Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
9.ÖYKÜ (Dayı konuşuyordu yeğeniyle ama ölüm onu da bulacaktı sessiz kelimelerin içinde...) Gece çökmüştü yine büyülü şehir İstanbul’un üzerine.Yağmurla birlikte akıl almaz bir gecenin ortasındaydı her beden. Kimse ne yapacağını bilmeden koşturuyordu oradan oraya.Ama bu sessiz yarıp bozan birisi vardı.O kişi ise Başkomiser Celal’in sadık yardımcısı Kamil koşar adımlarla amirinin evinin kapısının önünde azraille yarışırcasına kapıyı yumrukluyordu.Evin içinde ise gecenin gelmesiyle uykuya yenik düşecekken başkomiser Celal ve karısı birden yumruklanan kapıyla birlikte irkilerek bırakırlar uykuyu kaldığı yerde.Başkomiserin karısı Nezahat Hanım yerinden kalkıp eşine dönerek ‘’Gece gece kimdir ki bu Celal?’’Başkomiser Celal beklenmeyen bu misafir üzerine metenatini korumaya çalışarak hanımına ‘’Sakin ol Nezahat muhakkak önemli bir şey ki böyle sertçe kapımıza vuran birisi var.Gidelim bakalım kim ne istiyor.’’ ‘’Tamam kocacığım.’’diyerek nezahat hanım önde Celal komiser arkada kapıya yönelirler.Kapıya geldiklerinde Celal ‘’Kimsin?’’diye seslenir.Kapıda kapının açılmasını bekleyen Kamil ise duramayarak ‘’Benim amirim Kamil.’’ ‘’Ne oldu ki böyle apar topar gelip kapıyı kırarcasına geliyorsun?’’derken arada da Nezahat hanım kapıyı açar Kamil’e. Kamil ise nefes nefese kalmış bir biçimde amirini görüp ‘’Amirim mesele mühim o yüzden rahatsız ettim sizi.’’Celal meraklanarak ‘’Ne ise söyle bekletme beni merakta Kamil?’’ ‘’Amirim adamımız Ölü katil hakkında bazı ipuçlarına ulaştım.’’ ‘’Güzel.’’derken ellerini ovuşturuyordu Celal kazanmak üzere olduğu zaferi düşünürcesine.Sonra yardımcıısına dönüp devam etmesini isteyerek ‘’Amirim büroda araştırma yapıyordum Engin ve dayısı üzerine ve sonuç olarak.’’ ‘’Devam et hadi merak ediyorum önemli hususu?’’ ‘’Engin’in dayısının kaldığı evi buldum hem de adam o evde 20 seneden fazladır yaşıyormuş.’’ ‘’Ev nerede peki?’’ ‘’Geçen Engin’i araştırdığımız evin iki üç sokak kadar altında kalıyor amirim.’’ ‘’Demek o kadar yakın yani.’’diyerek şaşkınlığını gizleyemez Celal.Kamil ise sözlerine devam ediyordu bu arada. ‘’Amirim bu dayıya ulaşırsak muhakkak Engin’e yaptığını düşündüğümüz cinayetlere de ulaşacaz gibi geliyor bana amirim.’’ ‘’Bence de öyle Kamil.’’ ‘’E şimdi benden ne yapmamı istiyorsunuz?’’ ‘’Git beni bu hale düşüren o adamın dayısını bul bana Kamil bana onu bul.’’Kamil yürekli bu konuşma karşısında amiri için söz verir bulacağına dair. ‘’Bulacağım onu amirim siz hiç merakta kalmayın.’’ ‘’Aferin Kamil sana olan güvenim sonsuz bu bilmeni isterim.’’ ‘’Bunun için teşekkür ederim amirim de ya gideceğim yere Engin yani kendi deyimiyle Ölü katil gelirse ne olacak?’’Celal düşüncelerin arasında kendisini kaybettiğini düşünse de yine de toparlanıp Kamil’e der ki ‘’Ne olacak Kamil.Gerekirse onu da getirip ellerimin önüne teslim edeceksin olay bu.’’ ‘’Ama kolayca teslim olmaz ki bu Ölü katil denen pislik amirim.’’ ‘’Olmazsa da olmasın gerekirse meşru müdafa deriz geçeriz ölümüne.’’ ‘’Ama amirim bu doğru değil ki biz polis değil miyiz adam öldürüp cinayet işleyemeyiz ki?’’ ‘’Biliyorum bu dediğini Kamil ama bana işimi sakın öğretmeye çalışma sana olan güvenim sarsılsın istemiyorum tamam mı?’’Kamil çaresiz bir şekilde amirinin istediğini kabul ederek başını öne doğru hafifçe sallar ve der ki ‘’Bunu sizin için yapacağım.O herifi bu gece nezarete tıkıp yarın karşınıza sorgulanmak için çıkartacağımdan şüpheniz olmasın.’’Celal içinde kopan fırtınalara inat yardımcısına sarılıp ondan aldığı sözle Kamil’i bu gece vereceği ilginç mücadeleye yollar usulca.Ve öylece evine evinin salonuna geçip Kamil’den alacağı iyi haberleri beklemeye koyulur koltuğunda içeceği sigarasıyla keyif yapacağı günü özlemle bekleyerek. Kamil ise koşar adımlarla indiği merdivenlerden sonra apartmandan çıkıp arabasına biner.Arabasını çalıştırığ yola koyulacakken birden eline polis telsizini alıp takviye güç istemeyi düşünür.Ama bu düşüncesi bu gece Engin’i ya da dayısını tek başına alıp kahraman olmayı aklına koymasından ötürü silinip gider ve telsizi aldığı yere tekrar koyup çalıştırdığı arabasıyla büroda araştırıp bulduğu adrese doğru yola koyulur. Herhangi bir evde herhangi bir akşamdı yine.Televizyonun karşısına geçen Hakan Güzelyurt başına neler geleceğini bilmeden dalmıştı televizondaki bir programa.Kaderinde hep geride kalmış kendisine verilen şansları bir türlü kullanamayan birisiydi kendisi.Hep itilip kakıldığı hayatta şimdi biraz olsun yüzünün gülmesini istiyordu kendince.Ama bu gece yine bir şeyler ters gitmeye başlamıştı kendisi için.Önce akşam yemeğini yaparken elini yakmıştı hafiftende olsa sonrasında mutfaktaki rafların birisinde bıçak alacakken bıçak elini ve göğsünü geçip ayağının önünde yere saplanmıştı. Ve son olarak işinden dönüp gelirken bir arabanın altında kalmaktan zor kurtulmuştu.Sanki ölüm onu bu gün yanına alacağı söyleyip kendisine hazırlık yapmasını belirtiyor gibiydi. Ve gece gece televizyonda daldığı programın etkisindeyken birden çalan zille irkilir ve doğrulur koltuğun üzerinde Hakan.Gece gece kimin kendisini rahatsız ettiğini düşünürken kapıdaki kişinin sesi duyulur dışarıdan ‘’Dayı ben Engin lütfen kapıyı aç konuşmamız gereken önemli hususlar var dayı.’’Hakan yeğenin sesini duyunca içi biraz olsun rahatlar ve kaç yıldır yanına uğramayan yeğenini göreceğinden ötürü yüzü gülmeye başlar.Bu duraksamadan sonra kapıya yönelip kendisini ziyarete gelen yeğenine kapıyı açıp karşısında küçükken kapısını çalan yeğeniyle şimdiki arasında bulunan dağlar kadar ki farkı görüp yeğenine ‘’Ne kadar da çok büyümüşsün sen yeğenim?’’Engin bu iltifat karşısında dayısına jest yaparcasına ‘’Sen de hiç değişmemişsin yıllar seni koruyup kollamış dayı.’’ ‘’Buyur içeri yeğenim gel otur da konuşalım ne konuşmak istiyorsan.’’ ‘’Buyururum tabi dayıcığım.’’diyerek içeri girer gözlerinin içinde ateşi saklayıp masumiyetini giyinen Ölü katil.Hakan kapıyı kapatıp yeğeniyle birlikte salona geçip karşılıklı koltuklara oturup bakarlar birbirlerine.Hakan özlediğini anlar bir anda yeğeni Engin’i. ‘’Özlemişim vallahi seni yeğenim çok oldu buraya uğramayalı.’’ ‘’Doğru çok oldu gerçekten de.’’ ‘’E seni hangi rüzgar attı buralara yeğen.’’ ‘’Anlatacağım her şeyi dayı.’’ ‘’Ha bu arada bir şeyler ikram edeyim sana açsındır belki.’’ ‘’Yok dayı gerek yok zahmet etme.’’ ‘’Niye zahmet olsun ki sen benim hayattaki tek yakınımsın yeğenim.’’ ‘’Gerek yok dayı ısrar etme.’’ ‘’Tamam.’’Engin yaptıklarını dayısının bilmediğini sanarak ‘’Yaptığım icraatları gördün mü dayı?’’ ‘’Onlara sen icraat mı diyorsun Engin?’’Engin, dayısını her şeyden haberi olduğunu anlar.’’ ‘’Her şeyi cinayetlerimi biliyorsun da dayı beni neden sevgiyle karşıladın ki o zaman?’’ ‘’Ne yapayım atayım mı seni polislerin eline bunu mu istersin benden yeğenim?’’ ‘’İstemem de insan biraz olsun yeğenine yapma etme insanların canına kıyma falan der.’’ ‘’Onu da diyeceğim ama seni dinlemek isterim öncelikle.’’ ‘’Neyimi dinleyeceksin dayı?’’ ‘’O insanlara neden kıydığını?’’ ‘’Kıydıklarımı sende biliyorsun.Onların hiçbirisi masum değildi.’’ ‘’Tamam baban ve arkadaşları masum değiller hepsi birer para düşkünü kişilerdi ama ya diğerlerine ne diyeceksin tanımadıklarının bile canını alır oldun ben senin küçükken bana dediklerini hatırlıyorum babamdan ve anneme bunu yapmasını isteyenlerden intikam alacağım dediğinde bende kardeşime yapılanların yanlarına kar kalmaması için bir şey dememiştim ama sen başka işlere bulaştın yeğenim.’’Ölü katil, dayısının istediği gibi konuşmasından memnun olarak sözlerine başlar. ‘’Şöyle dayı beni eleştir ya da yaptıklarımı beğen isterim.Ben masumlara kıyıp asalaklar gibi geçinen kötülerden intikam alıyorum ve buna da önce sevdiğim kadın ve beni satan arkadaşım Mert ve sonrasında annemi ölüme yollayan babam ve arkadaşlarından devam ettim ama...’’ ‘’Aması ne evlat söyle aması ne?’’ ‘’Aması şu ki ben yalnız tanıdıklarım kötü sanıyordum meğer hayat kötü dayı ve benim yapacak daha çokça işim alınacak çok can var.’’ ‘’Sen azrail misin ki herkesin canını almaya çalışıyorsun evlat.’’ ‘’Belki de dediğin gibi azrailimdir ve şu an senin canını da almaya gelmiş olabilirimdir ne dersin dayı?Hakan bir anda olduğu yerde donmuş kalmış gibi yeğenine bakıp onun kendisini öldürmeye geldiği düşüncesini beyninden atmak ister.Ama Ölü katil devam ediyordu sözlerine. ‘’Sen söyleyemiyorsan dayı ben söyleyeyim sana neden geldiğimi konuşmak istediğim önemli hususları.’’Hakan ağzından zor da olsa çıkan birkaç kelimeyle yeğenine ‘’Nedir o hususlar.’’der.Ölü katil ise ‘’Seni birilerinin bulmak istemesi desem dayı.’’ ‘’Kim beni istesin ki Engin?’’ ‘’Kim olacak beni bulmak bana ulaşmak isteyen polis celal’in sadık yardımcısı Kamil.’’ ‘’Ne yaptın ki o polis seni çokça istediğinden bana ulaşsın?’’ ‘’Sakat bıraktım dayı.Hayatta bağı olan bir yeri kestim attım gibisinden bir şey iste.’’Hakan yeğeninin iyice çıldırıp tamamen katil ve ölüm makinasına dönüştüğünü düşünerek koltuktan kalkıp kapıya doğru kaçmak isteyerek yeğeninden canını kurtarmak isteyerek koşar.Ölü katil Engin ise birden dayısının yaptığı bu hareketle şaşırsa da dayısı kapının kulpunu tutamadan yetişip dayısı Hakan’ı ayağına attığı tekmeyle yere düşürüp kendisine bakar öylece.Hakan ise yolun sonuna geldiğini düşünmeye iyiden iyiye başlamıştı artık.Ama böyle bir şeyin ölümünün neden yeğeninin elinden geleceğini sormadan da edemiyordu. ‘’Neden beni istiyorsun Engin neden dayının canına kast ediyorsun?’’Engin dayısına sertçe bakmayı sürdürerek ‘’Çünkü polis seni bulursa seni sorgulayıp öyle ya da böyle ağzından beni ve bana ait bazı ipuçlarını alacaktır.’’ ‘’Bırak beni Engin’im dayınım ben senin.Seni hiç ele verir miyim?hem beni seni yıllardır satmadım polise şimdi mi satacağım he?’’ ‘’Ben bu riski göze alamam dayı.’’ ‘’Yapma yeğenim.’’ ‘’Buna mecburum dayı ben artık senin deyiminle tam bir ölüm makinası oldum ve kurbanlarımdan birisi de sensin.’’ Hakan artık sonunun geldiğini ve buradan geri döünüşün de olmayacağını düşünerek dua etmeye başlar.Tam duasını bitirip yeğeninin silahından çıkacak kurşunla hayatının sona ermesini beklerken birden kapının zili çalınır. Bu zille Engin şaşkınlık geçirse de Hakan çokça memnun olarak kurtulacağını yavaş yavaş düşünmeye başlar.Engin sessizce hareket edip dayısına ‘’Şimdi benim dediklerimi yap dayı.’’ ‘’Tamam.’’der. ‘’Yavaşça kalk ve kim o diye seslen bakayım.’’Hakan denileni yapmak için yerden kalkıp sırtına dayanan silahla birlikte kapıya dönüp ‘’Kim o kimdir gece gece beni rahatsız eden.’’diye sorar.Engin ise bir terslik çıkmaması için dua ederken kapının önünde tek başına gelip bekleyen Kamil ses verir ‘’Polis bayım.Sizden bazı bilgileri almaya geldim de.’’Engin gelenin tek kişi olduğunu anlayıp dayısınında polisinde işini bitirmek ister ama polis ısrarla kapıyı tıklatıyordu ve dayısı da ne yapayım diye kendisini zorluyordu.Ne yapacağına klarar veremeyip içine düştüğü kararsızlıktan silahında bulunan kurşunlardan ikisini dayısının kafasına yollayıp dayısının cansız bedeninin yavaşça koridora ve yere düştüğünü görerek çıkar.Kapının önündeki Kamil ise silah sesini duyup içeri de bir şeyler olduğundan şüphelenerek kapıyı zorlayıp kırmaya çalışır.Engin ise dayısına bakıp özür dilese de onu öldürmek zorunda kaldığı için.Ama tehlike daha geçmemişti kendisi için ve polisin birisi kendisini almaya gelmiş ve kapıyı kırmaya çalışıyordu.Önce polisinde kafasına sıkıp rahatlayıp gitmek istiyordu buradan ama polisi öldürmenin erken olduğunu düşünerek silahını beline koyup dayısını koridorda yerde cansız bir biçimde bırakıp yatak odasına ve oradan da yan apartmanın çatısına atlamaya çalışmak için yola koyulup koşmaya başlar. Tam Engin yatak odasının kapısını açıp yatak odasındaki cama yaklaşırken evin giriş kapısı Kamil tarafından kırılmıştı. Kamil kapıyı kırdığı gibi karşısında yerde cansız yatan aradığı adam olan Hakan’ı görüp kendi Kendine der ki ‘’Allah kahretsin Ölü katil benden evvel gelmiş olmalı buraya.’’derken hemen önünde olan kapısı açık yatak odasında camı açıp aşağıya atlayan bir adamı görüp ‘’Daha pek olmamış demek.Seni yakalayıp amirime teslim edip yaptıklarının hesabını soracağım Ölü katil.’’deyip yerinden fırladığı gibi yatak odasına geçer.Oradan da cama gelip aşağıya bakar öncelikle.Baktığı yerden ise gördüğü manzara ise Ölü katilin buldundukları apartmandan daha küçük ebatlardaki bir aparmanın çatısına atlayıp atladığı apartmanın çatısının kapısına gelip apartmanın içerisine girmesiydi.Kamil aşağıya baktığı yerin fazla yüksek olmadığını görerek cesaretini ortaya koyup kendisi de atlar yan apartmanın çatısına.Ölü katil ise bulunduğu apartmanın çatısında bulduğu bir kapıyla kaçışına devam ederken kapıyı açıp gidecekken kendisini almaya gelen polisin ne yaptığını merak ederek arkasına dönüp bakar. Ama gördüğü manzara kendisi için hayrı alamet değildi.Çünkü polis hala peşindeydi ve bırakmaya da niyeti yok gibiydi.Polisin çatıya atlamasını fırsat bilip belindeki silahı çıkardığı gibi çatıya inen polise doğru kurşunlarını yollamaya başlar Ölü katil.Kamil ise çatıya indiği karşılaştığı muhameleye karşı direnip hemen kendisini güvene ve sağlama alacak bir duvarın arkasına saklanır.Ölü katil polisin beklediğinden daha iyi olduğunu anlayarak ateşi kesip açtığı kapıdan apartmana girer ve aşağıya doğru hızla kaçışını sürdürür. Birkaç saniye geçtikten sonra silah sesinin kesildiğini gören Kamil kovalamacısını devam ettirmek için çatıda bulunan kapıya yavaşça yaklaşıp herhangi bir süprize karşı dikkatli olarak kapıyı açar.Ama karşısında kimsecikler yoktu.Çünkü Ölü katil kaçışına devam ediyordu ve bu gece de yakalanmaya pek de niyeti yok gibiydi.Bu yüzden Kamil bu gece işinin daha çok olduğunu anlayıp apartmanın içerisinde kovalamacısına devam eder.Ölü katil arkasına bakmak ve düşüp yakalanmak istemiyordu ama mecburen arkasına bakıp gelen var mı diye arada kontrol ediyordu ve beklediği gibi polis hala peşindeydi ve bırakmayacak gibiydi.Ölü katil hızlı adımlarıyla koşmasını sürüdürüp sonundan üç katlı apartmanın zemin katına gelip apartmanın kapısını açıp dışarıya çıkar. Bu sefer peşinde olan polise süpriz yapmanın tam sırası deyip saklanmaya koyulur bir yere.Kamil ise birkaç saniye sonra aparmanın zemine gelip kapıyı açıp etrafına yakalamak için uğraş verdiği adamın nereye gittiğini anlamaya çalışırken birden karşı tarafta bulunan arabaların arasında birkaç el silah sesi duyulur.Kurşunların kendisini hedef aldığını gören Kamil apartmanın içerisine geçip kapıyı da kapatıp saldırıya karşı pozisyon alır. Ölü katil karşısında zor birisinin olmasından korkmayıp daha da neşelenir kendi kendine ve bunun üzerine kahkahalarını polise doğru atmaya başlar.Kamil ise karşısında nasıl bir düşmanın ve nasıl bir katilin olduğunu ve çatışma sırasında bile pisikopatçı kahkahalar atıp kendisini şaşırttığını anlar.Ama yine de karşısında ne tür bir düşman olduğunun bir öneminin olmadığını düşünüp kendisi de Ölü katil doğru kurşunlarını yollar.Ölü katil kurşunları hoyratça harcarken birden silahında kurşun kalmadığını görüp polise kurşunun bittiğini çaktırmamak üzere yavaşça arabaların arasında tüymeye devam eder. Kamil ise silah seslerinin bir kez daha kesildiğini duyup kapıyı yavaşça açıp dışarıya çıkıp saldırının geldiği yöne doğru bakarken koşar adımlarla bir başka sokağa geçip giden Ölü katili görüp onu fiziksel açıdan görme fırsatı yakalar Kamil.Ama bu gece onu kaçırmamak istediğinden takibe devam ederek peşinden gider Ölü katilin, Kamil.Kovalamaca devam ediyordu iki kişi büyük bir savaş veriyordu hem yorgunluğa hem de karşısındaki düşmana.10 dakika boyunca Ölü katil kaçıyordu Kamil arkasında kovalıyordu.Ve bu kovalamacının sonunda Ölü katil ne yapıp edip bu polisten kurtulmasının gerektiğini görüp ana cadde gibi bir yere çıktığını anlayıp hemen önünden geçen taksiyi durdurup arkasına bakar peşinden gelen polisin durumunu görmek ister. Kamil ise Ölü katilin hemen uzağında bir taksiye binip kaçtığını görüyordu çaresizce.Ve bu durumu görüp olduğu yerde durup dona kalmışcasına Ölü katili ve yaptığını izliyordu.Tam yakaladım amirimi mutlu edecem derken Ölü katil yine bir yolunu bulup kaçıyordu.Bindiği taksiyi ve taksiciyi bulurum öyle yakalattırım diyecekken Ölü katilin onu da sağ bırakmayacağından emin olduğundan Ölü katil kendisine baktığını görüp gözlerini Ölü katile doğru dikip bakar içindeki bütün kinle ve nefretle Kamil.Ölü katil ise bu gece zorda olsa hem dayısını öldürüp kurtulduğuna hem de peşini hiç bırakmayacağını düşündüğü polisten kurtulduğuna sevinerek kin ve nefret dolu gülüşünü polise doğru yaparak taksinin gittiği yönde siluetinin kaybettirip gecenin içine karışıp yine kaçıp kaybolur. Kamil düşmanını kaçırdığına üzülürken çalan telefonla üzüntüsünü unutup kendisini arayan amirine ne diyeceğini düşünerek telefonu açar.Başkomiser Celal iyi haberler duymayı düşünerek Kamil’e sorar. ‘’Ne oldu evlat buldun mu dayıyı ya da dayının evine geldi mi Ölü katil denen pislik?’’ ‘’Dayıyı da evini de buldum.’’ ‘’Sonuç.’’ ‘’Dayı evi zorlayıp kapıyı kırarak girdiğimde yerde cansız bir biçimde yatıyordu.’’Celal duyduklarına şaşırarak yardımıcısına der ki ‘’Eee geldi mi o pislik herif oraya?’’ ‘’Evet dayıyı öldüren o hatta kovaladım bi 10- 15 dakika kadar ama..’’ ‘’Ama yani kaçırdın herifi elinden.’’ ‘’Evet amirim malesef kaçtı bir taksiye binip kaçtı.Özür dilerim.’’ ‘’Taksiciyle ya da taksi durağıyla kontağa geç.’’ ‘’Geçsem ne olur ki amirim adam önüne gelen her engeli ve her kişiyi ortadan kaldırıyor muhakkak onu da ortadan kaldıracaktır.’’ ‘’Yapma evlat ben bu gece senden iyi haberler beklerken sen olmadı diyorsun bana.’’ ‘’Ama yine de pisliği yakından gördüm suratını ve fiziki halini size yaptığı o kötü şeyde suratını gizlemişti.’’Celal duyduğu tek güzel şeyle birlikte ‘’Tamam yarın anlat bana o herifi Kamil ve onu yakalayabileceğimiz bir yol ya da yöntemi de yanında getir.’’ ‘’Peki amirim de dayı ne olacak?’’ ‘’Cesetini aldır bizimkilere de onu da inceleyelim.’’ ‘’Tamam amirim görüşmek üzere.’’ Kamil telefonun kapanmasıyla birlikte ne yapacağını bilemeden 5 – 10 sokak ötedeki arabasına geri döner.Arabasına binip gitmek üzereyken amirinin aramasıyla olay yerine polisler ve ambulansta hemen gelmişlerdi.Kamil görevli polislerle ilgilenip ölen Hakan Güzelyurt’un cesedinin adli tıpa götürülmesini emredip arabasına bindiği gibi önce büroya geçecekti sonrasında amirine adli tıpta biraz olaydan söz edecekti yaşananlardan. Aynı gecenin sabaha karşısı.... Cesetin başında dimdik durup bakıyordu Hakan Güzelyurt’a, başkomiser yardımcısı Kamil.O an ise yanında duran amiri başkomiser Celal tekerlekli sandalyesinde cesetteki tuhaflığı görüyordu.İki poliste bu gece yaşanan saldırı da ölen Hakan’ın bedenine giren kurşunun açtığı derin yaradaydı gözleri. Birden kapı açılır ve içeriye adli tıpta uzman doktor olarak bulunan Mehtap Yıldız iki polisin ve cesetin bulunduğu odaya girer.Mehtap hanım hemen geldiği gibi polislere ‘’Sanırsam bu gece sizi epeyce uğraştıran biri olmuş...’’Başkomiser Celal gözlerini cesetin üzerinden kaldırıp doktor Mehtap’a dönerek ‘’Evet oldu ama elbet elimize düşecek pislik herif.’’ ‘’Pislik dediğinize göre epeyce sert bir katil ve sert bir düşman olmalı.’’ ‘’Aynen öyle sert ve ayrıntılı bir katil.’’ ‘’Geçen getirdiklerimden farklı demişsin doktor arkadaşıma.’’ ‘’Evet bu biraz farklı diğer cesetlere göre...’’Doktor Mehtap hanım diğer cesetlerdeki farklılığı görmek için cesete doğru eğilip bakar dikkatli gözlerle.Birkaç dakika ceseti dıştan bakarak yarayı ve darp izlerini görerek inceler.Ceset Mehtap’a farklı gelmişti.Ve bu farkı görerek geri çekilir cesetten ve tekrar başkomiser Celal’a bakar. Celal ise doktorun ne diyeceğini merak ederek dört açar kulaklarını ‘’Evet dediğin gibi bir farklılık var.’’ ‘’Umarım mantıklı bir açıklaması da vardır bu farklılığın.’’ ‘’Tabi ki de var tıpta açıklanamayan bir şey buldun mu?’’ ‘’Bulmadım hem benim bir şey bulmama da gerek yok doktor hanım.’’ ‘’İyi o zaman sana cesetle ilgili kısa bir açıklama da bulunayım.’’ ‘’Güzel olur bu doktor.’’Mehtap hanım açıklamasına başlarken oda ve ceset etrafında da dolanıp olayı görselliğe de vurar. ‘’Başkomiser Celal bey cesetteki farklılık şu katilimiz tek kelimeyle stil değiştirmiş.’’ ‘’Bu baya kısa oldu doktor.’’ ‘’Doğru kısa ama bunu söylemeden başlayamam söze.’’ ‘’İyi devam edelim o zaman.’’ ‘’Katilimiz önceden yaptığı cinayetlerde ya kafa kol keser ya da sıkabildiği kadar kurşunu cesetin üzerine boşaltırdı.’’ ‘’Şimdi ki fark nedir doktor?’’ ‘’Şimdi artık kesinliği daha da istiyor.’’ ‘’Ne kesinliği doktor kafa kol keserken, zehir kullanırken ya da kurşun yağdırırken kesin olmuyor muydu?’’ ‘’O zamanda kesindi doğru ama katilin şimdi ki isteği mutlak acı ve mutlak kesinlik.’’ ‘’Biraz felsefe yapacağız gibi amirim.’’diye araya girer Kamil.Celal ise yardımcısına dönüp sertçe bir ifadeyi takınarak baktıktan sonra ‘’Sen devam et Mehtap.’’Mehtap doktor, başkomiserin en son cümlesinde sadece ‘’Mehtap’’ kullanması ilgincine hatta biraz da hoşuna gitmişti.Çünkü Mehtap hanım polisleri severdi cinayet ve buna benzer işlerle uğraşmalarından ötürü ve bu yüzden kendisi de doktor olup adli tıpa girmişti.Bu düşüncesini şimdilik bir kenara itip açıklamasına geri döner Mehtap hanım ‘’Yani Ölü katil denilen şahıs tanıdığı ya da tanımadığı kişiler olsun onları öldürürken maktullerinde kendisinin bir zamanlar çektiği acıları derinden duymalarını istediğinden dolayı kurşunlarının üzerine asit sürmüş ya da daha da ileriye gidebilmişse asit kurşunlar kullanıyor olabilir.’’Celal hemen bu sözden sonra yardımcısına dönüp ‘’Olay anında bana da ateş açtı demiştin Kamil kurşunların girdiği yerlerde buna benzer ilginçlikler görebildin mi?’’Kamil olayı ve bu gece yaşadıklarını kısaca düşündükten sonra amirine ‘’Evet beni apartmanın girişinde kıstırıp pusu kurmuştu ve bana 6-7 el ateş etmişti.’’ ‘’Peki duvarda ya da kurşunlar nereye geldiyse orada böyle bir iz var mıydı?’’Kamil yaşadıklarını tekrardan kısaca gözlerinin önüne getirdikten sonra ‘’Evet ben çatışma sonrasında arabamı almaya geldiğimde kurşun izlerine baktığımda kendime siper aldığım kapının camı kurşunlardan kırılmıştı ve kırılan yerlerde erimeler vardı.’’Doktor Mehtap bu duyduğuna çokça sevinip ‘’İşte tamam bu başkomiser.’’ ‘’Ne oldu doktor?’’diye meraklanarak sorar Celal. ‘’Tamam adamımız kurşun direkt asit kurşunu olsa camı kırmadan delip eritip geçerdi.Ama Kamil cam kırıldı sonrasında erime izleri oldu diyor.’’ ‘’Yani doktor.’’ ‘’Yanisi şu ki adamımız kurşunlarına bir yoldan ama hangi yoldan yaptığını bilmediğim yoldan asit sürüp silahına yerleştiriyor.’’ ‘’Ya şarjörü bittiğinde yedek şarjör nasıl sürecek?’’ ‘’Önceden sürüp getirirse ve o yedek şarjör ya da şarjörler küçük bir kapta saklanabilirse olur Celal bey.’’ ‘’Şimdi daha iyi anlıyorum ki Ölü katil dayısına acımadan sıktı ve kendisinin çektiği acıları da o da yaşasına dedi ve dayısına giren kurşun dayısının bedeninde derince kapanmaz bir yara açtı.Ama neden dayısına bunu yaparak böyle bir stili başlatsın ki önceden öldürdükleri de dayısından daha çok suçlulardı ve dayısının Ölü katili küçüklüğünde korumaktan başka bir işi de yoktu.’’Kamil söze girerek ‘’Amirim bence bu Ölü katil artık tamamen insanlığından çıkıp psikopatlar gibi suçlu suçsuz ayırt etmeden işini görüp her öldürdüğüne de acı çektirmek istiyor olabilir.’’ ‘’Haklısın Kamil.Artık daha dikkatli olmamız şart Ölü katile karşı...’’der Celal ve sonrasında bu küçük adli tıp odasında bulunan üç kişi de birbirlerine bakarak ceseti incelemeye devam ederler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Barış Ünlü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |