Bir Yazarın Izdırabı 3

Olmaz olur mu efendim, bir hayli katkısı oldu tabii ki. Daha önce serbest şiirler yazarken, diğer kategorilerde de bayağı ses getirdim. Hece, Taşlama, Haşlama, Ankara Misket, Aydın havası, Konya ovası derken her alanda kendimi hissettirmeye başladım. Çok güzelde öykülerim vardır. Kısmet olursa yakında bunları bir kitapta toplamayı düşünüyorum.

yazı resim

- Değerli okurlar, bu haftaki söyleşi konuğumuz emekli memur şair, yazar, araştırmacı, gazeteci yazar Hulusi Fırat beydir. Son çıkardığı şiir kitabı, istenilen satış rakamlarına ulaşamasa da Afyon, Kütahya, Çankırı, Nevşehir dolaylarında ve çevre illerde ses getirmiştir. Yaşama farklı bakış açısı bir yana eleştirmelerin tahminine göre de yakın zamanlar da edebiyatımızda çok farklı bir konuma geleceği belirtilmiştir. Sayın Hulusi Fırat kısa bir özgeçmişinizle söyleşiye başlasak diyorum. Edebiyat yolculuğunuz ne zaman, nerede nasıl başladı?-

"Şenol bey, şahsım adına size çok teşekkür ederim. İnşallah tespitleriniz doğrultusunda şu üç günlük dünyada önce kendime, sonra aileme, çevreme ve topluma faydalı olmak istiyorum. Onore eden düşünceniz için de sağolun varolun. Bir devlet kurumunda otuz küsür sene hizmet ettikten sonra alnımızın akıyla Allaha şükür emekli olduk. Edebiyata ilgimde işte bu memurluk günlerinde başladı diyebilirim. Malumunuz memurluk zor, çetin bir meslektir. Tayinler, sürgünler, nöbetler bu mesleğin ne yazık ki görünmeyen acı tarafıdır. Bu zor acı günlerde en iyi dostum her zaman kitap olmuştur. Düşünün gece nöbetçi memursunuz, vakit geçmesi lazım.Ne yapacaksınız?Arayıştaydım... Hikaye şiir kitaplarını işte bugünlerde tanıdım. Okudukça dünyayı daha farklı algılamaya başladım. Birincisi bizim gördüğümüz bir dünya varmış. İkincisi de göremediğimiz haybeden bir dünya. Felsefe işte bu ikincide devreye girdi. Sürgünlerde, nöbetlerde yazdığım şiirlerin sayısı inanın binleri geçmiştir. İlk çalışmalarımda çok iyi eserlerin ortaya çıktığı söylenmiştir. Lakin bir tayinde ev eşyalarını kamyona yüklerken o çalışmaları eski evin bodrum katında unutmuştum. Kısmet, bir dahada ulaşamadım."

- Sürekli genişleyen, evrensel bir dünyadayız. Sayın Hulusi Fırat, ülkemizin geleceği, insanımızın ne olacağı bir yana edebiyatımızın bu dünyada, iki arada bir derede nasıl bir süreçten geçtiğini düşünüyorsunuz?-

"Şenol bey, çok hassas bir soru sordunuz. Öncelikle değerlerimize, geçmişimize sahip çıkmalıyız. Çıkmalıyız ki bu düzen devam etsin. Atalarımızın yolundan kesinlikle çıkmamalıyız. En güzel nasihati zaten hocamız vermiş. Ne demiş Aşık Veysel : "Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece, gündüz gece vay vay..." İşte Şenol bey, o yoldan ayrılmamalıyız. Kesinlikle ayrılmamalıyız. Yüzlerce yıldır, o yolda yolculuktayız. Edebiyatımız da bizlerle beraber o yolda ilerliyor. Birliğimiz bütünlüğümüz, maneviyatımız, maddiyatımız, geçmişiz, geleceğimiz işte o yolda. Lütfen o yoldan çıkmayalım. Rica ederim çıkmayalım. Bilirsiniz sürüden ayrılanı kurt kaparmış derler."

- Hulusi bey, internet ortamının da edebiyat dünyasına bir hayli katkısı olduğu bilinir. Sizin de çeşitli sitelerde şiirleriniz, yazılarınız yayınlanıyor. Teknoloji çağının şiirlerinize, yazılarınıza bir etkisi bir katkısı oldu mu?-

"Olmaz olur mu efendim, bir hayli katkısı oldu tabii ki. Daha önce serbest şiirler yazarken, diğer kategorilerde de bayağı ses getirdim. Hece, taşlama, haşlama, Ankara misket, Aydın havası, Konya ovası derken her alanda kendimi hissettirmeye başladım. Çok güzelde öykülerim vardır. Kısmet olursa yakında bunları bir kitapta toplamayı düşünüyorum. İnternet gerçekten bizim son anda yetiştiğimiz bir hadise. Düşünün radyonun olmadığı günleri yaşadık. Hiç unutmam hele bir tayinde komşu vilayete eşek üstünde gittiğimi düşünsenize, hala gülümserim. Aynı zamanda çok güzel dostluklar edindiğim bir alandır. Benim gibi birçok emekli memurun eserlerini, saygı sevgi ortamında paylaşıyoruz. Hatta bazen kendimizi tutamıyoruz, komşu vilayetlerde yemekli toplantılarımızda bir araya geliyoruz. Şarkılar, türküler, vur patlasın çat oynasın, işte mutluluk bu değil mi sevgili Şenol bey?"

- Haklısınız Hulusi bey, sevginin olduğu yerde çiçekler daha da bir gür açarmış. Biliyorsunuz bende çeşitli sitelerde yazıyorum sayın Fırat. Güzel dostluklar elbette oluyor ama bazıları bunu dost, ahbap çavuş ilişkisi olarak yorumluyor. Bu yüzden inanın bir arkadaşımızın yazısına yahut şiirine yorum yaparken terliyorum. Yani yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Ama bilinen bir gerçek, önümüzdeki yıllarda edebiyat, medya vs. internet dünyasında tamamen yerini alacaktır. Ama bir takım ideolojik fikirlerin çatışma alanı da olabiliyor hani. -

"Evet efendim çok haklısınız. İnternet bazen yol geçen hanı gibi oluyor. Bakın Şenol bey sitelerde yazan arkadaşların birçoğu benim gibi emekli memur, amir sınıfında olan insanlar. Ayrıca ne idüğü belirsiz kişilerde yazıyor. İnsanları sınfına göre sınıflandırmak istemiyorum. Ama sokak serserilerinden tutunda, sabıkalı, esrarkeş, manyak, psikopat tiplere de çoğunlukla rastlıyoruz. Bu insanların yaşama karşı bir nefreti, bir öfkesi var. Ne atalarımızı, ne devletimizi ne de onun değerli kurumlarını tanıyorlar. Dinimize, örf ve adetlerimize saldırdıkları yetmezmiş gibi üstelik birde Ermenileri, Yahudileri, Rumları, sabıkalı tipleri, suçluları savunuyorlar. Böyle şey olur mu efendim? İnsan yediği ekmeğe ihanet eder mi? Bunlar resmen vatan haini. Ah zamanında olacaktı ki bu hareketleri yapsınlar. Sıkı mıydı bizim zamanımızda böyle konuşmak. Ortam şimdilerde müsait tabii ki. Atıyorlar tutuyorlar. Ben ve diğer arkadaşlarım bunlara karşı bazen sert duruş sergiliyoruz. Ne yani bu saatten sonra bu memleketi Ermenilere, Kürtlere mi teslim edeceğiz? Sonra bizim otuz yıllık hizmet, kariyer ne olacak? Üç ayda bir aldığımız yedi milyar maaş ne olacak? Bunlar eminim hayatında bir gün bile çalışmamıştır. Aile terbiyesi de almamıştır efendim."

- Ülkemizin bir değişim sürecinden geçtiği bir gerçek. Farklı düşüncelerin açıkça tartışıldığı bir döneme giriyoruz gibi. Ne dersiniz? -

"Doğrudur, her düşünceye açığız bir edebiyat sever olarak. Ama bir noktaya kadar. Bizim düşünce alanımıza girip bulaşmasınlar, saldırmasınlar yeter. Sayın Şenol bey size samimiyetimle söyleyebilirim. Eğer bizler olmasaydık bu düzen çoktan değişirdi. Ailemizin yarısı memur, yarısı köylüdür. Dİğer arkadaşlarımda öyledir. Allah tan devletin görünen kurumlarına veryansın ediyorlar. Yani bizleri fark edemiyorlar. Osmanlıda bunu çok güzel başarmıştır. Kendi memurlarına Cumhuriyeti kurdurmuştur .Yani düzen aslında aynı düzen. Allah'a şükür bizlerin sayesinde bu sistem hiç aksamadan, adeta tıkır tıkır İsviçre saati gibi çalışıyor. Aslında bu aklı evvel serseriler kendilerini çok zeki zannediyor. Biraz terbiyemi bozacağım ama müsaadenizle. Bin yıllık bu toplumu bu devlet düzenini siz mi değiştireceksiniz ulan hergeleler? "

- Hulusi bey düşüncenizin bir bölümüne katılmasam da fikirlere her zaman saygı duyarım. Elbette bir yaşam tecrübeniz var, kabul ediyorum. Yeni nesil gençlerde bayağı aktif sayılır. Gençlerimizin edebiyata katkısını nasıl görüyorsunuz?-

"Çok güzel bir soru. Gerçekten gençlerimizi gıpta ile izliyorum. Üniversitelilerin, belli yaş gruplarındaki gençlerin şiirlerini, yazılarını zevkle okuyorum. Boşuna söylenmemiş bir söz. İstikbal gençlerde diye. Öyle güzel aşk, sevgi şiirleri yazıyorlar ki bir insan ancak bu kadar masum olur. Aman Allahım bu ne güzel bir güzellik diyorum. Bir saflık, bir masumluk var, inanamıyorum. Adeta süt kuzuları. İnsanın bazende ağzının suyu akıyor hani. Allah onları nazardan saklasın. İnşallah o vatan haini, sabıkalı, keş, psikopat tiplerin düşüncelerine kapılmazlar da bizim yolumuzdan giderler. Bizim gibi olurlar. Düzende böyle devam eder, sürünür gider"

-Teşekkür ederim sayın Hulusi Fırat söyleşi için vaktimiz ne yazık ki sınırlı...Başka bir söyleşi de görüşmek üzere-

"Ne demek efendim asıl ben teşekkür ederim. Benim vaktim sınırsızdır. Amaç memleketimizin bizlerin huzur ve sağlığı değil midir? Ne zaman isterseniz söyleşi için hazır olurum. Bir telefon açın yeter"

Başa Dön