Sað ve sol hikayelerini, çatýþmalarýný hep birlikte yaþadýk. Türkiye’yi 12 Eylül’e getirdiði iddia edilen olaylarý yaþadýk. Sonra üniversiteli olduk bu psikoloji içinde.

Bir gazete küpürü gözümün önüne geliyor… týpký o günlerdeki gibi… diyor, ve öðrencilerin miting düzenlediði ve yürüyüþ yaptýðýndan söz ediyor.

Bugün olaya baktýðýmýzda, sipariþ veya fazla düþünülmemiþ bir haber olduðunu görüyoruz.
Sözde Kürt veya Ermeni hayranlýðýný her dakika söyleyen, sözde onlarýn haklarýný savunduðunu iddia eden emperyalist (yani sömürgeci güçlerin) aslýnda kendi savaþlarýný veren, güçler olduðunu görüyoruz. Gerçekten, ikide bir Ermeni diasporasýndan falan söz edilir de, gerçekte bu durumu maþa olarak kullanan Amerika ve Avrupa Birliði devletleridir.
Ýkide bir soykýrým anýtlarý açýlýr. Kendini meclis kabul eden birimlerden soykýrým kararlarý çýkar.

Amaç Türkiye’yi bölmek.

Kurtuluþ savaþý yenilgisi sindirilememiþtir. Savaþ devam etmektedir. Türkiye’de çýkan bütün iç huzursuzluklarýn, idamlarýn, iþkencenin, önemli kiþilerin öldürülmesi (Uður Mumcu, Eþref Bitlis, Bahriye Üçok…..) arkasýnda emperyalist devletler ve bunlarýn iþbirlikçileri var.

Eþref Bitlis, bugünkü geliþmeleri öngörmüþtür. Irak, Türkiye, ABD ve PKK muhabbeti…

Bir ÝHM kararýnda, siz mahkemeye baþvurmakta kötü niyetlisiniz… diyor. Türkiye’yi sevdikleri için falan deðil… bak, biz böyle karar da veriyoruz… görüntüsü için.

I-Bir Haber

Efendim, PKK nýn elinde aðýr silah ve tank olduðu ve bunlarýn ABD menþeili olduðu açýklandý. 29 Eylül 2007 tarihindeyiz. Bir yazýmýzda, C4 patlayýcýnýn, el bombasýnýn, roketatarýn, mayýnýn vs. ucuz þeyler olmadýðýný ve bakkalda da satýlmadýðýný söylemiþtik.

Haliyle aðýr silahlar da pek ucuz sayýlmaz. Hoþ hafifler de ucuz deðil.

Uður Mumcu’nun, Silah Kaçakçýlýðý ve Terör adlý kitabýný düþündüm. Yaþasaydý, ne kadar haklý olduðunun yanýnda, yazýlacak pek çok þey olduðunu görecek ve yazacaktý.

Eþref Bitlis Paþanýn ölümünü ve çalýþmalarýný en iyi o anlatacaktý.

Okula gidemeyen pek çok yurttaþýmýn, ekonomik nedenlerle gidemediðini emperyalist beyler iyi biliyorlar. Vatandaþýn eline pahallý silahlarý verip, olaylarý tezgahlanýrken, o insanlarýn cahil kalmasýnda büyük yararlarý olduðunu söylemezler.

Ýnsanlar eðitimsiz kalmýþ ve ölmüþ … iþine yarýyor sistemin.
Bir çok Avrupa ülkesinde, ermeni soykýrýmý yok demek suç. Bunun anlamý nedir, bu konuda düþünce özgürlüðü falan yok. Devlet politikasý olarak soykýrým var kabul edilmiþtir. Aksine konuþmak yasak. Devlet politikasý olarak kabul edilen þeylerin bilimsel deðeri var mý... Yok. Konuyu tartýþma þansýnýz da yok.

Peki nerde demokrasi, insan haklarý, düþünce özgürlüðü. Siz Türkiye sýnýrlarý içinde yaþayan 70 milyon insana saldýracak, aksi düþünce ve düþünce açýklamalarýnýn suç olduðuna hükmedeceksiniz. Ýlginç... Yaþasýn düþünce özgürlüðü...

Bir ülke yasa çýkararak, soykýrýmýn varlýðýný kendi çapýnda kesinleþtirecek. Hukukçu olarak, düþünce özgürlüðü ve insan haklarýný savunduðunu iddia eden ülke ve insanlara, yer çekimi yasasýnda ve benzer yasalarda düzenleme yapmalarýný öneriyorum. Ýlgili ilgisiz her konuda mecliste yasa çýkarmak , dostane bir yöntem deðil.

Nasýl olsa bilimselliði tartýþýlmadan, her þey kabul edilebilir. Kanserden ölümlere son verin. Sigara saðlýða zarar vermesin. Savaþ olmasýn, silah ticareti olmasýn. Ýþkence aletleri ticaret konusu olmasýn. Nükleer , biyolojik ve kimyasal silahlar yok edilsin.. Alt tarafý bir yasa çýkarmakla bunca sorunu çözebilirsiniz?

Fen bilimleri konusunda çýkarýlacak yasalarýn mikroplar için hüküm ifade edip etmediði, daldan düþen elmanýn tabi olduðu yasanýn deðiþtirilip deðiþtirilemeyeceði önemli bir problem.



II-ÝNSANLAR ARASINDAKÝ EÞÝTSÝZLÝK

Teoride insanlar eþit doðar. Siz Türkiye’de doðmakla, bir kýsým geliþmiþ ülkenin ön yargýlý saldýrýlarýna peþin olarak aday oluyorsunuz. Buradaki anlatýmý deðiþtirmem gerek. (Önyargýlý deðil, kasýtlý demek daha doðru olur.) Babam ve annem bir Avrupa ülkesine veya Amerika’ya yerleþmiþ olsa, o ülkenin vatandaþý olsa idi, benim için hiçbir sorun olmayacaktý. Demek ki eþitlik prensibi, ülke sýnýrlarýna göre deðiþiklik gösteriyor. Deðiþik bir bakýþ açýsý…

Son günlerin gündemi, Orhan Pamuk ve Apo ile caný gönülden ilgilenen sevgili Avrupalý için Yaþar ve Cüneyt isimleri bir anlam ifade ediyor mu... Ýnsan haklarý Mahkemesi için bir anlamý var mý bu çocuklarýn. Bu kiþiler adil yargýlama yapýlmadýðý savý ile Ýnsan Haklarý Mahkemesi’ne baþvuran kiþiler. Sonuçta, baþvuruda kötü niyetlisiniz diye baþvuru reddedildi. Kötü niyeti nerde ve nasýl buldunuz, öðrenmek isterim. Karar kesindir ve itiraz etme hakkýnýz yok.

Mahkemede asker üye var diye, Apo lehine olarak karar veren Ýnsan Haklarý Mahkemesi, tamamý asker olan askeri mahkemenin kararýný tartýþmamýþtýr bile. Oysa yasaya aykýrýlýklar, açýk ve net olarak sayýlmýþtýr.

Þüpheden sanýk yararlanmaz anlamýndaki bir gerekçeyi hukuka uygun bulan Ýnsan Haklarý Mahkemesi, bu þekilde içtihat oluþturmuþtur. Adý geçen kararý emsal göstererek, þüpheden sanýk bazen yararlanýr, bazen yararlanmaz denilebilir. Bu açýklamayý yaparken, hukuk bilmediðiniz düþünülebilir. Burada düþünce özgürlüðü var, herkes istediði gibi düþünebilir.

Gerçekten, mahkemeye baþvurmakta kötüniyetli kabul edilen kiþilerin dosyasý hangi titizlikle incelendi. Ya da incelemeye gerek duyuldu mu. Eþitlik demiþtik ya... Hangi eþitlik, kime karþý ve neye karþý. Acaba Ýnsan Haklarý Mahkemesi’ne baþvururken, Ermeni Katliamý yapýldýðý gibi, Apo’ya özgürlük için mahkemenize baþvuruyoruz. Biz de uzaktan Apo yandaþý oluruz. Büyük büyük annemin Kürt olduðunu duymuþtum. Büyük büyük dedemin de Ermeni olduðunu biliyorum desem, teraziler daha mý hassas olurdu.



     
III-KANUNLARIN GÜCÜ


Kuvvetler ayrýlýðý prensibine uygun olarak, mahkemeler yargý görevi yapar, meclisler yasama devletleri yönetenler de idare (yürütme) görevini yaparlar. Biri diðerine karýþmaz. Meclis yargý görevi yapmaz. Yürütme de öyle.

Mahkemeler de idari karar almaz, hükümet iþlerine de karýþmaz.

Kural dýþý olarak bazý mahkemeler veya meclisler tarih yazmaya kalkabilir. Bilimsel anlamda hiçbir þey yapmamýþ olurlar elbette. Fakat iþin bu boyutu göz ardý edilir.

Tarihi yazanlar meclisler veya bu meclislerin çýkardýðý kanunlar deðildir. Kanun çýkararak tarihi yönlendirmeye çalýþmak, fizik yasalarýný deðiþtirerek doða olaylarýný kontrol etmeye çalýþmak gibi mizah örneði bir çalýþmadýr.



IV- ÜNLÜ OLMANIN BEDELÝ

Birileri tarafýndan taktir edilip, alkýþlanmak ve böylece gündemde yer iþgal etmek için bilip bilmeden konuþmak, yada bilerek konuþmak , olumlu bir davranýþ olmasa gerek. Kimlere taþ attýðýmýn açýkça görüldüðünü sanýyorum. Bildiðinizi veya düþüncelerinizi söyleyin. Bilmediðiniz konuda þov yaparsanýz, tarih sizi affetmez.



V-TÜRKÝYE VE KÜRTLER


Bir ülkenin devlet baþkanýnýn hanýmý, sözde Kürt’leri savunmak adýna þov yapýyor. Bir çok zengin ülke de, düþünsel olarak eylemsel olarak bu görüþe katýlýyor. Adý geçen kiþi veya kurumlar, ilkokula gitmeye çalýþan, liseye gitmeye çalýþan veya üniversiteli öðrencilere tek kuruþluk destekten söz etmez nedense.

Türkiye’ye karþý oluþturulan ve desteklenen terör örgütünün kullandýðý orijinal mayýnlar, roketatarlar, makinalý silahlar ve deðiþik patlayýcýlar, sýradan vatandaþýn parasý ile satýn alabileceði ucuz malzemeler deðil. Kaldý ki silah üreticileri, parasý ile olsa da, istediðine silah satar, istemediðine satmaz.

Sayýn þov meraklýlarýna soruyorum. Sizin hiç inþaatta, tarlada vs. iþlerde çalýþan Kürt arkadaþýnýz var mý.... Siz onlarla birlikte çalýþtýnýz mý. Peki onlarla okula gittiniz mi. Ýlkokuldan üniversiteye kadar. Kaç tane Kürt kökenli hakim, savcý, avukat veya doktor arkadaþýnýz var.

Onlarla birlikte, ucuz tarifeli ulaþým, barýnma, beslenme olanaklarýndan yararlanýp adam olmaya çalýþtýnýz mý. El altýndan satýlan mayýn, roketatar, patlayýcý madde ve mermilerin toplam parasal deðerinin binlerce doktor, hukukçu, öðretim görevlisi, öðretmen, yönetici vs.nin yetiþmesine ve görev yapmasýna yarayacaðýný biliyorsunuz. Belki de sorun burada….. Onlar birþeyler olmamalý. Onlar potansiyel silah müþterisi olmalý. Eþitlik, özgürlük ve demokrasi anlayýþýnýza gülümseyerek el sallarýz.

Sömürgeci güçlerin bir millet veya milliyeti savunduðuna inanabilir misiniz. O zaman paralarý silaha deðil, öðrencilere, eðitime, saðlýða destek olsun diye gönderin. El altýndan savaþ malzemeleri satarak insanlarý öldürtmeyin.

Açlýktan ve hastalýktan ölen insanlar için bir þey düþündünüz mü. Onlar da ayný Adem ve Havva’nýn çocuklarý, yani kardeþlerimiz.

Saddam’dan kaçarak Türkiye’ye sýðýnan yüzbinlerce insana kaç kuruþluk ekonomik desteðiniz oldu. Türkiye’ye teþekkür mektubu gönderdiniz mi, bu kadar insaný koruduðu için. Niye bu konuda da bir yasa çýkarmadýnýz. Çünkü þov yapan insanlarý ilgilendiren, insanlar veya insanlarýn yaþama hakký deðil. Eðer reklamlar olacaksa, petrole bulanmýþ karabataklar veya buzlar arasýnda sýkýþmýþ balinalar kurtarýlabilir. Bol bol reklamý yapýlýr deðiþik kanallardan.

Silaha ve silahlanmaya ayrýlan paranýn ne kadarý açlýk sorununu çözer dersiniz?

Sizin masallarýnýzdaki prens ve prenseslerin milliyeti belli mi. Sizin þiirleriniz bazý uluslar için mi anlam ifade eder. Ýþinize gelenler gerçek, gelmeyenler baþka türlü mü.



VI-SONUÇ     :


Uður Mumcu, 29 Temmuz 1992 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde :

“Kürt’ü Türk’e, Türk’ü Kürt’e, Ermeni’yi Türk’e, Türk’ü Ermeni’ye , Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye düþman eden emperyalizm ve emperyalizmin Ortadoðudaki çýkarlarýdýr. Dün öyleydi, bugün de öyle...” diyor. Olayýn özeti bu.

Düþünce özgürlüðü kimliði altýnda, konu çarpýtýlýr. Konu sonuçlanmayacak kadar derin. Benim insanýmý, benim iþ ve okul arkadaþýmý, benim asker arkadaþýmý benden daha çok seviyor olamazlar. Rol yaparak zaman karþýsýnda komik duruma düþülür, hepsi bu. Kimin dost, kimin düþman olduðunu, kimin doðru söyleyip kimin kývýrttýðýný düþünmek gerek.

PKK denilen kuruluþ, ABD’nin ve AB’nin tetikçisidir. Çýkan veya çýkarýlan her olayýn arkasýnda olayý çýkaranlar deðil, olayý çýkartanlar, bunda menfaati olanlar düþünülmelidir.

Ermeni olaylarý da emperyalizmin sahnelediði bir oyundur. Bir çok AB devleti ABD ye þirin gözükmek veya birlikte hareket etmek için, yasa üstüne yasa çýkartýp, Türk tarihini deðiþtirmek, kendilerine benzetmek isterler. Yasalar gerçekleri deðiþtirecek güce sahip deðildir.