..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > oğuzhan abdi oğuz




3 Ocak 2010
İstanbul ("... Bir Hayat Daha Var Olmalı Der Gibi Kahverengi Tonlar Uykularda... ")  
oğuzhan abdi oğuz
kaç milyon hayatı taşıyorsun içinde istanbul... kaç hayatı birleştiriyorsun... ve kendini büyütüyorsun hep... istanbul büyüyor.. çocukluğundan cıkıyor... acılarıyla... mutluluklarıyla... ama tüm ihtişamıyla büyüyor.. ve uzaktan kör topal... izlemek koyuyor seni istanbul...


:CDJJ:


uzakları anlatır yollar.... kalıntıları anlatır... kaybedilmişlikleri...

uzaklaştıkca insan... zaman aktıkça... çoğalan parçalardır bunlar...

bazende durduğun yerde bulursun kalıntılarını... bir denizin kıyısında... ve dalgaların bıraktığı yıkıntılarının parçalarını...

istanbul da kalan kırıntılarım var benim.... yüreğimden kalan... benden parça olan kırıntılarım...

şimdi yollarımın durduğu yerdeyim ve ne dalgalar vurabildi kıyılara kırıntılarımı... nede yollardan toplaya bildim bir bütün olmak için...

yürüdüm aslında sadece ... arkama bakmadan ... arkama bakmaktan korkarak....
oysa ilk o kadar mutluydumki onunlaaa.... ve bir hayat olmalı gibi yeni bir hayat vermişti bana...

yeni bir hayat... size bahşedilen... üzerinize yüklenen karakter ve kıyafetlerden uzak kendi istediğiniz bir hayat bahşetmişti istanbul bana... ve ben arkama bakmaktan korkarak... yüreğimde akıttım gözyaşlarımı...

gitmek... yollarda kalan parçaların ... senden yitip giden... eksik kalan parçaların... asla o istanbul olmanı engelleyecek bütünlüğünü yok edecek parçaların...

yüreğimden akan gözyaşları ve nehirlere rüzgarlara fırtınalara karışan parçalarım....

asla mutlu olamayacağım asla ben olamayacağım eksik kaldığım parçalarım... cve toplanamayan ... bulunamayan... sadecetedavi edilebilecek ama asla iyileşemicek yaralar bırakan parçalarım var geride bıraktığım yollarda...
tenimi yıkadığım sularda... tüm kirliliğimi tmeizleyen ama bunun karşılığında yüreğime kor gibi bir alev bırakıp acılar içinde yok olmama neden olan dalgalar..... kıyılara vururken hissettiğim kaybolmuşluk...


günlerden güz ve rüzgar tüm sertliği ile esiyor yüzüme yüzüme vuruyor... sabahın kahverengi tonlarında... kırmızıya çalan bir çay soğukta ılımış ve dalgaların gel gitleri ve bir beşiktaş sahili ve gelmesi beklenen ilk vapur ve o ilk vapurun bir daha arkana bakamayacağı ve çok uzaklara götüreceği bir beden beklemekte... ve o vapurun hayatın başlangıcını sevincini taşıması gerekirken geride bir avrupa yaakası bırakıp terkedilmişliği taşıması istanbula yüklenmiş en büyük acı....


eksik yanlardan bir bütün olmak... zor kırılmış cam parçaları gibiyim... hep eksiğim ... ve çizgilerim saçlarımda beyazlarım var... dilimde ise "bir istanbul hatırası" şarkısı var sezen aksudan ne akdar da yürekten söylüyor değil mi? aynı istanbul gibi... aslında istanbul söylüyor notaları dolaşıyor boğazda... tüm yitirilmişlikleri hüzünleri taşıyor rüzgarlarla dalgalarla yollarla istanbul kendi yüreğine ağlıyor tüm yitirilmişlikleri için bedel ödüyor...

"""................istanbul hatırası

Bir eski resim duvarda
Belki Beti belki Pola
Markiz'de oturmuş sakin
Seyrediyor zamanı gözlerinde tozlarla

Günlerden güz mevsim sepya
Bir tüy kalemle çizilmiş bekler
Bir hayat daha olmalı der gibi
Kahverengi tonlarda uykularda

Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap
Bu şarkıyla gönlüm ne harap
Al al olmuş gül yanaklarınız
Bu mahçup nazlı bu eda bu hal
Bir mısra gibi ağzınız
Dillenmemiş dinlenmemiş bakire aşklarda

İstanbul hatırası,
Bir yerinde altın yaldızlı tarih ve yazı.............."





kaç dostum kaldı oracıkta... kaçının yüreğinde kaldı parçalarım.... kaç sevgili kaldı orada ... ve kuş olup uçtu tüm yitirilmişlikleriyle.... ve kaç dostun arkasından göz yaşları döküldü... anılar nasıl canlandı her İSTANBUL dendiğinde...

uzak kalmak... ona uzak kalmak... uzaklığın için yitirilmeye yüz tutmuş aşkların ... yitirilmeyi bekleyen dostlukların ... ve kaybolmuşlukların...

kaç milyon hayatı taşıyorsun içinde istanbul... kaç hayatı birleştiriyorsun... ve kendini büyütüyorsun hep... istanbul büyüyor.. çocukluğundan cıkıyor... acılarıyla... mutluluklarıyla... ama tüm ihtişamıyla büyüyor.. ve uzaktan kör topal... izlemek koyuyor seni istanbul...



belki bir gün
belki hiç bir gün
belki mezar da
belki var olmayı bekleyen başka hayatlarda başka dünyalarda...
sadece seni yaşamayı bekleyen bir yüreği çaldın sen
sen beni istanbul yaptın ve evinden uzaklara saldın
ama buradada olsa bu küçük istanbul...
her zaman yüreğinde
her zaman anılarında
her saniyesinde..
esen bir rüzgarda
yağan bir damlada
bir ay ışığında
bir son bahar yaprağın
her an her saniye..

tüm dostluklarını
tüm anıalrını
ve
ve tüm
ve tüm sevdalarını içinde yaşatarak büyütecek bu beden seni...
ve asla pes etmeyecek

umutsuz bir aşk bizimkisi seninle istanbul...
ama ..........

bu da güzel...............



oğuzhan abdi oğuz....02-01-2010


"............bir hayat daha var olmalı der gibi kahverengi tonlar uykularda............"[



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kırmızı ve Siyah
Alışmak


oğuzhan abdi oğuz kimdir?

1986 yılının bir ağustos günü geldim dünyaya. . . 7 aylıktım bekleyememiştim . . . sabredememiştim. . . ve kavuşmuştum dünyaya. . . bilmezken tüm acıları,üzüntüleri kederleri. . . önce okullar bitti sonra üniversite ama sadece bir odun, bir kalas gibi yontulmayı bekledik hep. . . bir gün tiyatro ile yani hayatın içindeki hayatla tanıştım. . . 7. yılım bu ve yıl 2010. sonra aşık oldum herkez gibi. . . önce bir ilk okul aşkı, sonra lise ve sonra gerçek aşk. . . ve dökülmeye başladı cümleler dillerimden . . . sonra aşkı büyüttümiçimde bir insana olan aşktan çıktı büyüdü ve artık İstanbul a aşık oldum, insana aşık oldum. . . duygularımı büyüttüm. . . her büyüttüğüm duygumdan sonra küçük kalan yitirilmiş duygularımı çıkardım yüzeye ve onlarıda büyüttüm. . . kendi adalarımda kendi kurtuluşum için savaştım. . . ve buradayım işte. . . yolculuğumuzun hiç bitmediği. . ve anıların bizi bu serüvene bağladığı bir hayatta. . . çünkü birşey öğrendim ben. . . insan oğlunun en mükemmel sanatı alışmak ve alışmak pes etmemekten geliyor. . . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
kişilere bağlı kalmadan her edebi akımı içimizde yaşayarak etkilendik biz hayat ile...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © oğuzhan abdi oğuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.