..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünya hayal gücünün tuvalinden başka birşey değildir. -Henri David Thoreau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > M.Nazım Güler




7 Aralık 2010
Bally'cilerin Hali ve Yöneticilerimizin Duyarsız Ahvali  
M.Nazım Güler
Peki ne olacak bu ilçenin hali; ne olacak bu çocukların durumu? İlçe de, çocuklar da sahipsiz olmuş olmuyor mu? Bunları, şimdi kendimize dert edinmezsek, yarın hepimizin başına dert açacaktır. Hiç kimse bu konuya duyarsız kalamaz veya kendini sorumsuz göremez. Bu güzelim ilçe hepimizindir ve hepimiz çare aramakta ve çözüm üretmekte sorumluluk duymalıyız.


:AHCA:
BALLY'CİLERİN HALİ ve YÖNETİCİLERİMİZİN DUYARSIZ AHVALİ

Kızıltepe ilçemize, köylerin boşaltılması vb. nedenlerle gelen göç sonucunda, ilçemizin nüfusu hızla çoğaldı, adeta nüfus patlaması yaşadı diyebilirim. Bu, beraberinde çarpık şehirleşme, kültürel yozlaşma ve ahlaki bozulmayı getirdi.

Önceleri, köylerinden topluca kaçıp gelen insanlarımız, en yakın akrabalarının evinin üzerine taşınıp, sıkıntılar yaşadılar ve yaşattılar. Köylerinde, tarla, bağ- bahçe veya sürü sahibi iken, ilçeye gelip beş parasız olarak, bilmedikleri bir sosyal ortamda işsiz ve çaresiz kaldılar. Küçücük çocukları, okullarını okumak yerine, kundura boyacılığı, kâğıt mendil satıcılığı, tablada sebze satıcılığı, vb. kimi ayak işlerinde çalışmak zorunda kaldılar. Bunu bile yapamayanlar oldu. Ekmekleri, aslanın ağzına düştü ve kendileri ailece çaresiz kaldılar.

Okumak isteyenler de kimi problemler yaşadılar; geldikleri okullarının alt yapıları kenttekilerden daha geri olduğundan, derslerini anlama ve konuları kavramada sorunlar yaşadılar.. Derslerinde başarı gösteremeyince de, başka şekilde kendilerini göstermek istediler bilinçsizce. Köy- kent kültür çelişkileri de eklenince, çocuklarda olumsuz etkileşimler oldu. Kimi çocuklar, hırsız şebekesi, bally çekici ve çakmak gazı bağımlısı çocuk çetelerinin arasında buldular kendilerini, onlara takıldılar. Onlar gibi olmaya başladılar. Bunların sayısı gün geçtikçe çoğaldı.

Bu durumların oluşmasında devletin, yönetsel; belediyelerin, hizmetsel yanlış ve yetersizlikleri olsa da bu yazının konusu bu değildir. Önemli olan, çeşitli ve malum nedenler sonucunda ilçemizin kimi sosyal problemleri olmuştur ve bu problemlerin başında, geleceğimizle ilgili umut bağladığımız çocuklarımız, gençlerimiz ve onların yaşadığı acınası kötü durumları gelmektedir.

İlçemizde, şehir planlaması ve çevre dizaynı gereğince aile parkları yapılmıştır. Bu tür parklar, şehrin çehresini değiştirirler; şehre ayrı bir güzellik katmaktadır. Ancak, ne yazık ki aileler, bu parklardan yararlanamamaktadır. Neden? Çünkü, bu parklar yapılmış ve kendi başlarına bırakılmışlardır. Bu parkların rutin bakımları ve en önemlisi de ortam güvenliği sağlanmalıydı. Bu yapılmayınca ortam, bally ve çakmak gazı çeken bağımlı çocukların mekânı haline geldi. Gece saat 22.00’den sonra, bırakın aileleri, koca adamlar bile, bu parkların içinden geçemiyor artık. Kaldı ki, parklarda oturmak büyük risk haline gelmiştir. Kızıltepe’nin bütün parklarında ve mezarlıkları içinde, bu yitik çocuklardan her gece görmek mümkündür. Daha geçenlerde, bir yaşlı-başlı adamı öldürdüler. Ve daha öncesinde, çakmak gazı çekmenin sonucu bir genç yaşamını yitirmişti.

Peki ne olacak bu ilçenin hali; ne olacak bu çocukların durumu? İlçe de, çocuklar da sahipsiz olmuş olmuyor mu? Bunları, şimdi kendimize dert edinmezsek, yarın hepimizin başına dert açacaktır. Hiç kimse bu konuya duyarsız kalamaz veya kendini sorumsuz göremez. Bu güzelim ilçe hepimizindir ve hepimiz çare aramakta ve çözüm üretmekte sorumluluk duymalıyız.

Bu sorunların çözümü aslında zor değildir; bir kent konseyi oluşturulursa ve tüm ilgili kurumlar koordineli çalışarak veya her kurum ve kuruluş kendi alan ve sorumluluğunda özel çaba göstererek soruna ciddi olarak eğilirlerse birkaç aylık çaba sonucunda sorun çözülebilir. Bu çocuklara bir Rehabilitasyon Merkezi açılır; Kaymakamlık, Belediye, Emniyet, Müftülük ve Sağlık Kuruluşları ortak çalışma ve işbirliğiyle bu çocukları topluma kazandırılabileceği gibi, olası yeni çocukların bu batağa düşmelerini de önlemiş oluruz.

Bu sorun bağlamında, İlçemizin bu acı ve acil durumundan, İlçe Kaymakamı, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, tüm okul yöneticileri, İlçe Müftülüğü ve bütün Cami İmamları, bütün Mahalle Muhtarları ve bütün Öğrenci Velilerinin haberi vardır; kimileri, ya görüp tanık olmuşlardır; ya da duymuşlardır. Bu kurum, kuruluş ve kişilerin hepsi, idari ve yönetsel makam ve durumları oranında bütün bu gelişmelerden sorumludurlar ve vebal altındadırlar. Konuya müdahil olmadıkları ve durumun bu seviyeye gelmesine seyirci kaldıkları için.

İlçe Kaymakamı Sayın Erkaya Yırık, görevinde yeni sayılsa da, durumdan haberdar olmuştur. İlçe mülki amiri olarak, gerekli yerlere emir verip, tüm kurum ve kuruluşları harekete geçirebilir. Olanları, olay yerlerinde görüp, şimdiye kadar neden ihmal edildiğini de sorgulayarak, yeni köklü çözümler dayatabilir.

İlçe Emniyet Müdürlüğü, şimdiye kadar gerçekleşen tüm bally çeken, çakmak gazı bağımlısı, hırsızlık vb. çocuk yaşta adi çetelerin vukuatlarını incelemelidir. Şu ana kadar hiç mi vukuatları olmadı veya olduysa neden hala çözümsüz kalıyor, bunun kendi paylarına düşen neden ve gerekçelerini sorgulayıp konuya en ciddi şekilde eğilmesi gerekir. Eskiden, düzen bozuktu (Ergenekon vb. yapılanmalar nedeniyle) teşkilat töhmet altındaydı; halktan nerdeyse herkes, kimi polislerin, hırsızlar vb. çetelerle işbirliği yaptığını varsayıyordu; dolayısıyla tanık oldukları olayları dahi bildirmenin anlamsız olduğunu düşünüyorlardı.

Şimdi, dönem değişti ve devlet teşkilatları yavaş da olsa temizleniyor. Onun için, polis teşkilatı, halkın “öcüleri” olmadıklarını; aksine, halkın güvenebileceği “güvenlik güçleri” olduğunu ispatlamak için çok çaba sarf etmeleri gerekiyor. Yaşanmış tatsız olaylar ve nazik dönem sonucunda, ne yazık ki, halkımızın güvenlik güçlerine güvenleri sarsılmıştır. Son dönemlerde olumlu (demokratik açılım vb.) gelişmeler sonucunda, ilişkilerde iyileşmeler olsa da, hâlâ ideal seviyeye gelmediğine inanıyorum. Bu çetelerin tespiti konusunda teşkilatın elindeki veriler ve bulgular, o çocukları tedavi ve rehabilite etmede ve sorunun çözümü açısından çok önemlidir.

İlçe Müftülüğü, özellikle Cuma vaaz ve hutbelerinde, taziye yerlerinde, ilgili imam-hatip kadrolarıyla, halk arasında, bu konuda telkinler yaparak, halktan kimselere dini sorumlulukları hatırlatılıp bu yönde çözüme katkı yapacak bilinçlendirmeler yapılabilir.

Milli Eğitim Müdürlüğü, tüm okul yöneticileriyle işbirliği yaparak, okuldaki bu tür eğilimleri olan çocukları varsa, tespit edilerek; okula velileri çağrılarak, çocukları hakkında onları da bilgilendirmeli; onlardan, birlikte çözüm konusunda yardımları ve katkıları istenmelidir. Gerekirse ve doğru görülürse bu sorunlu çocuklar, tedavi ve rehabiliteleri sağlanıncaya kadar, okuldan uzaklaştırılabilirler.

Sağlık Müdürlüğü, hastane ve sağlık ocaklarıyla birlikte, çocukları tedavi ve rehabiliteleri konusunda gerekli kadro ve ekipman desteğini sağlayabilirler.

En duyarlı olmak zorunda olması gereken ve yerelden sorumlu kurum olan Belediyeye daha büyük görevler düşüyor:

Bir kere, bünyesinde park ve mezarlıklar müdürlüğü veya amirliği olmak zorundadır. Bu parklar, aileler ve dolayısıyla halk için yapılmıştır. Oysa, halk ve aileler geceleri parka yanaşamıyorlar bile.. Park içinde kafeteryalar açılabilir ve işletmeleri için tanıdık, bildik ve güvenilir kimselere verilebilir. Ayrıca, sabit görevli güvenlikçiler veya belediye zabıtaları parkın güvenliğini sağlayabilir; ihtiyaç duydukça emniyet kuvvetlerinden de yardım alabilirler.

Geceleri, belediye zabıtalarıyla, parklar ve mezarlıklara rutin kontroller yapılıp, buraları, artık güvenli yerler haline getirilebilmelidir. Sıkı denetimlerin olumlu faydalarının olacağı kesindir.

Açık söylenmesi gerekirse, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları, halka gereken özeni göstermiyorlar ve onların dertleriyle dertlenmiyorlar. Bu halk, bu belediyeye oy verirken, “kendimize oy veriyoruz” mantığıyla hareket etmişken, belediye yetkililerinin bu halka karşı daha duyarlı olmaları gereklidir. Belediyeyi temsil eden partinin, gençlik kolları, kadın kolları görevlerini hakkiyle yerine getirselerdi ve bizzat belediyenin halkla ilişkiler birimi, gereken organizatörlüğünü yapabilseydi, çocuklar, bu hale gelmezlerdi ve sayıları bu denli çoğalmazdı. Bu konuyu belki gündemlerine bile almamışlardır. Eğer varsa, en azından ben böyle bir çalışmayı duymadım. Üç dönemdir yapılan her türlü ihmalin açığını kapatmak için, çok duyarlı ve sorumlu davranarak konuya ciddiyetle eğilmeleri lazımdır.

Sivil Toplum Kuruluşları da, niye sessiz duruyorlar anlayamıyorum. Bu kuruluşlar, basın mankeni ve demeç verme temsilcileri midirler ki? Sivil Toplum kitleleri, sorumluluktan kaçtıkları için mi, aralarından öylesine mi temsilciler seçiyorlar; yani, böyle önemli konularda kendilerini harekete geçirmek için değil midir yoksa? Bu kuruluşların, asil ve yedek üyeleri ve diğer birim sorumluları tek bir araya gelseler, bu sorunu, birkaç haftada çözebilirler. Demek ki her şey formalite olup, sivil kuruluşlarda herkes lütfen görev almışlar (veya lütuf diye görev verilmiş); yoksa bu ne duyarsızlıktır ki, almış başını gidiyor. Dinamikleri olmayan ve kitleleri, lütfederek, sadece oylarını kullanan duyarsızlar yığını siviller midir acaba?

Şimdiye kadar, bu sorunlu çocuklar, barınmak için veya buluşmak için parkları ve mezarlıkları seçmişlerdi ve düştükleri ruh hallerinden dolayı etrafa zarar veriyorlardı. Şimdi, Liselerin önüne gelip kızları rahatsız etmeye başlamışlar. Özellikle Teknik Kız Meslek Lisesi öğlencilerinin paydos saati akşam karanlığına denk geldiği için, kız öğrencilerini taciz edip rahatsız etmeye başlamışlar ki, bu çok vahim bir durumdur.

Öncelikle bu lisenin okul aile birliği ve okul yönetimi, 1240 kız öğrencinin tüm velilerine birer yazılı davetiye yollayarak, onları “Acil Veliler Toplantısı”na çağırıp, ortak kararlar çıkartılarak, ilgili her yere, ortak imzalı dilekçelerle müracaatlarını yapıp, acil müdahale talebinde bulunmalıdırlar. Acilen önlem alınmazsa ve gerekli güvenli ortam sağlanamazsa, aşiretlerin raconu ve törelerin gazabı ilçede musibetlere yol açabilir. Çünkü, her şeye rağmen ilgisizlik ve duyarsızlık sürecek olursa, iş başa düşecektir.

Sorumlu idari ve diğer ilgili kuruluşlar, eğer bu konuda görevlerini yapmazlarsa, öğrenci velileri ve halk, insiyatifi ellerine almaya mecbur kalacak ve o zaman ne devletin ve ne güvenlik güçlerinin ve ne belediyenin halk nezdinde bir anlam ve önemi kalır.

Ayrıca, “Haydi kızlar okula” vb. teşviklerle aileler, kızlarını okula yollamayı zar zor benimsemişlerdi... Şimdi, bu tür korku ve endişelerle aileler, tekrar kızlarını okutmaktan vazgeçerlerse, bir daha onları ikna etmek de mümkün olmayabilir.

Aslında adı geçen kişi, kurum ve kuruluşların sorumluları, her gece saat 22.00’den sonra, birlikte veya sırasıyla nöbetleşerek, ailelerini de yanlarına alarak, bu ilçe parklarını ve mezarlıklarını dolaşarak gezinti yapmalılar ki, durumun vahametini bizzat görüp, yaşamalılar ki, tehlikenin derecesini fark edebilsinler. Yoksa bu duyarsızlık ve umarsızlık sürüp giderecektir.

Beyler ve bayanlar, geleceğimiz emanet edebileceğimiz bir gençliğe sahip olabilmemiz için, çocuklarımızın huzur ve saadeti için, bu soruna herkes, her yerde ve her sohbetlerinde değinmeleri ve çareler üretmek için fazla mesai harcamaları gerekir. Hiçbir şey için henüz geç değildir. Sorunlu çocuklar için tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi kurulmalı ve bu sorunlu ve madde bağımlısı çocukları buraya alıp topluma kazandırmamız gereklidir. Ve onlara yenilerin eklenmemesi için her türlü çaba ve özeni göstermemiz lazımdır. Çünkü çocuklarımız, geleceğimizdir ve onların böyle hoyratça yitip gitmelerine seyirci olamayız.
Selam ve sevgiyle kalın.

M.Nazım Güler
info@mnazim.com
http://www.mnazim.com/konu-bally-cilerin-hali-ve-yoneticilerimizin-duyarsiz-ahvali-846.html



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ev Bir Okuldur; Eğitim, Oradan Başlar!.
Bölgede Okuyan Çocuklarımız ve Sınav Maratonları
Unutmayalım ki Öğrencilerimiz, Geleceğimizdir!.
İki Dil Fobisi ve Bölünme Korkusu
Gençliği Harcayan ve Tüketen Diziler

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sadece Yazmak, Yazarlık Mıdır?
Bu Ülkede Barışı İsteyen Var Mıdır?
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandır!
Hatip Dicle Olayı, Açılıma ve Çözüme Çomak Sokmak Mıdır?
Demokratik - Kürt Açılımı Nereye Kadar?
Kendi İrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Kocaman Bir Asır Heba Edildi; Neden veya Kimler İçin?
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarışı Başlayacaktır!..
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair
Bilge Köyü Vahşetinin Gerçek Sorumluları Kimlerdir?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yüreğime Lehimliyorum Seni [Şiir]
Veda Edemem! [Şiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Şiir]
Seni Arıyor Gözlerim [Şiir]
Dağlar Yüreğimi, Bu Dağlar! [Şiir]
Esirin Olmuşum [Şiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Şiir]
Sende Buharlaşmaktayım [Şiir]
Ben, Kendim Olmak İstiyorum. [Şiir]
Zor Kabulleniriz [Şiir]


M.Nazım Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Şiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasındadır. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparım. .

Etkilendiği Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahını almayayım.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.Nazım Güler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.