Ömer Akşahan
Saatin 24ü geçtiğini fark etmemle bilgisayarı kapatıp, sokağa çıkmam bir oldu. Ertesi gün yine yoğun bir iş günüydü. Uykumdan fedakârlık yapacak denli yapacak bir işim de yoktu bilgisayarla. İş yerim ile kaldığım yer arasını yaya olarak gidip gelmek sağlığıma iyi geliyordu. Ayrıca İzmirin tanınmış Sevgi yolu hem rahat, hem dinlendiriciydi benim için. Gecenin ilerleyen saatlerinde daha çok park etmiş lüks otolar dolduruyordu yolun her iki yanını. Arada bir ayyaşa da
rastlanabilirdi.
O gece nedense yolun geniş bölümünden değil de kitapçı sergilerinin önündeki dar yoldan gidiyordum. Oysa geniş yol hem aydınlık, hem de daha güvenli sayılırdı. Hava serin, Akdeniz ikliminin Ocak ayı ortalamalarını tutturan bir sıcaklık var dışarıda. Ellerimi yine de parkamın ceplerinde ısıtmaya çalışıyordum. Yürüyüş tempom zaman zaman düşse de, bir an önce yorgun bedenimi yatağa atma isteği karşısında hızlanıyordu.
Beynim günün yoğunluğunu atmak istercesine bomboş. O an beni kim görse, dalgınlığımı kolayca anlayabilirdi. Sevgi yolunun ortalarına geldiğimde bir köşede üç dört kişilik bir genç grubu vardı. Aralarında yüksek sesle konuşuyorlardı. Gruba bakmadan geçip gidiyorum. Onları düşünecek halde değilim. Gençlerin bulunduğu noktadan birkaç metre uzaklaştığımda aralarında bir kaynaşma olduğunu gördüm, ama bir anlam da veremedim.
Aaa, o da ne? Gruptan genç bir kız hızla bana doğru koşuyor. Bir dakika lütfen, bir dakika... diyerek, duraklamamı sağlıyor. Şaşkınlıkla bakıyorum kıza. Yaşı 18-20 arası. Kaşları, saçları simsiyah, yüzü gerçekten çok anlamlı ve alımlı. O da heyecanlı. Kız bir dostumuzun kızının sanki ikizi.
Sen Erzurumlu musun?diye, soruyorum.
Aceleyle, Hayır diyor. Demek ki bir şeyleri bir an önce çözmeye çalışıyor. Bu kez o;
Arkadaşlarla iddiaya girdik...
Ne iddiası diye, sormuyorum. Ben, hâlâ kızın yüzüne bakmakla meşgulüm.
Bu sokaktan geçen ilk erkeğe onu dinlemek istemiyorum. Kız devam ediyor
.
Yalnız gözlerinizi gözlerimden ayırmamalısınız...
İşitmiyor kulaklarım.
Gözleri yardım istercesine bakıyor. Deminden beri ben ne yapıyorum ki. Hipnoz olmuş durumdayım.
Kız yavaşça geri çekiliyor, avını kıstırmış bir kedi gibi yeniden saldırıya geçeceği kesin. Derin bir nefes alıyor. Bir ara arkadaşlarına bakıyor. Seyircilerin
tepkisini ölçmek istercesine. Ve bir anda yüksek sesle;
Benimle evlenir misin???
diye haykırıp, büyük
bir zafer kazanan kahraman edalarıyla arkadaşlarının yanına koşuyor.
Ve büyük bir alkış
...
İddia kazanılmıştır artık
...
Ben, bensebenim ne dememi bekliyorsunuz ki.?
Her
gün olduğu gibi karanlık bir geceye kaldığım yerden yürüyor, yürüyorum...