Ramazanın o büyülü atmosferi ve uhrevi havası çocukluk yıllarımda daha çok etkilerdi beni.İlkokul yıllarımda yarım yamalak tuttuğum orucu ortaokuldan itibaren tam olarak tutmaya başlamıştım.Büyük bir hevesle oruç tutar,iftar hazırlığı yapar yine aynı heyecan ve keyifle orucumuzu açardık.Yıllar geçtikçe o yıllarda duyduğum heyecan ve mutluluk yavaş yavaş yok olmaya başladı ancak büyüklerin “nerede o eski ramazanlar” sözleri kulağımdan hiç gitmedi.Ne vardıki bu eski ramazanlarda,yoksa onlarda benim gibi çocuksu duygularla hissettikleri heyecanı kaybettikleri içinmi acaba hayıflanıp sürekli eski günlere dem vuruyorlardı aslında ne aradıklarını,neyi özlediklerini bilmeden.
Bu mübarek ayın varlığını son yıllarda daha çok hissettiğimizi görüyorum.Bununda en büyük mimarı yerel yönetimler.1985-1987 yıllarında İstanbulda bulunduğum dönemde Ramazanın varlığını çoğu zaman ben bile oruç tutmama rağmen unuturdum.Ancak 1996-2000 yıllarında bu şehirde bazı şeylerin çok değiştiğini gördüm.Otobüs veya metro ile giderken iftar vakti gelmiş ve ezan okunmuşsa hemen şoförün ricası ile gönüllü bir yolcu tarafından dağıtılan hurma ile açılan iftarlar,canlanan sokaklar,yakılan mahyalar,hareketlenen caddeler,durakda bekleyenlere gişeden yapılan ikramlar,bunları görünce trafiğin sıkışıklığına,eve geç gidişime bile kızamıyor bilakis bu sıkıntılı andan tarifsiz bir haz alıyordum.Eğer aktarmalı olarak gitmem gerekiyorsa ikinci otobüse binmek için indiğim durakta beklerken,kurulmuş iftar çadırına uğrar bir hayırsever tarafından hazırlatılmış iftar yemeğini yer daha sonra eve giderdim.Orada bekleyen yüzlerce insanla aynı kaderi paylaşır,yorulur,bitap bir halde iftardan saatler sonra eve dönerdim.Ancak yollarda gördüğüm hareketlilik,akşam ezanı ile ulvi bir güzelliğin çöktüğü İstanbul,o devasa şehir,Ramazanı doya doya yaşattığı içinmidir bilmem,ne trafiğe,ne insanlara,ne de bu güzel şehre kızabilirdim.
Bugün baktığımızda başta İstanbul olmak üzere Türkiyenin pek çok ilinde yerel yönetimlerin çabası ile eski Ramazanlar yaşattırılmaya çalışılıyor.Özellikle Osmanlı döneminin Ramazan eğlenceleri,tuluat tiyatrosu,Karagöz-Hacivat,canlı müzik eşliğinde fasıllar,sohbetler,sandal sefaları,iftar çadırları,geleneksel bazı tatlar insanların iftar ile sahur arasındaki süreci eğlenceli ve hoş bir şekilde geçirmelerine yardımcı olup eski Ramazanlara özlemi en aza indiriyor.Biz yaşadığımız ilde bu atmosferden mahrumuz maalesef ama diğer illerin pek çoğunun bunu doya doya yaşadığını,çocuklarına yaşattığını ve geçmişe özlem duyacak tüm unsurları ortadan kaldırdıklarını görmek güzel.En azında bizler “nerede o eski Ramazanlar”derken, “ne varmış eski Ramazanlarda şimdikiler çok daha güzel”diyebilecek pek çok insan var.
Nerede O Eski Ramazanlar
Ramazanın o büyülü atmosferi ve uhrevi havası çocukluk yıllarımda daha çok etkilerdi beni.