Bilirmisin Sen?

Bilir misin sen seni sensiz yaşamanın ne kadar zor olduğunu?

yazı resim

Örümcek ağına takılmış bir böceğin çaresizliğini bilir misin sen… yada kor bir alevin arasında kalmış bir akrebin… yuvası dağılmış bir kuşun feryadını duydun mu hiç… öksüz kalmış bir yavrunun süt dolu ana kucağını özleyişini… suya hasret kalmış toprakların yağmuru bekleyişlerini… karanlık gecelerin sabaha olan tutkusunu… mecnunun yanmışlığını, keremin sabrını, ferhatın haykırışını bilir misin?… kardelenlerin güneşe olan aşkını peki… ay vurduğunda masmavi suların üzerine nasıl parladığını… ben bilirim bunların hepsini… hepsini yaşadım… yaşattın bana… ağa takılmış bir böcek gibiydim hayatın içinde kurtulamadın… sana koşamadım, gelemedim bir türlü… nasıl çaresiz kaldığını bir akrebin sen öğrettin bana… yorgun akşamlarda yoksun diye yanımda bir alev basardı yüreğimi, çıkamazdım sıyrılamazdım içinden… yuvası dağılmış kuşlar gibi feryad ettim çok zaman, senin olmadığın hiçbir ev hiçbir yuva benim olamazdı çünkü… öksüz kalan bir çocuk nasıl özlerse bir kucağı ben de senin kucağını özledim hep özlemlerin en büyüğüyle… mecnun, kerem, Ferhat benden çok farklı şeyler yaşamadılar ki… ben de kavuşamadım sana, en az onlar kadar ben de yandım, kavruldum…

Güneşe aşık kardelenler gibiydim ben de… aşkımın beni öldüreceğini bile bile sevdim ben seni… tıpkı küçük beyaz kardelenler gibi… en iyi de yakamozları bilirim ay vurduğunda masmavi sulara… o sularda hep senin hayalini kurardım ben… karanlık basmış derinliklerde kayboluşunu izlerdim… hepsini bilirim bunların… hepsini sen öğrettin bana… bir tek, kavuşmanın, sana doya doya sarılabilmenin nasıl bir duygu olduğunu öğretmedin… seninle birlikte uyanılan bir sabahın tatlılığını… bunca seneyi ve koskoca bir ömrü seninle paylaşabilmenin mutluluğunu… seni sevebilmenin ve yalnızca ama yalnızca sana ait olmanın verdiği mutluluğu öğretemedin… hastalandığında baş ucunda beklemenin verdiği sıkıntıyı, üzüldüğünde, mutlu olduğunda yada ağladığında yanında olabilmenin nasıl bir şey olduğunu, paylaşmanın sevincini ve de hazzını öğretmedin… sana sensiz nasıl katlanacağımı öğretmedin bana… sen yokken ıslandığında kirpiklerim nasıl kurutacağımı öğretmedin bana… göğsümde nasıl uyuduğunu, uyurken yüzünün nasıl bir şekil aldığını, korkulu bir rüya gördüğünde bana nasıl sarıldığını, ne kadar dağınık ve derinden yattığını, uzun kış gecelerinde mutluluk sızan bir evin içinde neler yaşanılabileceğini öğretmedin …

Bir de sensiz nasıl yaşanılacağını öğretmedin bana deniz gözlüm…

Başa Dön