..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Bilgehan Buðra




29 Nisan 2003
Soyutlanma...  
Cinnet hikâyeleri, cennet hikâyeleri..(1)

Bilgehan Buðra


Her þeyin baþlangýcý dünde gizli... Huzursuzluðum, umutsuzluðum, anlamsýzlýðým...


:DJGI:
Her þeyin baþlangýcý dünde gizli...
Huzursuzluðum, umutsuzluðum, anlamsýzlýðým.
Aniden uyandým, her tarafým titriyordu.
Terlemiþtim, korkuyordum, bunalmýþtým.
Saatin tik-taklarýna kalbimin tik-taklarý, beynimin boþluðuna, düþümün boþluðu karýþmýþtý.
Düþ görmüþtüm, düþümde kendimi, beni ben yapan her þeyi görmüþtüm.
Ne anlamsýzdý, ne garipti, ne korkakçaydý, ne bedbahttý.
Düþümdeki ben, gerçekteki ben kadar berbattý.
Yaþamým kocaman bir balondu.
Boooommmm...Patladým!..
‘Kaybettiðimi anlamalýyým, anlamalýydým’ dedim kendi kendime, yüksek sesle...
Kaybettim, kaybettim, kaybettim!..
Bu evrende baþýboþ dolaþýyorum, amacým yok, umudum yok.
O hâlde soyutlanmalýyým, býrakmalýyým yaþamýn, kazananlarýnýn yakasýný.
Kazanmýþlarýn ayak baðý kaybedenler, gerçek bu.
'Soyutlanmalýyým!..'
Birde yok olma var ama ben buna hazýr deðilim, biliyorum.
Çünkü, tamamen yok olmak istemiyorum.
Yok olmadan yaþamak ama yokolmamayý becerdiðim yaþamdan soyutlanmak, evet, isteðim bu!..
Düþünüyorum bir ân, neler yaþamýþým, ya da gerçekten yaþamýþ mýyým?
Cevap yok!..
Heyhat, bu basit sorunun cevabýný bile veremeyecek kadar acizliðe nasýl olmuþ ve neden katlanmýþým?
***

Bir çocukluk masalý hatýrýmda, içinde benim olmadýðým çocuklarýn masalsý çocukluðu...
Onlar eðleniyor, ben düþünüyorum.
Onlar oynuyor, ben dalýp gidiyorum.
Onlar yükseliyor, ben sürekli düþüyorum.
Ne mi düþünüyorum, neye mi dalýp gidiyorum, neden mi sürekli düþüyorum?
Anneme, babama, kardeþlerime, savrukluðumuza, kopuþumuza, zorluklarýmýza.
Tahtarevalli çocukluðum benim, bir o yanda, bir bu yandayým.
Çaresizim, kýsa pantalonlu boþluklardayým.
Ya gençliðim, söz etmeye bile deðmez sessiz adýmlarým.
Adýmý bile bilmeyen yýðýnla insan, yýðýnla yüz, yýðýnla söz.
-Þey sizin adýnýz?
-Evet o þeydeki siz benim, adým yok, unuttunuz beni, unutunuz beni.
Adýmý bilmeden sevenlerim, adýný bilmeden sevdiklerim oldu.
Bu muamma benim yazgým oldu.
Ne acý!...
Özür dilerim gençliðim, yaþanmamýþ baharým.
‘Þimdi de gençsin’ diyor birileri...
‘Gençliðimi gömeli çok oldu, yaþlýlýða alýþkanlýðým doðumumdan baþlar’ diyorum.
Geçiyorum, geçmeliyim...
Bu saçlar, bu yüz, bu eller, bu ayaklar.
Bu beden!..
Neden görüntüde varlar, ya benim içimde neden yoklar?
Bazen gözüm görmüyor.
Silinip gidiyor yaþam, felç oluyorum dakikalarca.
Ýþlevim yok, bildiðim yok, unuttuðum çok.
Anlýyorum, bu bedene, bu beyne gelecekte bir yer yok.
***

Ýþe gidiyormuþ gibi çýktým evden, iþim yoktu, iþ bulma umudum vardý, ilk cinayetimi bu umudu boðarak öldürdüm.
Ýlk önce köþedeki bakkala uðradým, günaydýn bile demedim, bakkalda bana günaydýn demedi.
Gözlerle anlaþtýk, borcum dedim, borcun dedi.
Ne çok sigara içmiþim, ne çok çay, þeker, þaþýrdým ve þaþýrdýðým için kýzdým kendime, þaþkýnlýðýmý da öldürdüm o ânda.
Bakkaldan çýkar çýkmaz sokaðýn sonuna koþmaya baþladým, kimse görmesin beni, tanýmasýnlar, anlamasýnlar, bu kimseler kim, ben ne bileyim?
Otobüs duraðýna vardýðýmda soluk soluðayým, çevreme bakýyorum, ayný tipler, daha birkaç gün öncenin tanýdýk simalarý, þimdinin tanýnmayacak, tanýnmamasý gereken gölgeleri.
Gölgelerin bakýþlarý bir süre sonra tuhaflýðýma odaklanýnca vazgeçtim otobüse binmekten, yürümeye karar verdim, onca yol, olsun, ne de olsa onca yol, bunca ben.
Yürürken düþünmedim, ne gökyüzüne, ne yola, ne evlere,ne sokaklara ne de sokak aralarýnda oynaþan çocuklara takýldý gözüm.
Hayatýmda ilk kez anlamaya çalýþmadým hiçbir þeyi..
Eskiden ne çok düþünürdüm insanlarý, yaþamlarý, zamanlarý.
Þu çamaþýr asan kadýn mutlu mu acaba?
Ya avazý çýktýðý kadar baðýran eskici arabasýna yüklediði eskilerden ne kazanýyordur, kazanýyorsa bile kimleri nasýl besliyordur?
Çocuða bak, her tarafý yýrtýk pýrtýk, bu çocuk nasýl büyüyecek, büyüyünce ne olacak?
Köþede bir yaþlý, yürümüyor âdeta sürünüyor, ölecek galiba, ama nasýl, nerede, ne zaman?
Þimdi yok oldu bütün bu düþünceler, savurdum beynimi, yüreðimi rüzgara...
Savruldular, daðýldýlar, parçalandýlar...
Ve rüzgar, evet rüzgar, aklýma gelen, sahi bugün ne keskin bir rüzgar esiyor yüzüme, bedenime..
Ýlik acýtan rüzgar, düþünce kaçýran rüzgar...
Beni inatla yürüten rüzgar...
***

Bankaya giriyorum, banka cüzdanýmý evde unutmuþum, ama kararlýyým alacaðým paramý.
Üç kuruþumu, son nefesimi, son paramý.
Tartýþýyorum memurlarla, kimliðimi suratlarýna çarpýyorum, alýn diyorum kimliðim, benim bu hesabýn sahibi, gerçekten benim.
Sýkýlýyorlar garipliðimden, paramý verip savuþturuyorlar ve hesabýmý kapatmaktan duyduklarý zevki okuyorum gözlerinden.
Ardýmdan gelen bir sesle irkiliyorum: ’Ýðrenç biri!..’
Sonra gülümsüyorum: ‘Evet iðrencim’..
Üç kuruþum elimde, bir çöp tenekesinin yanýna gidip onu da deðersiz hâle getiriyorum, benden bir özellik taþýyor artýk.
Çöpte parçalanmýþ üç kuruþ, faydasýz, anlamsýz.
Týpký ben!..
Okul kaydým, kulüp kaydým, sigorta kaydým, kimliðim, ehliyetim, pasaportum derken akþam oluyor.
Soyutlandýðýmý hissediyorum iyice hayattan, hem de bir günde, bu kolaylýk olacak iþ deðil, keþke daha önce...diyorum, sonunu getiremiyorum.
Sahi bir öncem, bir geçmiþim var mýydý?
Son soru bu, son soruya cevap yok.
Tekrar eve dönmek için þehrin kuytularýna doðru yöneliyorum.
Kuytu caddeler, kuytu sokaklar, kuytu adamlar adýmlarýma karýþýyor.
Kuytularda kaybolmak ne denli kolay bir bilseniz.
Ýnsanýn silindiði yerler bu kuytular, burada yaþam var diyenlerin halt ettiði yerler bu kuytular.
***

Eve girerken kapýcýyla karþýlaþýyorum, ‘aidat’ diyor, cevap vermiyorum, bir daha yineliyor, yine cevap vermiyorum.
Yüzünden çýldýrdýðýmý düþündüðünü okuyorum.
Doðru düþünüyor!..
Ev sabah býraktýðým gibi, hiç deðiþmemiþ, her þey ayný, ama hepsinin dünden beri korkumu, soyutlanmamý paylaþtýklarý açýk, öyle olmasa bu denli soluk görünmezlerdi.
Salonun ortasýnda duran akvaryuma gözüm iliþiyor, yanýna gidiyorum, onlarý beslemem gerektiðini hissediyorum,alýþkanlýkla elim yem kutusuna dalýyor, hýzla elimi geri çekiyorum kutunun içinden, kutu yere düþüyor, yemler savruluyor salonun zeminine, soyutlanmaya çalýþtýðým yaþamdan özür diliyorum kendisine müdahale etme isteðimden dolayý, bu nedenle balýklarýmý yaþama veya ölüme terk ediyorum.
Salondan ayrýlýp mutfaða giriyorum.Mutfak masasýnýn üzerinde bayat ekmekler ve beþ tane zeytin var. Ekmekleri kemiriyorum, zeytinlere dokunmuyorum. Bu benim son yemeðim biliyorum.
Kemirilecek ekmek kalmayýnca kendime bir bardak su doldurup yataðýma gidiyorum, hemen uzanýp gözlerimi kapatýyorum.
Hiçbir düþünmemeye, yalnýzca karanlýðý izlemeye çalýþýyorum.
Telefon çalýyor, bir telefonum olduðunu hatýrlýyorum, onu da yaþamýmdan çýkarmam gerek biliyorum, telefonu kablosundan söküp yere atýyorum, yaþamýmdan kolayca çýkýyor.
Yerde parçalanmýþ telefona bakarken kimin aradýðýný merak ediyorum, kim olabilir?
Bir süre öylece kalýyorum, merakýmýn yersizliðini anlar anlamaz yataðýma tekrar dönüp kendi oluþturduðum karanlýðýmý izlemeye devam ediyorum.
Karanlýklar düþüncelerimle doluyor, düþünmek istemiyorum, düþünceme engel olamýyorum.
Siyah nasýl bir renktir? Siyah karanlýktýr, korkudur, kasvettir.
O hâlde benim rengim siyah olsun, bana ait olsun.
Evet, evet siyah benim olsun.
Yüzüme süreyim, elime süreyim, yüreðime süreyim, ruhuma süreyim, adýma süreyim.
Adýmda siyah olsun.
Annem ne yapýyor acaba?
Üç sene önce ölmüþtü, aniden.
Doktorlar zatürcem dedi, ben dinledim, doktorlar kurtaramadýk dedi, ben sustum.
Zatürcem ne demekti? Bilmiyorum
Annem kurtulmalý mýydý? Onu da bilmiyorum.
Sahi þu ân annem ne yapýyor acaba?
Beni düþünüyor olabilir.
Hep babamý, beni düþündü, hep baþkalarýný düþündü,
Ölürken bile beni sayýklamýþ, ‘kurtarýn beni’ dememiþ.
Gerçi dese bile kurtaramayacaklarmýþ ama, neden hayatýnda bir kez olsun ben dememiþ.
O nedenle merak ediyorum zaten, annem þu ân bensiz ne yapýyor acaba?
Anne!..
***

Bu düþüncelerle uyumuþum. Uyandýðýmda vakit sabaha karþý, ne yapacaðýmý bilemiyorum.
Odamýn penceresine kum taneleri atýlýyor, kim olabilir?
Pencereye koþuyorum:Yaðmur...
Yaðmur yaðýyor dýþarýda.
Üzerime,ruhuma, pencereme yaðmur yaðýyor.
Yaðmur bana doðumumu, acýlarýmýn baþlangýcý, yani sonbaharý hatýrlatýyor.
Ýçim acýyor, korkuyorum, gözlerimi yumuyor, kulaklarýmý ellerimle kapatýyorum.
Yaðmur ve sesi yok artýk.
Uçtu, gitti, silindi!..
Olmasý gereken buydu.
Düþünüyorum, böylelikle hiç sonbahar gelmeyebilir hâneme...
Gözlerim ve kulaklarýmda mühür!
Ýyi fikir!..
***

Günler geçiyor, ya da ben öyle zannediyorum.
Pencerelerim, perdelerim, kapým, bacam, gözüm, kulaðým, beynim, ruhum sýmsýký kapalý yaþama.
Zaman dýþarýda akmakta, yaþamda varýlmakta, bende zaman yok, bende yaþam yok.
Bazen acýktýðýmý hissediyorum, yalnýzca su içiyorum, beynimde kendimi yatak odama hapsediyorum.
Çok nadir yatak odama bitiþik banyoya gitmek zorunda kalýyorum.Bir süre sonra bundan da vazgeçiyorum.
Daha öncede söylemiþ olduðum bir sözü yineliyorum: ‘Evet iðrencim!..’
Kapý zili çalýyor, gece yarýsý bu zili de sökmeye karar veriyorum, gece yarýsýný bekliyorum.
Zili söküyorum, sabahýn ilk ýþýklarý ile bu defa kapýmý yumrukluyorlar, kapýyý sökmeyi düþünüyorum, sonra kapýyý da sesleri de unutuyorum.
***

Hâyâller görmeye baþladým, birkaç saat önce babamýn yanýmda oturup beni azarladýðýna yemin edebilirim.
-Sigara içme, verem olursun, kanser olursun, yok olursun
-Yok olmak istemiyorum, ben sigarayý býraktým
-Hayýr, yine de yok olursun!..
-Ben yol olmayacaðým baba, yalnýzca yaþamdan soyutlanacaðým.
-Hiçbir halt beceremezsin sen.
-Görürsün baba!..Baþaracaðým...
-Görmek istemiyorum, ne seni ne baþaracaðýn þeyi!..
Ama doðru söylüyorum, uzun süredir sigara içmiyorum ve bu nedenle biliyorum ki verem veya kanser olmam için hiçbir neden yok ortada.
Yok olmam için hiçbir neden yok, sýkýldým babamýn bu anlamsýz çýkýþlarýndan!..
Sýkýldým babamdan!..
Hem neden annem deðil de babam geliyor hâyâllerime anlayamýyorum, anlamsýz buluyorum, korkuyorum, korkuyorum...
***

Artýk kapýmý yumruklayanlarda kalmadý.
Her þey susmuþ, soyutlanmamý izliyor.
Ýzleniyorum, bunu biliyorum.
Yaþam beni izliyor.
Seni þeytan!..
Ama yaþam yok artýk, onun getirdikleri, isteklerim, arzularým, düþlerim, düþüncelerim yok olup gittiler benden.
Bakýn uzun zaman oldu, ben hâlâ bu odanýn ve bu yataðýn içindeyim, ihtiyacým kalmadý yaþama, ben soyutlanýyorum, o öfkeden deliye dönüyor.
Rahatým, huzurluyum, artýk açlýkta hissetmiyorum.
Seviniyorum, seviniyorum, seviniyorum.
Sevincim yüzüme yansýyor, gülümsediðimi duyumsuyorum, bu sevinçle ne kadar zaman geçtiðini bilmiyorum ama bir an yataðýmýn baþucunda duran sehpanýn üzerine koyduðum bardaðýmdaki suyun bittiðini fark ediyorum, ayaða kalkmak istiyorum, kalkamýyorum. Bedenime gücüm yetmiyor, felç olmuþ sânki.
Olsun diyorum, su olmadan da yapabilirim, açlýðýmý yok ettim, susuzluðumun da icabýna bakabilirim, onu da yok edebilirim.
Ama unutmadýðým tek þey var ki ben yok olmak istemiyorum, yalnýzca soyutlanmak istiyorum.
Yaþamdan istifa etmek, yaþamla baðlarýmý koparmak, geçmiþ ve gelecek kavramlarýný gömmek, yaþamýn adice, þerefsizce belirlenmiþ kurallarýna uymak, onlar için çabalamak deðil yalnýzca nefes almak, susmak, karanlýðýmda kalmak istiyorum.
Bir kasýlma hâliyle kendimden geçiyorum.
***

Gözlerimi yeniden açtýðýmda daha önce hiç tanýmadýðým iki kiþiyi farkediyorum. Evime nasýl girdiklerini bilmiyorum. ‘Kapýyý kýrmýþ olacaklar’ diye düþünüyorum, aklýma kapýyý kýrma düþüncem geliyor, benim adýma bunu yaptýklarý için seviniyorum. Ama kapý uzun süre açýk kalmamalý, gidecekleri zaman onlara kýrdýklarý kapýyý yeniden onarýp takmalarýný isteyeceðim. Bunu benim için yapabilirler, yapmalýlar.
Uzun boylu ve kuyruklu olaný konuþuyor, kýsa boylu ve kuyruksuz olan hiç konuþmuyor. Uzun boylu konuþurken ben onun kuyruðuna bakýyorum, insanlarýn kuyruklarý olmadýðý, olamayacaðý geliyor aklýma, kendime kýzýyorum sonradan, soyutlanmak istediðim yaþamýn öyle marifetleri vardýr ki insanda kuyruk bile çýkarabilir, en azýndan bunu daha önceden düþünebilirdim deðil mi?
Beni tebrik etmek istemiþler. Hatta kýsa boylu kuyruksuz olan ve hiç konuþmayan bana beraberinde getirdiði çiçekleri uzatýyor. O kadar güçsüzüm ki kollarýmý uzatamýyorum çiçeklere, oysa görüntüleri öyle hoþ, öyle güzel ki. Beni daha fazla yormadan çiçekleri yaný baþýma býrakýyor.
Evet, tam þuraya býrakmýþtý, hayret yoklar, yataðýn altýna düþmüþ olmalý, neyse, ne diyordum beni tebrik etmeye gelmiþler, dünyanýn ilk soyutlanmýþ insaný olmuþum, herkes beni konuþup, beni yazýyormuþ, itiraz ediyorum, lütfen insanlar beni konu etmesinler, böyle giderse tam soyutlanmýþ olamam ki diyorum, bu cevabým karþýsýnda beni bir kez daha tebrik ederek boynuma sarýlýyorlar.
Gözlerim bir an pencereye çeviriyorum, tekrar onlara döndüðümde yok olduklarýný görüyorum.
Üzülmüyorum, çünkü yaþamdan soyutlanmamýn baþarýsý için ister kuyruklu, ister kuyruksuz hiçbir insanla, potansiyel yaþam uþaklarýyla temas etmemem gerekir.
Ancak bir daha gelecek olurlarsa soyutlanmam konusunda insanlarýn ilgi ve alakalarýný kesmelerini, beni hiçbir þekilde konu etmemeleri konusunda onlarý bir kez daha uyaracaðým.
Ayrýca kýrdýklarý kapýmý yeniden yerine taktýlar mý acaba?
Kapýsýz bir eve binlerce insanýn, yaþamýn girebileceðini mutlaka düþünmüþlerdir, belki de uzun boylu ve kuyruklu olaný kapýmý tekrar yerine takmakla da yetinmeyip yeniden taktýklarý kapýmýn üzerine ‘burada yaþam ve insan yok!..’ yazýlý bir kaðýt dahi asmýþ olabilir.
‘Burada yaþam ve insan yok!..’
***

Artýk sonsuz bir karanlýk var gözlerimde, artýk istesem de bir þey düþünemiyorum, zaman durmuþ, ben durmuþum, dünya durmuþ...
Seviniyorum, çünkü soyutlanmamýn son aþamasý da bu olmalý, felç olmak, hareket edememek, bir eþyaya dönüþmek, düþünemeyen, hareketsiz bir eþya...
Yaþam duy beni, ben bir eþyayým, eþya, sözünü geçiremeyeceðin bir eþya!..
Ha..Ha..Ha...
Ama nefes alamýyorum, göðsüm sýkýþýyor, acýlar içindeyim, acý kötüye iþaret, acýlardan soyutlanmadan tam anlamýyla nasýl soyutlanmýþ olacaðým ki?
Oysa ki ben yaþamdan soyutlandým biraz önce, yaþamýn sonu buydu, eþya oldum, ruhum, bedenim eþyalaþtý, nereden çýktý bu acý?
Acýlar deðil mi beni soyutlanmaya karar verdiren?
Acýlar deðil mi, o iðrenç, sinsi acýlar, yüreðimi, beynimi sýkýþtýran, kalbimi çatlatan...
Acý, ruhuma saplanan býçak...
Acý, insanlýðýmýn sonu....
Acý insanlýðýn sonu...
Beni soyutlayan ben, nasýl olurda acýlarýmý soyutlayamaz ayný benden!..
Demek ki problem bende gizli, benim yaþamý güçlü kýlan, benim yaþamdan soyutlanmadaki en büyük engel.
Acý varsa, soyutlanma yok, ben varsa soyutlanma yok, ben bana düþman, bu nasýl bir kýsýr döngü, böyle hayat, heyhat!...
Nefes almaya çabalýyorum, yok oluyorum, acým artýyor, caným acýyor...
Bir ses kulaklarýmda: ‘Dayan’
Beynim çýrpýnýyor yok olmamak için, vücudumun her hücresi çýlgýna dönüyor yokluk fikri karþýsýnda.
Hýzla geçiyor zaman ve hýzla geçiyoruz ruhumla bir bilinmezden, vazgeçiyoruz soyutlanmaktan, yaþam diyoruz, feryat ediyoruz, yalvarýyoruz...
Ama çok geç, yaþamýn adýmlarý uzaklaþýyor odamdan, yataðýmdan, anlýyorum ki yok oluyorum...
Ýstemiyorum!..Ýstemiyorum!..Ýstemiyorum!..
Son bir çabayla gözlerimi aralýyorum, gözlerimin önünde silik yüzlü bir hayalet, konuþuyor, sesini duymaya çalýþýyorum.
Ah!..Kulaklarým, duyamýyorum!..
Ölüyorum, yok oluyorum, oysa ben yok olmak deðil, kaçmak, kurtulmak istedim yaþamdan, bunu bana basbayaðý söyleyebilirlerdi birileri, yaþam kendinden soyutlanmana asla izin vermez, ölebilirsin diyebilirlerdi, o zaman onlara inanýr bana yardým etmelerini isterdim, bir parça su, bir parça kemirecek bayat ekmek, hatta bir doktor, hatta annemi isterdim, annem üç sene önce ölmüþtü, hastalýðý zatürcem, doktorlar kurtaramamýþ, annem þu an ne yapýyor acaba, geçelim, yaþama döndürün beni, sigarayý býraktým, kanser-verem yok edemez beni...
Vücudum titremeye, kasýlmaya baþlýyor, kalbimin göðsümü delip çýkacak gibi atýyor içimde, gözümün önündeki hayalet bir görünüp bir kayboluyor, kollarýmý tutuyor, hissediyorum, bir þeyler söylüyor,bir þeyler söylüyor, bir þeyler söylüyor...
Onu duymalýyým, duymalýyým, duymalýyým...
Ve sonunda onu duyuyorum, bana soruyor: ‘Yaþýyor musun?’
Cevap veriyorum: ’Ölüyorum!..’


Bilgehan Buðra-Nisan-2003








Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
"Ben de "Kürt" Olmak Ýstiyorum" [Eleþtiri]


Bilgehan Buðra kimdir?

Birþey yaz


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bilgehan Buðra, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.