kimse bilmesin kırılgan yerlerime gömüldüğümü
arayıp bulmasın beni kimse içimde
salmasın kelebeklerini üstüme
yüreğimi bir ışık sayan kim varsa
hakkımda bir dipnot düşmesin kitaplar
ben çığlıktan sonra düşen
o derin suskunluğun çocuğuyum
yüzüm yanık, gözlerim yoruldu görmekten
akacak kan kalmadı ayaklarımda
yalın ayak yolları yürümekten
para etmez yüreğim, kayıp bir çağda doğdum
geç fırınlanmış bir çamurum aslında
kadınlar gelmez bana mesela
panayırlar yok kalbimin ortasında
beni gövdesine resmedecek banknotlar yok
camların buğusu gibiyim size
asla zamanı unutturmaz misafirliğim
ressamlara poz vermekte anlamsız geliyor
rol yapacak kadar cesaretli değilim
yaşamaktan sıkıldığım zamanlar
ayetlerle sıvadım yaralarımı
neden ben? neden her insan gibi
kimyayla yatıştıramıyorum etimi
neden büyüyemiyorum güle, oynaya, ağlaya
neden gürleyip yağacakken yağmur gibi
asfaltlarda yanarken buluyorum kendimi
biliyorum güneşi soğutan şey
burulup duran kalbimdir
yinede anlatacağım size
beni yaşatan şeyi
zamanı gelince
...ve damarımda dolaşan nedir?
yalnız kaldığım bir gecede
şehir ve sesler takılmıştı aklıma
ne güzel demiştim rüzgarın söylediği
neden uyumaz bu tabiat
niçin akışı durmaz hiç bu büyünün
görmüştüm o gece tüneldeki ışığı
küçüktü daha, zamansız mekanların aşığı