Þahin bakýþlý, ahu gözlü, þirin davranýþlý ve tatlý sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
„Kadýnlar ne ister?“ Son günlerin bu hayli moda olan sorusunun yüzlerde yarattýðý muzip gülümsemeyi , sorunun içeriðindeki hinliðe baðlarsak çok rahat bunun „erkek“ orjinli bir soru olduðu sonucuna varabiliriz elbette. Kanallarýn birinde, Oya Aydoðan’ýn sunduðu bu isimle bir sabah programý yayýnlanmakta ve sunucumuz, yayýna telefonla baðlanan kadýn izleyicilerine yönelttiði „ sööyle bakalým hayatýýýým, sence kadýnlaaaar nee isteeeer“ sorusuna gelen yanýtlarýn hiç birinin bir diðeriyle ayný olmamasý da erkeklerin aslýnda biz kadýnlarý neden bu derece anlaþýlmaz yaratýklar olarak gördüðünün de yanýtý oluyor aslýnda. „Bi kadýn en baþta sadakat ister“ diyor bir izleyici… Hýýmmm , yüzler buruþuyor, „ayyy kaç senelik evlisin anacýýýým?“ Bunu söylerken aslýnda, „kaç senenin üstüne seni aldattý bakiiim o hayvaaaan“ denmek istendiði belli. Ýzleyici afallýyor, „ben evli deðilim Oya ablacýýýým“… Hýýmmm… Durum daha vahim, „kýzým sadakat diye tutturursan, tabii evde kalýrsýn!“ bakýþý bu kez. Ýlgi isteyenler, sadakat isteyenler, anlayýþ isteyenler, nezaket isteyenler… Biri çýkýp da „gomþumun bilenziðinden istiyom“ ya da „ eltimin arabasýna ölüyorum ama ses edemiyorum“ ya da „yazlýk istiyorum, kýþlýðýmýz bile yok“ demiyor… Yani bir izleseniz, „ kadýnlar hiç bir þey istemiyormuþ yahu, ama sans yok adamýna düþmemisler adamýnaa“ diye aðlayasýnýz gelir vallahi… Geçenlerde yoldan geçen iki erkeðe uzatmýþlar mikrofunu…. Oya ablamýz soruyor, „ sence kadýnlaaaar nee isteeeeerleeeeer“ Yaþlý olaný yanýtlýyor: „ Þinci Oyaanýým , baaayanlar çiçeh kibidir…Onlarý hiç soldurmamah lazýmdýr, gadýnlarý üzmeyelim, onlar çiçehtir, narin bi çiçehtir“… Ýyi de bu amca evde eþine gidip de „ garýcýðýýým çiçeh kibisin, bi goglayayým seni“ diyor mudur acaba? Dese bile „ dellendin mi ulen, de get iþine“ diye bir dirsek darbesi almayacaðý ne malum… Ne de olsa kadýnlarýn saðý solu belli olmaz… Ýlgi istedikleri gibi, ilginin fazlasýyla da böðürme moduna girdikleri bilinen bir þey ne de olsa. Soruyu bu kez genç olana yöneltiyor ablamýz… “valla abla” diyor, kýsa pantalonlu, günes gözlüklü, vücut kýllarý yün kazak görünümünden aþaðý kalmayan genç oðlan: “kadýnlar her þeyi ister, neyi sayayým ki!” Hah! Ýþte bu cevap …Beklediðim bu muydu ne ? « E valla doðru » diyorum…hem de sesli diyorum, hay allah filmin kötü adamýna küfredip terlik fýrlatan yaþlý teyzelere döndüm ben de… « E ama çocuk haklý » diyorum… Kadýnlar her þeyi ister… vallahi de ister, billahi de… Bir seyi istemek icin o þeyin adýný duymalarý bile yeterlidir üstelik, ne olduðunu bilmelerine gerek yok. “ Balayýmýzda Bahama Adalarýna gitmek isterim” “ Iyi de Bahama nereee, Sinop nere?...Neresidir biliyo musun?” “Yok bilmiyorum ama Viktor, Eþli’yi götürüyodu yaa orasý iþte” Buyrun… Haným kýzýmýz Antalya’yý dünya gözüyle bir kere görür mü belli deðil, ama Bahama istiyor… Ýsteeer, istek degil mi? “Adamýna düþmedik kardeþ, bak elalem elleri kollarý dolu geziyo… Gördün mü Safiye’nin bileziklerini?” “E onun adamý kaçakçý diyolar amaa” “ Olsun, kaçakçý maçakçý... karýsý havasýný atýyo ya” Kocasýnýn kaçakçý olduðu söylenen, eli kolu altýn dolu Safiye’ye sorsanýz, kocasýnýn Romen metresinden aðlanýp “kuru ekmekle soðan yiyeydim de , erkeðimi kimseye vermiyeydim” diye sýzlanacaktýr mutlaka. Oysa Safiye’nin bileziklerine özenen diðer kadýnmýz kaçakçýlýk yapmayan kocasýnýn ardýndan “ kaçakçýlýðý bile beceremez” diye sövecektir büyük ihtimalle. Yani kadýnlarý mutlu etmek, deveye hendek atlatmaktan zordur diyen erkeklere hak mý vermeliyiz ne? Sahiden ne isteriz biz? Anlaþýlmak isteriz… Ama anlayan kiþi , bizim bayýlýp öldügümüz kiþi olmalýdýr… Diðer anlayanlar? Iýý ýh, yok, onlar anlasa da yanlýþ anlar zaten. Bizim bayýlýp öldüðümüz kiþinin bizi anlamasý yeter mi? Hadi caným, kupkuru anlaþýlmak kimi mutlu etmiþ ki… Zaaflarýmýzý önümüze dökenleri bir kere hiç sevmeyiz… Bizi anlayan kiþi, bizim aslýnda ne harika, ne dayanýlmaz, ne çekici, ne akýllý, ne iyi, ne becerikli, ne vazgeçilmez olduðumuzu anlayan kiþidir… Yani anlaþýlmak demek, deðerimizin anlaþýlýp hayran olunmamýz demektir aslýnda. Düsünsenize… „senin kafan var yaa..aslýnda hiç çalýþmýyor“ diyen bir erkek, aslýnda pek de yerinde bir tespit yapmýþ ve sizi anlamýþ olabilir. Peki bu anlaþýlmanýn sizi mutlu etme yüzdesini düsünürsek… ya da vazgeçelim… bu sözü söyleyen erkeðin , bu sözü söyledikten sonra baþýna gelecekleri yüzdeler halinde düsünmek daha mantýklý geliyor nedense. Haa bir de kadýnlar, kendilerinin yanýnda hemcinslerinden sürekli olumsuz olarak bahsedilmesini ister… Düsünsenize, „Naci’nin karýsýnýn elmacýk kemikleri ne güzel deðil mi, hayatým’ diye soran bir adamýn akýbetini… Bizler, Naci’nin karýsýnýn çarpýk bacaklarýndan baþlar, seyrek saçlarýndan çýkana kadar zavallý kadýný, onu övme gafletinde bulunan erkeðimizin gözünde bir tarla faresi yapana dek kötüleriz ve de iþin ilginç tarafý her seferinde bu karalama kampanyasi iyi iþ yapar. Yani aklý baþýnda hiç bir erkek, Hülya Avþar’in topuzuna bile iltifat edip de yanýndaki kadýnýn iç ve dýþ dünyasýný alt üst etmez. Aslýnda biz kadýnlar ne istedigimizi bir bilsek, erkeklere yardým olsun diye hayrýna söyleyeceðiz söylemesine de… ah bir bilsek!... Ýnsan tarafýmýzýn gözardý edilip sadece „kadýn“ olarak görülmesi bizi incitir… Ama bazý insanlarýn da (genelde bayýlýp öldüklerimiz), bizim insanlýðýmýzýn yanýnda “kadýn” tarafýmýzý görmemesi bizi deliye çevirir. Iþte bazý kadýnlarýn birer hafta arayla saçlarýný..sýrasýyla kýzýl, sarý ve siyaha boyatmasý, kestirmesi, saç ekletmesi, yað aldýrmasý ya da ne bileyim, yeme krizine girmesi genellikle böyle bir bunalým sýrasýnda olmaktadýr aslýnda… “Ýlle de beðendigi bir tip vardýr” deyip bütün tiplere iki hafta içinde girip çýkmaya çalýþan kadýnýn, yine de “kadýn” tarafýný göremeyen özel erkeðe farkedilmeye calýþmaktan yorgun düþüp “kesin eþcinseldir” teshisini koyma olasýlýðý hayli yüksektir. Yani uzun sözün kýsasý, kadýnlar en baþta hem insan, hem kadýn olarak görülebilmek ister… Daha sonra mý?…Ne yoksa onu ister:) NÝLAY AKSU
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nilay Aksu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |