Âlemde Lübnan, Gözünde Âdem

Asırlık bir cinnetin tohumlarıyla üreyecekti iffet, bu yüzden ağlayacaktı her bebek ve her doğum yeni bir ölüm olacaktı Tanrı’nın gözünde!

yazı resim

Çırılçıplak olacaktı dünya, hani?
Kanı kurumadan ilk cinayetin yoğrulmayacaktı Âdem! Aynı gıyabın torunları olacaktık!
Tanrının affettiği öykülerle büyüyecektik; Tanrı tarafından hiç affedilmeden!

…bilmediğimiz bir yerde kaynayacaktı cehennem! Ateş aç, mekruh ve biz garp mührüyle koşacaktık el ele! Ayaklarımızdan çekecekti toprak ve Kâbil gülümseyecekti şeytanın yüzünde! Asırlık bir cinnetin tohumlarıyla üreyecekti iffet, bu yüzden ağlayacaktı her bebek ve her doğum yeni bir ölüm olacaktı Tanrı’nın gözünde!

...Kana bulaşan kayıp, kanla tazelenecekti ve her taze gün kasıklarında gizlenecekti bekâretin! "Sırtından türetilen", sırtında yükle taşıyacaktı hükmü!
Doğuran kadın doğurganlığın ehlini şuursuz bir acıyla bedelleyecek, doğurmak asırlık bir çığ olacaktı, anadan kızına sürünecek…

…Tanrı’nın "sus!" dediği güne dek ağlayacaktı bebek! Dudakları "Sur"a değdiğinde geç kalmış bir çığlıkla dillenecekti ve yaşlı olacaktı gözleri. Sorulacak her bir hesap ilimin gölgesinde bilgiç ve ukala; aynı günahla yargılanacaktı insan; "Zalimin zulmünden bihaber sanan!"

Sonra karanlık bir cümbüş olacaktı! Kâbil susacaktı ve kan tutacaktı dünyayı. Annen çocuğuna küs, çocuğun nesline düşman!

Taş doğurduğu gün insan, biliyordu, yanacaktı Lübnan!

Başa Dön