Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Masallarla büyütülen,masallarla büyüyen bir jenarasyonun çocuklarıydık biz;televizyonla sonradan tanıştık.''Pamuk prenses''ten ''külkedisi''ne,''pollyanna'' ya da ''kibritci kız''dan ''keloğlan''a kadar bir sürü ama özünde hep ''iyi'' olan ''adam'' ve ''kadın'' girip çıkardı dünyamıza.Kızı erkeği yoktu,unisex'di masallar.Erkekler bizimle bilyelerini,topaçlarını paylaşırdı,biz de onlarla masallarımızı ... En sevdiklerimiz tarafından hep korunup kolandık.İyilik,güzellik,doğruluk,dürüstlük komutlarıyla yıkanıp durdu bilinaçaltımız.İnanmak,güvenmek,sevmek öğretildi bize.Ne verdilerse peki dedik;onu aldık. Ve böylece büyüdük.Yani boyumuz uzadı,kilo aldık,serpildik,çirkin ördek yavrularına döndük.Sonra bir sabah bir uyandık ki,anneler pek bir mutlu,babalar pek bir huysuz.Efendim ''genç kız'' olmuşuz,korkacak,ağlayacak sızlayacak bir şey yokmuş,herşey normalmiş.E hadi gözümüz aydın(mı acaba).Peki.İyide şimdi ne olacak peki? Altı pamuk prenses üstü pollyanna,çıtır çıtır genç kızlar olarak koşturup dururken ders kitaplarının arasında,yeni masallarla;Leyla-Mecnun,Kerem-Aslı,Ferhat-Şirin çiftleriyle tanıştık.İyi de,''aşk'' dedikleri şey neydi ki?Hiç unutmuyorum;koşup Meydan Larousse'u açıp bakmıştım.Koskoca ansiklopedi,mutlaka orada vardır tanımı.Var olmasına vardı da,her insanın aşk tanımın farklı olduğunu ve kendi sözlüğü olup,açıklamasını kendince yapacağını anlamam yıllar alacaktı,işte ondan haberim yoktu.Anlayacağınız aşk'ın tanımını da masallardan alıp attık bilinçaltımıza.Herşey gibi onu da yanlış öğrettiler bize. Zaman durdan oturdan anlamıyor;kafasına göre koşa oynaya bilinmez yollarda geçip gidiyor.Çok klasik bir tabir ama;yıllar geçti.Bir sürü ama bir sürü ilk le tanıştı ruhlar.İlk aşk,ilk öpüş,ilk mezuniyet,ilk ayrılık,ilk ölüm,aileden ayrı geçen ilk gece,üni.ilk gün...''İstesekte unutamadık ilkleri;çogu canımızı yaktı çünkü.Sonları hep ilklere,ilkleri hep sonlara buladık durduk yıllaryılı...Bir daha hiçbirşey beni bu kadar üzemez/mutlu edemez'' çığlıkları arasında gidip gelen tenis topları gibiydi yaşamlarımız;raketi tutan kimdi peki?Ne aptalmışız,hiç sormamışız bunu... 16-17;bazımızın 20-22 sene süren eğitim-öğretim defterleri kapandı en sonunda.Pek komik bir şeydi ya şu ''kader'' dedikleri olgu...Kan gördüğü zaman çığlık atıp bayılan ''doktor'',karakoldan,polisten ödü patlayan ''avukat'',çocuk sesinden nefret ediyorum diyen ''ilkokul öğretmeni'' oldu çıktı.''Şu dünyada sayılardan daha gereksiz bir şey var mı acaba'' diyen sayılara gömüldü kaldı.''Erkek işi bu, kadınsın sen,ne işin var mühendislik fakültesinde'' dedi birilerinin annesi babası;sırf onların inadına ''mühendis'' oldu birileri.Masterlar,doktoralar yaptık.Ne hırsmış;yetmedi 2. üniversiteye bile gitti birileri.Özetiyle hayatlar kurtardılar,amiyane tabir-i ile ipten adam aldılar,çocuklar yetiştirdiler.Evler,siteler yaptılar.Şirketler yönettiler,paraya hükmettiler.Kısaca kimseyi,söylenen hiçbir sözü,kurulan cümleleri umursamadan,yapamazsın,edemezinleri duymadan,her deliğe burunlarını soktular. Ellerini attıkları her işi başardılar.İşleri güçleri,kariyerleri oldu,para kazandılar.''Çirkin ördek yavrusu'' devri kapamıştı;hepsi birbirinden güzel ''afet-i devran''lar oldular.Sonra birileri ''tamam yeter bu kadar genç kız olduğun,evlen artık''dedi.Evlendiler;kadın oldular.Bazıları çocuk doğurmayı bile başardı iki arada bir derede.Hayata dair öğretilen,öğütlenen herşey olmaya oldular da,nedendir bilinmez,kısa pantolonlu,elinde bir oyuncak tabanca,dıgıdık dıgıdık diye çığlık ata ata ortalıkta dolaşıp duran,libidosu tavan yapmış bacaksızlara,yani kısaca ''erkeklere'' yenik düştü bu kadınlar.Birinin ruh eşi olmayı,birine ruh eşi olmayı beceremediler.Hani zamanında yediklerinden mi,içtiklerinde mi,yaşadıkları şehirin havasından mı suyunda mı bilinmez,topluca patır patır düşmeye başladılar ''yanlızlık bataklığına'' Masal devam ediyordu etmesine.Ediyordu da kahramanlar yer değiştirmişti sanki.Kötü kalpli cadı,almış eline değneğini,hayatlarımıza tek tek dokunuyordu.Dokunduğu kişini hayatında ki tüm renkler kayboluyordu,siyahlara gömülüyordu büyük bir hızla.Domino taşları gibiydik,kim start verdi bilinmiyorduk ama büyük bir hızla yıkılıyorduk.Sadece izleyebiliyorduk başta kendi benliklerimiz olmak üzere tüm kaybettiklerimizi;elimizden hiçbirşey gelmiyordu.Ayrılık kokusu sarmıştı tüm evleri;bilinmez bir güç tek tek hazırlıyordu valizlerimizi.Alan çıkıyordu kapıdan,alan çıkıyordu.İçinde ''seni seviyorum'' yazan alyanslar yoktu artık parmaklarda.Dudaklardan ''canım'',''aşkım'',''hayatım'' kelimeleri dökülmüyordu.Yüreklere kar yağıyordu,ruhlar tsunamilerde kaybolmuştu.Hani herşey bu kadar boş ve anlamsızsa,bir varmış bir yokmuş oluyorsa insanlar bir anda,yoktu artık bu kadınlar,yok edilmişlerdi. ''Hayat'' almıştı eline kalemi,kimseye tek kelime etmeden yeni bir masal yazıyordu.Anlaşılan o ki,bu sefer dinleyerek ya da okuyarak değil,sadece ama sadece yaşayarak öğrenecektik ''yarın'' ne olup biteceğini.Soru sorma hakkımız da alınmıştı elimizden.''Neden'' diye başlayan her cümlemiz de,''kader'' diyordu birileri tüm bu yaşananların adına;''Allahın taktiri''.Ekliyordu sonrasında;''sakın isyan etme,tevekkül et''.''Peki'' dedik.Anlayacağınız ne kadar büyürsek büyüyelim,yaşımızın başına ikili ya da üçlü rakamlar gelse de,pek bir uslu çocuklar olduk biz.Hep söz dinledik;hep ''peki'' dedik. ''Masalların sonu hep iyi biter'' dedi birileri;inandık ''peki'' dedik;ruhlarımızı uçuklatan kabuslara uyandık en şıkırtılı,en güneşli günlerde... ''İnsanlara güven'' dedi birileri;''onları sev,onlara inan'';''peki'' dedik;en başta hayatımızı ruhumuzu,bedenimizi paylaştığımız adamlar tarafından pek bir sağlam''ihanete'' uğradık.... ''Kapına kim gelirse gelsin doyurmadan,içirmeden geri döndürme dedi birileri'',gelen ''erendir'';peki ''dedik'';gelen ''hırsız'' çıktı,soyulup soğana çevrildik.... ''Yolda sokakta biri senden para isterse aman vermeden geçme yavrum;ermiştir'' dedi birleri;peki dedik,yanımıza gelen ''madde bağımlısı'' çıktı,ölümlerden döndük... ''Allahını bilen insandan sakın korkma dedi birileri;inanan insandan zarar gelmez'' dedi birileri;peki dedik;dili yobaz yüreği ateist ucubelerin elinde ''oyuncak'' olduk... ''Taş yerinde ağırdır;aman sessiz ol,sus otur oturduğun yerde,kadınlığını bil'' dedi birileri;peki dedik;''ezik,zavallı,çaresiz'' olduk... ''Hakkına sahip çık,aman ezdirme kendini,hayata nasıl başlarsan öyle gider'' dedi birileri;peki dedik;''çaçaron,edepsiz,ukala'' olduk... Yorulduk biz birilerinin ''uslu,hanım hanımcık,peki diye meleyen birtanecik kızı'' olmaktan,çok yorulduk.Olanlar da oldu sonunda.Boşa demiyorlar ''yumuşak atın çiftesi pek olur'' diye;hiç farkında değilmişiz ama,en sessizimiz en güçlümüzmüş meğerse.''Eeeee yemişim pekisini'' dedi,şimdi,''öğrendiğiniz,bildiğiniz,yaşadığınız ne varsa hepsini silin,çizin,yırtın atın;kısaca kendiniz dahil herşeyi unutun.Hayata,yaşamaya,kendimiz dahil herşeye yeniden başlıyoruz.Çıkarın kağıdı kalemin,kendi masallarımızı kendimiz yazacağız,hemen şimdi karar verin,varmı sınız,yok musunuz?'' Var mıydık?Bilmem...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ebru Ebruca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |