İslamın temel kaynağı olan Kur'an, müminlerin hayatlarını şekillendiren ana rehberdir. İslam'ın doğru anlaşılması ve yaşanması için, her konuda olduğu gibi çocukların sünnet edilmesi konusunda da Kur'an'ın hükümlerine başvurmak gerekir. Ancak sünnet, çoğunlukla kültürel bir gelenek olarak değerlendirilmiş ve dini bir zorunluluk gibi algılanmıştır.
Sünnet uygulaması, İslam öncesi Ortadoğu toplumlarının kültürlerinde yaygın olarak bulunan bir gelenektir. Yahudiler ve Arap müşrikler, çocuklarını sünnet ettirme geleneğini yaklaşık 7 bin yıldır uygulamaktadır. Hatta Araplarda hem erkek hem de kadınların sünnet edildiği bilinmektedir. Bu uygulama, cahiliye devri Arap toplumlarının sosyal ve kültürel pratiklerinden biri olarak devam edegelmiştir. Kur'an ise İslam'ı bu tür kültürel dayatmalardan arındırmış, insanları yalnızca Allahın emir ve yasaklarına uymaya davet etmiştir. Müminler için ölçü, kültürel gelenekler değil, Kur'an'ın hükümleridir:
> Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir? (Mâide Suresi, 50. Ayet)
Kur'anda, şeytanın insanları Allahın yaratışını değiştirmeye teşvik edeceği ve bunun bir sapkınlık olduğu bildirilir:
> Onları -ne olursa olsun şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı veli edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Nisa Suresi, 119. Ayet)
Geleneksel yorumlar, bu ayeti estetik ameliyat gibi uygulamaların haram olduğuna delil göstermiştir. Ancak aynı kişiler, erkek çocuklarının sünnet edilmesini savunmuşlardır. Bu durumda bir çelişki bulunmaktadır. Sünnet, erkeğin bedeninin doğal yapısını değiştirir ve cinsel işlevlere zarar verme riski taşır. Estetik ameliyatlarda ise organın işlevi korunmakta, sadece şekilsel bir değişiklik yapılmaktadır.
Kur'an, insanın onurunu ve haklarını korumaya büyük önem verir. Bir insana rızası dışında cerrahi bir müdahale yapmak, insan haklarına aykırıdır. Sünnetin, tıbbi olarak gerekli olduğuna dair uluslararası tıp otoritelerinin ortak bir kararı bulunmamaktadır. Bu durumda, çocukların sünnet edilmesi, onların temel insan haklarının ihlali anlamına gelir. Kur'an Müslümanlarının sorumlu olduğu tek şey, Allahın Kitabındaki emirlerdir. Ortadoğu kültürünün dayatmaları, İslamın bir parçası değildir.
> Kesin bilgi, sadece Kurandadır. Bu yüzden zanlara tâbi olarak şirke düşmeyin; Ortadoğu kültürünü, âdetlerini ve geleneklerini İslâm zannederek yaşamayın. (Mâide Suresi, 50. Ayetin yorumu)
Kur'anda, sünnetin farz ya da vacip olduğuna dair hiçbir emir bulunmamaktadır. Sünnet, cahiliye dönemi toplumlarının kültürel bir pratiği olarak ortaya çıkmış ve İslamın temel kaynaklarından olan Kur'anda yer almayan bir uygulama olarak varlığını sürdürmüştür.
Çocukların sünnet edilmesi konusuna Kur'an çerçevesinden bakıldığında, bunun dini bir zorunluluk olmadığı ve aksine, insan hakları açısından sorgulanması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Müslümanlar, Allahın hükmüne teslim olarak, Kur'anın İslamını hayatlarında rehber edinmeli ve kültürel dayatmalardan uzak durmalıdır.
> Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir? (Mâide Suresi, 50. Ayet)
Çocukların Sünnet Edilmesi
İslamın temel kaynağı olan Kur'an, müminlerin hayatlarını şekillendiren ana rehberdir. İslam'ın doğru anlaşılması ve yaşanması için, her konuda olduğu gibi çocukların sünnet edilmesi konusunda da Kur'an'ın hükümlerine başvurmak gerekir. Ancak sünnet, çoğunlukla kültürel bir gelenek olarak değerlendirilmiş ve dini bir zorunluluk gibi algılanmıştır.