Dünya hayal gücünün tuvalinden başka birşey değildir. -Henri David Thoreau |
|
||||||||||
|
Yine yâdıma düştü cemalin, üşüyorum ellerin nerde Erguvan baharlı bir mayıs sabahında, yine seninleyim anne. Biraz kendimden, biraz senden, biraz da içinde yaşadığımız dünyalı, biribirlerini sevmeyen insanlardan, senin o yürekli kültürünün can ezgisinden yoksun kalan, kısır birbirlikteliklerden bahsedeceğim. İncinen güzellikler o kadar çok ki anne! Geçmiş değerlerin inisiyatifi yok olmak üzere, uzak dünyalarda bir başına kalmak üzere. Ağlayasım var anne, akasım gelir kendimi kirpiklerimden Yine tuz vurdu kalbim yokluğuna, nerdesin, üşüyorum anne Biliyor musun, hep kendimi sorgularım. Senden yadigâr kalan yüreğimi hep kendim üzerim. Hani akıllı insanlar, duyguları dilden, meramları gönülden, güvenleri bakışlardan anlarlar derdin ya, işte ben de senin yokluğundan, senin özleminden anlıyorum hasretin közlerindeki yaşamı. Öyle ki, yüreğim deniz gibi, gönlüm okyanus gibi olur… Kimi zaman ırmaklar boyu akar, kimi zaman durulur, duraklar adeta. Biter orada yaşamım. Ama sen gelirsin aklıma anne; hani bir keresinde beni kurtarmıştın ya rüyamda! İşte yine bana kızmandan çekinerek yaşama dört elle sarılıyorum yeniden ve seni dinliyorum. Beni seni senden başka kim anlayabilir anne? Ağlayasım var anne, alıp başımı gidesim var bu yerlerden yol yol Yine kuz kesti tenim kimsesizlikte, ağrıyorum, neredesin anne Seninle yaşadığım zamanları düşlüyorum şimdi. Fakat o kadar az ki seninle anılarım! O kadar nayif ki seninle kavgalarımız! Vakur ve kocaman yüreğinle seni ne az tanımışım anne! Onca emeklerini, katlandığın onca çilelerini, tek başına hem anne gibi, hem baba gibi oluşunu ne az yaşamışım anne! Senden erken ayrılmışım ve çok erken kaybetmişim seni! Ağdüye* değişini ne çok özlemişim anne! Kadın yüreğini, Kafkaslardan esen serinliğini, karlar diyarından gümüş kemerli silüetini ne çok özlemişim anne! Nerdesin canım annem neredesin? Seni şimdi yetişkin biri olarak düşündüğümde, güçlü oluşun gelir aklıma. Örneğim, modelimsin. Ama şimdi sana soruyorum, güçsüz anların, ya da kendini yalnız hissettiğin anların oldu mu anne? Bir yudum sevgiye, bir demet güzel söze, ya da, sıcak bir dostluğun içtenliğine ihtiyacın oldu mu anne? Çok zaman geçti seni görmeyeli off özlüyorum seni anne Çok zaman ağrıdı senden uzak, nerdesin, düşüyorum anne Ne için başlamıştım mektubumu sana yazarken? Ah, bu deli kızın sende kaldı anne. Kahverengi, Sevgili kızın hâlâ sen de yaşıyor. Ama gene de bu çocuksu yüreğimle kışlarını öğrenmek, düşlerindeki baharlarını keşfetmek isterdim. Gözlerinden akan mayıs yağmurlarının tadını, saçlarının grileşen rüzgârlarını paylaşmak isterdim. Büyümek isterdim masallarını dinlerken nefesinin o yakıcı güneşiyle. Ama yoksun, yoksun işte anne. Hâlâ büyüyemedim ben, hâlâ sana muhtacım, hâlâ seni arıyorum anne neredesin? Yolunu kaybetmiş bir yolcu gibiyim, gidiyorum avare Gümanım, şefkatinin rengine, ahvalim var nerdesin anne Yürek yoldaşım, insanlar bir garip. Öz kültürümüzden, hani senin uyuduğun o kutsal topraklarımızdan olanlar bile çok garip. Anlıyacağın, herkes çağa uymuş gibi, ya da bana öyle geliyor. Haa güzel insanlarda var hani… Geçen bir akarsu tanıdım. Bana bir “kayıkçı” hikayesi anlattı. Küreklerle, bir baştan bir başa, dil sürtmeçlerinden sörf eden bir kayık. O kayıkta bende varım anne. Yüzmeyi beceremezsem boğulabilirim sığ sularda. Öyle çok ihtiyacım var ki sana anne! Al beni kollarına , saçlarımı okşa, teselli et beni. Yalnızım anne, çok yalnızım…Muhtacım şefkatine anne! Gel yeniden yaşam gücüm ol, birlikte beşinci mevsimleri yaşayalım, onüçüncü aylarda birlikte olalım, birlikte varalım aşkın ikramiyesine. Duyuyor musun, hissediyor musun ağladığımı? Bu gün senin günün anne. Sözde sana yüreğimin sevgi mahzenlerinden demli bir çay süzecektim. Akideli havadisler aktaracaktım sana. Ama görüyorsun, o kadar doluyum ki! Hep kendimden, tekleyen benliğimden bahsediyorum. Bağışla beni güzel annem! Bağışla beni… Günün kutlu olsun anne, gözlerinden öperim… 07/05/2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |