Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Halk Huzurunda Pespaye Akil’ler’e 1431 REBİÜLEVVEL 06 PAZAR Medinet ül Fazıla-Farabi 01.10 – 06.49 "Gayet İslami Sistem" nedir.? Var mı bir bileniniz.? Ben hala öğrenemedim. Var mı bir öğrenebileniniz.? İster beğeniniz ister beğenmeyiniz.. Farabi hiç değil se bir "Medinet ül Fazıla" düşledi. Var mı hiç değilse bir "Memleket ül Harika" düşleyebileniniz.? Var mı bir “Alamet-i Farika” sı “İslam” olabilecek herhangi bir “Ütopia”nız ? Var mı hiç değilse çocuklarınıza,torunlarınıza,yarınlarınıza anlatabileceğiniz. Herhangi bir masalınız.!? Yok.! İyi. Güzel.! Aferin size..Aman nazar değmesin size.. İslami ti-vi-nize, gazetenize ,derginize de. Bir zarar gelmesin aman allahım felaket olur bu. Di’mi.? .. Yahu.! Hakikisini kuramayan hiç değilse hayalini kurar be.! Var mı hiç değilse böyle bir hayaliniz ; böyle bir kurgunuz.? Biliminizden geçtik kurgu biliminiz bile yok be.! Eyy Müslüman aydınlar allameler edibler şairler gazeteciler yazarlar çizerler ve daha bilmem neler.! Beni iyi duyunuz; iyi okuyunuz..! Ya işinizi adam gibi yapın yahut insanlara doğruyu anlatın. “Beceremedik; beceremiyoruz; becerebileceğimiz filan da yok kusura bakmayın hakkınızı helal ediniz.!” Deyin. Yahut adam gibi doğru dürüst masal anlatmayı bari deneyin. Masallarımızda bile bir şimdi’lik kalmadı be.! Hala İlkçağ masallarıyla avutmaya-ayakta tutmaya çabalıyoruz çocuklarımızı be.! Utanın be.! Tüh be.! Yazıklar olsun be.! Daha ne deyim be.! .. Muhalifleriniz ne yaparsa tersini yapmayı İslami Duruş bellemekle bir yere varamazsınız artık. Biz’i siz bile kandıramazsınız artık. Bırakın bu mızmızlanmaları huysuzlanmaları artık. Kendinize has;kendinize özel; kendinizden südur “işte budur.!”dedirtecek işler yapın artık. Söyleyişleriniz ve eyleyişleriniz işe yarar - def-i zarar kabilinden; Hayata mukabil tebligat cümlesinden olsun artık. Yok gayr-i İslami sistemde şunu yapamayız bunu yapamayız.. Yatamayız uyuyamayız namaz bile kılamayız hatta kımıldayamayız ve hiç kıprayamayız bile. Ne yapsak nafile neylesek beyhude ne söylesek boş. Oh ne hoş.! Şu halde ne konuşup duruyorsunuz kardeşim.!? Ne dırdır edip duruyorsunuz kardeşim.? Atın kendinizi yarlardan-uçurumlardan aşağıya da. “Kalmadılar aferin geçmiş hıyarandan aşağı.!” Desinler bari.! Yani.! .. Aydoğdu Kardeşim.! Teşekkür ederim.! Sağlığım gayet yerinde…Fakat hala çok öfkeliyim. Sana da çok öfkelendim haberin olsun. Ve yine haberin olsun ve tekraren ve tekraren söyleyeyim ki.. Ta başından kendini mahkum ediyor ve kesinlikle yanlış yapıyorsun. Kardeşim.! Yüz kişiyle bin kişiyle onbin kişiyle beraber içtihad yapılmaz. Bu bir ecolé işi değildir. Okul,mektep,medrese işi değildir. Düşüncede kolektivist tutum ve davranışlar düşünceyi mahkum etmekten başka bir işe yaramaz. Beş milyar İnsan’ın aklına bile gelmeyen bir fikir,bir teori,bir keşif. Bir kişinin aklına gelebilir ve. İlk karşı çıkanlar da o kişinin mensubu olduğu “ecolé mensubları” olur. Bunu da böyle bil. Sevgili dostum.! .. Elektriği keşfeden kaşif bunu tek başına keşfetti. Batlamyus’u madara eden Galileo bunu tek başına yaptı. Dalton’u tasfiye eden Newton da bunu tek başına yaptı. Newton’u fesheden Einstein de hakeza tek başınaydı ve bildik bir ecolé eğitimi de almamıştı. Elektrik ampulünü bulan Edison’un yanında bir okul yahut kilise yahut bir cemaat yoktu. Ebu Hanife dahi bütün “”ecolé” tavırlara cephe aldı ve Kufe Şeytanı olmakla lakablandı. Şu İşraki alim ve ariflerin tekfir ediliş gerekçeleri dahi fıkhi değil tamamen siyasi gerekçeler idiler.. İlim adamı,bilim adamı,düşün adamı,filozof yahut hekim. Sürüden ayrı yaşamayı değil fakat sürüden ayrı düşünmeyi başarabilen adamdır sevgili dostum. Herkesin düşündüğü gibi düşünen adam nasıl farklı ve yeni bir düşünce ortaya koyabilecektir ki.? .. Dostum.! Yalnızlığı göze al ve kesin itiraz et. Durumumuz hiç mi hiç iyi değil ve billahi böyle gitmez. Sosyal yaşamlarını kendi inşa ettikleri ecolé sınırları içine hapseden cemaatler ve onların önderleri. Belli bir gün ve saatten sonra başka hiçbir sosyal yapı ve ortam içinde yaşayamazlar. Bütün sosyal ilişkileri –bireysel bağ ve bağlantıları- kurdukları “societe yapı” ile sınırlı olduğu içindir ki. Asla yeni bir şeye tahammül edemezler ve mutlak muhafazakarlaşırlar. Yapıbozumcular işte bu yüzden değerlidirler insanlık alemi için aziz muhterem kardeşim.! Erasmus ta; Niezsche de ; Şeriati de; Marks ve Bakunin de işte bu yüzden değerlidirler. Ve işte yine aziz mübarek muhterem kardeşim benim.! ** Geleneği reddedenler onların Dinlerini-müslümanlıklarını- reddediyor değildirler. Modernliği kafir;Gelenekselliği mü’min ilan etmekle. Hiçbir sorunumuza çare üretilememiştir. Siyasal sistemleri gayri İslami ilan etmek te hiçbir işimize yaramamıştır. Açık söylüyorum. İhya-yı Ulum üd Din kimseyi daha mü’min ve daha müslüman yapmadığı gibi. Daha sivil; daha medeni ve daha müreffeh te yapmamıştır. Ve keza. El Fark Beynel Firak dahi. Kimseyi birbirine daha dost daha kardeş ve daha s-empatik yapmamıştır. Daha asabi ve daha asabiyetçi yapmıştır o kadar. Şimdiler de Türk demek İslam demektir edebiyatına da. Bu minval üzere bakmak ve kesin buğz etmek gerekir benim güzel kardeşim.! Oldu mu.? .. Arab orijinli allameler Arab Coğrafyasına Arab olmayanları sokmamak için ellerinden geleni yaparken. Farisi ve Turani orijinli Özel’likli şairler de onlarla bu hususta yarışmaktan asla geri kalmamışlardır. Etnik Asabiyet Ethic-Dini-Asabiyetin daima gölgesinde hatta hegemonyasında kalmıştır sevgili dostum. Mezheb farklılıkları ve savaşları’nın asıl sebebi de hakikatı arama ve bulma çabası değil. Asabiyetlerine uygun bir hakikat arama ve bulma çabasından ibarettir Başka değil. .. Şimdi bile. Arab Coğrafyasında Arab’tan başka bir kavim, kabile , ırk veya halka rastlayamazsınız. İran – Turan- Anadolu-Balkan Coğrafyasındaki etnik çeşitliliğe;mezhebi ve meşrebi çeşitliliğe. Arab Coğrafyasında ratlamanız handiyse mümkün değildir. Bunu bir sebebi olmalı. Öyle değil mi.? .. Hep düşünmüşümdür İran- Irak Savaşında aslında hangi taraflar savaştı diye. İki Coğrafya’nın da Dini-Mezhebi populasyonu Şii olmasına rağmen. Iraklı Şii’ler İranlı Şiiler’e karşı ya kararsız kaldılar yahut Sünni Saddam’ın yanında yeraldılar. Şii Türkmenler dahi Saddam’ın yanındaydılar.. Sünni Kürtler de Sünni Saddam’ desteklemediler iyi mi.? Acaba niçin.? .. Saddam’ı sadece Sünni Arablar desteklemedi.. Şii Körfez Ülkeleri de Saddam’ın yanında yer aldılar. Sünni Kuveyt ne yaptı peki.? Hicaz Arablarından olmadığı için olacak ki. O dahi kılını kıpırdatmadı besbelli. ** Türk –Arab hırlaşmasının asıl nedeni de Dini-Mezhebi değildir. Kureyşli İkiz Kule (Emevi-Abbasi) ta başından beri. İrani ve Turani kavimleri. Değil Müslüman;adam yerine bile koymadılar. Ömer’in ilk uygulamaları bile bu yöndedir. Ömer’in katledilmesi bile asıl;-işte asıl- bu nedenledir. Ali’nin muhalefetinin asıl nedeni de budur işte. Fazilet edebiyatı; aşere-i mübeşşere tafzilatı yarıştırmanın asıl nedeni de budur. İşte. ** Memlükler’e bile tahammül edemediler. Moğollar’a karşı iyi kullandılar..Haçlılar’a karşı iyi kullandılar..İngilizlere’e karşı iyi kullandılar. İşleri bitince de şu bizim Yavuz Selimle işbirliği yapıp tepelerine çullandılar. Hani nerde? Bir tane bile Memlük kalmış mı Mısırda.? Kalan bakiyetüssüyuf dahi. Ya Ürdünde ya Suriyede Bodygard Asker…/..Özellikle Çerkesler. ** Osmanlı Abbasinin yerine ikame edilmiş değildi. Sınır bekçisiydi Osmanlı taa son Abbasi halifesi ölene kadar. Şimdiki malum sınırdan aşağı Arab olmayan bir kavim bile sokulmamıştır Arab Coğrafyasına. Üç Kıt’a da at oynattığı söylenen Osmanlı. Arab Coğrafyasında eşek bile otlatamamıştır. Hatta Kürt Coğrafyasında davar bile güdememiştir. İran Corafyasına da hiç girememiştir zaten. Gariban ireçber balkanların tozunu attırabilmiştir ancak. Başka değil. Viyana’ya toslayınca da aynen Elveda Rumeli. Ne acıklı değil mi.? ** Osmanlı Mısır Savaşlarını hatırlayınız dostum. Ve İngiliz-Osmanlı Düşmanlıklarının asıl nedenlerini araştırınız dostum. Arablar bizi arkadan vurdu diyorlar.! Hayır hiç öyle yapmadılar. Zaten hiç gerçek dost olmamışlardı dostum. Nasıl dost olabilsinlerdi ki. Biz anamızadan ARAB doğmamıştık ki dostum.! .. Şimdi bile hutbelerinde “Ümmet-i İslamiyyetül Arab” diye hitab eden. Anlı şanlı allameleri var ve sormuyor bizim hiçbir allamemiz. “Peki biz neyiz?”diye. Petro dolar selefi vahhabiliği, bizim itikadımızı düzeltmeye adamıştır kendini de. Kendi asabiyetçi sefih ve sefil itikadlarını hangi devrimci inşaat lira İslamcılığı pak edecek acaba.? Uyan da balığa yahut Bartın’a gidelim dostum. Hangi Ümmet’ten Ümmetçilikten bahsediyosun sen.? Bu Arabçı Fakihlerden ve Arabçı Mütefekkirlerden kurtulunmadığı müddedçe. Asla böyle bir şey olabilemez. Şu Filistin-İsrail çekişmesinin - savaşının ardında bile Arabçılık hastalığı yatıyor. Müslümanlara ve onları İslamcılarına da Bu hastalığa gönüllü partizanlık yaptırttırılıyor kimsenin haberi yok. Filistin’i İran veya Türkiye işgal etseydi durum farklı mı olacaktı sanki.? Bu sefer de vay efendim kafir Şia; kafir Türkiya teraneleriyle.. Ortalık velveleye verilecek ve Ümmet-i Arab.! Külliyen Cihada çağırılacak idi. Allame Said Havva’nın o tekfirci çığlıklarını unutmadık henüz. İran Devrimi’ni sabote edenler ne Amerikalılar ne Avrupalılar sayın kardeşim.! Muhtemelen sadece Filistin’i değil bütün bir Arab İslam Coğrafyasını özgürleştirebilecek bu Devrim’i. Asıl Büyük Şeytan Arab Allame ve Aydınlarıyla onları besleyen Arab Kralcıklar sabote etmiştir. Bunlara bağıl ve bağıt sair küçük şeytanlarsa.. Hem bizim ülkemizde hem de sair ülkelerde cirit atmaktadırlar aziz kardeşim benim. İranlı Molla dostlar ve onların Türkiyeli iyi dostları şunu iyi görsünler. İslami İran’ın asıl ve en tehlikeli düşmanı ne Mir Hüseyin Musevi’dir ne de Büyük Şeytan Amerika. Bir zamanlar trübünlere söylenmiş bir sloganı hala yuvarlamayı bıraksınlar da. Sağlarına sollarına baksınlar şöyle bir. Asıl düşmanlık İslami İran Düşmanlığı’mıdır yoksa Farisi İran Düşmanlğı’mıdır.? Yarın öbürgün Arab Şii Mezhebdaşlarınız.. Uyduruktan teyyare bir fıkhi mesele içün. Necef Şii Uleması yahut Hicaz yahut Lübnan Şii Uleması adına karşınıza dikilirse. Ne adına bir dikilme sayacağız biz bunu.? Mezhep içi içtihadi bir ihtilafın halli adına mı dikildiler diyeceğiz. Yoksa damarlar da hala sinsi sinsi dolaşan Arab Asabiyetçiliği adına mı dikildiler diyeceğiz.? Filistinde bir Lenkerani hazretleri cumhurbaşkanı olmuş.. Lübnanda da da bir Şirazi hazretleri devlet başkanı olmuş. Mısırda da bir Norşini hazretleri koltuğa kurulmuş. Nasıl olduysa olmuş. Riyad Kralı da tahtından din-i mübin-i İslam uğruna feragat edip. Filipinli bir alim hazret dahi oooh bedavadan kral olmuş. Ne yaparlar adamı bu Arablar biliyomusun aziz dostum.? Kıyma yaparlar kıyma.! İster inan ister inanma. ** Dinlerinden geçerler; Milliyetlerinden asla geçmezler kardeşim. Çünkü böyle bir talim ve terbiyeden asla geçmemişlerdir. Hanbeli yahut Maliki yahut Şafii yahut İbn-i Teymiyye.. Bihakkın imamdırlar beli.! Çünkü evvelemir Arabtırlar abii.! Çaktın mı şimdi köfteyi..! Hah haa.! Dört Hak Mezhepmiş. Kimi kandırıyosunuz kardeşim.? Dört Hak Din desenize şuna kardeşim.? İran devrimi de bu gidişle olsa olsa. Bir Beşinci Hak Din tasdik ettirebilirse ne hoş ne ala ne ahsen.! Anliy misen aziz kardeşim Aydoğdu anliy misen.? Ha.’!? .. Bu koşullarda hangi Ümmetten yahut hangi Küresel bir İslami Cumhuriyetten bahsedebilsek gerek.? Kendi Müslüman etnisitelerine bile tahammül edemeyen bir zihniyet katledilmeden. Yerin yedikat dibine defnedilmeden.. Hangi Çok Uluslu Müslüman Ümmet Projesinden sözedebileceğiz söyler misiniz bana.? Şu gayri İslami sistem dediğiniz ülkenizin sistemi bile. Bunlardan daha merhametli ve adil değil se ne olayım ben de. Siz gidin hele sair İslam ülkelerinde konuşun bakayım böyle böyle bir. Devletten önce millet çökmezse tepenize bir daha ne olayım ben de bir. ** Kardeş.! Siyasi sistemden daha büyük.. Görünmeyen ama tıkır tıkır işleyen.. Bir yerleşik sistem daha vardır ki. Değil bir ihtilal bin devrim yapsanız. Kılını bile kıpırdatamazsınız. Siz asıl bunun üzerine düşünün ve .. Bu düşünüm için savaşın işte. Savaşacaksanız illa.! Nasıl mı yapacaksınız.? O nu da anlatırım. Hiç merak etmeyin siz. Yeter ki dinleyin siz. Wesselam.!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Veysel Menekşe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |