Büyük insanlar tanıdım. Takibi küçük ve zavallı insanlarda. Tek ortak noktaları bedenen insan olmalarıydı, tıpkı benim gibi elleri, kulakları, dudaklarının aralarından çıkan sözcükleri, benim baktığım yere bakıp benim gördüklerimi göremeselerde önlerini görebildikleri gözleri… birde kimsenin göremediği ruhları vardı. İnsanı insan yapan temel özelliklerden birisi değilmidir insanın ruhunun olduğunu bilmesi. Bedeninin ihtiyaçlarını karşılasada insan, ruhun ihtiyaçları gün ve gün büyür. Bazende vicdanımız vardır. Bazende arzularımız, düşlerimiz, hayallerimiz, hedeflerimiz. Her ne kadar basit ve sıradan bir insanda olsak sahip olduklarımızı listesi hiçte küçümsenemeyecek kadar çoktur.
Bazen koca bir sıfır olduğumuzu hissettiğimiz anlar olabilir. Şu anda benim olduğum gibi. Evet kocaman bir sıfır’ım şu anda. Kendimi dünyadan soyutlamış. Çalan müziğin sesi her ne kadar yüksek olsada duymadığım, duysamda şarkının ne müziğini nede sözlerini bir sonraki parça başladığında hatırlamadığım, gelip geçiçi bir andayım işte. Şu an dünyada yokum sanki veya dünyada benden başka kimse yok. Bu kötü bir durumu acaba? Olmaması gereken, yaşanmaması gereken bir zamandamıyım şu an acaba? Evet bir zaman gezgini değilim ama istediğim zaman zamanı durdura bilirim. İmkansız değimli?
Bazen sorular sorulur. Bazen hayaller kurulur sorular olmadan. Dünya döner yıldızlar yerinde kalır. Bir anahtardır aslında her yeni doğan güneş yaşam kapısında. Bütün soruların bir doğru anahtarı vardır aslında oda ölüm. Soruları cevaplamak için ölmeye gerek yok elbette. Yaşarken ölmek tabiri bunın için söylenmiş sanki. Evet bazen yaşarken öleceksiniz, zamanı durdurup bütün sorularınıza bir cevap arayacaksınız. Kendinize zaman ayırıp, zamanda kaybolacaksınız. Bu o kadarda pahalı bir şey değil aslında. Odanınız kapısının kapanmasıylada başlaya bilir bir halk otobüste onlarca insanın arasında o gürültü ve sıkışıklıktada olabilir. Şimdi gözlerinizi kapatabilirmisiniz pc yi kapatmadan veya dinlediğiniz şarkıyı duymadan dinlebilirmisiniz. Bir bunalımlar içinde belki denerim demeyin ve bunu sizde bir deneyin. Göreceksiniz ki yüzlerce farklı soruyu sizde soracaksınız, belki bir biri ile hiç alakalı olmayan konularda ardı ardına onlarca soruyu sıralayacaksınız. Belki bir cevap bulamayacaksınız ama unutmayın zaman durmuş olacak sizin için ve herkez yaşlanırken siz genç kalmış olacaksınız.
:: Ellerinize, yüreğinize, kaleminize sağlık. |
Gönderen: Didem Duruöz / , Türkiye
|
4 Şubat 2011 |
|
| Tanıtımdaki sorunuza nacizane yanıtım; ruhun sessiz çığlıkları.İnsanları büyük ve küçük insanlar olarak nitelemişsiniz, ancak onları neden bu şekilde grupladığınızı belirtmemişsiniz. Bu sıfata takılınca kendimin büyük insan mı, küçük insan mı olduğumu düşündüm. Yaptıklarımı düşünürsek, küçük insan sayılırım sanırım.Bir sözümle, bir davranışımla bir insanın yüzünü güldürebildiğim, ya da her hangi bir yolla duygularına tercüman olduğumu öğrendiğim anlarda da büyük insan olduğumu düşündüm. Aslında büyük de küçük de birçok benzer sıfatlar gibi içi çok dolu sözcükler, ben işin içinden çıkamadım, ortalama- sıradan, içinde hem büyük şeyleri hem de küçük şeyleri barındıran bir insan olduğum fikri ise en sıcak geleni oldu bana. Ruhun varlığını kabul etmek de yetmiyor bazen, onu koruyup, kollayabildikçe, isteklerini duyabilip, göz ardı etmedikçe kıymetini bilmiş oluyor insan. Ruhumuz içimizdeki çocukla el ele verip ağlıyor bazen ve biz çoğunlukla kulaklarımızı tıkıyoruz onların sessiz çığlıklarına. Fark edip tüm zorluklara rağmen onların yanında olmayı seçtiğimiz zaman ise kalbimiz kuş gibi hafifliyor, üstümüzden ağır bir yük kalkıyor, yeni bir yükü sırtlanıncaya değin huzuru ve mutluluğu içimizde taşıyoruz. Vicdan, arzu,düş, hayal ve hedef, her biri öyle derin konular ki bir içine girersem çıkamamaktan korkuyorum. Kendinizi şu anda koca bir sıfır olarak hissettiğinizi belirtmişsiniz. Yanılmıyorsam bilgisayar programlama dilinde 0 ve 1 ler geçerliydi.Çok alakasız ama bu bana birden ekg grafiklerini hatırlattı, inişli çıkışlı kalp ritmlerini.Hayatın ve hatta kendi zihnimizin kalbimizin, ruhumuzun da birler ve sıfırlar ile inişleri çıkışları yaşadığını düşündüm.Önerdiğiniz gibi kendimle başbaşayım şu anda, ara sıra bunu ben de yaparım çoğunlukla bir duygu yoğunluğunun ardından bu ruh halini yakalarım.Bunun kötü ve imkansız bir durum olduğunu düşünmüyorum, bence bu bir farkındalık hali ve tercih meselesi, sanırım anlam arayışı da bu halin sebeplerinden biri. Hayaller ruhumuzun sesidir bence, bize anlık da olsa mutluluğu yaşatırlar, hatta bazen yaşama şevkimizi arttırırlar.Kimsenin elimizden alamayacağı en değerli hazinemiz ve en büyük gücümüzdür onlar.
Sorular soru olarak kaldıklarında da değerlidir demişti,bir yorumunda Sayın Ömer Faruk Hüsmüllü, yazınız bana bu cümleyi hatırlattı.Soru sormanın, insanın gücünü kendine karşı yükselttiğine inanıyorum.Bir zincirin halkalarının birleşmesi gibi sorularında hayatı anlamlandırmada önemli olduğunu düşünüyorum.Bu güzel yazınızla ve çağrınızla, anımsattığınız ve düşündürdüğünüz için teşekkür ederim.Sevgi ve Saygılarımla.Didem
-------------------------------
Teşekkür ederim Didem hanım bu güzel yorumunuz için.
Saygılar bizden efendim. |
|