“Cumhuriyet” elden gidiyor!

İster inanın ister inanmayın, ister “hadi oradan çok abartıyorsun, hezeyan çindesin, “Ergenekon”culardan da beter bir felaket tellalısın” deyin ama hakikat bu.

Lamı cimi yok, elimden bir şey gelmeseydi, keşke olmasaymış diye hayıflanmakla da yetinebilirdim ama işin doğrusu, Cumhuriyet göz göre göre elden giderken bir yazar olarak bu çok vahim duruma lakayt kalamazdım…

Yoo durun! Panik yapmayın, Ata"nın posterlerini ve bayrakları alıp cadde ve sokaklara da dökülmeyin hemen…

Cumhuriyet dedikse kastettiğimiz, Büyük Atatürk"ün ömrü ve bekasını: “İlelebet payidar kalacaktır” diye tarif ettiği Aziz Cumhuriyetimiz değil, haddizatında…

Esas kastettiğimiz Türkiye"nin şu anki en uzun ömürlü gazetesi unvanını taşıyan Cumhuriyet Gazetesinin ta kendisi…

O “Cumhuriyet” için de, elden gidiyor derken maksadımız başka, tirajı yüzünden kapanma tehlikesiyle yüz yüze veya onların tabiriyle “dinci bir gruba satılıp onların eline geçiyor diye bir durum da söz konusu değil…

Neyse fazla meraklandırmadan konuya geçiş yapalım.

Tarih 19 Ağustos 09, Cumhuriyet gazetesine aboneliğin neredeyse zorunlu sayıldığı bir mekânda söz konusu gazeteye göz gezdirirken, gazeteci sn. Deniz Som"un yönettiği ve gazete müdavimlerinin çok rağbet duydukları “Vaziyet” adlı köşede ve Nuri Kurtcebe adlı karikatüristin penceresinde, rüyada görsem bile inanmayacağım hayrete şayan bir olaya rastladım ki bu 85 yıllık gazetenin tarihinde hiç abartmıyorum, bir dönüm noktası…

Geçmişte bir gün, sanırım “mukaddesata o menfur saldırının” müsebbibi gene Nuri Kurtcebe idi ve o gün aynı penceresinde, mübarek “Kelime-i Şahadet”in Arapça yazılmış halini bir çocuğun kafasından çöp tenekesine boşaltma konulu bir çirkin eylemi karikatüre dönüştürmüş ve inançlarına son derece bağlı, bağlı olmayanların da saygılı olduğu halkımız nezdinde, Danimarka"da yaşanandan daha “çirkef” bir karikatür “rezaleti” sergileme cüretinde, belki gafletinde bulunmuştu…

Ama yukarıda zikrettiğim tarihte(19.08.09) aynı kişinin aynı penceresinde, bu kez fani insan gözlerinin, şuasına ve parıltısına bakmakta aciz kalacağı bir nurani ışıltı, Nuri Kurtcebe beyi bile derinden etkilediği belli olan ulvi bir Ayet-i Kerime vardı..

Evet belki siz de inanamayacaksınız ama Cumhuriyet Gazetesinde ve Nuri Kurtcebe'nin penceresine Bakara Suresinin 286.Ayet-i Kerimesi vardı, hem de inanılmaz güzel bir fotoğrafın eşliğinde,ki o resimde kendinden geçmiş bir halde, huşu ile dua eden ve bir elinde tespih bulunan ihtiyar bir müminin görüntüsü vardı.Hakikaten de çok etkileyiciydi, inanın başka bir yerde mesela dini bir mecmuada öyle bir görüntü çok normal bir şey olduğu için beni fazla etkilemezdi.Ama düşünün ki on yıllardır bir mübarek ramazanda mesela illerin iftar saatlerini bile yazmayan Cumhuriyet Gazetesinde görünce duygulandım.Hadi ayeti mealini de aktaralım da ardında söz konusu gazeteyle ilgili bir takım düşünce ve tespitlerimi beyan edip yazımızı bitirelim...

Kur'an-ı Kerimin en uzun suresi olan Bakara Suresinin, Cumhuriyet Gazetesince alıntı yapılan 286.ayetinin meali şöyle:

"286- Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize."

Gördüğünüz gibi en çok da " Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme" kısmı olmak üzere gerçekten de çok sarsıcı ve etkileyici bir ayet...

Kendimi bildim bileli (belki birkaç istisnanın dışında ) gazete bayisine ücret ödeyip" Cumhuriyet Gazetesi" almamışımdır, almam...
Zira öncelikli bir olan sebep düşünce ayrılığı, ve Cumhuriyet'in her dönem her gazeteden pahalı fiyata satılıyor oluşu bana bu gazeteyi satın alma yolunu külliyen kapatıyor.

Ama şu da bariz bir gerçektir, ola ki herhangibir bir yerde, sehpada veya gazete sepetinde Cumhuriyet Gazetesini gördüğüm zaman kaç tane başka gazete olursa olsun, ilkin onu okurum... Düşüncelerine katılmasam da gerek içeriği gerekse fikir işçiliği açısından çok beğendiğim bir gazetedir Cumhuriyet...

Ki yıllardır sağ veya İslami kesim cephesinde bu güne kadar gelmiş geçmiş bir çok gazetenin tabiri caizse bu mahalledeki fikir boşluğunu gazete bazında, Cumhuriyet kadar dolduramadığına inanıyorum...

Kendi düşünce eksenindeki okurlar için Cumhuriyet çok, doyurucu hatta günlük bir dergi sayılabilecek kadar kaliteli bir gazete...

Ama gelin görün ki, gazetenin sahibi İlhan Selçuk beyin hastalığını fırsat bilen bazı aykırı adamlar gizliden gizliye Cumhuriyet'i kendi tabiriyle bir "dinci" gazeteye dönüştürmeye çalışıyorlar!

Bu gün gazetede ayet meali yayımlayanlar, yarın sure, öteki gün Kur'an'nın tümünü yayımlarlar ve bir kaç yıl içinde Cumhuriyeti büsbütün değiştirip "İslamcı" bir gazete yaparlar... Anlayacağınız durum bu kadar vahim işte...

Boşuna gırtlak patlatıp yırtınmıyorum:

"CUMHURİYET ELDEN GİDİYOR"