yalnızlık denizinini dalgalarını
vurma öyle hazin hazin kıyılarıma
içimi acıtıyor
hükümdar duruşunun yıkıldığını görmek
nefesinin vurması yüzüme ürkek ürkek
içimi kanatıyor
azıcık tanıdıysan eğer beni
bilirsin asla dönmeyeceğim geri
uçsuz bucaksız sabrımın
göğe erdiği gibi
onurumu da yere serdirmeyeceğimi
ama bilesin mazisinde kaldığım serseri
herşeye rağmen aklım hep sende
olmuyor seni seviyorum istemesem de
sözüm geçmese de paramparça yüreğime
Adalı asla eğmeyecek o dik başını yere
artık ne için sizlasın
nedamet üşümeleriyle
ne de sızlat yüreğimi
son bir şans dileklerinle
bak bahar geldi
pembe beyaz çiçekleriyle
çek derinlerine kokularını
ama ne olursun sakın incitme
-bırak sert rüzgarların kışlara uyusun
artık biraz sevmeyi dene-
hadi durma ne olur
şımart içindeki ağlayan çocuğu
uçurtmasını ipsiz salsın gökyüzüne
ne olur koru varlığını yücelten sedefleri
tara saçlarını sevdanın uzun uzun
ki yanmasın içim...
-dayanamam serserim...dayanamam bilirsin-
"Yaşlı ruhum ,şevkatli çocuk elleriyle okşayıp, ısıtıyor ayrılığın kel başını.Ayrılıklarda üşürmüş ayrılanlar kadar"