyle yapmıştım. Daha doğrusu kendiliğinden öyle olmuştum. Zira niyet Yusufi olunca zindan, zindan olmaktan çıkıp Medrese-i Yusufiye’ye dönüşüyor…
Bir ara –nerden icap ettiyse- orada zindan hatıralarımı okuduğunu falan söyledi.
Ve sanki tekrar o günlere gittim…
Geçmiş günlerim bir film şeridi gibi gözlerimin önünden gelip-geçti…
O saflık.
O temizlik.
O adanmışlık.
O maneviyat havası buram buram koktu adeta.
Çünkü…
Çünkü; Dünyadan ahrete götüreceğim tek hazinem…
Çilekeş ve ceht içinde geçen günlerim zindan hatıralarımda saklı...
Ahirette bana şahitlik edebilecek tek sermayem…
Dünya’ya kapalı ama Ahirete açık huzurlu, mutlu günlerimdi Medrese-i Yusufiye…
Lakin bir şey var ki insanoğlu çabuk unutuyor.
Çabuk unutuyor ve kirleniyor.
Kirlendik be kardeşim…
Bilmemem bir melek saflığıyla geçirdiğim o günleri yad etsem günahlarıma kefaret olabilir mi?
Ve o günler bana şahitlik edebilir mi bunca kirlenmeden sonra?
Allah; hesabını kolay verebilen, kirlenmemiş, tertemiz kullarından eylesin bizi…


















Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İtiraflar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bu Hayatı Lolipop Şeker Gibi Kim Ağzıma Verdi
Kalem…
Kahve Molası
Ölüm Uzak Değil
Niçin Yazıyorum
"Ağzı Olan Konuşuyor"

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir "Şişirme Duası" Hikâyesi
Kınıfır Bed Renk Olursa…
"Şişirme Duası"
Kitap Okumak Eğlenceli Bir Eylem…
Tarihe Yoculuk
Sağır Kaplumbağa
Dicle Kıyısında Bir Mağara Kent
Tasalanma Ey Reis!..
Piyerloti
Beydağı"na Kar Düştü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Cennet Gülleri [Şiir]
Tüm Türkiye Üşüdü Koca Reis [Şiir]
Tüm Türkiye Üşüdü Koca Reis [Şiir]
Çocukluğum [Şiir]
Duvardaki Saat [Şiir]
Olma Geveze [Şiir]
Özgürlük [Şiir]
[Şiir]
Bizim Kadir de Ehliyeli Olunca… [Öykü]
Vay Sözüm Vay… [Öykü]


Şevket Başıbüyük kimdir?

Edebiyatın karın doyurmadığını bile bile aç kalma pahasına yazmaktan imtina etmeyen, hayal gücünden çok izlenim ve gözlemlerini yazmaktan büyük keyif alan, yazarken adeta orgazım olan sıradışı bir yazar

Etkilendiği Yazarlar:
Roman, Hikaye, Şiir, Biyografi, Gezi


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.