.ve denizi içime çektim.
dinledim en iç senfonisini
cilveyle oynaşan yakutsu dalgalar eşliğinde
ciğerlerime çektim yaşamın nefesini
bir tütsü esrikliğinde mest
söyleyeceklerim bitmeden
kendimden geçtim
çok zamandır farkında değildim
soluk alıp verişlerimin
sabah erkendi/ akşamsa çok geç
hummalı bir koşuşturmacanın girdabında
dönme dolap sersemliğinde her yirmi dört saat
can/hıraş bir koşu sonrasında
er/geç dinginleşiyor dolu dizgin at
dönüşü olmayan bir yolculuğun yorgunluğu
İlk ağlama sesiyle başlayan hayat
tahammülsüz bir sabra olur arkadaş
dön/ dolaş.
gözlerimizde yaş..
yalancı bir sahibiyet -aslında bizim olmayan-
sonu gelmez doyumsuzlukta keşkelerimiz
hızla geçen zamana yenik seçkilerimiz
ah! yarın geldiğinde bugün hiç olmayacak
bitecek hiç bitmeyecek sandığımız-düşsel saltanat
bir anne sesinin aşılmaz kalesi
nereye kadar
yaşamın acımasızlığına gerer kol/ kanat
yarın belki- çok geç olacak
olur ya yarın olmayacak-
Yaşamak başlı başına bir sanat
] ]