..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþgücü güzelliði, adaleti, mutluluðu yaratýr. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Yeraltý > FATÝH KAYNAK




7 Aðustos 2007
Yemek Molasý, Shakespeare ve Ölüm  
FATÝH KAYNAK
...Birkaç kere boðazýma býçaðý dayadýðým da oldu ama hiçbir zaman bunu yapabilecek kadar cesur olamadým. Belki Tolstoy’a inanmasaydým bunu yapabilirdim. Yapamadým ama bunun sebebi Tolstoy deðil babamdý...


:BIJG:
O sýralar, gündüzleri lüks bir alýþveriþ merkezinde bir kitapçýda asgari ücrete tezgahtarlýk yapýyor, geceleriyse gün ýþýðýnda þahit olduðum çirkinlikleri unutmak için deli gibi içiyordum.
Tipler yine olaðandý. Olaðan, olduðu gibi, patlama yok, heyecan yok, risk yok, endiþe yok, olmasý gerektiði gibi. Sýradan ve ölümcül hayatlar. Yemek artýðý gibi akþamlarýn gündüze vurmuþ yað lekeleri gibi yüzler. YÜZDE YÜZ ÖLÜM ve YÜZDE YÜZ GARANTÝ.
Koþturmaca ve sonrasý... Arada yaþam molalarý verirken, neden onlar gibi olamadýðýna dair sorgulama sakýn kendini. Çünkü sen canlýsýn. Boðazýna kadar ahmaklýða batmýþken bile.
Ki ahmaklar evrenin en þanslý adamlarýdýr.
Vahdet diye bir adam vardý. Bir çocuk babasýydý ve iþe her sabah hurda mobiletiyle gelirdi. Ayrýca g..tün tekiydi ve suratý her zaman bir yatak örtüsü kadar pembeydi.
Ýþe baþladýðým ilk gün yanýmda bitmiþti.
“Aramýza hoþ geldin dostum. Hayýrlý olsun.”
“Sað ol birader.”
“Daha önce kitapçýda çalýþmýþ mýydýn?”
“Hayýr.”
“Ne iþle uðraþýyordun peki?”
“Postacýlýk, garsonluk, bulaþýkçýlýk... Sekreterlik hariç her iþi yaptým.”
“Çok farklý iþler... Baþarabileceðine inanýyor musun?”
“Buraya emekli olmaya geldim dostum.”
“Heh heh heh... Eðlenceli birine benziyorsun. Kitaplarla aran nasýl peki?”
“Bir aralar iþsizken bir kütüphaneye takýlýyordum, sonra yangýn çýktý. O günden beri okumaya fýrsat bulamýyorum.”
“Ne okudun en son?”
“Yangýndan bir gün öncesine kadar Proust okuyordum galiba.”
“Proust mu? Hiç duymadým.”
“Boþ ver, zaten ibn..ydi herif.”
“Öyle deme. Shekspear de eþcinseldi ama...”
“Shekspear sever misin?”
“Kesinlikle. Bence onun dehasýna yüzyýllardýr kimse eriþemedi. Okumadýysan tavsiye ederim dostum. Bizim Þakir Kitabevi’nin personele özel yüzde elli indirimli yirmi kitaplýk bir Shekspear serisi var. Paran varsa hemen al.”
“Moruk senden hiç hoþlanmadým.”
Birden beti benzi attý Shekspear’in.
“Neden dostum?”
“Þaka þaka... Proust’u bitirince ilk iþim Shekspear okumak olacak.”
“Heh heh heh. Gerçekten komik adamsýn. Seninle öðlen yemeðe çýkalým. Bu arada adýn neydi dostum?”
“Ferit.”
“Ben de Vahdet, memnun oldum.”
Daha sonra iþle ilgili ayrýntýlarý anlatmaya baþladý.
“Ýlk önce neyin nerede olduðunu öðrenmekle baþlamak lazým. Gel bakalým sana maðazayý gezdirelim.”
“Tamam” dedim ve peþine takýldým dingilin. Maðazanýn giriþ bölümüne geldiðimizde yine baþladý martaval okumaya.
“Giriþ bölümü maðazanýn gözbebeðidir. Burada yeni çýkanlar ve en çok satan kitaplarýn olduðu raflar bulunuyor gördüðün gibi. Müþterinin maðazaya girdiðinde ilk bakýndýðý yer burasýdýr. Bu yüzden, buradaki raflarýn her zaman son derece düzenli ve müþterinin ilgisini çekecek þekilde düzenlenmiþ olmasý gerekir. Anlýyorsun deðil mi?”
“Evet.”
“En çok satan ilk kýrk kitabýn olduðu þu rafýn sýralamasý, her hafta merkezden gelen raporlara göre deðiþir. Biz de ona göre yeni sýralamayý yaparýz.”
Sonra, ilk kýrkýn olduðu rafýn önündeki büyük masayý iþaret ederek, konuþmaya devam etti.
“O masadaki çok satan kitaplarýn arasýna satsa da satmasa da muhakkak, Þakir Kitabevi’nin yayýnlarýný sokuþtururuz. Özellikle de satmayan kitaplarý satýyormuþ gibi lanse etmeye çalýþýrýz. Unutma, bir tezgahtarýn görevi satmayaný satmaktýr.”
“Anlýyorum.”
Ardýndan, maðazanýn arka kýsýmlarýna geçtik.
“Burasý da klasikler, felsefe ve tarih kitaplarýmýzýn olduðu bölümdür. Bu bölümde pek zorlanmazsýn çünkü buraya uðrayan müþteri ne alacaðýný bilen müþteridir. Kitaplarýn yazar ismiyle alfabetik dizilmiþ olduðunu söylememe gerek yok sanýrým.”
Maðaza turumuz devam ediyordu ve orospu çocuðu her bir þeyi baðýra baðýra anlattýðý için bütün müþteriler bize bakýyordu. Müþterilerin üzerime çevrilen bakýþlarýndan dolayý utanç içinde kalmýþtým. Bir ara göz göze geldiðimizde “Kendine gel Vahdet!” diye baðýrýp, “Kafa mý atsam?” diye geçirdim içimden.
Böyle adamlarla karþýlaþtýðým zaman ilk aklýma gelen þey hep karýlarý olmuþtur. Hepsinin de Rita Hayworth kadar güzel karýlarý vardýr.
Mutsuz hayal ederdim o kadýnlarý. Kýrgýn ve en az benim kadar onarýlmamýþ. Ve arzulardým onlarý. Ýyi bir kadýný korunaklý hissettiremeyecek kadar korunaksýz olduðumu bile bile.
“Burasý da çocuk bölümümüz. Bu reyon gün içinde en çok daðýlan bölümdür ve þefimiz Remziye Haným’ýn en fazla hassasiyet gösterdiði yerlerin baþýnda gelir. Çocuk bölümüne dikkat etmeni tavsiye ederim.”
“Peki Vahdet.”
“Evet... Genel olarak maðazayla ilgili anlatacaðým þeyler bunlar. Haydi bakalým çalýþmaya baþla.”
Son cümlesinden sonra yine sýrýttý.
“Heh heh heh...”
Ýþlerin hep yolunda gitmesini umut emekten baþka çare yoktur. Herkes iyi bir yaþamý, baþarýyý, anlayýþý, iyi bir kadýný hak ettiðini düþünür ama bazý adamlar iyi kýzarmýþ bir porsiyon bifteði bile hak etmezler. Bizim Vahdet’ten bahsediyorum.
Arka cebinde taþýdýðý küçük bir defteri ve yeþil bir tükenmez kalemi vardý. Ben ve diðerleri köpek gibi çalýþýrken, sýk sýk kendini kaybettirir ve mesai saatinin büyük bir bölümünü raflardaki kitaplarýn ismini tek tek bu deftere yazmakla geçirirdi. Bir gün ona bunu neden yaptýðýný sorduðumda, gelecekte bir kitapçý açmayý düþündüðünü ve bu kitaplarýn aynýsýnýn mutlaka kendi dükkanýn raflarýnda da olmasýný istediði cevabýný verdi ve ardýndan, ilk gün olduðu gibi yine öðlen yemeðini birlikte yemeyi teklif etti bana. Teklifini reddetmeme raðmen, yemek molasýnda saklandýðým delikte buldu beni.
O günden sonra her gün; alýþveriþ merkezinin üst katýnýn yüzde yüzünü, insan ýrkýnýn yüzde doksan dokuzunu oluþturan ölü yüzler sergisinin kýyýsýnda köþesinde bir tuvalin tam ortasýna resmedilmiþ kederli bir yüz gibi yemeðimi yemeye çalýþýrken buldu beni. Buldu ve patronlarýn hýrslarýndan arta kalan ve günün en kutsal anlarý olan kýrk beþ dakikalýk yemek molama tecavüz etti.
Yemek dolu sefer tasýný masama koyup biber dolmalarýný mideye indirirken, üzerine iþediðim pembe yüzünde, karýsýný günde iki kere becermekten ve içinde büyüttüðü kitapçý hayalinden kaynaklanan hep ayný mutlu ifadeyi görürdüm.
“Yine en kuytu köþeyi bulmuþsun Ferit?”
“Kalabalýk bunaltýyor beni.”
“Ýnsanlarýn arasýnda olmak iyidir bence. Böylece kendimizle ilgili daha saðlýklý teþhisler yapabiliriz dostum. Ýnsanlar bizim aynalarýmýzdýr.”
“Boþ ver.”
“Sadece bir sosisli sandviçle doyabiliyor musun? Neden sen de evden yemek getirmiyorsun? Öðlen öðünlerinde iyi bir yemeði hak ediyoruz bence.”
“Sigara altlýðý moruk... Yemekle aram pek iyi deðil.”
“Çok sigara içiyorsun...”
Ondan kurtulmak için mevsim kýþ olmasýna raðmen, yemek molamý alýþveriþ merkezinin dýþ kapýsýnýn önünde geçirmeye baþladým. Dondurucu soðuða raðmen, dýþ kapýnýn önündeki büyük beton saksýlarýn bir köþesine çöküp kafa dinliyordum ki, birkaç gün sonra Vahdet yine yanýmda bitti.
“Heh heh, yakaladým seni. Demek buradaydýn ha! Birkaç gündür yukarýda göremiyorum seni. Neden artýk yukarýya gelmiyorsun? Üþümüyor musun dostum burada?”
“Hayýr,” dedim ona.
“Hayýr üþümüyorum çünkü içimi yakan bir öfke var içimde çocukluðumdan beri. Acýkmýyorum çünkü kafam her zaman bataklýðýn altýndaydý ve yeterince bok yuttum. Ve hatta bazý sabahlar bana neler olur biliyor musun? Rüyalarýmdan aðlayarak uyanýrým. Arada bir, þanslýysam donuma boþalmýþ olarak da uyanýrým. Herkes gibi hiç þaþmaz bir þekilde her sabah aynaya bakarken ve bir zamanlar bazý kadýnlarýn aþýk olabildiði bu yüzü týraþ ederken, yüzümle beraber kaþlarýmý da týraþ etmek gelir içimden kimi zaman. Birkaç kere boðazýma býçaðý dayadýðým da oldu ama hiçbir zaman bunu yapabilecek kadar cesur olamadým. Belki Tolstoy’a inanmasaydým bunu yapabilirdim. Yapamadým ama bunun sebebi Tolstoy deðil babamdý. Okulu sevmedim, kadýnlara güvenmedim, bilgiden þüphe ettim ama Tanrý’ya da inanmadým. Güreþ sevmem, televizyon izlemem, türkü sevmem, yazarlardan nefret ederim, sinemaya gitmem, tiyatroya gitmem, ev yemeklerinden, þakalaþmaktan, insanlarla tokalaþmaktan hoþlanmam. Parmaðýný aðzýna götürüp ýslýk çalabilen veya Karadeniz aksanýyla konuþmaya ýsrar eden bir adam gördüðüm zaman karnýma býçaklar saplanýr. Ben çocuklarý bile beþ yaþýndan sonra sevemem. Lanetli, olumsuz g..tün tekiyim ben. Anlýyor musun Vahdet? Bu yüzden benden uzak dur, beni unut. Anlýyor musun? Seninle bir hayali veya bir masayý paylaþamayýz. Yemek molalarýnda keyifli vakit geçirebileceðimiz fikrini çýkar artýk aklýndan.”
Bir histeri nöbeti geçiriyor gibi görünüyordum ki, Vahdet bana bakarken dona kalmýþtý. Kýsa bir süre öylece baktýktan sonra, hiçbir þey demeden gitti.
Hepimizin bir zamanlar farkýnda olmadan baþka birine Vahdetlik yaptýðýný düþünürüm. Yoksa nasýl katlanabilirdik Vahdetlerle dolu bu dünyaya?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gittin Ya [Þiir]
Firari [Þiir]
Dönüp Baktýðýnda [Þiir]
Geriye Kalan [Þiir]
Hiçliðin Aynasýydým Ben [Roman]


FATÝH KAYNAK kimdir?

Ben Fatih Kaynak. . . "Hiçliðin Aynasýydým Ben" (Neden Kitap 2004 Roman) isimli kitabýn yazarýyým.

Etkilendiði Yazarlar:
Henry Miller, Kafka, Charles Bukowski, Dostoyevski, Celine, Tolstoy, J.P. Sartre


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © FATÝH KAYNAK, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.