Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Ben de aynını kullanacağım. Ben ilkokula başladığımda ilk kez İstiklal Marşı’yla tanıştım. Herkes kıpırdamadan duruyordu. Sanki ufukta bir zaferi görüyormuşçasına başlar dik ve mağrur, gözler sevinçli ve çakmak çakmak... Büyük bir işi başarmanın huzur ve sevincini yaşıyorduk bütün okulca. Aradan yıllar geçti. Ortaokula geçtik. Yanılmıyorsam bu yıllarda okuduğum bir kitapta Mustafa Kemal'e “İstiklal Marşı'nın en beğendiğiniz dizeleri hangileri?” diye soruluyor. Mustafa Kemal de, "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet / Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal"diyor. O gün bugündür benim de İstiklal Marşı’nın en sevdiğim dizeleri oldu bu dizeler. Akif bir özgürlük abidesi... Bir haksızlık ve adaletsizlik düşmanı... Bana hep çok hayran olduğum iki sahabeyi anımsatıyor. Bunlar Abdullah Bin Mesut ve Yasir Bin Ammar. Her kim olursa olsun laflarını esirgememiş ve sivri bir dille, adeta tehdit edercesine eleştirmişlerdir. Akif de aynı; dönemin padişahı Sultan Abdülhamit’i yaptığı yanlışlardan dolayı oldukça sert bir dille eleştirmiş, bu tutumu yüzünden hem yaşadığı dönemde, hem de ölümünden sonra, dindar, ama dinden haberi olmayan yaratıklar tarafından adeta düşman ilan edilmiştir. Akif bu ülke kurulurken gerek yazdıkları, gerek yaptıklarıyla hep bir düşünce lideri olmuştur. O dönemde Mustafa Kemal’den sonraki en önemli isim olduğunu söyleyebilirim. Benim için aynı dönemin muteber bir İsmi de Sütçü İmam'dır. Bir takım alçak ve namussuzlar "Ankara'yı kendinize dost edinmeyin. İngiliz ve Yunanlar Ankara'dan bize daha çok dosttur" diye vaazlarında ve hutbelerinde söylerken, Sütçü İmam; "Mustafa Kemal Paşanın imanına ben kefilim. Ona kafir diyeni bana da kafir demiş sayarım", mealinde bir cümle kullanıyor. Akif'le Mısır dönüşü yapılan röportajda, "Eğer Müslümanlık varsa, o da bizim ülkemizde var. Allah benim ömrümden alıp, Mustafa Kemal Paşa'ya versin. Bugün dinimizi yaşıyorsak onun sayesinde" diyor. Akif’in iki büyük mirası var bu millete, biri dürüstlük, diğeri Safahat... Eğer bunları özümseyip kendi hayatımıza uygularsak, Akif'i anmış oluruz. Bu miraslara sahip çıkmazsak, Akif’e ve kendimize karşı, şimdiki Müslüman geçinenlerin yaptıkları gibi sahtekârlık yapmış oluruz. İşte o zaman korkarım ki, Tanrı’yı ve Akif’i gücendirmiş oluruz. Akif’i hiç unutmayacağım. Bu milletin de Bilge Kağanın dediği doğrultuda titreyip kendine döneceğini ve Akif’in mirasını yeniden değerlendirmeye alıp, kendi davranışlarını sorgulayacaklarını düşünüyor ve temenni ediyorum. Akif’in kabri nur, mekânın cennet olsun. 20 Aralık 20 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
![]() | Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2021 | © Osman AKTAŞ, 2021
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |