Sonbaharda Gölcük
(Münevver Saral) 17 Mart 2009 |
Pastorel |
| |
Bir göl ! Bir göl ki, masmavi... Sanki insan eliyle yapýlmýþ misali; yemyeþil çam ormanýnýn tam da ortasýna býrakýlmýþ bir avuç mavi su gibi... Ellerimin arasýna alýyorum gölü; sýðmýyor, taþýyor avuçlarýmdan... Devlerin gözyaþlarý mavi mi olur ? Bilmiyorum ama; ayaðýyla açtýðý çukura, avuçlarýnda biriktirdiði gözyaþlarýný usulca býrakan koca bir dev geliyor gözlerimin önüne. Sonra... Sonra o koca dev, þaþkýn bakýþlarýma aldýrýþ etmeden; aniden çýkýp geldiði, o koca zamanlarýn içinde kaybolup gidiyor yine.
|
|
Bir Masal, Þu Uzungöl!
(Münevver Saral) 17 Mart 2009 |
Pastorel |
| |
Neyi þans sayarsýnýz bilmem; yaðmuru mu yoksa parlak bir güneþi mi ? Bana sorarsanýz ; ikisinede þans derim.Diyelimki tercihiniz parlak bir güneþ.Ve güneþ, koca çam ormanlarýnýn tepesinden sarý ýþýklarýyla göz kýrpýyor size. Güneþin cazibesine kanýp sizde ona bakýyorsunuz. Utancýnýzdan pembe pembe oluyorda yanaklarýnýz, gözlerinizi göle çeviriyorsunuz .Bu kamaþmanýn etkisiyle mi bilmem, az önceki yeþil göl birden maviye dönüþüyor. Yeþille mavi arasýnda bocalýyorsunuz bir an. Göl yeþil miydi yoksa mavi mi ? karasýzlýðýnda bir süre oyalanýp , neden sonra anlýyorsunuzki; bu mavi renk, güneþin göle bir hediyesi. Mavi göl, mavi gök, sarý ve parlak bir güneþ, ve gölü çevreleyen yemyeþil bir orman! Burasý cennet olmalý ! Yo, hayýr ; olmalý deðil, cennetin ta kendisi! Siz ve cennet , gerçek ve düþ...
|
|
Zaman Ýçinde Bir Çamlýca!
(Münevver Saral) 20 Mayýs 2009 |
Pastorel |
| |
Çiçekler karþýladý bizi tepede. Yol kanarlarýna, aðaçlarý çevreleyen tarhlara dikili; rengarenk, hoþ kokulu çiçekler... Ve aðaçlar karþýladý; o, çok yukarlardaki dallarýyla güneþe kafa tutan aðaçlar... Yaþamak için, o muhtaç olduklarý güneþe, gölgelerine sýðýnanlar adýna kafa tutan aðaçlarýn altýndaki küçük iskemlilere oturduk, bir nefes soluklanmak için. Rüzgarýn eteðinde kokularýyla uçuþan çiçek yapraklarýnýn, insan seslerine ara ara eþlik eden kuþ cývýltýlarýnýn eþliðinde... iskemlinin altýna yan gelip yatmýþ býyýklarýný yalayan kedinin, kediye rahat vermek istemeyen yaramaz çocuklarýn, aþaðýdan yukarýya ve yukarýdan aþaðýya doðru akýp giden insanlarýn seyrinde... Yarý güneþ, yarý gölgede; kýsa bir müddet dinlendik böyle. Sonra yerimizden kalkýp, adým adým tepeyi dolaþtýk. Ailelere rastladýk, akrabalara, arkadaþ gruplarýna, yaþlýlara, gençlere, yalnýz bir
baþýna gelenlere...
|
|
Can Aldatmacasý
(Münevver Saral) 27 Mayýs 2010 |
Bireysel |
| |
Korktum. Gözlerinin içinde, eski günlerimizin pýrýl pýrýl neþesine duyduðu özlemi görmekten korktum. Geç saatlere kadar oturup lafladýðýmýz gecelere, “ yatalým artýk, ” diyerek onu zorla odasýna gönderiþlerime, tam uykuya dalacaðým sýrada kapýmý açýp “uyudun mu, bak aklýma ne geldi, “ deyip, yeniden baþlattýðý bitmek bilmeyen konuþmalarýmýza, kahkahalarýmýza ve ardýndan neþemize galip gelen yorgunluðumuzla birbirimize sarýlýp, o daracýk yatakta uykuya dalýþlarýmýza duyduðu özlemi… Sonra… Sonra birlikte uyandýðýmýz cývýl cývýl sabahlarýn keyifli kahvaltýlarýna, gün boyu durup dinlenmeksizin gezip tozmalarýmýza, akþamlarý yorgunluðumuza iyi gelir bahanesiyle piþirdiðimiz iki fincan kahveye, kahve sonrasý giriþtiðimiz o koyu fal muhabbetlerinde üç vakte kadar sözünün arkasýna sýraladýðýmýz hayallerimize duyduðu özlemi… |
|
|
|