..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek bir sevgide diðer insanýn iyiliðini istersin. Romantik sevgide diðer insaný istersin. -Margaret Anderson
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > Sevgili Özbek




11 Ocak 2010
Seyr-i Sefer  
Sevgili Özbek
Sevda, bir taþýn baþýna oturmuþ dalgýn bir vaziyette, mahmur gözleriyle etrafýný seyrediyordu. Her þey o kadar yabancýydý ki kendisine, kime ne danýþacak, neye göre davranacaktý bilemiyordu. Gelenek ve göreneklerin ayný olmasýna raðmen, kendi yaþadýklarý ve öðrendikleri ile, geldiði bu yerlerdeki insanlarýn gelenek ve görenekleri kendisininkine o kadar zýttý ki!


:AIEB:


Sevda, bir taþýn baþýna oturmuþ dalgýn bir vaziyette, mahmur gözleriyle etrafýný seyrediyordu. Her þey o kadar yabancýydý ki kendisine, kime ne danýþacak, neye göre davranacaktý bilemiyordu. Gelenek ve göreneklerin ayný olmasýna raðmen, kendi yaþadýklarý ve öðrendikleri ile, geldiði bu yerlerdeki insanlarýn gelenek ve görenekleri kendisininkine o kadar zýttý ki! Genelde kulaktan dolma bilgiler hakimdi. Sevda, yenilmiþ ve bu yenilgiyi kabul edemeyen bir savaþçý gibi yaþýyordu senelerdir. Bunca seneleri bu ellerde, bu insanlarla nasýl yaþadýðýný, onlarla günlerini nasýl geçirdiðini hem aklý almýyor hem de bilmiyordu? Bildiði bir þey vardý. Çok çaba sarfediyordu yaþamak için. "Belki katlanýlmasý en zor olan duruma katlanmýþtý yýllardýr" diye geçirdi içinden. Kendi memleketinde, kendisini hep yabancý hissetmiþti. Bu yeni mekânda kendisinin insan olduðu unutulurdu. Ne etse, ne yapsa yanlýþ anlaþýlýr, hiç bir þeye cevap veremezken, söylediði hiç bir þey de dikkate alýnmazdý. Her ne kadar ayný dili, ayný dini paylaþsalar da, fikir ve davranýþlar biribirine o kadar zýttý ki! Beyni allak bullaktý bu sorular içerisinde. Debelenerek cevaplar arýyor, bulamýyordu. Bedenide eþlik ediyordu yüreðinin sessizliðine. Mutsuz ve umutsuzdu. Oturduðu yerden kalkmasý ve yapmasý gereken görevlerini yerine getirmek için içeri girmesi gerektiðini bildiði halde kalkamýyordu bir türlü. Dalýp dalýp gidiyordu hayaller dünyasýna. Zihninde düþünceleri zifiri ve anlaþýlmazdý. Olacaklarý zamanýn akýþýna býrakmaktan gayrý, þimdilik ne gerektiriyorsa þartlar, ona uymaktan baþka seçeneði yoktu. Sabýrla "yarýn" diyebildi kendine yeniden düþlerine dalarken.

Sevda, doðup büyüdüðü ana yurdunda, her sabah neþeyle okula gider, dönüþünde oynaya zýplaya eve gelirdi. Çantasýný býrakýr býrakmaz, anasýnýn sesleniþini beklemeden dýþarý koþardý. Arkadaþlarýyla çelik çomak oynamak için yarýþýrdý adeta ve yeþillikler üzerinde elbiselerini kirleten toza topraða aldýrmadan doyasýya oynardý. Ayak taþý, ip atlamak en sevdiði oyunlar arasýndaydý. Çamurdan evleri, çocuklarý, arabalarý vardý. Akþam olunca da güneþ sarý ýþýnlarýný tüketeceði vakit bitiverirdi günlük yaþamlarý. Bezden bebekleri vardý anasýnýn yaptýðý. Geceleride onlarla oynar, çaputtan bebeklerine ninniler söyleyerek ya da anasýndan Kaf daðý masallarý, Köroðlu destanlarý, Baðdat senfonileri dinleyerek uyurdu. Rüyalarýnda dahi yaþýyordu bu güzellikleri. Her gece Anka kuþunun kanatlarýnda uçuyordu. Gerçek oyuncaklarý hiç olmamýþtý Sevda’nýn. Hem bilmezlerdi oyuncak almayý. Yokluktan deðildi bu, bilgisizliðin getirdiði bir eksiklikti. Oyuncak satýn almayýþlarý onlara yarýyordu bir taraftan da. Onlarý kendi öz dünyalarýnda, kendi hayallerine uygun oyuncaklar yapma arzusu verirken, hayal dünyalarýnýda geliþtiriyorlar, yoktan bir þeyler varetmeði biliyorlardý.


Doðanýn gidiþatýnda her þey o akadar güzeldi ki! Ýnsanlar, çocuklar, okul, hayat! Duygularýn anatomisinde fikirler de temizdi. Bu güzellikler içerisinde etek etek yemlikler toplardý Sevda bahar geldiðinde. Baþlarý göðe uzanan, döþleri kekik kokan daðlarýn poyrazýnda, papatyalardan taçlar yapardý. Buðday tarlalarýnda mis gibi kokularý içine çeker, haþýr neþir olurdu sarý baþaklarla. Tepelerden aþaðýlara doðru yuvarlanmasý için býrakýrdý kendisini. Dereye kadar yuvarlanarak gelirdi taa yukarýlardan. Doðanýn hakiki kokusu vardý her þeyde. Evelik (madýmak) aþý, damaklarýnda unutulmaz tatlar býrakýrdý. Her günü, her mevsimi böyle yaþardý anayurdunda. Harman zamanlarýnda ise geceleri babasýyla yýldýzlarý beklerlerdi buðday yerine. Sarý saman kokusunun sarhoþluðunu yaþýyor, çoban yýldýzýný daha çok seviyordu. Daha parlak, daha sýcaktý sanki! Kendisini gözetliyordu yolunu aydýnlatýrken.

Doðayla beraber on beþ yaþýna gelmiþti Sevda. Söylentilere göre o yetiþkindi artýk. Oyun oynamak vakti bitmiþti. Yakartopu oyunlarýndan vazgeçemediði bu anlarýnda çekilip alýnmýþtý doðanýn kollarýndan. Evlendirilmiþti kendisine sorulmadan hiç tanýmadýðý biriyle. Pek ses çýkaramamýþtý ilkin, gittiði yaban ellerde de ayný yaþayacaðýný düþünmüþtü belkide. Hem karþý çýkacak cesareti bulamamýþtý kendisinde. Doðup büyüdüðü bu yerlerden gitmenin farklý olacaðýný sanýyordu. Bilemezdi her günün ötesinde bir baþka günün var olduðunu. Kimi zaman yaðmurlu, kimi zaman güneþli, kimi zaman da insaný boðan sisli günlerin olduðunu. Ýkilemler arasýnda epey zaman geçirmiþti ki gelip çatmýþtý ayrýlýk vakti.

Yenildim ömrümün baharýnda sana
Yollarý dizdim bir ipe tesbih tesbih seslenen
Boynuma asarken bildim zalimliðini
Çýkaramadým lakin dillerimden seni
Seni zalim ayrýlýk
     
Doðduðu þehri buruk ve göz yaþlarý içerisinde býrakmýþtý Sevda. Yol boyunca hýçkýrýklarý dinmemiþ ve dünyayý bir yola benzeterek varmýþtý yaþayacaðý yeni mekâna. Düz bir ovaydý burasý. Tek tük evler, sývalý tezek yýðýnlarý, güneþten yanýk tenleriyle emektar analar vardý. Çocuklar daha masumdu. Ýnsanlar daha sevecen ama hayatýn yüküyle sanki daha bir yalnýzdýlar. Doðduðu yerlere hiç benzemiyordu buralar. Ýnsanlar erkenden güneþ doðmadan uyanýr, ineklerin ve koyunlarýn sütleri alýndýktan sonra, çobanlara teslim edilirdi. Daha sonra ahýrlar temizlenir, hayvan dýþkýlarý dýþarý aktarýlýr, kýþýn ýsýnmak için kurutulmaya býrakýlýrdý. Ardýndan hamurlar yoðrulur, ekmekler piþirilirdi. Güneþ þafakta boy gösterene kadar tüm iþler biterdi adeta. Kahvaltý biter bitmez, diðer günlük iþler baþlardý. Tüm gün, hayatla yaþama kavgasý bu þekilde devam ederdi. Hayat sadece ekmek parasý, çoluk çocuðun rýzgý, geçim mücadelesi için vardý. Yorgunluðun yüz çizgilerinden okunuyordu insanlarýn kaderi. Alýnlardaki kalýn çizgileriydi onlarý tanýmlayan, bereketin nasýrlý ellerindeydi kiþilikleri ve bu bereketlere unutulmayan taze ekmek kokusu yârenlik ediyordu. Tüm bunlara raðmen Sevda için zor bir yaþam ve dayanýlmasý güç bir hayattý.


Hayat ona gurbeti, yaþamýn zorluklarýný, getirdiði sorumluluklarý, hiç bir þeyin düþünüldüðü gibi olmadýðýný tanýtýyordu artýk. Doðayý çok sevdiðinden, yeni geldiði bu yerlerinde öylesine güzel olduðunu düþünüyordu Sevda. Ama çýplak ve net görüyordu çocuk yaþýna raðmen her þeyi. Hiç bir þey düþündüðü ve hayallerindeki gibi deðildi. Bir þeyleri yapmadan ve görmeden önce iyi düþünülmesi ve görmesi gerektiðini kavrýyordu. Hayal kýrýklýðýna uðramýþtý ama bu yeni yerlere de alýþmasý gerekti. Günler gelip geçiyordu binbir acý, ýzdýrap ve çeliþkiler içerisinde. Bir gün güneþin batýþýný izlerken, kýzýllýklar arasýnda kayboldu sanki ! Ýnsaný çeken bir týlsým vardý bu görkemli batýþta. Farklý düþünceler peyda olmuþtu birden kafasýnda."Evet uzaklar." Asýl yaþayacaðý gurbet çok uzaklardý. Birden heyecanlandý, içi içine sýðmaz oldu. Çocukluðundan beri uzaklarýn gizemli olduðunu hayal ediyordu hep. Beyninin bir yerlerinde saklýydý bu arzularý Sevda’nýn ve þimdi sanki yeniden canlanýyordu o arzularý. Uzaklara gitmeliydi ama nasýl, kiminle, kim yardým edebilirdi? Kendiside þaþýrdý bir anda kafasýnda oluþan bu sorulara. Duygularýnýn içtenliðine inanamadý.

Oysa Sevda uzaklara gitmeyi seçtiðinde ne kadar yanýldýðýný anlayacaktý. Yurdundan ayrý kalmanýn zorluklarýný yaþayacak, doðduðu yerlere son derece özlem ve hasretlik duyacaktý! Öz yurdunda bir baþka kente gittiðinde her ne kadar farklýlýklar yaþasa da, ortak noktalarýnýn olduðunu kavrayacaktý. Bayramalarda herkes ayný sevinci yaþýyordu en azýndan. Ülkesinin tüm insanlarý ayný heyecaný paylaþýyordu. Uzaklar dediði gurbet ellerine geldiðinde görüyordu bu gerçekleri. Artýk tüm vatandaþlarý gibi bedeni gurbet ellerinde, ruhu anayurdunda yaþayacaktý. Uzaklarý seçtiði için yanýldýðýný anlýyacaktý Sevda. Duygularý bir baþka dille anlatmak ne kadar hüzünlüydü. Kendi dilinin anlatýþ sýcaklýðýný asla vermeyecek, memleket özlemi her geçen gün filizlenecekti yanan yüreðinin özlemler heybesinde…



Sevda çok sevdiði okuldan alýnmýþ olmanýn ve neden karþý çýkmayýþýnýn hüznünü, neden itiraz edemeyiþinin sancýlarýný daha çok yaþýyordu þimdi. Okulunu terketmesinin yüreðine bu kadar oturacaðýný hiç düþünmemiþti. Artýk istesede geriye dönüþ yapamazdý, yapsa da, hiç bir þeyin ayný olmayacaðýný biliyordu. Kafasýndaki uzaklar fikri ile, bu duygulardan kurtulmaya ve yaþamýný sürdürmeye gayret gösteriyordu. Yüzünü hiç görmediði, sesini hiç duymadýðý birisiyle evlendirilmiþ olmanýn bedellerini ödeyeceðini biliyordu. Kendisini bu yeni ailesini sevdiðine inandýrmýþtý artýk. Yüreðinde eksiklikler hissederken, yasak kýrýntýlar taþýdýðýný farkediyordu bir yerlerde. Geçmiþten ve yaþadýðý anlardan kalan. Gençliðini tanýyamamýþtý. Duygularý çok acý veriyordu kendisine ve bu acý duygular içerisinde devam ediyordu hayatý. Yalnýzlýðý, baðnaz düþünceler ve öðütlerle daha bir yalnýzlaþýyordu. Yaþamýna kozmik kavramlar içerisinde, gurbetin vermiþ olduðu ezikliklerle devam edeceðe benziyordu. Doðup büyüdüðü yerlerde doðayla baþbaþa, özgür büyüdüðünü biliyorken, þimdi kendisine ne derece yasaklar konulduðunu anlýyordu. Farklý bir yaþam tarzý, farklý fikirler taþýyan insanlarýn varlýðý, kendi yaþamýndaki farklýlýklarý ayna gibi sunuyordu kendisine.

Bir an kafeste kanatlarý pense arasýna sýkýþan bir serçeye benzetti kendisini Sevda.Yalnýzdý. Ruhunda, bedeninde ve beyninde yapayalnýzdý. Baþýný alýp kaçasý, bilmediði diyarlarda kaybolasý geliyordu. Duygularýnýn tutsaklýðýnda ecel imtihanlarý düþünürken, alnýnda biriken tuzlu terlerin þakaklarýndan akýþýnda gidip geliyordu hayaller alemine. Bedenindeki depremler soðuk ve yakýcýydý. Ruhu titriyordu. Bu çalkantýlar içerisinde niyetinin aðlamak olduðunu anladý, sadece aðlamak ve biraktý kendini… Aðlýyordu! Kanayan yüreði, öyle çok acýyordu ki! Gülün bülbüle olan aþkýnýn vuslat-ý arzusunda bitmeyen hasreti gibiydi. Gözlerinden akan yaþ, tuzlu kayalarý eritiyordu sanki. Bulut bulut birikmiþ, yaðmur gibi akýyordu yanaklarýndan. Caný yanýyordu her hýçkýrýðýnda ve çok derinlerde adýný koyamadýðý bir þeyler hissediyordu. Boþluktaydý. Yaþamý durmuþ gibi hiç bir anlam göremiyordu. Yalnýzlýk duygularý içerisinde sessizce akan göz yaþlarýný dinledi. Ne kadar zaman geçmiþti aradan bilmiyordu? Arkasýndan kendine seslenen sesi duydu:
-Sevdaaa!
Ýrkilerek kendine geldi ve hemen toparlandý. Kayýn validesiydi kendisini çaðýran. Taþýn baþýnda oturuþunu eleþtiriyordu. Ona göre Sevda evin içinde kalmalý ve ev iþlerini yapmalýydý. Aðladýðýný görmesinler diye, kan çanaðý gözlerini saklamaya çalýþtý Sevda. Oturduðu yerden kalkarak evine gitmek için hazýrlandýðýnda, anne babasýný ve kardeþlerini hatýrladý. Yakýnlarý, anasý, babasý ve kardeþleri vardý. Peki neden kendini yalnýz hissediyordu? Neden kimsesi yoktu yanýnda, kendisini dinleyecek anasý nerelerdeydi? Neden evlatlar yalnýz býrakýlýyorlardý bir zaman sonra? Sorunlar karþýsýnda neden kendilerine sahip çýkmýyordu anne babalar? Sorular öyle çoðalmýþtý ki kafasýnda, bir an boðulacak gibi hissetti kendini. Kimse sorsaydý beynindeki sorularý, anlýyamazlardý kendisini. Ayaklarýný sürüklercesine eve doðru yürüdü ve hiç ses çýkarmadan garip duygular içerisinde “Yarap tek sýðýnaðým sensin” dedi içinden.

Böyle miydi ahtýmýz seninle hayat!
Yaþamaktý kavlimiz insan gibi.
Baþýný öne eðme dediðin, o söz verdiðin,
Yüzündeki gülüþ hani gençliðin isyanýydý
Desene beyhude,
Beyhude harcadýk bunca zamaný.

Hayallerinde öðretmen olmak vardý Sevda’nýn. Daha ufakken öðretmeni kendisine “ne olmak istiyorsun” diye sorduðunda, “öðretmen olmak istiyorum” demiþti. Öðretmen olduðunda, Anadolu’yu karýþ karýþ gezecekti. Her çiçeðin kendine has kokusunu, her gülün kendine has özelliðini ve her bitkinin kendine has rengini tanýr gibi, Anadolu insanlarýný ve farklýlýklarýný da öyle tanýyacaktý. Yemyeþil ovalarýndan portakal kokulu kentlerine kadar gezip dolaþacak, mini mini yavrularý baðrýna basacaktý. Yeni nesillere neler öðretecekti neler? Sevgi daðlarýndan etekler dolusu lavantalar toplayacaktý. Amber kokusunu sinesine sindirecekti hoþgörü ovalarýndan. Þirin öðrencilerine gelecekte özgürce yaþama ve özgürlük fikirlerini terfi edecekti. Kiþiliklerine saygý gösterilecek, sevgiyi aþýlayacak, yaþamlarý hakkýnda kendilerinin karar kýlacaklarý ebeveynler oluþturacaktý. Kaldýklarý mekânlarda, mini mini çocuklarýnýn faydalanacaðý kütüphaneler olmasý için çaba harcayacaktý. Kim bilir daha ne yenilikler getirecekti? Ah bir hayalleri gerçek olsaydý? Derin derin içini çekti Sevda. yüreðinin gizli ehramlarýna akýttý hayallerinin tozlu rengini.

Devler diyarýndan özgürdü masallarým
Kuþlarým kafessiz sapaným söðüttendi
Kahramandým Keloðlan gibi
Anka kuþunun kanatlarýnda
Yüce daðlarý aþtým ben, aþarken
Kiraz taþýdým yurdumun çocuklarýna

Kendini öylesine kaptýrmýþtý ki uzaklara gitme fikrine Sevda, sýk sýk yollara bakýyordu her akþam. Güneþ kendini tam karanlýða býrakmadan beynindeki düþünceler, gurupun olduðu yerlere kayýyordu. Kendisini çaðýran sessiz uzaklar, güneþin battýðý yerlerdi. Bir yol mesafesi ayýrýrdý kendini bu hayallerinden. Doðduðu kenti terk ederken hayatýda yola benzetmemiþ miydi? Belki de yeni bir yol daha oluþacaktý yaþamýnda, ya da kendisi bir yol olacaktý gideceði yerlerde? Daha sonra gökyüzüne baktý kendisini çaðýran çoban yýldýzýný görebilirim diye. Pýrýl pýrýldý gökyüzü ve henüz yýldýzlar çýkmamýþlardý saklandýklarý yerlerden ama, gök öyle maviydi ki! Doðduðu yerlerde en sevdiði özelliklerden biriydi bu. Güneþ daima parlar, yýldýzlar daima göz kýrpardý. Bir dudak payý kadar yakýndý kendisine gökyüzü. Onlarda yalnýzlar diye düþündü. Sanki her onlarý izlediðinde, kendisine hadi sen de katýl aramýza der gibiydiler. Ýçi sýzladý ve gerçekten duydu yüreðinin cýz ettiðini. Yalnýzlýðýný hayallerine yansýttý! Akþam karanlýðý iyice çöktü. Kendisine ev ahalinin kýzmasýný beklemeden içeri girdi. “Gün doða hayrola.”

Bu hayaller içerisinde geçiriyordu günlerini Sevda. Derdini anlatacak bir dostu, bir yakýný yoktu, belki içini boþaltabilse bu kadar acý çekmeyecekti. Kime ne dese herkes bir yana çekiyordu. Mutsuzluklar ve hayaller içerisinde böyle bocalarken, kendini tamamen Tanrý’ya adamýþtý. En kötü anlarýnda namaza durar, dualar okurdu. Azda olsa tesellý bulmuþtu. Her gün dini kitaplar okuyor, onlarýn önerdiði þekilde yaþamýna renk katmaya çalýþýyordu. Namaza durduðu vakitlerde Tanrý’yla bütünleþiyor ve rahatlýyordu. Ruhundaki tüm kötülükler kayboluyordu. Dini inancý kulaktan duyma deðildi. O yürekten sadece kendisi için inanýyordu. Bu inaçla sabýr etmeðide öðrenmiþti Sevda. Böylelikle daha bir dayanmýþtý akþamýn gecelere sakladýðý karanlýklara. Hayatýn kýyýsýnda her yeni gün, farklýlýklar içinde akþama hüzünlü ve aðlamaklý merhabalar getiriyordu. Yaþam altlarla üstler ikilisinde devam ediyordu. Güneþ, uzak daðlarýn koylarýnda aðýr aðýr, güller içinde çilekeþ bir güne her defasýnda çeþitli düþünceler içerisinde veda ediyordu. Sevda bulunduðu yerlerde yaþayamayacaðýný anlamaya baþlamýþtý. Gitmeliydi uzaklara. Kaçmalýydý, kendini sýkan her þeyden kaçmalýydý! Sevda, yýllar sonra, kaçýþlarýnýn sebebini anlarken, bir çare olmadýðýný da bilecekti. Çareler yine insanýn kendisinde ve kendi çabasýyla olduðunu öðrenecekti. Ana yurdunda yaþadýðý güzelliklerin sýrrýný anlýyacaktý sonra. Doðanýn kollarýnda geçirdiði günleri özlemle, ömrünün sonuna kadar arayacak ve anacaktý. Kaçýþlar, yeni sorunlar yeni sorumluluklar getirecekti kendisine.

Gitmek mi zor kalmak mý
Kararsýzým
Bir elvedanýn hazin yolculuðunda
Kim azap çekebilir kendinden baþka
Hele sen yoksan benim olduðum yerlerde
Ben yoksam senin olduðun yerlerde
Daha bir azaptýr gönlün olduðu yerde

Aklýna uzak diyarlara gitmeði koymuþtu artýk Sevda. Düþler denizine gidecekti. Yarýda býraktýðý hayallerini orada gerçekleþtirmek istiyordu. Ve o gün gelip çatmýþtý. Bir sabah demli çayýný yudumladý yavaþ yavaþ. Herkes iþlerinin baþýna döndüðünde, önceden hazýrladýðý el çantasýný alarak, yola koyuldu. Otobüs almak istemiyordu kendisine engel olurlar diye. Bir traktöre bindi. Gideceði düþler denizine götürecek kara trenin ayrýlýklar istasyonuna geldi. Epey beklemiþti korkular içerisinde ve uzaktan acý acý öten düdük sesini duydu. Ýçi burkuldu. Bu sesi beþ-altý yaþlarýndayken duymuþtu. Bir an vazgeçse miydi diye düþündü. Çabucak vazgeçti bu fikrinden, yapacaðý tek þey gitmekti. Toparlandý “attan inmekte zor, ata binmekte zor” dedi kendine. Ne olacaksa olsundu artýk. Her gün ölmektense bir kerede ölmek, daha namusluca. Bir valize yerleþtirdiði hayatýný yeniden açmak için deneyecekti bu yolculuðu. Son kez doðup büyüdüðü bu yerlere bir kez daha baktý. Upuzun sisli bir dað gibi göründü kekik kokulu çok sevdiði topraklar. Bir daha görebilecek miydi bu yayla gözlü vatanýný?

Kara tren yanýbaþýndaydý. “Bana benden baþka kimse yardým edemez þu anda” diyerek ilk adýmýný attý, kendini alýp götürecek bu hasrete özlem katan, türkülere nota olan kara trene. Birileri gelip kendisini alýkoyacak korkusuyla trenin hareket etmesini diledi. Hiç kimseye haber vermeden, sevdiklerine “Allah’a ýsmarladýk” demeden çekip gidýyordu sessizce. Bu onun ilk uzak yolculuðdu. Kendisini kederlere boðan yaþama elveda diyordu.

Sevda, kara trene binbir korku, binbir endiþeyle binmiþti. Onu, hayallerindeki düþlerdenizine ulaþtýracak yol arkadaþýydý. Yarým býraktýðý ertelemelerini gideceði yerlerde devam etmeði düþünüyordu. Bu fikirlerle baþkaldýrmýþtý yalnýzlýðýn âmâ gözlerindeki seyr-i sefer yolculuðuna. O, fikirlerin büyüklüðünde, yüreklerin cesaretine inanýyordu. Henüz çocuk sayýlacak bir yaþta olmasýna raðmen, ezilmiþliðin köleliðine son vermek için, doðup büyüdüðü yerlerin gelenek ve göreneklerini çiðneyerek, bir traktöre binip giderken baþ kaldýrmýþtý. Her genç kýzýn yapamayacaðý bir eylemdi baþkaldýrýsý. Cesurdu ama yalnýzdý. Cesaretlerde dahi daima birileri elinden tutmalýydý. Þimdi kara trenle, gerçek gurbete gidiyordu. Gideceði yerlerin akîbeti neydi ve kendisine neler getirecekti bilmiyordu, ama gidiyordu o hayallerindeki uzaklara…

Sana yaþadýklarýmdan hicran býrakýyorum yurdum
Sisli yüreðimin sensiz rüzgârlarýndan
Aslolan gerçeðe dönmek üzere gidiyorum
Meltemler býrakýyorum yürek sýzýmdan
Elvada yaralý baðrýmý daðlayýp sýzlatan.
Ve alnýma yazýlan
Elveda

Düþlerdenizi: Fransa

07/01/2010

Sevgili Özbek




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aþkýn Halleri I (Aðrý Daðý) Anneme Ýthafen...
Güneþin Üvey Çocuklarý
Sevgili

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sevgi Nedir [Þiir]
Nevruz Bayramý (Aný) [Þiir]
Bahar-ý Düþ Lütfen [Þiir]
Baþ Öðretmen Atatürk [Þiir]
Feodal Kýrýntýlar [Þiir]
Kars"ý Yaþamak [Þiir]
Ýnsan Olmak [Þiir]
Dar Aðacýnda Üç Fidan [Þiir]
Dünden Kalma Aþk Bu [Þiir]
Dýþarýda Kar Var [Þiir]


Sevgili Özbek kimdir?

Siir yaziyorum, ve hikaye denemelerim var. Amacim gerçekten yazabilmek.

Etkilendiði Yazarlar:
Nazim Hikmet Ran ve gerçekten yazan her yazar


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.