Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Ýslam; Hz. Muhammed'in Peygamberliði aracýlýðýyla insanlara teblið edildiðine inanýlan tek tanrýlý bir dindir. Hz. Muhammed'in ölümüne kadar yaklaþýk 20 veya 25 yýl boyunca, Ýslam'da ne mezhep ne de tarikatlarýn varlýðýný kimse iddia edemez. Ve Kuran-ý Kerim'de de mezheplerle ilgili en ufak bir kaynak bilgi bulunmamaktadýr. Ýslam'da böyle temel bir gerçeklik mevcutken, mezhepler ve tarikatlarýn kutsallýkla hiçbir iliþkisi ve baðlarýnýn olmadýðý rahatlýkla anlaþýlmaktadýr. Peki o zaman mezhep ve tarikatlarý yüceleten Din Alimleri ile Müslüman devletler, insanlarýn manevi duygularýný kullanarak ipe sapa gelmez uygulamalarla, neden kiþileri düþünemez ve sürekli farklý þeylere sapar hale getirmektedirler? Bunun mantýk çerçevesinde cevabýný verecek bir Din Alimi veya Müslüman devlet yetkilisi bugüne kadar çýkmýþ deðildir. Tahmin edileceði gibi her zaman mezheplere uygun saldýrganlýkla cevap verilip, ondan sonra da efendim Ýslam barýþ dinidir demekle kabahatlerinin üzerini örtmeye çalýþýrlar. Tarihsel bir gerçeklik olarak bugün kendilerini Müslüman gören toplumlarýn hepsi, miladi 610 yýlýna kadar doða dinleri baþta olmak üzere putçuluk, Yahudilik ve Hýristiyanlýða inanarak yaþamýþlardýr. Ve bölgelere göre bu halklarýn önceki inanýþlarýnýn daðýlýmý þu þekildedir. Ýslam'dan önce Anadolu'da yaþayan halklar daha çok doða dinlerinin yanýnda Yahudi, Hýristiyan ve putperestiler. Mezopotamyalýlarýn büyük bir kýsmý ise Zerdüþt ve diðer doðacý dinlerdendi. Asya'nýn geneli çeþitli doða dinleriyle birlikte Þamanizm ve Güneþ (Ýndira Mitra) tanrýcýlýðýn ön planda olduðu görülür. Asya ve Afrika'nýn Orta Doðu bölgesinde ise doða inanýþý, Puta tapýnma, Yahudilik ve Hýristiyanlýk en etkin dinlerdir. Afrika da ise yine doðacý dinler hakimdi. Genel olarak bölgelerde durum bu þekildeyken sormak gerekiyor, Allah putperest dinlerden önce Ýslamiyeti neden göndermedi? M.S.610 yýlýndan itibaren Ýslamiyet'in ortaya çýkmasýyla, anýlan bölgelerin büyük çoðunluðunda Müslümanlýk hakimiyet kurmuþtur. Fakat burada açýklanmasý gereken çok önemli bir nokta ise, Araplarda dahil diðer toplumlarýn hiçbirisi, Ýslamiyeti öyle sanýldýðý gibi güllük gülistanlýk içerisinde kabul etmemiþlerdir. Ýslamiyetle birlikte önce Arplar kendi aralarýnda çatýþma, savaþ ve talan mantýðýný yükselmiþler. Daha sonra bunu diðer toplumlar üzerinde en acýmasýz þekilde uygulayýp, insanlarý yoksul, yolsuz ve korkuyla birlikte çaresiz býrakarak, Ýslam'a baðlanmaya mecbur etmiþler. Miladi 632 yýlýnda Hz. Muhammed öldükten sonra, Ýslam'ýn peygamberlik makamýna kimin geçeceði tartýþmalarý, Ýslam'da tekrar büyük bir iç çatýþmaya dönüþerek, Halifelik ve mezhepleþmeye giden yolu açmýþ oldu. Ancak mezheplerin kesin çizgilerle ayrýlýþý ve dünyaya 4+1 þeklinde ilan edilmesi, Halifelik makamýndan yaklaþýk 30 yýl sonra belirginleþtiði görülür. Hz. Ali'nin miladi 661 yýlýnda öldürülmesiyle, Haþimi Araplarýn Suudi Arabistan topraklarýndan sürgün edilmeleri, Ýslam'da ve Araplarda bir daha birlik olunmayacak þekilde bölünmüþlerdir. Emevi Sünni Araplar ile Haþimi Þii Araplar þeklinde iki zýt Arap Ýslam toplumu oluþmuþtur. Emevi Sünni Araplar, kendi aralarýnda siyasal olarak Ýslam'ý yaþatma ve yaþama bakýmýndan Hanifi, Hambeli, Þafi ve Maliki adlarýyla dört mezhebe bölünmüþler. Haþimi Araplarsa Þia veya Þiilik adýyla Ýmam Caferi Sýddýk mezhebinden olduklarýný ilan ederek kýsmi farklý bir yaþamý seçmiþlerdir.. Ýslam Din Alimleri esasýnda mezhepleri icat etmekle, farklý kültürel topluluklara ve deðiþen insan yaþamýna cevap olmanýn yanýnda, tüm maddi varlýklarý kendi kontrollerine almayý düþünmüþler. Böylece Ýslam'ýn ileri gelenleri ve Müslüman devletler, mezhepleri toplumun gözünde yüceltip kutsallaþtýrarak bunu gerçekleþtirdiklerini görüyoruz. Ýslam Alimlerinden en önde gelen Hanifi, Maliki, Þafi, Hanbeli ve Ýmam Caferi Sýddýk, gibi þahýslar, Ýslam'daki Mezhepleri, Fýkýh ve Hadisler adýyla bir daha kolayca deðiþtirilemeyecek Kuran ve Ýslam kanunlarý þeklinde insanlara kabul ettirmeyi baþarmýþlardýr. Her mezhep kendi düþüncesini Allah ve Kuran emri olduðunu ileri sürmesine raðmen, baþta Sünni Mezhepler kendi aralarýnda olmak üzere Þii Mezheple sonu gelmez çatýþma ve savaþlara tutuþurlar. Bu noktada yine sormak gerekiyor. Allah ve Kuran emri olduðuna inanýlýp kutsallaþtýrýlan Ýslam ve mezheplere tapýnanlar, sürekli savaþarak cehennem içerisindeki yaþamlarýný neden sorgulayamazlar? Bu yaþananlarý sorgulayýp doðru ve barýþçýl bir düzene geçemeyen bir dinin, Allah emri olduðuna inandýrýlmasý, ancak kiþi ve toplumlarýn büyük bir korku (Fobi) psikolojisine sokmakla mümkündür. Bunlar yetmemiþ gibi Mezhepler kendi içlerinde bile çeþitli tarikatlara ayrýlarak dedikodu ve bir sürü hurafelerle, kültürel nitelik olarak çok düþük, nicel açýdan ise sürekli güdülen bir Ýslam dünyasý yaratýlmýþtýr. Anlaþýlacaðý gibi mezhep ve tarikatlarý temsil eden kiþilerin kutsallýkla, mübareklikle ve Allah kelamýný kullandýklarýyla hiçbir alakalarý bulunmamaktadýr. Sadece Kuran-ý Kerim'deki sure ve ayetlerden yola çýkarak benzetme ifadelerle ipe sapa gelmeyecek düþünce ve yaþam biçimlerini insanlara dayatmaktadýrlar. Ve bunu yaparken de çeþitli tarikat adý altýnda kendisine daha sadýk kullanacaðý kiþileri belirleyip, bunlarý Þeyh vb. unvanlarla rütbelendirip, uzak bölgelerdeki insanlarý kolayca kontrollerinde tutmayý saðlamalarý. Ýfade edilenlere bir de Ýslam'ýn egemen olduðu tüm ülkelerde din, mezhep ve tarikatlarýn Þeyh ve de Alimleri, birbirlerini sürekli heteredokslukla suçlayýp, kendi geri ve cahilliklerine uygun düþünmeye insanlarý zorlamalarý.. Bu da yetmemiþ gibi bir de Batini ve Zahihiri kelime oyunlarla bilinçli bir karmaþa yaratýp, adeta Ýslam'ýn kolayca sýrrýna erilemeyecek yüksek bir bilgi dini imajý yaratýlmasý. Halbuki Ýslam; toplumlarý bilgi, bilim ve teknoloji dýþý býrakýp her teknik cihazý yabancýlardan alarak faydalanmaktalar. Ayný zamanda sürekli kendi içlerinde savaþýp ekonomik talanla, üst düzey elit kesim cennette yaþarken, toplumun büyük çoðunluðu onurlarý kýrýlmýþ bir þekilde sürekli el açarak yaþamaktadýr. Ýslam toplumlarýnýn mevcut yapýdan bir an evvel kurtulmasý gerekir. Bunun için de Ýslam kendi içerisinde gerçek bir sorgulama ve özeleþtiri yaparak, tamamen siyasal ve maddi hayattan çekilip, sadece manevi açýdan insanlara yol gösterici olmalýdýr. Bunu yapmadýðý sürece, er ya da geç Ýslam kendi kendisini zehirleyerek çok aðýr bir þekilde daðýlýp marjinalleþecektir. Ýnsanýn icat ettiði hiçbir þey ebedi ve kalýcý deðildir. Ýslam, mezhepler ve tarikatlarýn icadýyla Müslüman toplumlarýn sorunlarý bitmek yerine daha da içinden çýkýlmaz iðrenç bir hal aldýðýný herkesin kabul etmesi gerekir. Çünkü Ýslam adýyla kutsallaþtýrýlýp yüceltilen maddi ve siyasi yaþam anlayýþý, tüm Ahlaki deðerleri bitirme noktasýna getirmiþtir. Kullanacaðý baþak bir kaynak bulamayýnca, en sonunda akrep misali kendisini zehirleyecektir. Ýþte Ýslam'da mezhep ve tarikatlar maneviyat adýyla maddi çýkar ve makam saðlamak için icat edilen en büyük dini siyasal araçlardan birisidir. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |