Benim Ölümüm Gülmeyi Öğretti Sana

(...seni seven bir ben varken / ve bunun için sevinmekteyken...nasıl olur da mezar taşlarına ismimi yazdırmayı düşünebilirim , söyler misin nazlı sevgilim ?..)

yazı resim

Benim Ölümüm Gülmeyi Öğretti Sana

“önümde bir ölüm vardı , bir de yaşam ; ben seni seçtim...”

Yalancı baharın koynunda saklı gözyaşlarınla ıslattın yağmursuz düşlerini ; yüreğine sarılan yastığındı ! aslında en çok kırılan(dı) ... anlamadın !..

Benim ölümüm sanaydı ! kandırılışım , yıkılışım ve bilindik bir kalp üzre yaşanan sevgi yanılışlarım hep sanaydı...uçurum kenarından süzülüşüm ; hiçbir şeyi her şey(in) yapan umut yolculuğum... inan hep sanaydı yitik düşler parkında ki ağlayışlarım...

Ağlamalar(ım)da saklı kalan o müthiş sır ve –lar... yüzyıllar boyunca insanın içini masumiyetliğin süzgecinden geçirerek yaşama bağlayan o eşsiz duyguların adıyla hayal kuruşlarım hep sanaydı...benim sevmelerim sanaydı !..

Gün olur , geceye vurur(um) / kimi bedenler esiri olur ölümün... ben (sende) sevmelere yeminlenmişken bedenime soru sorulmaz !.. bunu bilirim : “ölümüm güler ve ben yine sana koşarım ...”

Benim ölümüm sanaydı !.. son nefesimi verirken terleyişim ; avuçlarımdan akan gözyaşlarım... söylemiştim oysa ; artık yaşantımdaki hayallerim hep sanaydı...

(...seni seven bir ben varken / ve bunun için sevinmekteyken...nasıl olur da mezar taşlarına ismimi yazdırmayı düşünebilirim , söyler misin nazlı sevgilim ?..)

...ve artık ölüme yakınım ; yaşayanlardan uzak bir durakta beklemekteyim. Hani yel değse yüzüme düşer ağlarım / olur da beklersen beni / yollarda yürüyen adımlardan sana koşarım / puslu iki söz için kendimden kaçar sana sığınırım...

.../ kaç kez yaşamdan vazgeçtim ve kaç kez yaşama döndüm , bilmiyorsun değil mi ? sevdim ! yüreğimde karabasanlar dolaşsa da seni bana kavuşturacak takvim yapraklarını bekledim... hep bekledim ; biliyordum ! gelecektin ve hiç gitmeyecektin ... çünkü benim yaşamam sanaydı ; tıpkı ölümüm gibi...her şeyim sanaydı , yanılmadım !..

Gönlüme yağan sözlerin / vardı / varlığımdaydı...karşı kıyıda ardından sallanan eski aşklardan kalma kefenden öte bir mendil ; rengi masum işte !.. gonca gül motifli ; yıpranmış ama kokusu halen ilk günkü gibi... aşk hani , yani sevmek işte böyle değil mi?

( bazen anlatmak ve anlayamamak ; sonra anlatmaya kalkışmak ve yine anlatamamak...)

-benim doğuşum gibi , yaşamam ve ölümüm sana(ydı)... artık hiçbir söze gerek duymuyorum . biliyorum ! yazmak için harf olmak gerekiyor ; seni sevmek için de ölüp tekrar dirilmek ( yani imkansızı başarmak) gerekiyor...

“ Benim ölümüm gülmeyi öğretti sana... “
yazmaya ilk başladığım günkü kalem tıkırtılarını duyar gibi oldum ; içime çektim nefes alış-verişlerini... soluktu ! en çok soğuktu / sana kalan bana kalandan farksızdı...yaşamak işte şimdi ölmekti !..

-benim ölümüm saygınlıktı ! sevdiğim için sevdiğime tekrar doğacaktım ki...

emre onbey

Yorumlar

Başa Dön