..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kitabının bir kopyasını gönderdiğin için sağol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceğim. -Moses Hadas
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Hulki Can Duru




16 Şubat 2011
Koçan Devrimi (!) ve Postmodern Saksofon Demokrasisi  
"Halk değişiklikten bir şey kazanacağını sanarak seve seve yönetici değiştirir" Machiavelli

Hulki Can Duru


Liberal anamalcı ekonomilerde yöneticilerin başarılı olup olmamasından çok saksofonu kimin en iyi çaldığına bakılır. Çünkü böylece hem yeni umutlar ve beklentiler tazelenir, hem de esas patrona daha büyük bir iştiyakla sakso çekeceklerin önü açılır !


:BCJF:
Fransa’nın en saygın gazetesi “Le Monde”a göre Mübarek’in yerine gelen ve 1995 yılından beri Genelkurmay Başkanı görevini sürdüren Orgeneral Muhammet Tantavi, ABD ve İsrail’in has adamı. Tantavi 1967 Altıgün ve 1973 Yom Kipur savaşlarında yer alıyor . Ancak, orta kademe subaylara göre Tantavi “Mübarek’in köpeği” konumunda.

Sivillere göre ise Tantavi geçiş döneminin yöneticisi, sürekli başta kalmayacak. Ama demokratik reformlar uygulanmaya konmazsa rüya sona erebilir. Müslüman Kardeşler örgütü parti kurmak istiyor ve seçimlerde en güçlü taraf görünüyor. ABD Mısır ordusuna her sene 1.3 milyar dolar veriyor. Bu geçiş dönemi uzarsa ordu bölünebilir. (13 Şubat 2011 tarihli “Le Monde” gazetesinden derlenmiştir)

İmdi, cahil cühela taifesi öğrensin diye bağıra bağıra tekrar söylüyorum: Her isyan, her ayaklanma devrim değildir molla! 31 Mart gerici kalkışması, etnik isyanlar, Şeyh Sait ayaklanması devrim miydi?

Halkın demokrasi istemesi de devrim değildir. İÖ 500 tarihinde Atina’da demokrasi vardı, halk meclisi vardı. Devrim miydi bu?

Devrimler sistemi, ekonomik düzeni ve sınıfsal statükoyu değiştirir, alt üst eder. Mısırda değişen tek olgu Mübarek’in gitmesidir. Tahrir meydanında toplananlar Mübarek’in gitmesini istemiştir. Mübarek gitmiştir. Yerine gelen komutan Mübarek’in sağ koludur. Mübarek görünürde girmiştir. Sistem olduğu gibi duruyor. Yani şirket CEO’sunun veya Yönetim Kurulu Başkanı’nın değişmesi, ölmesi ya da ISO 9000 kapsamında daha katılımcı (!) bir yönetime geçilmesiyle nasıl ki düzenek değişmezse, Mısır’daki durumda değişmemiştir molla! Neden?

Çünkü, Mısırdaki isyan ulusal/milli ve radikal değildir. Çünkü arkasında ABD-İsrail-AB trilojisi vardır. Triloji asla ulusal/milli hareketlere izin vermez. Çünkü bunlar küreselleşmeye engeldir. Dünya Müslümanları eziliyor diye tepişenlerin de arkasında bu triloji vardır ve bilerek/bilmeden onların çıkarlarına hizmet ederler.

Devrim ulusun sanayisini geliştirir, korur, millileştirir. Atatürk yabancıların elinde olan tüm sektörleri millileştirip Türk yatırımcılara devretmedi mi? Şimdi ise tam tersi yapılmıyor mu? Her şey yabancılara satılmıyor mu? Sonunda satacak donumuz bile kalmayacak ve kapitülasyon döneminden daha beter bir hale düşeceğiz.

İmdi, deniyor ki: “efendim millileştirme ve koruma olursa yabancı yatırımcı gelmez, ülke batar”. Hadi canım sende. Atatürk devrinde ülke mi battı? İşte bu nedenle Atatürk kötülenir, Kemalist ordu darmadağın edilir, ulusumuz etnik ve dinsel guruplara ayrılarak parçalanır. Buna “ileri demokrasi” değil dense dense postmodern dinci faşizm veya saksofon demokrasisi denir. Elindekini avcundaki sata sata hazırdan yiyen bir ülke sonunda ne olur? “Hazıra dağ dayanmaz” diye atasözümüz yok mu bizim?

Mısır ordusunu 1967 ve 1973de ağır yenilgiye uğramasında Tantavi benzeri komutanların ABD ile gizli ittifak halinde olma olasılığından kuşku duymak gerekir. Mısırlı askerler ne kadar kahramanca savaşsalar savaşı kazanmaları mümkün değildi. Çünkü ordunun tüm lojistik bilgileri düşman elindeydi. 1976 Altıgün savaşında Mısır ordusu yerinden kıpırdayamadan felç edildi. Haberleşmesi kitlendi, Mısır Hava Kuvvetlerine ait tek bir savaş uçağı kalkış bile yapamadan hangarlarda İsrail füzeleriyle yok edildi. Tanklar, askeri araçlar arızalanıp yollarda kaldı…

Kuşkusuz aynı şeylerin gelecekte Türkiye’nin başına gelmemesi için şu an bir neden göremiyorum !

SAKSOFON DEMOKRASİSİ
Günümüzde demokrasi finansal, endüstriyel ve ekonomik bakımdan en güçlülerin at koşturduğu, liberal (!) ve denetimsiz bir ortamda, küresel egemenlerin her istediklerini rahatça yaptıkları, her istediklerini seçtirip iktidarda getirdikleri tiyatrovari, göstermelik bir saksofon demokrasisine dönüşmüştür.

Bu göstermelik saksofon demokrasisi toplumdaki en gerici, en çağdışı, en cahil unsurların önünü açarak, yıkıcı virüslere ve öldürücü mikroplara özgürlük vermek, karşı devrimleri oluşturmak ve ulus devleti yıkmak için kullanılan bir araç olmuştur.

Mısır’daki anti-laik, anti-ulusalcı Müslüman Kardeşler örgütünü İngiltere’nin kurduğunu, ABDnin yıllardır desteklediğini sağır sultan bile duydu, sokaktaki en bön adam da biliyor. El Baradey de küresel güçlerce desteklenen bir lider değil mi?

Bu durumda akla takılan soru şudur: Peki ABD eski saksofoncuları niye tasfiye ediyor?

Efendim çünkü kapitalist düzende zamanı geldiğinde yönetici değişikliğine gidilmesi –şirketlerde görüldüğü gibi- stratejik bir süreçtir. Yöneticilerin başarılı olup olmamasından çok saksofonu kimin en iyi çaldığına bakılır. Çünkü böylece hem yeni umutlar ve beklentiler tazelenir, hem de esas patrona daha canla başla sakso çekeceklerin önü açılır !

Görünen o ki Türkiye en zayıf ve kırılgan yerlerinden parçalanmaya başlamıştır. Önce Güneydoğu, sonra da Kıbrıs … Tabi Mısır’daki bu ayaklanma ülkemizdeki etnik bölücüleri çok memnun etmiştir. Çünkü onlar da böyle bir beklenti içindeler. Ayaklanma çıksın, kargaşa olsun, Türk yurdu ve ordusu parçalansın…

ABD Fas, Tunus, Ürdün, Mısır ve Türkiye’deki eski saksofoncuları tasfiye ederken ya da şirket söylemiyle “işine son verirken” kendine uygun yeni saksofoncuları da öne sürecektir. Yani bu durumda, Mısırdaki gibi bir koçan devrimi bizde de başlayabilir. Tek farkla: Toprak kaybederiz, Kıbrıs ve Güneydoğu elimizden gider. Ama unutulmasın ki biz çok iyi davul ve zurna da çalarız !

Not: Tabi bu Arap ülkelerinde başlayan sürecin domino etkisi yaratarak Libya, Suriye, İran gibi ülkeleri de sarsması kaçınılmazdır. Bu bağlamda Triloji görelim ne eyler, ne eylerse güzel eyler (!)


.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
18 Şubat 2011
Yazar, ilgiyle, merakla izlediğimiz olayların perde arkasını, her zamanki vurucu, akıcı üslubuyla sergilemiş. Ülkemizdeki yurt ve dünya sorunları karşısındaki duyarsızlığın ve bilgilenmeden ahkam kesme yanlışlığının itimi, yoğun yurtseverlik duygusuyla birleşince öfkeyi kabartıyor ve zaman zaman elitist bir yaklaşıma itiyor yazarımızı, sanırım. Bu arada, çağın ikinci uyuşturucu maddesi olan pornografiye duyulan ilginin, tüm sorunları örtücü etkisini de vurgulamak istemiş yazar. Sizi anlıyoruz üstat

:: ...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
17 Şubat 2011
Mübarek gider ve yerine daha mübarek biri getirilir... Teşekkürler üstadım. Saygılarımla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 14 Nisan 2009 Tarihli Değerlendirme Konuşmasının Eleştirisi (I)
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 14 Nisan 2009 Tarihli Değerlendirme Konuşmasının Eleştirisi (Iı)
Cahil, Kara Cahil, Zırcahil…
Ordo Ab Chaos Stratejisi
"The Economist" Dergisine Mektup
Israel Delenda Est?
2012 Nobel Barış Ödülü Avrupa Birliğine Verildi!
G… Kılı ve Siber Teröristler!
Tarihin Çarklarını Geriye Çevirmek
Terörü Çözme Süreci mi Dediniz?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Paganlıktan Gelme Bir Tapınma Şekli: Namaz (2)
Mevlana'nın Kimyası
Cinsel Saldırı Suçu ile Tecavüzden Yargılananların Hadım Edilmesi Yasa Tasarısı
Mevlana ve İslam
Paganlıktan Gelme Bir Tapınma Şekli: Namaz
Köpekliğin Aşkı ve Varoş Kültürü
Çağdaş Gericilik: Postmodernizm
Dinin Ahlaksızlığı, Yahut, Ahlaksızlığın Dini
Ka, Kar ve Kars
Haksızlığa Kesinlikle Karşıyım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can Duru kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.