..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Barış Ünlü




13 Ağustos 2010
Ölü Katilin Öyküleri - 10  
10.Öykü

Barış Ünlü


Melekler seslendi ölümlülere ‘’Bir gün gelecek içimizden biri canınızı alıp Allah’a ulaştıracak günahkar ve nurlu bedenleri…Nurlu bedenler cennete erişirken günahkar bedenler yanacaklar cehennem ateşinde bir gün cennete ulaşmayı bekleyerek ama en önemlisi ölüm meleği gibi davrananlar ebediyen yanacaklar cehennem ateşinde bir daha cenneti hiç mi hiç göremeden…


:BAFF:
ÖLÜ KATİLİN ÖYKÜLERİ

10.ÖYKÜ

(Melekler seslendi ölümlülere ‘’Bir gün gelecek içimizden biri canınızı alıp Allah’a ulaştıracak günahkar ve nurlu bedenleri…Nurlu bedenler cennete erişirken günahkar bedenler yanacaklar cehennem ateşinde bir gün cennete ulaşmayı bekleyerek ama en önemlisi ölüm meleği gibi davrananlar ebediyen yanacaklar cehennem ateşinde bir daha cenneti hiç mi hiç göremeden…)
Kendi nefislerine zulmetmiş oldukları halde meleklerin ruhlarını aldığı kimseler var ya ;melekler onlara şöyle derler
‘’Ne durumdaydınız?’’ (Niçin hicret etmediniz?) Onlarda
‘’Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik.’’derler. Melekler
‘’Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!’’derler.İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir.O ne kötü varış yeridir.(NİSA suresi 4/97)
İşte böyleydi Azrail meleği insanların canlarını alırken kendisini Azrailin yerine koyan biri ölümü ve can almayı oynatıyordu ince iplerin üzerinde sessiz ve sedasız.Kimseler ölenin sesini duymadan haykırışlarını işitmeden olağan bir şekilde.Ama gün gelecek o melek rolüne bürünende kaybedecek ve o da ölümü kalbinde tadacaktı gerçek ölüm meleğinin elinden…

Kaçmış kurtulmuştu başkomiser Celal’in yardımcısı Kamil’in elinden Ölü katil.Ama kovalamaca daha sürecekti. O gece kurtulup karışmıştı belki karanlıklara Ölü katil ama en son cinayetinde yaptığı ilginç cinayet yöntemi başkomiser Celal ve yardımcısını daha da yakınlaştırmıştı Ölü katil’e.Ve bu sürünceme içinde atmıştı kendini evine giden yola.
Yağan yağmura aldırmadan düşüncelerinin arasında gömülü kalan Ölü katil birden başını kaldırıp düşüncelerininden bir tanesinde saklı kalan gerçeği görür.O gerçek ki artık kendisi ölümü tattıran bir melek gibi davranıyor ve günahkar bedenlere acılar yaşatarak canlarını alıyordu.Artık tamamen bürünmüş ve azrail meleğinin bedeni gibi gözükür dolaşır olmuştu insanların arasında.
Bu saklı düşüncede saklanıp kalmak yerine yüreğinden hatta bedeninden atmayı planlıyordu.Ama kendisi bir mahkum kaçağıydı ve son beş altı ayda birçok cinayetinde baş zanlısıydı.Geri dönüşü olmayan bir yolda savrulup gidiyordu artık.Bu çaresiz düşünceler arasında önünden geçtiği bir camiiye bakıp içerisinde okunan kur’an’ın seline kapılmaya doğru gidiyordu Ölü katil.Yavaş ve ağır adımlarla caminin havlusuna girip doğruca hiç istikametini bozmadan abdesthaneye gitmişti.Güzelce niyetlenerek aldığı abdestten sonra abdesthaneden çıkıp caminin içine doğru yol alıp camiinin kapısının önünde durup içerideki uhrevi havayı solar içine.
Camiinin içerisinde yalnız başına dua okuyan imamı görerek ayakkabılarını çıkartıp posta kutuları gibi yapılıp sıralanmış ayakkabıların konulduğu yere ayakkabısını bırakıp camiinin içinde derin sessizliğin ortasında yürümeye başlar.İlerledikçe günahlarından arındığını düşünse de Ölü katil.Biliyordu camiinin içinde yürümek ya da camiinin içinde bulunup uhrevi havayı solamak kendisini işlediği büyük günahlardan kurtarmayacaktı.
Aldığı kısa yoldan sonra derin sessizlikte yüksek sesle içten dua okuyan imamın yanına çömelip oturur Ölü katil.İmamın o güzel sesindeki kur’an’ın hoşluğuna kendini bırakıp öylece durup imamın duasını güzel kur’an ayetlerini okumasını dinlemeye kaptırır kendisini.

‘’ - Onlar geride kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya razı oldular ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.
- Fakat peygamber ve beraberindeki mü’minler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. Bütün hayırlar işte bunlarındır. İşte bunlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
- Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.
- Bedevîlerden mazeret ileri sürenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise (mazeret bile belirtmeden) oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem dolu bir azap isabet edecektir.
- Allah’a ve Resûlüne karşı sadık ve samimi oldukları takdirde, güçsüzlere, hastalara ve (seferde) harcayacakları bir şey bulamayanlara (sefere katılmadıkları için) bir günah yoktur. İyilikte bulunan kimselerin (kınanması) için de bir sebep yoktur. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
- Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, “Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum” dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur.
- Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Bunlar, geri kalan (kadınlarla) birlikte olmaya razı oldular. Allah ta kalplerini mühürledi. Artık onlar bilmezler.
- Onlara döndüğünüzde, size mazeret beyan edeceklerdir. De ki: “Mazeret beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayız. Çünkü Allah bize sizin durumunuzu bildirdi. Bundan böyle davranışlarınızı Allah da Resûlü de görecek. Sonra hepiniz, gaybı da görülen âlemi de bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduğunuz şeyleri size haber verecek.”
- Yanlarına döndüğünüz zaman, kendilerini rahat bırakmanız için size Allah adıyla yemin edeceklerdir. Artık onların peşini bırakın. Çünkü onlar pistir. Kazandıklarının karşılığı olarak, varacakları yer de cehennemdir.
- Kendilerinden razı olasınız diye, size yemin edeceklerdir. Siz onlardan razı olsanız bile, Allah o fasıklar topluluğundan asla razı olmaz.
- Bedevîler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
- Bedevîlerden öyleleri vardır ki, (Allah yolunda) harcayacakları şeyi bir zarar sayar ve (bundan kurtulmak için) size belalar gelmesini beklerler. Kötü belâlar kendi başlarına olsun. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
- Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’’

Kur’an’ın Tevbe suresinden bir kısım okuyan imam birden okuduğu işaretleyip kur’an- ı kerim kapatıp taburenin üzerine bırakıp yanında oturup kendisini dinleyen yabancıya ve gözlerindeki günahı görür.Bu tanımadığı yabancının kendisinden bir şeyler bulmak ya da öğrenmek için kendisinin yanına geldiğini sanarak
‘’Buyur evlat Allah’ın evinde gecenin bu saati ne işin var?’’Ölü katil sessizce başını kaldırıp kendisine bakan bu tanımadığı imama günahını anlatmaya gelmişti.Ve bu düşünceler arasında imama bakarak
‘’Sende işlediğim günahları silmeye geldim imam…’’İmam derinden bir nefes alıp ince gülüşüyle karşısındaki yabancıya der ki
‘’Nedir senin adın evlat adını bileyim ki bir şeyler yapabileyim senin için.’’
‘’Engin…’’
‘’Ama ben papaz değilim ki günah çıkartayım evlat ben sadece seni dinler allah’tan sana yardım etmesi için dua ederim tek yapabildiğim budur evlat.’’
‘’Ama bir şeyler yapabilirim dedin ayrıca tabi ki de biliyorum imam efendi papaz olmadığını ama kurtulmak istiyorum günahlarımdan kurtulmak istiyorum kanlı ellerimden.’’
‘’Cinayete mi bulaştın evladım…’’
‘’Evet hem de birçok kişinin cinayetine.’’
‘’Mesela kaç gibi?’’
‘’Sayamacağım kadar çok kişinin vebali üstümde kara bulutlar gibi dolaşır oldu imam efendi.Geceleri artık uyuyamaz öldürdüklerimin yüzlerini görür oldum.’’
‘’Demek o kadar çok derdin var.’’
‘’Hem de ne büyük dert hocam.’’
‘’Dert değil seninki evlat seninki günahın hatta günahların içinde batıp kurtulmanın yolunu bulamayacak kadar zor durumdasın.’’
‘’Kurtulamaz mıyım imam efendi bu dertlerimden günahlarımdan?’’
‘’Kurtulursun belki ama bu ancak tövbe edip işlediğin bu cinayetler için gerçek hayatta yani ahiretten önceki hayatta da bu günahlarının bedelini ödemelisin.’’
‘’Hapis mi diyorsun imam?’’
‘’Evet evlat senin hem tövbe edip ahiretini kurtarman lazım hem de hapse girip bu dünyada da kurtulmalısın ki tamamen huzura eresin evlat.’’
‘’Ben ahireti mi kurtarsam yetmez mi ki?’’
‘’Evlat sadece öbür dünyanı kurtarman yetmez huzura erip tamamen günahlarından kurtulmalısın.’’Ölü katil çaresizliğinin esiri olduğunu düşünerek ne yapacağını bilmeden
‘’Beni kurtar hoca bu günahlarımdan çarem ol düşüncelerimin arasında kaybolup gidiyorum derin boşluklardaki yalnızlıklara.’’
İmam oturduğu yerden kalkarak bu günahkar bedenin düştüğü çaresizlik havuzunda kaybolup gidişine üzülerek camiinin dışına doğru yürümeye başlar.Tek başına kalmanın verdiği şaşkınlıkla yerinden kalkan Ölü katil hiddetli ruhunun verdiği sinirle koşar adımlarla imamın yanına gelip onu kolundan tutup kendisine doğru çekip bakar
‘’Nereye böyle ilacımı söylemeden imam efendi?’’
‘’Seni ben kurtaramam git kendin için Allah’a sonsuza kadar dua et belki o zaman Allah sesini duyarda seni yanına alıp kullarından birisi yapar.’’Ölü katil imamın cesurca kendisinden korkmadan ettiği sözler üzerine bir şey yapamadan Allah’ın evinde Allah’tan af, tövbe dilerken cinayet olmaz diyerek çeker gider hiddetli ruhunun yarattığı sinirde.

Akşam vakitlerinde bir yer…

Başkomiser Celal bu gün evi yerine ofisinde bulunup bu Ölü katil olayını çözmek istiyordu.Ama sorular kafasının içinde büyükçe bir kuyu açıp kendisini orada sonsuza kadar tutacakmış gibisinden zorluyordu. Bu anda yanına gelen yardımcısı Kamil, amirine ve masanın üzerindeki kağıtlara bakarak
‘’Amirim ne oldu da bu saatlere kadar burada kalmayı becerdiniz?’’
‘’Çalışmam lazım Kamil sende biliyorsun aylardır peşinde olduğumuz bir azılı katil hatta Ölü katil lakaplı birisi var.’’
‘’Elbette biliyorum amirim ama siz gidin evinize ben yerinize bu işe odaklanırım.’’
‘’Doğru odaklanıyorsun ama adam hala elimizde değil ve adam hala cinayetler işleyip duruyor bu ailesinden birileri olsun ya da olmasın cinayetlerine her türlü devam ediyor biz yerimizde sayarken.’’Kamil, amirinin sinirlerinin bu iş yüzünden bozulduğunu ve kesin olarak tek düşündüğü bu iş olduğunu anlayarak
‘’Özür dilerim amirim son zamanlarda çok yıprattınız hatta bazı şeylerden ödün bile vermek hatta kaybetmek zorunda kaldınız.O yüzden bu işi bana devredin.’’
‘’Devredemem Kamil bu iş artık benim için bir onur meselesi haline dönüştü.’’
‘’Gayet tabi biliyorum amirim sizin için önemli olduğunu ama bırakın ben halledeyim şu pisliğin işini.’’
‘’Tamam evlat doğru haklısın.’’
‘’İşte böyle amirim.’’
‘’Ben gideyim eve bari sen ilgilen ama bu adamla hele ki şu son cinayetindeki yöntemi daha ayrıntılı çözmeliyiz ve artık bu Ölü katil midir nedir enselemeliyiz.’’
‘’Tabi amirim kaliteli cinayetler çözülmez sanılan şeylerin peşinde de olsa bulacağım onu amirim sizin için.’’Başkomiser Celal, yardımcısının kendisine verdiği moralle iş yerinden çıkıp evinde biraz rahatlamaya doğru gider.Kamil ise amirinin bıraktığı yerden dosyaların arasına


Belli bir süre sonrası polis merkezinde başkomiser Celal’in ofisi…

Dosyaların arasında gömülmüş halde Ölü katil hakkında detaylı bilgileri ufacaıkta olsa bir hatasını, yanlışını bulmaya çalışırken ön tarafta oturup masanın önündekilerle ilgilenen bir polisin telefonu çalar.Polis memuru telefonu açıp ihbarı alıp işe devam edecekken Ölü katil işinde de bulunduğundan ötürü telefonu hemen kendisinin amiri olan Kamil’e yönlendirip bu önemli ihbarı onunda duymasını da ister.Kamil ise polis memurunun kendisine yönlendirdiği çalan bir telefonu her bir şeyin değişeceğini bilmeden açar.
‘’Alo buyurun ben cinayet masası polis memuru Kamil…’’Telefondaki ses ruhani bir hava eşliğinde polis memuruyla konuşuyordu ve öylece devam ediyordu yapacağı önemli ihbara.
‘’Ben ismimi veremem polis bey ama size önemli bir ihbarda bulunacağım.’’
‘’Tabi ki az önce arkadaşıma bulunmuşsunuz o da çok mühim bir şey olduğunu söyleyerek bana yönlendirdi.’’
‘’Evet dediğiniz gibi önemli ruhunu günaha bulamış bir bedeni durdurmanız için aradım emniyet merkezini.’’
‘’Merak ettim bayım şu önemli ihbarınızı.Fazla uzatmadan söylemenizi talep ediyorum sizden.’’
‘’Tabi ki de…Bu gece benim çalıştığım yere gelen birisi çok günah işlediğini ve bunlardan benim kendisini kurtarmamı istedi.’’
‘’Daha meraklandım bayım lütfen devam edin.’’Bu yabancı adam ihbarına ve önemli dediği hususa devam ediyordu.
‘’Benden günahlarımı kurtarmamı istese de ben ona hem bu dünyada hem öte dünyada huzura ermen lazım evlat dedim.’’
‘’Sanırsam siz bir imam ya da papazsınız herhalde.’’
‘’İmamım…günah çıkartmasam da Allah’ın kullarına yardımcı olması için vazifede bulunan biriyim papazlar kadar olmasamda.’’
‘’Bu güzel bir şaka da olsa siz mevzunun sonuna gelseniz bayım…’’
‘’Tabi bu adam birçok cinayette payının olduğundan söz etti beni kurtar dedi ama ben ona hem duanı et Allah’tan af dile hem de hapse girip bu hayatta da o günahından kurtulmaya çalış dedim ama dinleyecek gibi değildi.’’Kamil bu birçok cinayete imza attım sözünü duyarak bunu Ölü katil olabileceğini düşünerek ihbarı yapan kişiye der ki
‘’Bu kişi size kendisiyle ilgili birkaç bilgi verdi mi acaba?’’
‘’Tek bir bilgi o da işinize yarar mı bilmem ama…’’
‘’Evet duymak istiyorum bunu bayım.’’
‘’Engin adı bu.Başka bir şey bilmiyorum.Umarım bulursunuz bu herifi.’’Kamil bir imamın söylediklerini duymazlıktan gelerek az önce duyduğu ‘’ENGİN’’ lafı ile Ölü katilnin gerçek ismininde Engin olmasından ötürü bunun artık kaçınılmaz bir gerçek olduğunu bilerek artık peşinde olduğu adama Ölü katile daha da yaklaştığını anlayarak hemen telefondaki kişiye bir şeyler söylemek isteyerek
‘’Bayım lütfen Ölü katil denen herif nerede onu görebildiniz mi şu an nerede acaba?’’
‘’Şu an nerede bilemem ama eşgalini size verebilirm eğer siz onu önceden işlediğini bir cinayetten sonra görmediyseniz.’’
‘’Hayır görmedik ve bulamadık ama elbet bulacağım eşgalini tam bilemesekte bizimde onun hakkında bildiklerimiz var bayım.’’
‘’Tabi vardır emniyet ve vatandaşı koruma gücüsünüz sizler bizler için.’’
‘’Peki ne zaman gördünüz kaçta karşılaşıp sizinle görüştü?’’
‘’Gece geldi sabah olmadan önce.’’
‘’Ne kadar süreyle muhabbet ettiniz ki bu şahısla?’’
‘’20 kadar bile sürmedi benden sürekli af dilemem günahlarımdan kurtarmamı söyledi.’’
‘’Tamam ama bize bir iz lazım…’’derken olaylar değişmeye akıl almaz yönlere çevrilmeye başlıyordu.İhbarı yapan imam akşam namazından sonra günahkar bir bedenin günahlarından ve yaptıklarından kurtulmaya başlamasını isterken az ötesinde gördüğü iki göz ve yüzle birlikte şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeden çaresiz bakışlarının altında kendisini ölüme teslim edip ruhunun selamete kavuşmasını diler.Bunların arasında telefonun diğer tarafındaki Kamil ise imamın
‘’Artık işim bitti amirim…’’olan son sözlerinden sonra birkaç acı haykırışını duyarak şaşkınlıklar arasında telefon konuşmasının bitmesine bir anlam veremeyerek telefonu kapatıp
‘’Demek şimdi de bir imam ha demek bir imam…seni durduracak bir güç yok mu acaba ya da bu bambaşka kişileri günahsız ruhları neden seçersin acaba Ölü katil?’’diye kendi kendine sorarken yanına gelen ve az önce imamla konuşan polis memuru amirine der ki
‘’Amirim kötü bir şey mi oldu acaba?’’
‘’Olmak da ne kelime az önce konuştuğum imamın sonu geldi.’’Şaşkın gözlerle amirine bakan memur
‘’Ama nasıl amirim daha şimdi konuşuyordunuz ve benimle konuşmuştu ihbarı yapan imam.’’
‘’Evet konuştu ama bu onun son sözleri ve son görüşmesi oldu evlat…’’
‘’Neden ki amirim?’’
‘’Çünkü peşinde olduğumuz Ölü katil nam-ı değer Engin Güzelyurt yaptı yine yapacağını.’’
‘’Bir imam mı şimdi de o imam ona ne yapmış olabilir ki?’’
‘’Belki de şu az önceki konuşmadan ötürüdür.’’
‘’Ama nereden bilebilir ki bunu o?’’
‘’Çünkü arayan kişi onunla gece konuştum dedi ve adını da vermiş ona sanırım gece konuşup adını verdiğin bu tanımadığın kişiyi sende olsan takip ederdin herhalde…’’Ve bundan sonra iki poliste ne olacağını bilmiyordu.

Olay gecesi olay yeri…

İşler olup bitmişti cinayet yine işlemiş ve bir kişi daha Ölü katilin kurbanı olmuştu bu gece yarısında…Ve daha üstünden bir gece geçse de bir gün arayla iki cinayet artık işi çığırından çıkartmıştı polisler için.Kamil ise daha fazla dayanamayıp gördüğü cesetin çektiği acıları düşünerek bir köşeye çekilip amirini aramakla meşguldü.Sonuç yine hüsrandı aslında ama yine de amirini arayıp durumu açıklamak zorundaydı Kamil.
Bu çelişkiler arasında az önce beynine hafızasına yerleşen cesedi de düşündükçe midesinde bir şeylerin iyi gitmediğini düşünüyordu.Neyse diyerek telefonun tuşlarına tek tek basarak amirinin numarasını tuşlar.Amiri ise gece olmaya başlasa da yine de televizyonun başında oturuyordu ve çalan telefonla hatta arayanın yardımcısı Kamil’in olmasıyla birlikte artık yine bir şeyin ya kötü gittiği ya da artık iyiye gideceğini düşünerek açtı telefonu
‘’Ne var Kamil yine kötü haber yine cinayet deme bana…Bak zaten gece haberlerini bekliyorum.’’
‘’Üzülerek de olsa söylemem gerek.’’
‘’Hadi bekletme beni evlat.’’
‘’Amirim bu gün sizin gidişinizden bir saat kadar sonra gelen bir telefonla…’’
‘’Evet.’’
‘’Ölü katilin adının aynısı olan bir kişinin birçok cinayete bulaştım diyerekten bir imamla konuştuğunu öğrendik.’’
‘’Sonuç evlat sonuç?’’
‘’Sonuç şu ki o imamı kaybettik efendim…’’
‘’Demek yine bir kayıp daha he artık bırakacağım gibi bu işi.’’
‘’O da ne demek efendim?’’
‘’Baksana evlat kaç aydır bir şey elde edemedik adam iz bırakmıyor ve sadece adını bilebiliyoruz eşgali bile doğru düzgün yok elimizde.’’
‘’Tamam bunlar doğru olsa da amirim yine de bulacağız o pisliği.’’
‘’Boşver evlat bu işi artık bir başkasına verirler gibi zaten geçen günlerde konuşuluyordu bu bize sadece bir ölüm daha olursa işiniz bitik denildi.’’
‘’Bunu neden daha önce demediniz ki efendim ona göre hareket ederdik.’’
‘’Artık bunun bir gereği var mı sence?’’
‘’Tamam olmasın varsın bizi görevden bu cinayetlerden alsınlar ama biz kendi başımıza karşısında durabiliriz Ölü katilin.’’
‘’Ben bu halimde sende diğer işlere bakmak zorundayken mi evlat?’’
‘’Evet efendim aynen öyle bunu kendi başımıza başarabiliriz.’’
‘’Evlat, Kamil bak biz işin başındayken elimizde fazla olmayan bilgiyle bunu yapamadık şimdi elimize hiçbir şey geçmeyecekken mi alacağız yakalayacağız Ölü katili.’’
‘’Ben hala emniyetteyim amirim sizde öyle…’’
‘’Ben emekliliğimi istemeyi düşünürken mi bunları söylüyorsun.’’
‘’Ne emekliliğinizi mi isteyeceksiniz bunu da şimdi söylüyorsunuz amirim siz benim babam gibisiniz ben sizinle her şeyimi paylaşırken siz neden hiçbir şeyinizi anlatmıyorsunuz ki?’’
‘’Ne yapabilirim Kamil ne olur kızma bana olaylar ani ve hızlı geliştiğinden dolayı durduramadım emniyetin olayları başkalarına verme işini.’’
‘’Ama amirim…’’
‘’Aması falan yok şimdilik vazgeçeğiz ama dediğini yani illegal yollardan bakabiliriz bu işe.Bırakmayacağım bu işin peşini elbet elime düşecek o Ölü katil…’’
‘’Yani illegalde olsa bulacağız onu işten alınsak bile yani öyle mi amirim?’’
‘’Evet dediklerini senin bana kızmana rağmen düşünsemde yapacağız evlat bunu unutma.’’
‘’Tamam amirim bu gece ya da başka bir an bu işi elimizden alsalarda yolumuz kesilse de Ölü katili bulamadığımızdan ötürü yine de sizin için size yapılan için gerekli bilgileri yeni ekipten alıp size ulaştıracağım amirim.’’
‘’Oldu Kamil sen şimdi cinayete odaklan ve benden haber bekle ona göre hareket edeceğiz ben emniyetteki yüksek makamlarla bir konuşayım öyle hallederiz bunu.’’
‘’Tamam amirim.’’diyerek kapatır telefonu Kamil.Ve artık bu işin peşinde resmi bir görevli olarak bulunamasa da amirine yapılanlar uğruna gerekli bilgileri alacağına söz veriyordu az ötede yerde acı bir şekilde ölen imamı görerek.Ve ortalıkta ana baba günü gibiydi ambulanslar, polis arabaları ve de birçok gazeteci ile doluydu etraf bu kalabalığın içinde yalnız kalmış biri gibi polis memurlarının arasında olayla ilgili bilgileri topluyordu Kamil.

Cinayet anı…

‘’İşim bitti artık…’’diyordu imam, Ölü katili gördüğünde.Kaçınılmaz sonun başlangıcını yaşadığını anladığı için polis memuruna böyle demişti.Ölü katil ise serin kanlılığını korumaya çalışarak yatsı namazından çıkıp dayanamadığı için bu günün sabahının öncesinde gördüğü kişiyi polise ihbar ediyordu.Ancak karar verebilmişti ve günün sonunda ancak telefona sarılıp ihbarda bulunmuştu ama o da başına pahalıya patlayacak gibiydi.
Ölü katil Engin ise sessiz adımlarının içinden geçip gelip imamın yanına kadar sokulduktan sonra
‘’Seni Allah’ın evinde öldürmeyeceğim imam ama havlu benim için sorun olmaz uhrevi ortamın içinde bunu yapacak kadar şeytanın ya da azrailin kırbacı olmadım ama sonum öyle olacak gibi.’’
‘’Ama nereden bilebildin ki benim seni ihbar ettiğimi.’’
‘’Birincisi sana adımı ve bazı cinayetlerde bulunduğumu söyledim.’’
‘’Demek bu kadardan çıkardın yani bunu yapabileceğimi.’’
‘’Yoo imam seni bütün gün takip ettim inceden inceye neler yaptığını ne kadar da sade birisi olduğunu gördüm ama sendeki eksik bir şeyi şimdi fark ettim o da sayende oldu demesem yalan olur.’’
‘’Ne eksikliği ki bu ya?’’
‘’Ne olacak ruhun temiz herhangi bir günaha bulaşmadın ama bu günaha bulaşmayacağın anlamına da gelmiyordu ve de gelmedi.Çünkü sende hastalıklı bir ruhsun.’’
‘’Benim öyle halim yok evlat.’’
‘’Doğru belki de yoktur ;ama var.’’
‘’Bunu nasıl söylersin hem de bir imam hakkında da olsa?’’
‘’Söylerim gün boyunca hep iyi niyetli yaklaştın insanlara ama en sonunda gördüm iki yüzlülüğünü.’’İmam gizli bir sırrının olduğunu ve bunu bu yabancının bildiğini düşünerek şaşırmaya başlar yavaş yavaş.
‘’Hiçbir günahın yok imam efendi.Ama seninde ruhunda yanlış giden bazı şeyler var.''
''Nedir ki yanlış giden şey?''
''Ruhun temiz ve insanların ibadet etmesinde yardımcı oluyorsun ama bu gün benimle konuştuklarının özelimizde kaldığını sanıyordum ama sen özelimi sana benim günahlarımdan kurtulmamda yardım etmeni söylememi polislere anlatıyorsun.''
''Ama bu nereden bilebildin hala aklım almıyor genç adam.''
''Doğru senin aklın almayabilir ama bu işte yani cinayet işlemede ustayım ve seni takip etmem gibi buraya boşuan gelmedim.''
''Nasıl boşuna gelmedin buraya gelmende bir amaç mı var yoksa?''
''Elbette var ama benim buraya gelmemdeki tek amaç günahkar olmadığını düşündüğüm birisininde yanlışlar yapabilmesini görmek istiyorum imam.''
''Ama neden beni seçtin ve benimle konuşup seni düzeltmem günahlarımdan kurtarmam için konuştun şimdi bunların hepsi yalandan ibaret mi?''
''Yani kısa ve öz bir yalan.''
''Demek bir şeyleri ayarladın da geldin buraya.''
''Yok ayarlamadım sadece gece bir saldırıdan kaçtım ve buradan bu camiinin önünden geçtim ve ruhumun pisliklerini gerçekten temizlemek istedim senden yardım istedim bu gerçekti ama senden yardımı alıp benden aldığın bilgileri böyle başkalarına aktaracağını bildiğimden seni takip ettim ve öldürmeye geldim.''
''Ama ben sana yardım etmeye çalıştım ve senin hapse de girip tamamen huzura ermeni önerdim ama sen bunu yapmayı denemedin bile.''
''Doğru imam efendi sen böyle dedin ama ben hapse giremem benim bir amacım var ve bende senden bu yolda Allah'tan beni şimdi af dilesem bile ileride de yapacağım cinayetlerden ötürü affedip yanına bir melek olarak almasını istiyorum.''
''Senin aklın neler düşünüp dilin neler söylüyor sen bir insan olarak var oldun melek olamazsın.Hem bu imkansız bir şey ki.''
''Doğru imkansız ben gerçek mana da demiyorum zaten imam.''
''Ya ne manada diyorsun ki?''İmam kızgınlığını giderek arttırmaya başlıyordu Ölü katile karşı.Ölü katil ise sözlerine devam ediyordu
''Ben Azrail gibi olmak ve Allah'ın emirlerine rağmen düzelmeyen ruhları bedenlerinden ayırmak almak istiyorum.''
''Bu olmaz evlat sen sadece bir insansın ve ahirette bu yaptıklarından dolayı eğer sonsuza değin tövbe edip düzelmezsen Allah seni yanına cennettine almayıp sonsuza dekte cehenneminde tutar.''
''Öyle düşünebilirsin ama ben Allah'tan uzaklaşmış bedenlerin ruhlarını kendilerinden koparıp alıp bir nevi Azrail'in görevini insan olarak yapıyorum ve bunu Allah'ımdan ölsem bile sürdürmeyi diliyorum.''
''Artık benden sana söyleyecek söz yok evlat benim canımı hatta tüm dünyadaki insanları öldürsen bile Allah seni sadece cehenneminde sonsuza dek yandırır ve sende keşke deyip haykırırsın.''Bu sözlerden sonra Ölü katil artık imamın yaşamasının kendince gereksiz olduğunu ve Azrail'e benzemek istemesinin önüne koyduğu bir engel olarak görerek silahını belinden çıkartıp imama doğrultur.İmam ise artık korkunun ne olduğunu ne biçim bir piskopatın olduğunu karşısında çözememişti.Ve böylece bırakmıştı kendisini ölümün ellerine.
Saniyeler içerisinde Ölü katilin yeni yöntemi olan asit kurşunlarının yeni hedefi ve yeni kurbanı olmuştu. Kafasına giren tek kurşundan sonra son bulmuştu bu günahsız imamın yaşamı. Ve sonrasında Ölü katil yerde duran cesedinin üzerine yanında getirdiği asit dolu bir şişeyi imamın vücudunun çeşitli yerlerine dökerek günahsız, sade bir ruhu derin keder ve acılara boğarak sonlandırır Ölü katil.
En sonunda ise üzerine dökülen asitlerden dolayı vücudunun büyük bir kısmının yanması sonucu ölen imamın suratına bakıp eğilip imamın gözlerinin içindeki masumiyei süzerek
‘’Kusura bakma be imam senin günahsız ruhunu yerinden söktüm dünyevi hayatını birkaç saniyede sonlandırdım ama bunu yapmak zorundayıdm…’’diyerek sessiz karanlığı içine karışarak uzaklara doğru giderek bu günün sabahından önce tanıştığı imamın canını aynı günün gecesinde kendisini ihbar etmesi üzerine tertemiz bir ruhun yaşamına son vermiş durumdaydı ve artık sadece günahkarların canını alıp onlara acılar çektirmeye çalışacakken artık günahsız bedenlere de musallat olmuş durumdaydı ve Ölü katil artık hiç mi hiç eskisi gibi olamayacaktı.Ve günahkar olsun günahsız olsun her insan Allah’a sığınıp tövbe edecekti yaptıklarından ötürü Ölü katil denen şeytaani katilin elinden kurtulmak için.
Ölü katil artık bir daha hiç ulaşamayacaktı göremediği cennete ve sonsuza kadar yanacaktı şeytana haps olan bedeni.Azrail gibi can alsada bedenlerin yaşamına son verip ruhlarını ötelere ulaştırsa da bu yaptığının bedelini ödeyecekti bizzat kanlı elleriyle…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gerilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölü Katilin Öyküleri - 1
Ölü Katilin Öyküleri - 9
Ölü Katilin Öyküleri - 3
Ölü Katilin Öyküleri - 7
Ölü Katilin Öyküleri - 6
Ölü Katilin Öyküleri - 8
Ölü Katilin Öyküleri - 4
Ölü Katilin Öyküleri - 5
Ölü Katilin Öyküleri - 11
Ölü Katilin Öyküleri - 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yakalım Bedenlerimizi [Şiir]
İçinde Senin Olduğun Sevişmeler [Şiir]
Hayallerdeki Sevişmelerimiz [Şiir]
Toprağa Düşen Yitik Hayatlar [Şiir]
Bir Mezar [Şiir]
Bir Sevda [Şiir]
Aç Kalbini Yüreğime Doğru Güzel Kız [Şiir]
Issız Yürek... [Şiir]
Deniz Gözlüm [Şiir]
Kısa Bir Söz [Şiir]


Barış Ünlü kimdir?

Ben Barış Ünlü. 1990'dan beridir hayatla bir olup yaşayıp gidiyorum. Herkesin yazar olması için destek olmaya ve de kendiminde yeteri kadar hatta yeterinden daha fazlasını yaparak sizlere ve bu siteye üye olan ya da olmayıpta bu sitede dolaşan herkese güzel şiirler, denemeler, öyküler ve de romanlar yazarak sizlere güzel şeyler yaşatmayı umuyorum. Bu yüzden buradayım ve de burada olmaya devam edeceğim. Ben sizlere ve sizin gibi okur severlere açılıp oradan da hayalim olan yazarlık serüvenine katılıp büyük ve adı her daim söylenen hatırda olan bir büyük yazar olmayı hedefliyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
ORHAN VELİ'DEN BAŞKASI ASLA


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Barış Ünlü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.