Doğru Bilgiye Ulaşmak: Kur'an Merkezli Bir Yolculuk

İnsanoğlu, bilgiye olan ihtiyacı ve merakıyla yaratılmıştır. Ancak bu bilginin ne olduğu, nasıl öğrenileceği ve insanı hangi bilginin kurtaracağı soruları insanlık tarihi boyunca tartışılmıştır. Zümer Suresi 9. ayette geçen Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? sorusu, bilginin değerini ve önemini açıkça vurgular. Ancak bu bilgi, sıradan dünyevi bilgilerden farklı bir mahiyete sahiptir. Ayetlere baktığımızda, doğru bilginin Allahtan geldiği ve insanı yalnızca Allahın rızasına ulaştıracak bilginin kurtarabileceği anlaşılmaktadır.

yazı resimYZ

Bismillahirrahmanirrahim
İnsanoğlu, bilgiye olan ihtiyacı ve merakıyla yaratılmıştır. Ancak bu bilginin ne olduğu, nasıl öğrenileceği ve insanı hangi bilginin kurtaracağı soruları insanlık tarihi boyunca tartışılmıştır. Zümer Suresi 9. ayette geçen Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? sorusu, bilginin değerini ve önemini açıkça vurgular. Ancak bu bilgi, sıradan dünyevi bilgilerden farklı bir mahiyete sahiptir. Ayetlere baktığımızda, doğru bilginin Allahtan geldiği ve insanı yalnızca Allahın rızasına ulaştıracak bilginin kurtarabileceği anlaşılmaktadır. Kuran, insanlık için gönderilmiş en büyük rehberdir. Allah, insanları eğiten ve doğru yola ileten bir Rabbdir. Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. (Âl-i İmrân 103) ayeti, bu yolculukta sapmadan ilerlemek için Kurana tutunmanın önemini hatırlatır. Kuran, insanı yalnızca dünya hayatında huzura ulaştırmakla kalmaz, aynı zamanda ahiret kurtuluşunun da anahtarıdır. Çünkü bu kitap, Rabbin bizlere öğrettiği mutlak hakikatin kendisidir. Bakara Suresi 32. ayetteki meleklerin sözleri de bu hakikati teyit eder: Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. İnsan aklı, zekâsı ve deneyimleri sınırlıdır. Bu nedenle, Rabbimiz tarafından vahyedilen bilgiyi temel almadan yapılan tüm değerlendirmeler eksik ve yanlıştır. İnsanoğlu, tarih boyunca farklı bilgi kaynaklarına yönelmiştir. Felsefe, mezhep yorumları, hadislerin yanlış anlaşılması veya yalnızca dünyevi zekâya dayanan bilgiler, insanın hem dünya hem de ahiret huzurunu sağlamada yetersiz kalmıştır. Bu durumun en açık örnekleri, çeşitli ideolojiler veya mezhepler üzerinden yapılan yanlış uygulamalardır. İnsan, doğru bilgiyi yalnızca Allahın vahyi olan Kurandan alabilir. Çünkü Kuran bilgisi, insanın hem bireysel hem de toplumsal hayatını düzenler ve onu Allahın rızasına götürür. Doğru bilgi, insanı Allaha yaklaştıran, Onun rızasına ulaştıran ve ahiret kurtuluşuna vesile olan bilgidir. Bu bilgi, Allahın ipine sımsıkı sarılmakla elde edilir. Bu bağlamda, Kurandaki İslâmı bilmek ve hayatımıza tatbik etmek en temel görevimizdir. Kurandaki İslâmı temel almayan bilgi yanlıştır ifadesi, bu noktada kritik bir gerçeği ifade eder. İnsanın dünya hayatında öğrendiği bilgilerin doğru olup olmadığını anlamak için Kuranın rehberliğine başvurması gerekir. Allah, insanı Kuran bilgisiyle eğitir. Rab kelimesinin anlamı da eğitendir. İnsanın gerçek eğitimi, Allahın öğrettikleriyle başlar. Bu eğitim, insanın yaratılış amacını kavramasını ve ona uygun bir yaşam sürmesini sağlar. İnsanlar arasında görülen huzursuzlukların, ahlaki yozlaşmanın ve yanlış uygulamaların temelinde, Kuran bilgisinden uzaklaşma yatmaktadır. Kuran, insana yalnızca bilgi değil, aynı zamanda hikmet ve doğruyu yanlıştan ayırma kabiliyeti de sunar. Sonuç olarak, insanın gerçek kurtuluşu ve huzuru, Kuran bilgisinde saklıdır. İnsanlar, hayatlarını Allahın kitabına göre şekillendirdiklerinde hem bu dünyada hem de ahirette saadete ulaşabilirler. Bilgi, ayetlerde ifade edildiği gibi büyük bir nimet ve ayrıcalıktır. Ancak bu bilginin kaynağı doğru olmalıdır. Allahın ipine sımsıkı sarılmak, Onun vahyine uygun bir yaşam sürmek ve diğer bilgi kaynaklarını Kuran filtresinden geçirmek, insanı hem dünya hem de ahiret huzuruna kavuşturacak yegâne yoldur.
Allah bizleri, doğru bilgiye ulaşan ve bu bilgiyle amel eden kullarından eylesin.

Yorumlar

Başa Dön