Beyitler

Divan edebiyatında her beyit bir nazım birimidir. Her beyit bir anlamı yansıtır. O düşünce, o duygu beyitte bütünlük taşır. Bir tek beyit dahi, 'Eser' olarak Divan edebiyatında yer almıştır. Beyitler ayak örgüsüyle ikiye ayrılır. Gazel tipi, Mesnevi tipi. Saygılar.

yazı resim

B e y i t l e r

“Halk içinde geçerli bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

Cadde, sokak akın akın bağlanmış bir çatıya,
Olmaya çoluk, çocuğun her nefes cihat gibi.

Sarılacak kol gerekir küresel görünmeye,
Evrendeki birliktelik değişken imbat gibi.

Uyuşulmaz insan hakkı kanunlara sığmaz ki,
Çalıp çırpmak bir marifet, erdem kabahat gibi.

Bir devran ki söz gelişi oluşturulmuş kurum,
Bunlar bizim dünyamızda duruyor sırat gibi.

Sıkılan kemer bizim, toplanan yaka bizim,
Bu kaçıncı faslı gırtlak hüzzam nakarat gibi.

Alabanda sancak emri, tezkere var emrinde,
Her levendim kadırgamda palamar halat gibi.

Atatürk’üm bir ülküdür geçmişten ahire dek,
Ve okunan bir kitaptır her doğan mabat gibi.

O nehir ki mecrasını doğal yapı belirler,
Güneş açar, bulut örter fidyeinecat gibi.

Gelincikten renk alarak süsleniyor şehitlik,
Vatan için can borcumuz verilmiş zekat gibi.

Anayasa, temel hakta inkar, tevil, işkence,
Hiçbir kimse bakmıyor ki akan cerahat gibi.

Çarkçısından miçoya dek her gelen karıştırdı,
Az veya çok farkı yoktur tıpkı bir sirkat gibi.

Başıbozuk muhabbet uzak durulan handa,
Etobur önünde ceylan sessiz bir feryat gibi.

Mevsiminde zemheridir, her iklimde sıkıntı,
Yaşamaya muhtaç barış denizimde yat gibi.

Hak ortada muhtaç kaldı alamadı hiçbir hak,
Toprak dışındaki kökü hâlâ bir ırgat gibi.

B e y i t l e r

Yaşam bir sinemaysa, her gün ayrı matine
Yeni kardeşler doğmuş emziriyor süt anne.

Yurtta birkaç giz saklı, beklentide fenomen,
Küresellik körkükütük sarhoşeden meyhane.

Kıyamet mi kopacak, zuhur etmeden önce,
Kalacak bir yer dersen emin yer tımarhane.

Ömrümüzün törpüsü, ömre bedel oyunu,
‘Zoro’ kamçılı adam kan akıtmaz salhane.

Gözü kıpık bakıyor, kelin, körün, sağırın,
Fayın dipten çöküyor uyurken rasathane.

Bizans oyunu desen, derim ki Daniş Bey’in,
Ben de izcilik ruhu, sen de bitmez cephane.

Zehir üfler dil, dudak göster Ya Rab sihrini,
Sensin en büyük yargı sendendir her karine.

Halt edilme öyküsü dağlarda yenen nane,
Temel içgüdü derken, dalda kuzu kestane.

Azra bebekler gördük koltuğunda uyuyan,
Serim, düğüm, çözümü, ilahi kutsal sahne.

Ben yerin cambazıyım yaşamadır ananem,
Hamuru oldum inan, ben beze, o merdane.

Sap, saman bir arada, taşla kaplı bir düven,
Ayrılır sap, samandan akar bir yandan tane.

Madde üstünde savaş, kıymetli taşım hani,
Külah devir, kapaklan, sır saklıyor hazine.

Hepsi geçmiş bir yere, diyorlar ki oy verin,
Emrindir hep doldukça, boşaltılan mesane.

Bolca para kazanan ‘Ceo’ konumu dersler,
Tüm emekten çalınan, üç büyüğe cephane.

Maraton koştu toplum, üç atlet var en önde,
Emekçi yetmiş milyon, baş çeken üç beş tane.

Ne demiş Nazım Hikmet

El bizim, emek bizim demişti Nazım Hikmet
Katilleri kim meçhul, suçlusu bu memleket.

Şairler hep söyledi, Mithat Paşa’dan beri,
Bu yükü çekmez gemi, ağır basıyor sıklet.

Her şey çıkara dönük, her uğraşta şike var,
Rampada oy yükleyen, gemimin adı Devlet.

Tanık çok, sanık gani, gerçek suçlu kuliste,
Kurt olmuştur Yeşil’in ne sihir, ne keramet.

Bildiklerin sır kaldı, kurşun duvardan sekti,
Tellallar katlar çıktı, pay dağıttı muhabbet.

Gerçekler içte kalsın, ört gitsin görünmesin,
Dert içte, nöbet dışta dünya görsün maharet.

Matlup kalsın zarfa bak açılsın dış dünyaya,
Sen düşünü renkli tut, çok şey örter siyaset.

Takipçin oldu toplum, kazan, kepçe, od ocak
Üst yürütme, alt yargı ıssızlık var bir müddet.

Ne ad kondu söyleyin parsadan pay kapana,
Sağ ve soldan çift vuruş, çift zıkkımlı ticaret.

Kimi çömlek yaparken, kimiler çanak tuttu,
Gökten defter mi indi, gözümde oldu hacet.

Kule vinç mi, kepçe mi binamıza harç katan,
Kimlerdir şekil veren, beyaz giymiş sıyanet.

Demagojik toplumda, kim bilir kimler avcı,
Doktrin erdemi değil istenmeden bir zulmet.

Reyting tartısı bozuk kulaktan, gözden kaçan,
Tüm kanalda top sürmüş, tribün şen, şetaret.

Yolda koşuşma da çok sayrı, sağlık ölçülsün,
Borsayı kökten vurmuş, nasıl geçmiştir teğet.

Acar yeni yıl

At, eşek, öküz çalmak şimdi birer hak oldu,
Duvar yarıp, dağ aşan hepsi pir-ü pak oldu.

Sübyan can telaşında, kuş yumuyor ağzını,
Ne kadar sapık varsa birer aç kursak oldu.

Kız, kadın can derdinde azıttı erkek kulun,
Eski şehvet kurbanı, tıfıl, toy, çaylak oldu.

Deveyi hamutuyla, hortum düzüp yutanlar,
Orman yakıp, yurt kuran zorbaya otlak oldu.

Hisar çengelli handa siftah yaptıran kulun,
Kepenk örtüp açmayan sönük od ocak oldu.

Dinamit buldu Nobel, iğne gücüyle Ferhat Teşvik çarkında Pamuk inan un ufak oldu.

Yorum farkında Hoca sağlam düğüm atarken,
Çokluk, çoğunluk farkı yoruma kavşak oldu.

Portreler açtık çokça ders verildi Dersim’den,
Atatürk’üm -vur- demiş, kalanı korkak oldu.

Erkek sustalı maymun, kadınlar oldu topuz,
On sekiz yaş kızları kum döven koçak oldu.

Hiç kusur bulamazsın kız gibiler maşallah,
Ebemkuşağı saçlar açılmış zambak oldu.

Kürsünün baş müftüsü, saf tutanın mehdisi,
Hacda gayya kuyusu modern barınak oldu.

Takdirinden olacak gündeme geldi Dersim,
Dersimde yenen kurşun okunan bozlak oldu.

Dün bitti bugüne gel, futbolumuz hızlandı
Spordan rant sağlamak, futbola tuzak oldu..

Hoş gelirken acar yıl, uçup giden yaprağım,
Bir çamın dallarından düşmüş kozalak oldu.

Maç

Siyasette bir oyun sobeleme, saklambaç,
Böyle yeşerir ancak dallarda ki Akağaç.

Mecliste öz yapıya isyanı reva gördük,
Bir devirden sonrası millete bağlı andaç.

İkna etmiyor beni, meclis ve çatal görüş,
Politik örgümüzde çözülmeli bu bağlaç.

Siyasi pirim vermek, köşe dönme yarışı,
Yaman terletti bizi saçak altında sarkaç.

Kaç kez suya haç attı, bu kaçıncı baharı,
Eski sokak futbolu yürütülen milli maç.

Uzak kaldı kıratım, denizdeki su kuşu,
Sakardan havalansan, Gökova iki kulaç.

Ve bırakma Yarabbi dallarımı sahipsiz,
Nadasında boş tarla, gölgesi az top ağaç.

Hafta yedi, ay otuz futbolum en ön safta,
Ne maçtır, ne taraftar zaferine karnı aç.

Bir yer ki yarınlarım ve bu yurdun evladı,
Devlet başa, ayağa, toplum birliğe muhtaç.

Geç donatı, er talep meydan cüzdan savaşı,
Portföyler kabarıkça, eksik olan başa taç.
2007

Başa Dön