geceye dökülürken
şarabın kızılca kıyameti,
bir kadın geçer sesinin tellerinden
salınıp türküsünü narin adımlarla
üşür...
sönünce gece lambaları şehrin
dağlı bir nefestir ney’leyin
sokulur tenhasına içinin
sonra...
ellerin senin!
tespihinde hüzün çeker
voltası bitmeyen yüreğin,
bir kadın susar yüzünün gölgesinde
saklayıp öpmesini sabırsız sevişlerle
ağlar...
çözülünce saçları yalnızlığın
harlı bir ateştir düş’leyin
vurur kıyısına özleminin
sonra...
gözlerin senin!
...
hepsini denedim
adı yok bu şiirin.