Büyüklerimizden dinlerdik yaşayamadığımız ramazan aylarını…
Dedelerimiz anlatırken dizlerinin dibine oturur yüzümüzü küçücük avuçlarımızın içine alır
Hayranlıkla anlattıklarını dinlerdik…
Onlar tekrar yaşar bizse hayallerimizde giderdik o günlere.
Ramazan ayının gelişiyle bir başka şenlenirmiş haneler. Evlere ışık doğar bereket yağarmış adeta.
Sabahtan başlanırmış iftar hazırlıklarına
Evin büyük anneleri dualarla tespih çekerken, anneler Türk mutfağı yemeklerini sergilerlermiş.
En az üç tatlı çeşidi oturtulurmuş yer sofrasına Güllaçsız iftar sofrasının bereketi olmadığına inanılır muhakkak bulundurulurmuş sofralarında
Zeytin yağla yapılmış Türk yemekleri lezzetinden parmak ısırtsa da görünüşü itibariyle;
Bir o kadarda hafif ve sindirimi kolaylaştırıcı baharatlar katılarak sunulurmuş sofraya
Buram buram kokusu sardığı vakit semti, evin en küçük çocukları koşar adımlarla sıraya girer sıcak pide alma telaşına düşerlermiş.
Dedeler torunlarına oruç tutma alışkanlığı kazandırmak için kuşların dahi ilk gün oruç tuttuklarını söyler ilk gün çocukların öğlen ezanı okunana dek oruç tutmalarını sağlarlarmış.
Eskiden top atılmasını beklermiş büyüklerimiz oruçlarını açmak için
İftar topu atıldığında bir adet hurma ile oruçlarını açmalarının ardından huşu içinde akşam namazlarını eda eder (çünkü akşam namazının vakti az olduğundan geciktirilmemesi gerektiğini düşünürlermiş) sonrasında oturup keyifle yavaş ve küçük lokmalarla tatlı sohbet yer sofrasında tamamlanırmış iftarlar.
İftar sonrası ahşap evlerin en güzel köşesine ustaca dizilmiş yer minderlerine kurulur keyifle nargilelerini fokurdatırmış büyükler.
Teravih zamanına dek sürdürülen sohbetlere ara verilir teravih namazlarını kılmak için toplu halde camilere gidilirmiş. Namazların bittiği vakit sıra eğlencelere gezmelere geldiğinde;
Mahalle kahvesine çıkmak ya da komşulara gitmekten öteye geçemezmiş gece hayatı
Ramazanın gelişiyle müjdelenmiş ışıl ışıl mahyaların yer aldığı sokaklarda gezmek
Çanlı faytonlara binerek hısım akraba ziyareti yapmak yahut erkeklerin kahvehanelere, bayanların ise ayrı olarak hazırlanmış sohbet evlerine gitmeleri o yılların vazgeçilmez eğlenceleriymiş.
Namazdan sonra eğlence yerlerine gidilir. Kukla, Karagöz Hacivat ünlü meddahların öncülüğünde süren, Ortaoyunu gösterilerinin yerini hiçbir eğlence tutmazmış.
Gittikleri kahvehanelerde ise çalgılı eğlenceler makbul geçermiş
Ramazan geceleri Gazeller, divanlar, maniler, destanlar söylenir
Kadınlarsa sohbet evlerinde toplanır kendilerince çeşitli eğlenceler düzenlerlermiş.
Onların eğlencelerinin başında manilerle karşılıklı atışmalar, söyledikleri ilahiler kukla oyunları Karagöz, Hacivat gösterileri sahur vakitlerine dek sürer bu esnada hem eğlenirler hem de sahur sofrası hazır ederlermiş.
Nadiren ailece yapılan iftar-sahur sofraları olsa da genelde komşularla topluca yenirmiş yemekler kalabalık olan sofraların daha çok bereketli olduğuna inanılır ramazan ayında kazanılan sevapların bütün aylardan daha hayırlı olduğuna inanırlarmış
Semtin varlıklı kesimi Ramazan ayına hürmeten keselerinin ağzını sonuna dek açar ne kadar yoksul insan varsa yardımlarına koşarlarmış.
Sahur ve iftar vakitlerinin yaklaştığını haber vermek amacıyla çeşitli maniler söyleyerek gezen davulcularsa ramazan aylarının vazgeçilmez özelliklerindenmiş. Şimdilerde olduğu gibi o dönemlerde de evin küçük çocukları davulcu bahşişi vermek için sıraya girer adeta kıyasıya yarışırlarmış.
Ramazan davulcularıysa söyledikleri onlarca manileriyle insanların tebessüm ederek kapılarını açmalarına yahut telaş içerisinde uyanmalarına sebep olurlarmış
Ne uyursun ne uyursun,
Bu uykudan ne bulursun,
Al aptesti kıl namazı
Cenneti alayı bulursun.
Hayırlı Ramazanlar…
Gönül Sevinç
17.10.2005