Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid |
|
||||||||||
|
Aslantepe açık hava müzesi oluyor…. Bence geç kalınmış bir proje. Hafızam beni yanıltmıyorsa bu projeden yıllar önce /Malatya Belediyesi eski başkanlardan M.Yaşar Çerçi döneminden bahsedilmişti. (O dönem hızlı(!) bir gazeteci olduğum için açıklamayı bizzat Çerçi’nin ağzında dinlemiştim. Her ne ise; önemli olan ne zaman bahsedildiği değil, projenin ne zaman faaliyette geçmesidir ki; o söz konusu projenin faaliyete geçmesi için kollar sıvanmış hızla çalışmalara başlatılmıştır.) Az önce, bilgisayara oturmadan önce oradan geçmiş, (Aslantepe, yolumun üzerinde olduğu için günde en az iki kez önünden geçerken -istemesem de- geçerim..) son çalışmalarına şahit olmuştum. Ali Fevzi Ağan İlköğretim Okulu (ki bu benim mezun olduğum ilkokulumdur) tarafına bakan bahçede bir inşaat başlatmışlar. Kafeterya (siz; “Kafeterya”nın “K” harfini “C” harfi şeklinde okuyabilirsiniz) İlginç olan ne? İlginç olan nostaljiyi bozmamak için bizim açık hava müzesinin yeni ve ilk olacak yaptırılacak “Cafe” binasını kerpiçle yapacaklarmış. Evet evet yanlış duymadınız düne kadar beğenmediğimiz/horladığımız, yıktırıp yerine betonarme diktirdiklerimiz, şimdi varlığından eser kalmayan o güzelim ilk evlerimizin kerpiçleriyle/beğenmediğimiz kerpiçle yaptıracaklarmış. Hem de şimdi/bu mevsimde (bu gün 3 Ekim 2010) Belki geç kalınmış değil o kadar ama hava yağışlı, yağmurlar yağıyor, koca bir yaz geçti kerpiç döktürülmedi bu havada döktürülen kerpiç ne olur. Ne olacağı besbelli, -oradan geçerken gördüm- tekrar çamura dönmüştü zamansız döktürülen kerpiçler. Her ne ise… Hem anlatmak istediklerim bunlar değildi. Ben bu yazıda sizlere Aslantepe hakkında bilgi verecektim. “Aslantepe” ya da Aslantepe höyüğü Malatya’mızın yeşil ve şirin kasabası Orduzu Belediyesi sınırları içinde… Rivayetlere göre; bu höyük, binlerce yıl üst üste yığılan pek çok yerleşim tabakasından oluşmaktadır. Tarihi verilerle konuşmak beni sıkar ama Aslantepe; M.Ö. 5 bin yıllarından M.Ö 712 tarihindeki asur istilasına kadar şehir olarak varlığını sürdürmüş bir mekân… Daha sonra uzunca bir süre terk edilmiştir ve M.S. 5-6 yüzyıllar arasında, Romalılar tarafından kullanılmış. Ondan sonrası da Bizans nekrapolü (mezarlık) olarak yerleşimini tamamlamıştır. Aslantepe’de ilk kazılar 1930'lu yıllarında Fransız arkeologlar tarafından yapılmıştır. (Aslantepe, çocukluğumun geçtiği mahalle… “Kon tv” gibi dışarıdan gelen bazı yayın organlara rehberlik yapıp tanıtımına katkıda bulunduğum ve ilgi alanımda olan bir mevzuu… Sadede(!) gelelim…) Aslantepe kazı çalışmalarında taş üzerine alçak kabartma ile dekore edilmiş avlu ve giriş kapısının iki yanında iki aslan heykeli ve karşısında devrilmiş bir kral heykeli ile Geç-Hitit Sarayı bulunmuştur. Bu eserler hala Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilendiği söylenilmektedir. 1961 yılından günümüze kadar devam eden ve İtalyan ve Roma “La Sapianz Üniversitesi“ arkeologları tarafından yapılmakta olan kazılar, Aslantepe’nin tarihini daha erken dönemlere taşıyarak önem kazanmasını sağlamıştır. Höyükte yapılan kazılar sonucunda M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray M.Ö.3600 - 3500 yıllarına ait bir tapınak ve binlerce mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunmuştur Elde edilen bu verilere dayanarak, Prof. Dr. Marcella Frangipane gibi yetkililer; “Aslantepe, aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkezdir.” demişlerdir. “Prof. Dr. Marcella” dedim de… Marcella, (gazetecilik dönemimde kendisiyle yaptığım bir röportajda) İtalyan La Spienza Üniversitesi Öğretim Üyesi olduğunu öğrenmiştim. 1976 yılından beri Aslantepe kazı çalışmalarının başında ve kazı başkanlığını yapıyor. Kendini işine adamış Prof. Dr. Marcella Frangipane… Prof. Dr. Marcella baştan beri buranın açık müze olmasını istemişti. Kendisiyle yapılan bir röportajda Aslantepe’nin açık müze olması hakkındaki görüşlerini belirtirken; “Müze, Malatya için ve dahası dünya için çok önemli. Çünkü burada bütün medeniyetleri Akdeniz, Anadolu ve Önasya'yı bulabiliyoruz. Çok önemli bir bina var burada. Bu bina aynı zamanda saray, burada ilk devlet sisteminin başladığını görüyoruz. İçerisinde tapınak, depolar ve avlusu var. Ayrıca tüm binalar da duruyor. Duvarları 2 - 2,5 metre yüksekliğinde. Duvarlarında resimli sıva var. Elbette burası Malatya Aslantepe için önemli ama dünya açısından da çok önemli bir yer.” şeklinde önemli bir açıklamada bulunmuştu. Prof. Dr. Marcella bunu yalnız burada dilendirmiyor, aynı şeyi yabancılara da söylüyor. Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nde bilim adamlarına ‘Anadolu ve Devletin Doğuşu’ başlıklı bir brifingde; “Bilinenin aksine ilk medeniyet Mezopotamya’da değil, Anadolu’da kurulmuştur.” diyerek iddia etmişti. Prof. Marcella bu konuda çok iddialı. Yeryüzündeki medeniyetin kaynağının, tarihçilerin iddia ettiği gibi Mezopotamya olmadığını söyler. Prof. Dr. Marcella, yeryüzündeki medeniyetin kaynağının Anadolu olduğunu savunur. İtalyan arkeolog Prof. Dr. Marcella Frangipane, bilim adamlarını bu konuda ikna etmeye çalışır. Malatya’nın güzel Orduzumuzun Aslantepe Höyüğü’nde çalışmalar yapan Prof. Marcella bulduğu eserlerin; ilk medeniyetin Anadolu topraklarında kurulduğunu kanıtladığını söyleyerek Aslantepe’de bulduğu kılıçlar ve saray, dünyada bulunanların en eskisi, olduğunu söyler. İlginçtir ama bu bulgular, tarih kitaplarında yer alan ve bugüne kadarki tüm kabulleri çürütüyor. Yani demek istiyorum ki, Prof. Marcella’nın ‘Anadolu ve Devletin Doğuşu’ başlıklı brifingde söylediği gibi Aslantepe dünyanın ilk aristokrat şehri, olarak kabul edilmelidir. Hasılı kelam, Prof. Frangipane’nin Aslantepe’nin açık müze olması rüyası gerçekleştiriliyor. Aslantepe’nin açık hava müzesi haline getirilmesi için daha önce çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar Malatya Belediyesi tarafından kitapçık haline getirilip 22 sayfadan oluşan bu kitapçıktan 3 bin adet basılmıştı Tüm bu çalışmalar bu gün meyvesini vermeye başladı. Zamansız da olsa kerpiçler döktürülüyor, höyüğün etrafı taş duvarla korunmaya alınıyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |