BADE-İ MASAL
Bir masal anlat içinden devler çıkan
Anlat ki yüreğime bir kuş konsun
Ayağında geçmişin hüznü kına gibi
Şahmeran ülkesinde yaşayan fesat
Kitap olsun acımasız insanlara
Bir nefeslik mutluluk çekeyim içime
Truva’nın hazinesine varmadan
Fatih’e haber salayım
Bir kez daha kuşatsın İstanbul’u...
Sonra çizeyim geleceğin resmini
Suyunda gözyaşı olmayan
Renkleri Nebi’nin soyundan.
Yörüklerin çadırından çıkan sel
Beni de götürsün Âdem’in memleketine
Bir tabak sevgi sunayım taş bağırlılara
Bir bade de vahdet-i vücud
Arının zemzemin saflığıyla...
İftiraları yutan balıklar bilmezmiş
Martılar güreş tutarken aya doğru
Boynu bükük gül taşıyan sevgili
Kara yasları atlara sırtlarmış -ki-
Nuh’un gemisiyle karşılayalım
Bir tutam sevgi, bir tutam sevgili
En güzel aşureyi taşıralım volkanlara
Döksün ebabiller gül terlerini
Yarının sütünü sağan umutlar
Karışsın İskender suyuna
Dimağlara gelsin, aynalara vursun
Annemin ayağının altındaki cennet.
Melekler çıksın ihsan sunmaya
Yeni bir Anka doğsun küllerinden
Beklemesin hannas vesveseleri...
Bir masal anlat içinden devler çıkan
Anlat ki yüreğime bir kuş konsun
Uçan halı üzerindeki imanım
İns ü cinni yüreğinden vursun
Alâeddin’in lambasından çıkan yüreğim
Yol alsın ümid-var mısralarımda...
Ayşe AKAY ] ]