Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal |
|
||||||||||
|
“-O evde ne oturuyorsun be adam? Taþýnsana baþka yere” derler, köy kahvesinde herkes onla dalga geçermiþ. O da -”Gidecek baþka yerim yurdum yok ki, ne yapayým?” der boynunu büker, otururmuþ. Bu yüzden adý budalaya çýkmýþ. Gel zaman git zaman ihtiyarýn bir gün canýna tak etmiþ, kýzlarýný ve oðullarýný almýþ hep birlikte kazma kürekle bu iki daðý kazmaya baþlamýþlar. Daðlardan kopup gelen kayalar, taþlar üzerlerine düþüyor, kafasý gözü delinen, kolu, bacaðý kýrýlan oluyor, ama onlar aldýrmadan kazmaya devam ediyorlarmýþ. Köy ahalisi onlarýn bu halini görünce yaþasýn eðlence çýktý diye hop oturup hop kalkmýþ, hasýrlarýný, örtülerini, heybelerini, çýkýnlarýný, mangallarýný alýp bunlarý seyre gelmiþler. -Yahu sizde karýnca kadar beyin yokmuþ be ya. Hiç bu koca daðlar kazma kürekle delinir mi? Kafanýz gözünüz kýrýlacak, çatlayýp gebereceksiniz” demiþler. Budala ihtiyar hiç istifini bozmadan, kazmaya devam ederken yanýtý yapýþtýrmýþ: -Olsun. Ben ölürsem, eþim, oðullarým, kýzlarým sürdürür bu iþi; onlardan sonra onlarýn çocuklarý, sonra da torunlarý devam eder ve bu durmadan sürüp gider. Ancak, gelecek kuþaklarý kurtarmýþ oluruz. Çünkü, daðlar ne kadar yüksek olursa olsun daha fazla büyüyemezler.”demiþ. -Yahu þu sizin yaptýðýnýz hoca Nasrettin'in göle yoðurt çalmasýna benziyor. Ya tutarsa ha?” diye katýla katýla gülmüþ köylüler. Beriki yine hiç oralý olmadan: -Ayný þey deðil iþte. Niye anlamýyorsunuz? O öyküdeki yanlýþlýðý bugüne kadar göremediniz mi? Yoðurt yapmak için maya süte çalýnýr, suya çalýnmaz ! Bir tas suya bile maya çalsan o asla tutmaz ! Nerde kaldý koca göl? Üstelik, göl büyür, küçülür, dalgalanýr, durulur, kurur. Ancak, daðlar asla deðiþmez, büyümez, yükselmez, kýpýrdamaz, hep olduðu gibi kalýr. Ama bizim her vuruþumuzda biraz daha küçülürler. Neden onlarý yok edemeyelim ki?” demiþ. Ve tüm aile hiç durmadan kazmayý sürdürmüþler. Köy halký bu umulmadýk yanýt karþýsýnda þallak mallak apýþýp kalmýþ. Diyecek bir söz bulamamýþlar. En çok da Nasrettin hoca masalýnýn fos çýkmasýna bozulmuþlar. Herkes kös kös yoluna gitmiþ. Sabaha kadar kimse gözünü kýrpmamýþ. Ertesi gün erkenden hepsi kazma ve kürekleri alýp gelmiþler, birlikte kazmaya baþlamýþlar. Ama daðlar bu iþe çok öfkelenmiþ. Þiþtikçe þiþmiþler, þiþtikçe þiþmiþler. Sanki daha da devleþip büyür gibi olmuþlar. Korkunç gölgelerini, kara bulutlarý, yaðmurla doluyu, þimþek ve gök gürültüsünü köye salmýþlar. Her yer koyu karanlýk, göz gözü görmez, kulak iþitmez olmuþ. Öyle ki yanlýþlýkla birbirine kazma sallayanlar da olmuþ. Ancak, sonunda onlarýn çabasýný gören Gök Tanrý yeryüzüne üç melek yollamýþ. Bu meleklerden biri rüzgarlarýn düðümlerini çözmüþ, öteki soðuk bir boran estirmiþ, üçüncüsü de güneþi parlatýnca o koca daðlar çatýr çatýr çatlamýþ, paramparça olmuþlar. Özgürce esen rüzgarlar da geriye kalan taþ, pislik ve molozlarý püfürdenek üfleyip uzaklara süpürmüþler. Sonunda güneþ ýþýklarý eve ulaþmýþ. Eve doluþmuþ olan akrep, çiyan, örümcek ve haþarat yakýcý ýþýklarla kavrularak ciyak ciyak ölmüþler. Küreye küreye zorlukla temizlemiþler evlerini. Ýhtiyar ve çocuklarý gün ýþýðýyla aydýnlanan evlerinde çok uzun yýllar mutlu ve kutlu yaþamýþlar... Bugün Türk halkýnýn sýrtýna çöreklenmiþ, bütün aðýrlýðýyla duran iki büyük kambur dað vardýr. Bunlardan biri küresel egemenlerin maþalarý yerli iþbirlikçiler, öteki de þeriatçý feodal dindir. Benim halkým yüzyýllardýr özüne yabancý, Türklükle ilgisi olmayan bilmediði bir tanrýya ve dine inanmakta, bu dinle kandýrýlmakta, iþbirlikçilere oy vermektedir. Gözündeki perde bir gün kalkacak eðrileri ve doðrularý görecektir. Ýþbirlikçiler ile din hoþgörüsüz ve acýmasýzdýr. Kubilay'ý, ilericileri, devrimcileri öldürenler bunlardýr. Kuzu postu giymiþ olmalarýna kanmamak gerekir. Bunlar birbirinden beslenir, birbirinden güç alýr. Halký güdülemek, karanlýklar içinde uyuþturmak ve birbirine kýrdýrmaktan baþka ülkeye biraz olsun faydalarý yoktur. Bunlardan mutlaka ve mutlaka kurtulmak gerekmektedir. Bu uðurda yaralanabilir, hatta ölebiliriz de. Ama yýlmadan mücadeleyi sürdürmeliyiz. Bu iki kamburun kökünün kazýnmasý ülkeye dirlik, düzen, barýþ, aydýnlýk ve sevgi gelmesi için elzemdir. Ýstenç göstermeli, býkmadan, usanmadan, durmadan çalýþmalý, düþünce rüzgarlarýnýn önünü açmalýyýz. Böyle yaparsak kitleler de etkilenir, onlar da ayaklanýp hep birlikte kazarsa bu iki daðý niye yerle bir etmeyelim ? (Eski bir Çin masalýndan esinlenerek)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |