İnsanoğlu yaratılış itibarıyla bir hedefe yöneltilmiş, sorumluluk bilinciyle donatılmıştır. Hayatı boyunca iyiyi kötüden, anlamlıyı anlamsızdan ayırt etme kabiliyetine sahiptir. Ancak kimi zaman dünyevî ilişkiler, akraba ve dost çevresi, kişinin bu asıl hedefini göz ardı etmesine yol açabilir. Kuranda bu duruma dikkat çeken birçok ayet bulunur. Özellikle Allaha itaatten uzaklaşıp, anlamsız uğraşlarla vakit geçirmenin zararları, ilahi mesajlar üzerinden açıklanmıştır.
Zümer Suresi 29. ayette, Allah şöyle buyurur:
"Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar."
Bu ayet, birden fazla efendiye hizmet etmeye çalışan kişinin huzursuzluğunu ve yalnızca Allaha teslim olmuş kişinin huzurunu kıyaslar. Bir mümin için en büyük öncelik, yalnızca Allahın rızasını kazanmaktır. Ancak günümüzde birçok insan, akraba ve çevresindekilerin hoşnutluğunu Allahın rızasının önüne koyuyor. Bu durum, kişinin iç huzurunu bozar ve ibadetlerinde samimiyetsizlik oluşturur. Oysa ki gerçek huzur, yalnızca Allaha teslimiyetle mümkündür.
Kuran, insanlara boş ve anlamsız uğraşlardan uzak durmayı emreder. Lokman Suresi 6. ayette, şu uyarı yapılır:
"İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün 'boş ve amaçsız olanını' satın alırlar. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır."
Akşam gezmeleri, saatler süren anlamsız sohbetler, müminin asıl hedefinden sapmasına neden olabilir. Oysa bir mümin, vaktini faydalı işler için harcamalıdır. Furkan Suresi 64. ayette, müminlerin geceleri nasıl değerlendirmesi gerektiği şu şekilde açıklanır:
"Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler."
Secde, yalnızca fiziksel bir eylem değil; Allaha itaatin ve teslimiyetin bir ifadesidir. Mümin, gecelerini Allaha olan bağlılığını artıracak ibadetlerle, ilimle ve tefekkürle geçirmelidir.
İnşirâh Suresi 7. ayette Allah, şöyle buyurur:
"Şu hâlde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya devam et."
Bir müminin hayatı, sürekli bir öğrenme ve ibadet yolculuğu olmalıdır. Boş zamanlarda kitap okumak, ayetleri ezberlemek, iman hakikatlerini anlamak ve tebliğ için yeni yöntemler geliştirmek, Allahın razı olacağı işlerdir. Akşam gezmesinde saatlerce yapılan anlamsız sohbetler yerine, kişinin kendisini ve imanını geliştirecek faaliyetlere yönelmesi daha hayırlıdır.
Abese Suresi 7. ayette şöyle buyrulur:
"Oysa, onun temizlenip-arınmasından sana ne?"
Bu ayet, tebliğde bir denge kurulması gerektiğini gösterir. Tebliğ, Allaha faydalı bir kul olabilecek, öğüt alacak insanlara yapılmalıdır. Gereksiz ve vasıfsız kişilere yapılan tebliğ, mümini boş bir çabaya sürükleyebilir. Mümin, tüm vakit ve enerjisini Allahın farzlarını yerine getirmeye ve İslamın yayılmasına yönelik çalışmalara ayırmalıdır.
Kuran, insanlara hem bireysel hem de toplumsal hayatta rehberlik eder. Mümin, her anını Allaha adamalı, boş işlerden ve anlamsız sohbetlerden uzak durmalıdır. Allahın emirleri doğrultusunda bir hayat sürmek, gerçek huzuru ve başarıyı getirir. Akşamlarımızı ve gecelerimizi, ibadetle, tefekkürle ve ilimle değerlendirmek, bizi Allaha daha yakın kılacak ve dünya hayatının geçici aldatmacalarından uzaklaştıracaktır.
"Allah'ın farzlarını bırakıp inkârcıların rızasını arayan kimse, aslında yalnızca kendini kandırır. Oysa, Allah kuluna kâfidir."
