Çocukluğumdaki vazgeçilmezlerimin hiç biri kalmamış artık hayatımda.
Meğer ne kadar da değişmişim farkında olmadan.
Hiç yorulmadan koşup oynadığım çakıl taşlı sokak artık çivi gibi batıyor ayaklarıma.
Çok sevdiğim çilek reçeli eski tadını vermez olmuş bana.
Ah o karakışlarda küçücük evlerin saçaklarından sarkan buzların tadını
en pembe en parlak şekerler vermezdi o zamanlar.
Artık ne sarkan buzlar var nede küçücük evlerden eser sokağımızda
Ev üstüne ev kurmuş insanlar. Kimse kimseyi tanımaz olmuş zamanla…
Öylemiydi eskiden pamuk ninemiz vardı bizim, sokağa çıktığımızda bonbon
şekerleri dağıtan
En yakın arkadaşım vardı, üç tekerlekli bisikleti olan
Pabuçlarım vardı kırmızı rugan… Onlarca tokam lüle lüle saçlarımda duran
Leblebi tozu, Mehmet amcanın küçük dükkânında satılan…
Her çarşamba akşamüstü uğrayan, elma şekerci adam
Camdan misketlerim teker teker yuvarlanan
Kolunu kopardığım zenci bebeğim tozlu sandığın en dibinde saklanan.
Bankadan hediye edilen kurşun asker kumbaram içi para dolan.
Okul önlüğüm simsiyah kocaman
İlk süt dişim, yenisi gelsin diye tavana atılan
Doğum günü pastam, rengârenk mumları yanan.
Bir kaç siyah beyaz fotoğraf, abimin sünnetinden kalan.
Şimdi nerde bunlar? Nasılda değişiyor zaman. Nasıl özleniyor anılar
Hiç yaşamadım diyen var mı aranızda? Mutlaka bir şeyler vardır hayatınızdan
Ben bu sokak bu cadde üzerinde koşturmamış mıydım hayallerimi
Zamanın nasılda çabuk çabuk geçmesini isterdim
Sanki zamanın ötesinde bir bekleyenim vardı
Artık büyüdüm!
Anılarımda kaldı yaşananlar. Özlemlerimde, hasretlerimde kaldı…
Şimdi deseler ki;
Tekrar çocuk olur muydun?
Asla…
Benim yaşadığım güzellikleri yitirdi dünya!
26.Ekim.2004 Gönül Sevinç
Anılarımda Saklı Çocukluğum
Ah o karakışlarda küçücük evlerin saçaklarından sarkan buzların tadını en pembe en parlak şekerler vermezdi o zamanlar. Artık ne sarkan buzlar var nede küçücük evlerden eser sokağımızda...